Bir Avrupa ülkesinde İslam hakimiyetinin en önemli sarayı El Hamra... Sarayın her bir taşında, her bir duvarında, her bir sütunun da yer alan sözcük: La Galibe İllallah...
Granada?yı bizim için kıymetli kılan kocaman bir hazine var burada. Her bir sütununun, her bir taşının, her bir duvarının Rabbini zikrettiği, Endülüs?ün incisi, dünya İslam mimarisinin ulaştığı en büyük mertebelerden birisi: El Hamra Sarayı.
Yahya Kemal Beyatlı İspanya'da elçilik yaptığı dönemlerde 1929'da El Hamra ile kaleme aldığı yazısında şunu demiştir:
'Dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir.'
Endülüs Emevi mimarisinin ihtişamı
Yapımı 250 yılda tamamlanan sarayın girişinde askerler saray inşaatına girecek olanları durdurur, ?Buraya İslam?ın beş şartı bilinmeden girilmez? derlermiş. İçeri girdiğinizde Endülüs?ün akıllara durgunluk verecek o muazzam taş oymacılığı sanatıyla büyülenmeye başlıyorsunuz ki, tam o anda attığınız her adımda size eşlik eden taşlardan daha da büyüleyici olan bir şey karşılıyor sizi; ?La Galibe İllallah? yazıları. Endülüslü mimarların 250 yılda biten işçiliklerinden değil, her bir duvarın üstünde, her bir sütunda, bütün noktalarda bu cümlenin yazıyor olması sarayı hâlâ ayakta tutuyor: ?La Galibe İllallah? / ?Allah'tan başka galib yoktur.? Dedeleri Tarık bin Ziyad?ın terbiyesinin nesillere aktarılmış hali olan Berberî askerler buraya çalışmak için girdiklerinde Allah'tan başka galibin olmadığını tasavvur etsinler diye... Sultan kibre kapılmasın diye? Endülüs düşmüş düşmesine de, El Hamra ebediyete kadar tüm sütunlarında Allah'tan başka galib olmadığının hatırlatılması hürmetine ayakta kalacak.
?Dünyada cennetten bir köşeyi nasıl anlatırız?ın mimari yapıda vücut bulmuş hali El Hamra. Endülüs Emevi mimarisinin ihtişamına dayanamayan V. Carlos, El Hamra'ya nazire olsun diye sarayın bahçesine kendi adını taşıyan bir saray yaptırmış. Collessium tarzı saray tamamen gotik ve barok mimari ile donanınca kimse dönüp de bakmamış Carlos'un sarayına. Çünkü El Hamra 250 yılda biten, yüzlerce Berberi işçi, mimar, usta ve sanatkarın elinden çıkmış; her bir taşına Rabb'in büyüklüğünü asla unutmamak için 'La galibe illallah' yazılan bir saray.
Saray yapılırken Kurtuba işgal altındaydı
El Hamra'ya girince ilk olarak bir havuz karşılıyor insanı. Deniliyor ki bu havuz, suyunun çıktığı yerden itibaren Emevi sultanlarına doğumu, aktığı yerde hayatı ve döküldüğü yerde ölümü hatırlatıyor. Bir de ?Böbürlenme sultanım senden büyük Allah var, bu dünyanın ahireti de var? mesajını veriyormuş. Ardından sultan makamına geçiliyor. Sultan makamı El Hamra içinde korunmuş nadide yerlerden birisi. Burası ince bir matematikle tasarlanıyor. Buraya giren konuklar güneşin geliş açısına göre hazırlanan sultan makamında sultanı hemen görmüyorlar. Arkadaki güneş gözleri o kadar kamaştırıyor ki sultan sadece bir siluet olarak görülüyor. Gelen konuğun gözleri güneş ışığına alışmaya başladıktan sonra yavaş yavaş sultanı görmeye başlıyor. Sekiz asır bu topraklarda İslam'ı yaşayan Granada, şimdi sadece burada yad edebiliyor anılarını.
Saraya girdiğiniz vakit gözlerinizi alamadığınız şeylerden birisi de sarayın iç kubbe tavanları. Kubbeler binlerce bal peteği şeklinde dokudan oluşuyor. Berberi anlayışından yola çıkarak balın olduğu yerde İslam anlayışı olduğunu söyleyen âlimler, bu minik yapıların Hira Mağarası?ndan esinlenilerek yapıldığını düşünüyorlar. Hz. Peygamber?e atıfla kubbelerdeki her bir küçük girinti bu mağarayı andırıyor.
Denir ki El Hamra?nın inşasına devam edilirken Cordoba (Kurtuba) ve Sevilla işgal altındaydı. Dönemin Emevi Sultanı bu işgallere rağmen bu iki büyük medeniyet şehrine yardım etmek yerine Gırnata?daki bu sarayın yapımıyla ilgilenmiş ve sonraları bu tabloya ibret nazarıyla bakılmış. Şehirleri Hristiyan işgaliyle ve katledilen Müslümanlarla doluyken, sarayın yapımının durmaması Granada?ya sadece iki asır daha bahşetmiş, sonrasında her bir duvarında Allah?tan başka galibin olmadığının tasavvuruyla adımlanan sarayın en yüksek yerine kocaman bir çan dikilmiş.
Hayal ötesi bir bahçe
Sarayın sütunlarına maun ağacı karıştırılmış. Deprem esnasında sarayın sütunlarının esnemesi bu şekilde sağlanmış. Sarayın avlusunda yer alan 12 aslan figürü bir rivayete göre 12 imamı, diğer bir rivayete göre ise 12 burcu temsil ediyor.
O dönemin gezginlerinden olan Washington Irving, Amerika?ya Endülüs?ü anlatan ve duyuran tek kişi tarihte. Saray çıkışında Washington Irving?in Endülüs?te geçirdiği zamanları anlattığı günlüğünün basımını buldum. Kitabın içerisine dönemin saray ressamlarının çizdiği resimler yerleştirilmiş. Yüzyıllar öncesinden bugüne bahçenin dahi hâlâ aynı kalması, bu topraklara gelip İslam mimarisi karşısında büyülenmek için kendimize söyleyeceğimiz büyük bir bahane olmalı.
Sarayın arkasında kocaman bir bahçe var. Cennetül Arif, Cennet Bahçesi. Bu bahçe yapıldığı zamanlarda dünyanın dört bir tarafından renkli olan ne varsa buraya gönderilmiş. Methi o kadar çok yayılmış ki bahçesinde uçsun diye kuşlar, büyüsün diye envai çeşit çiçekler ve ağaçlar gönderilmiş. Dönemin teknolojik imkanını göz önüne alırsak bu bahçe hiçbir iletişim aracının olmadığı o çağda hayal ötesi bir bahçe. Emsalini görmeden, sadece mimarının hayaliyle inşa edilmiş bir bahçe.
Avlusuyla, havuzlarıyla, cennet bahçesiyle ama hepsinden önemlisi her bir taşında, her bir duvarında, her bir sütununda Allah?tan başka galibin olmadığını kainata haykırırcasına ?La Galibe İllallah? diyen El Hamra, dünya gözüyle görmeniz gereken en büyük İslam hazinelerinden birisi.
Kaynaklar: dunyabizim.com / tarihnotlari.com / tarihiolaylar.com
Enpolitik.com / Hanzade Karaşın