İletişim alanında doktora yapmış ve İTÜ TMDK Sanatçı Öğretim Üyesi Dr. Göktan Ay ile; neden 'Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Orkestrası'nın kurulmadığı üzerine konuştuk...
İletişim alanında doktora yapmış ve İstanul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı (İTÜ TMDK) Sanatçı Öğretim Üyesi Dr. Göktan Ay, Enpolitik.com yazarımız ile '?Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Orkestrası? neden kurulmadı?' üzerine konuştuk... Ay, 'Yaşanmış gerçekler!...' diyerek konuştu...
Enpolitik: Göktan Hocam; Cumhurbaşkanlığı ?Türk müziği orkestrası? neden yok??
Dr.AY: İstanbul TMD Konservatuarı?na öğrenci olarak girdiğim 1976 yılından beri, değerli sanatçı hocalarımızdan, sürekli duyduğumuz ve etkilendiğimiz bir konu vardı. ?Cumhurbaşkanlığı?na bağlı ?Senfoni Orkestrası? vardı da, neden ?Türk Müziği orkestrası yoktu?. Ancak, Konservatuarımızın kurulduktan 2-3 yıl sonra, zamanın iktidarı tarafından, ?Türk müziği okullarda okutulamaz, metotları yok v.b.? denilerek kapatılmak istenmesi, devlet olarak batı uygarlığı, batı medeniyetinin amaçlanması nedeniyle bu biraz zor görünüyordu. O zamanın siyasal ortamı/anlayışı mümkün görünmüyordu?.Hükümet, Milli Cephe döneminde kuruldu diye, bizleri militan görüyordu. Oysa, sınavlarda siyasetin s?si bile yoktu. Bu ortamda; 1975 li yıllarda, İstanbul da Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı?nın ve İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu?nun hayata geçirilmesi bile mucizeydi? Bu arada; ?İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu? kadrosu çıkartılmış, imtihanları yapılmış, ilan edilmiş olduğu halde 1980 askeri yönetimi tarafından iptal edilmişti. (Bu koro daha sonra, araştırmacı, derlemeci, ses sanatçısı Mehmet Özbek şefliğinde Ankara?da kurulmuştur)
Darülelhan Osmanlı devletinde kurulmuş olan resmi ilk müzik okuludur. Darülelhan; ?Nağmelerin Evi? demektir. Bu okulda 4 yıl boyunca talebelere müzik eğitimi verilirdi. İstanbul Devlet Konservatuarı 1917 yılında kuruldu.
M.K. Atatürk?ün ?Türkiye Cumhuriyeti?nin temeli kültürdür? veciz söylemine rağmen, ?cumhurun? ve ?kültürünün? değil, batıdan kopya/bizim olmayan sanatların egemen kılınması, ?uygarlığın bu şekilde ülkeye yayılacağı? şeklinde özetleyeceğimiz ?yanlış ve şekilci bir devlet anlayışı? hüküm sürmekteydi.
Zeki Üngör yönetimindeki Saray Orkestrası
Örnek olarak, 1970?li yıllarda, bir hükümet değişiyor Kültür Bakanlığı?nın çıkardığı derginin adı -içerik aynı olmasına rağmen- ?Milli Kültür? oluyor, diğeri geliyor, derginin adı ?Ulusal Kültür? oluyordu. Bu konuda hep ?dayanak olarak? ortaya konan M.K. Atatürk?ün, hiçbir söyleminde; ?kendi müziklerinizi, bestecilerinizi, ressamlarınızı, folklorunuzu saklayın, ortaya çıkarmayın, yasaklayın, okullarda okutmayın, gençlere öğretmeyin? cümleleri bulanmamaktaydı.
Özellikle Köy Enstitülerindeki müzik çalışmaları çok iyiydi. Öğrenciler; keman, bağlama, mandolin v.b. çalgıları çalıyordu. (Şimdi ise; blok flüt ile yetenekler köreltilmeye devam ediliyor.)
Ancak, O?nun; ?batıdan ilim ve çalışma prensiplerini, üretimlerini örnek alarak, kendi kültürünüzü yükseltmeye çalışın? söylemleri rahatlıkla bulunabilmekteydi.
Zaten, her şeyi ile milli olan ve maneviyata saygı duyan bir dehanın, kültür/sanat ve müziğe gelince milli olmaması mantığa tersti.
Bu nedenledir ki, ?cumhur?; ülke çapında, özverilerle kurduğu dernek ve vakıflarla Türk müziğini, halk oyunlarını yaşatmak ve yaymak konusunda hiçbir engel tanımamış, yoluna devam etmişti. Ayrıca, bilinmektedir ki; bir kültür değeri eğitim içine alınırsa, yanlış yayılması önlenmekte, sağlıklı/disiplinli gelişmesine imkan sağlanmaktadır. Müziğin Kültür Bakanlığı?ndan, üniversite bünyesine alınması 1982 YÖK yasası ile mümkün olmuştur. Ancak, bu bağlanmanın sanata/kültür yararı olup olmadığı hala tartışılmaktadır.(Bununla ilgili geçtiğimiz yazımızda bilgi vermiştik. TIKLAYIN
Enpolitik: Peki, sonuca ulaştınız mı?
Dr.AY: Yıllarca çok uğraşılmasına, yazılıp çizilmesine rağmen, maalesef bu amaca ulaşılamadı. Yıllar sonra, 2011?de 1975?ten bu yana faaliyet gösteren ve Türk müziğinde ilk koro olan, Dr.Nevzad Atlığ ile bütünleşmiş Devlet Korosu?nun Cumhurbaşkanlığı?na bağlanması için ?özellikle Türk Musıkisi Vakfı- çalışmalar yapıldığını öğrendik.
Oysa, böyle bir koronun adı; ?Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Orkestrası ve Solistleri? olmalıydı. Ayrıca; Türk müziğinin türlerini (TSM,THM,Tasavvuf v.b.) içine almalı, yeni/genç olmalı, bir heyecan getirmeliydi. Orkestra sistemine uyan repertuvar çalışması yapmalı ve bir şeften değil, birkaç şeften oluşmalıydı. Bizlerde bu uğurda sanatçı hocalarımızla/büyüklerimizle danışarak, ne yapılabileceği üzerinde çalışmaya başladık.
Öğretim Üyesi, Besteci, Solist, Şef ve Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça başkanlığında bir kurulun sağlıklı karar vereceğine inandık, önerdik, ama başaramadık. Yıllarca, konservatuarda; besteci, kanun virtüözü İTÜ TMDK Emekli Öğr. Gör. Sn. Necdet Varol?un ve kanuni Nevzat Sümer?in uğraşlarına -öğrencisi/asistanı olarak- birebir şahit olmuş ve çalışmıştım. Kendileri Konservatuarda böyle bir orkestranın nüvelerini oluşturmuş, her tür müziği içine alan örnek konserler vermiş ve hala o heyecanından bir şey eksilmemişti. Sn. Varol?un, kendi adına özel bir topluluk kurarak amaçlarını gerçekleştirmek için çalıştığını biliyorduk? Ayrıca İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu Sanatçısı Dr. Ayhan Sarı?nın bu konudaki çalışmalarını/bildirilerini ve böyle bir orkestranın yönetiminde/kurullarında yer alacak değerli sanatçıların var olduğunu da biliyorduk...
Enpolitik: Türk Müziği Orkestrası nasıl olmalıydı?
Bilindiği gibi, ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı?na bağlı topluluklar/korolar, ülke çapında belli repertuarları ile çalışmalarını devam ettirmektedirler.
Biz önce ilkeleri belirledik;
1/ Cumhurbaşkanlığı?na bağlı olacak ve ismi ile anılacak bu orkestra ?cumhuru? temsil etmeli, ?özgün? olmalıdır.
2/ Kurulmuş, herhangi bir koronun/topluluğun adının değiştirilerek uygulamaya sokulması kesinlikle düşünülmemelidir.
3/ Kesinlikle ?koro? mantığı ile kurulmamalıdır.
4/ Orkestra kişilere bağlı değil, ?cumhura? bağlı olarak kurulmalıdır.
İnanıyorduk ki, bu orkestra ülkemizdeki ?kaliteli bütün müzik türlerini? repertuarına almalı ve seslendirebilmelidir. Örnek olarak;
- Klasik Türk Müziği eserlerine,
- Türk Halk Müziği eserlerine,
- Çok sesli Türk Müziği eserlerine,
- Tasavvuf Müziği eserlerine,
- Pop müzik eserlerine,
- Ülke marşlarına,
- Özgün-yeni bestelere,
-Komşu Türk Cumhuriyetlerin eserlerine repertuarlarında yer verebilmelidir.
Enpolitik: Kuruluş için kadro çalışmaları da mı yaptınız?
Dr.AY: Elbette, biz her şeyi hazırladık. Çünkü bu bir şanstı, kişilerden, ben?den uzak, ülke sanatı/müziği için bir şeyler yapmalıydık?
Bu konuda, çevremizde oluşan görüşleri toparladık ve sıraladık;
1/ Önce orkestranın omurgasını oluşturacak, konu ile ilgili uygulama ve teorik çalışmaları ile bilinen sanatçılardan/uzmanlardan bir danışma kurulu (en fazla 5-7 kişi) oluşturulmalıdır.
2/ ?Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Orkestrası ve Solistleri?, alanında virtüöz seviyesine ulaşmış çalgı sanatçılarından(25-35) ve özenle seçilmiş 15 solist özellikli ses sanatçısından (8 erkek, 7 kadın) oluşmalıdır.
3/ Şef; her tür müziği iyi bilen, müzikler arasında ayrım yapmayan, bir çalgıyı iyi derecede çalan, orkestra yönetmiş, araştırmaya ve bilime önem veren, paylaşımcı bir akademisyen-sanatçı olmalıdır.
4/ Şef yardımcıları;
Şefe yardımcı olacak, bölümleri yürütecek alanında tecrübeli/birikimli 3 yardımcı şef olmalıdır.
5/ Orkestra şu çalgılardan oluşmalıdır;
Tuşlu çalgılar; piyano, klavye, akordeon
Yaylı çalgılar; Keman (2), Viola, Viyolonsel, Kontrbas, Kemane, Karadeniz Kemençesi, Klasik Kemençe,
Tezeneli çalgılar; Bas bağlama, Bağlama, Tanbura, Cura, Divan, Tar, Tanbur, Ud, Kanun, Lavta
Nefesli çalgılar; Ney, Mey- Balaban, Kaval-Sipsi, Klarnet, Obua, Zurna, Tulum
Vurmalı çalgılar; Kudüm, Asmalı Davul, Perkusyon, Bendir
Çekirdek kadronun yanında, gerektiğinde misafir sanatçı çağrılabilecektir.
Enpolitik: Bu orkestranın devlete mali yükü olmayacak mıydı?
Dr.AY: Bir ülke için, her şey yol, baraj, köprü v.b. değildir. Alt yapının, üst yapı ile de bütünleşmesi gerekir. Sanat; bir lüks değil, ihtiyaçtır ve bir ülkenin reklam/tanıtım yüzüdür. Konservatuarlar da; öyledir, tabii doğru kullanılabilirse!.. O nedenle; ülke ekonomisine çok fazla yük getirmeyecek, ülke tanıtımında ve milletin temsilinde önemli yararlar sağlayacak, bir dönemin yanlışlarını giderecek bu girişimin ekonomik hesaplarla geri bırakılmaması gerekir diye düşünüyorduk. Hayaldi, ama, neden gerçek olmasın?!.
İnandık ki; geçmişe saplanmak yerine bugünün koşullarına uygun çözümler üretmeliyiz.
?Siyaset'te; zaten bunun için vardır? dedik, ama olmadı. Devlet Korosu?nun adı değiştirildi, ?Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu? oldu, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak (kadrosu Bakanlıktadır) faaliyetlerini sürdürmektedir. Peki; heyecan geldi mi, gençleşildi mi? Her türü kapsadı mı? Türk müziği türlerini kucakladı mı? Elbette, hayır!..
Zaten ?başlıkta klasik kelimesini? bırakınca, gidişte belli olmuş oldu.
Kaybeden; kültürümüz ve konservatuar mezunu yetenekli gençlerimiz oldu..Üzgünüz?
Enpolitik: M.K.Atatürk?ün önderliğinde müzik alanında yapılan çalışmalardan bazı örnekler verir misiniz?
Dr.AY: Ankara?da ??Musiki Muallim Mektebi ??kuruldu (1924).
?Mızıka-i Hümayun??Ankara?ya taşınarak ?Riyaset ?i Musiki heyeti? adını aldı (1924)
İstanbul Belediye Konservatuarı kuruldu. (1926).
Ankara Devlet Konservatuarı kuruldu. (1936).
Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü kuruldu. (1937)
Ankara?da Askeri Müzik Okulu öğretime açıldı. (1938)
Enpolitik: Atatürk?ün belgelenmiş müzik ile ilgili sözleri nelerdir?
Dr.AY: Müzisyen olmayan bir dehanın, ülke insanını/kurumlarını gayrete getirmek için güzel/heyecanlı/içerikli sözler söylediği bilinmektedir. Bu sözlerin bir kısmı hala hayata geçirilememiştir.
?Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.?, ?Bir ulusun musiki eğitiminde önem verilmezse, o ulusu ilerletmek mümkün olamaz.?, ?Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgili olmayan varlık insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat saten mevcut olmaz?, ?Her milletin kendisine özgü gelenek, kendine göre, milliği özellikleri vardır. Hiçbir millet aynen diğer bir milletin taklitçisi olmamalıdır... Milliği müziğimizi, modern teknik içinde yükseltme çalışmalarına, daha çok emek verilecektir. Dünyanın her türlü ilminden, buluşundan, gelişmesinden istifade edelim, lakin unutmayalım, asıl temeli kendi çizdiğimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz?, ?Türk müziğinin kendisine özgü geleneksel yapısı içinde, üslup ve biçim özelliği değiştirilmeden geliştirilmesi ve çağdaş bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.?, 'Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir,', 'Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur', 'Dünyada medeni, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.', 'Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.', 'Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız.'
Enpolitik: Sonuçta başarılı olamadınız mı?
Dr.AY: Maalesef!.. Zaten, siyasilerimiz sanat/kültürün çok uzağındalar. Bunu 25 yıldır, İstanbul Türk Müziği Festivali?ne gelmedikleri/katılmadıkları için biliyoruz. Dolayısı ile doğruları anlatmak çok zor, her şeye siyaseten bakıyorlar. İnandıkları birkaç kişi ile karar alıp, yürüyorlar?Dolayısı ile burada da Klasik Türk Müziği?ni seven bir grubun, kendilerini lanse etmesi ile bir oluşuma daha doğrusu isim değişikliğine gidildi. Korodaki, her sanatçı dostumuz/arkadaşımız/mezunumuz?Görüşlerimiz kişilerle değil, kurumsal bakışla ve ülke müziği ile ilgili.
Cumhurbaşkanlığı adı oldu da,sanatçıların özlük hakları iyileşti mi? Hey hat!.....
Yıllardır verilen sözlere rağmen, tek başına AK Parti hükümetlerinde bile; hala emeklilik hakları elde edilemedi, gösterge rakamları 6100/6400 olamadı ( hala 3600), ikramiyeler maaşa katılamadı. İsim büyüdü ama, çalışanlar aynı yerde sayıyor?