Sabah yazarlarından Mahmut Övür 'Bu vaatler ne getirir' başlıklı yazısıyla muhalefet partilerinin konuşmalarında Türkiye'nin son dört yılda yaşadıklarının yer almadığını vurguladı.
Sabah yazarlarından Mahmut Övür 'Bu vaatler ne getirir' başlıklı yazısıyla muhalefet partilerinin seçim konuşmalarında Türkiye'nin son dört yılda yaşadıklarının gündemlerinde yer almadıkları köşesinde yer alıyor. Övür, muhalefetinin tek noktasının Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu vurgulayarak, muhalefetin olası bir seçim başarısı durumunda, 'nasıl bir Türkiye'yle karşılaşacağız?' sorunu soruyor.
Mahmut Övür'ün yazısının tamamı şöyle:
24 Haziran'a giderken, artık ittifaklar da cumhurbaşkanı adayları da netleşti.
Şimdi kimin ne söylediğini, nasıl bir Türkiye önerdiğini göreceğiz. Aslında muhalefet cephesinde yer alan partilerin ne söyledikleri ortada.
Topluma umut veren, gelecek vaat eden yeni bir siyaset önerisi yok. CHP'den İP'e ya da HDP'ye kadar, hangisinin önerdiği yeni bir siyaset tartışılıyor?
Hatırlayan var mı? Tek ortak noktaları var; ne pahasına olursa olsun eski vesayetçi sistemi değiştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı engellemek.
Bunun için de sadece 'yasal' muhalefet cephesi değil, iç ve dış tüm güç odakları harekete geçmiş durumda.
2013'ten bu yana, 15 Temmuz darbe girişimi dahil her yol denendi. Hepsi de kaybetti... Son çareleri önümüzdeki seçimler.
Bu yüzden geçmişle kıyaslanmayacak kadar sert ve agresif bir siyaset izlenecek.
Mevcut bütün muhalefet partilerine bakın, MHP, BBP ve Vatan Partisi hariç hiçbirinin gündeminde Türkiye'de son 4 yılda yaşananlar yok. Ne 15 Temmuz darbe girişiminden söz eden var, ne de FETÖ ve PKK gibi halen tehlike olan terör örgütlerinden...
FETÖ ve PKK geri dönerse
Dış güç odaklarının bunlara yaklaşımları anlaşılabilir. ABD ve AB'nin derin aklı, 170 ülkede örgütlenen FETÖ'nün yeniden devreye girmesini istediği gibi PKK'yı da sahipleniyor ve canlı kalması için elinden geleni yapıyor.
Önceki gün Van'ın siyasi kulislerini izlerken, fısıltıyla da olsa etkinliği sıfırlanan örgütün 'geri döneceği' propagandasından söz edildi. Benzer bir şeyi FETÖ'cüler de yapıyor.
Peki buna ilişkin siyasi partilerin tavrı nedir? Muhalefetin olası bir seçim başarısı durumunda, nasıl bir Türkiye'yle karşılaşacağız?
FETÖ'cüler ne olacak? Seçim sonuçlarından 'moral' bulan PKK etkili olduğu bölgede ne yapacak? PKK-PYD ve ABD işbirliği nasıl seyredecek?
İP Genel Başkanı Meral Akşener'in, 17-25 Aralık yargı darbesinden sonra FETÖ'cülerin Bugün TV'sine şu söyledikleri hatırlanmalı: 'Biz geldiğimiz takdirde, tutuklanan polisler ve bu süreçte tutuklanan diğer görevliler, seçim beyannamemizde belirttiğimiz üzere rüşvet ve yüz kızartıcı suçların haricinde, tamamına hakları iade edilecek.' O zaman soralım, 15 Temmuz darbe girişiminde tankları, uçakları kullanan, halka bomba yağdıran veya onlara destek olanlara da hakları iade edilecek mi?
Aynı sorular CHP için de geçerli. Acaba, 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe' diyen CHP ne yapacak?
Bugün sevinç çığlıkları atarak muhalefete destek olan FETÖ ve PKK geri mi dönecek? CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ilk işareti veriyor;
HDP'lilere cezaevi kapıları açılacak. O zaman CHP'lilere de şunu sormak istiyorum:
Şu günlerde yere göğe koymadıkları AB ülkesi İspanya'da ETA'nın siyasi ayağı Herri Batasuna partisine ve siyasi aktörlerine ne oldu?
Eski CHP üyesi Rıza Türmen'in, AİHM'nin onayladığı şu tespitlerini okumalarında yarar var: 'Kapatma gerekçeleri arasında, Herri Batasuna Partisi'nin, terör örgütü ETA ve onun alt kuruluşlarıyla organik bağı bulunduğu, değişiktarihlerde gerçekleştirilen terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı, parti sözcüsünün 'yasal olan ya da olmayan her yoldan mücadelemizi sürdüreceğiz' gibi beyanları, terörizmi destekleyen afişler asmaları, halkı devlete karşı mücadeleye tahrik etmeleri gibi gerekçeler var.'
Siz bu gerçeği görmezden gelseniz de, halk olup bitenlerin farkında.
Kaynak: Sabah