'Hadım veya idam işe yarasaydı...'

Çocuklar ve gelecek kuşaklar için 'Çocuklar ve Anayasa' adlı kitabını kaleme alan Anayasa Hukukçusu Kaboğlu, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, çocuk istismarcılığını, insan ve çocuk hakları temelinde bir bütün olarak ele almak, o yönde çözümler üretmek durumunda olduklarını belirterek, 'Sadece hadım veya idam etmek gibi önlemler işe yarasaydı, bugüne kadar yaptırımı uygulayan ülkeler de hiçbir biçimde suç işlenmezdi.' dedi.


Anayasanın, gelecek kuşaklara hitap eden bir metin olduğuna işaret eden Kaboğlu, 'Haliyle biz yetişkinlerden çok, çocuklara hitap ediyor.' dedi.

Kaboğlu, anayasa ile ilgili çalışma yaparken çocuklar üzerinde çok düşündüğünü belirterek, 'Son yıllarda özellikle kaçırılan, kaybolan, kaybedilen çocuk sayısı yüz bini aşınca, biz büyüklerin sadece çocuk olarak gördüğü bu çocukların, sürece dahil edilmesi gerektiğini dikkate alarak bu kitabı yazdım.' diye konuştu.

'Varsın, onlar karar versinler'

'23 Nisan'ı kutlama şekli bile çocuk istismarcılığı olarak nitelenebilir.' görüşünü savunan Kaboğlu, '23 Nisan'da makamlarımızı bir günlüğüne de olsa çocuklarımıza bırakalım, biz onların yanında yer almayalım, yönlendirmeyelim, varsın onlar karar versinler.' önerisinde bulundu.

Çocukların yetişkinlerden ayrı düşünülmemesini isteyen Kaboğlu, çocuk hakları ile insan haklarının bir bütün olduğunu vurguladı.

Kaboğlu, çocukların yetişkinlere göre çok daha duyarlı bir hak öznesi olduğunu ifade ederek, aile ve çocuk ilişkisinin dışarıdan yönlendirilmemesi, ne kadar çocuk yapacağının aileye bırakılması gerektiğini bildirdi.

Bunun çocuk haklarıyla doğrudan ilişkili bir konu olduğunu anlatan Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Anayasa açısından, sosyal devlet ilkesi dikkate alınırsa, çocuklar kreşten itibaren anaokulundan geçerek üniversiteye, yurtlara kadar hiçbir şekilde vakıflara, cemaatlere bırakılamayacak bir kuşak. Türkiye'de çocuk istismarı çok yönlü. Çocuk istismarcılarına karşı uygulanacak yaptırımları düşünürken sadece yaptırımın niteliğini değil aynı zamanda çocuk istismarının ve istismarcılığının nedenlerini de göz önüne alarak bir bütün olarak düşünmek gerekir. Sadece hadım etmek veya idam etmek gibi önlemler işe yarasaydı bugüne kadar yaptırımı uygulayan ülkeler de hiçbir biçimde suç işlenmezdi. O nedenle 21. yüzyılın başında Türkiye'de çocuk istismarcılığını, insan hakları temelinde, çocuk hakları temelinde bir bütün olarak ele almak ve o yönde çözümler üretmek durumundayız.'