Sitemiz enpolitik.com yazarlarından Prof. Dr. Namık Açıkgöz, bugünkü köşe yazısında 15 Temmuz ruhunu yazdı.
Sadece siyasi bir darbe teşebbüs olmayan aynı zamanda ülke işgal girişimi olan 15 Temmuz'un ikinci senesinde girişimin bir 'işgal, darbe, ekonomik ve sosyo-kültürel' olgu bağlamından koparılarak, yeterince idrak edilmediğini yazan Açıkgöz, ' 2 Sene oldu? 15 Temmuz, o gecenin görüntülerinden ve acıklı hikâyelerinden başka bir sanat eseri yok meydanda' dedi.
Açıkgöz'ün bugünkü yazısının tamamı şu şekilde:
'Bir işi aslından koparmakta bizden maharetli toplum yoktur dünyada. Son yüzyılın en önemli olaylarından biri vuku buluyor? Bu olay sadece siyasî bir darbe teşebbüsü değil; bir işgal hareketi, bir ekonomik saldırı ve bir sosyo-kültürel olgu?
15 Temmuz FETÖ?cü terörist darbesinden söz ediyorum. Daha ilk sene-i devriyesinde FETÖ?cü terörist darbe ile ilgili toplantılar, sürekliliği sağlayacak bir faaliyet dizisi yerine, bürokratik ve ekonomik rant kapma çalışmalarının bir parçası haline geldi ve ruhundan uzaklaştı. Bazı faaliyetler ya yapılmış olsun diye yapılıp zevahiri kurtarma gayretinin bir parçası haline getirildi veya piar yapmaya çalışanların içi boş toplantıları olmaktan öte gidemiyor. Tabii böyle yapılıp iş aslından uzaklaştırılınca ne bilinç göründü ortalıkta ne de heyecan! Onlar için hamamın namusu kurtulsun, yeterdi.
Meselenin bir başka boyutu da ?Demokrasi ve Millî Birlik? gibi güzel bir adla sunulan bu günün, yeteri kadar ?millî birlik? amacına hizmet edememesi.
27 Mayıs?ta Millî Birlik Komitesi? adı altında bir komite kurulmuştu ama bu komite, ?millî birlik?i sağlamak yerine, millî birliğe vurulan bir hançer olmuştu.
12 Mart ve 12 Eylül fiilî darbeleri ve 28 ve 27 Nisan Şubat ideolojik müdahaleleri, esas itibariyle zaten ayrımcı bir zihniyetin tezahürü idi ve bunu hakkıyla yerine getirdiler.
Yani bugüne kadar ?millî birlik? diye ortaya çıkanlar, tam tersini yaptılar; şimdi de öyle olmasın.
Türkiye?nin % 95?i, 15 Temmuz FETÖ?cü terörist darbe teşebbüsüne karşı. PKK uzantıları hariç, bütün siyasi partiler, çoğu özde, bir kısmı ise sözde olsa da büyük çoğunluk terörist darbeye karşı. Böyle bir sosyal zeminin, millî birliğe dönüşmesi, gelecek Türkiye?nin garantisidir.
Fakat olan ne?
İlk olan, müzmin muhalif CHP yöneticileri, daha ilk haftada yan çizmeye başladı. Tabanı ne kadar FETÖ?cü terörist darbe karşıtı olursa olsun, üst düzey yöneticiler, tabanı okuyamadı ve ortak bilincin zedelenmesine yol açtı. Millet ve CHP tabanı, bu olumsuzluğu üzülerek seyretti. Bu üzüntü, tabanda bir Tayyip Bey muhabbeti uyandırmaya başlamıştı. Yolda, belde, kahvede, pastanede konuştuğumuz CHP?li dostlarımızın kalbinde bir mülayemet (meyletme, yumuşama) oluşmaya başlamıştı. Yani Yenikapı Ruhu, sosyal tabanda karşılık bulmaya başlamıştı ama ne yazık ki Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bazı CHP yöneticilerinin ?kontrollü darbe? söylemi ortalığı gerdi ve iş iktidar-muhalefet çekişmesine dönüştü. İktidar da başta 15 Temmuz akşamı Kılıçdaroğlu?nun saklanması olmak üzere, o gece ile ilgili olayları ?sopa? gibi kullanmaya başlayınca, iş çığırından çıktı. O destansı direniş, günlük siyasetin konusu olup dejenere edildi. Oysa iktidar, muhaliflerin saldırılarını ciddiye almadan % 95?lik kitle bilinciyle hareket etseydi, % 95 olmasa da %90?lık bir ?duygu birliği zemini? oluşturulabilirdi. İktidar ve muhalefetin yadırgatıcı hoyrat dili, millî birlik zeminini ?herle heç? etti.
Meselenin bir de hafıza ve sanat yönü var?
2 Sene oldu? 15 Temmuz, o gecenin görüntülerinden ve acıklı hikâyelerinden başka bir sanat eseri yok meydanda. Nispeten belgeseller ve fotoğraf sergilerle bir şeyler yapılmaya çalışıldı? O kadar! Nerde filmler? Nerde diziler? Nerde şiirler, hikâyeler, romanlar?
Yazılan bir şeyler var ama onlar sanat değeri olmayan ?cukkalanma? metinleri. Ciddiye almamak lazım ama iktidarın nitelikli bir sanat eseri serisiyle 15 Temmuz?u hafızalara nakş etmesi şart.
Toplantıların ve konuşmaların bir başka olumsuz tarafı, daha çok acıya yaslanılması. Tamam? Yoğun bir darbe acısı yaşadık? Kolay değil 251 can ve binlerce gazi ile bu saldırının elbette acı yönü de olacaktı. Böyle bir olguyu sadece acı yönüyle ele almak, darbeci teröristlerin ekmeğine yağ sürmektir; bunun yerine o geceyi bir kahramanlık destanı şeklinde anlatmak ve bu psikolojiyi sürekli hale getirmek, darbe teşebbüsü fikrinin yok edilmesinin en güçlü sebebi olur.
Böyle giderse, sadece sayın Cumhurbaşkanımızın etrafındaki heyecana sıkışıp kalmış anmalarla geçiştirilir 15 Temmuz! Aman 15 Temmuz direniş bilincini hebâ etmeyelim!'