Türk kadının güçlü sesi olmayı başarmış, Müslüman kadınların sahneye çıkması, rol yapması ve oyun oynaması yasaklı olan bir döneme mücadelesiyle damgasını vurmuş Afife Jale ölümünün 77'inci yılında anılıyor.
Büyük tutku, büyük aşk ve büyük acıları bir arada yaşayan Afife Jale, tarihin 'kadın' sahnesinde unutulmaz bir isim olarak yerini alıyor...
Türk kadınının en güçlü ilk sesi olmayı başarmış isimlerden bir tanesi Afife Jale. Müslüman bir kadın olarak sahneye çıkmanın yasak olduğu bir dönemde oyunu ve sesiyle Türk kadınının sesi olan Afife Jale 24 Temmuz 1941'de hayatını kaybetti. Jale, ölümünün 77'inci yılında saygıyla anılıyor.
'Yasağa rağmen ilk Türk kadın oldu'
İlk Türk tiyatro kadın oyuncusu olan Afife Jale, 1902 yılında İstanbul Kadıköy'de dünyaya gelmiş, yasağa ve baskılara rağmen, tiyatro aşkı onun ismini tarihin sayfalarına yazmıştı. Çocukluk düşlerinde hep tiyatro olan Jale, yasağa rağmen 1918'de, Darülbedai'ye (Şehir Tiyatroları) alınmak üzere açılan sınava girmiş ve tiyatro icra eden ilk Türk kadın olmuştu.
'İzleyenleri büyüledi'
Babası oyunculuğu hafiflik olduğunu düşündüğü için bu işi yapmasına karşıydı, fakat annesi sanatçıya hep destek olmuştu. Hüseyin Suat?ın ?Yamalar? adlı oyunundan Emel adlı bir rolde oynamaya başladı. Sanatçı bu rolü, Eliza Binemeciyan adlı yabancı bir oyuncunun yurt dışına kaçması ile elde etmiş oldu. Yurt dışına kaçan oyuncunun yerine bir başka kadın oyuncu aranıyordu ve sınav düzenlendi. Şehir tiyatrolarına girmek için yapılan bu sınavı kazanarak ?Jale? takma ismi ile sahnede yer aldı. Ve gösterdiği üstün performans ile izleyenleri etkileyen sanatçıya, büyük alkış ve çiçekler ile destek verildi.
'Tiyatro polis baskınına uğradı'
Fakat sanatçının mutluluğu kısa sürdü. Şehir tiyatrosu polis tarafından baskına uğradı. Sanatçı o esnada ?Tatlı Sır? adlı oyunda rolünü ifşa ediyordu. Polisi gören bir oyuncu sanatçıyı bahçeye kaçırarak polisin elinden kurtardı. Fakat bu baskınlar son bulmuyordu. ?Odalık ?adlı oyunda rolünü sahneleyen sanatçı, tekrar baskına uğradı ve yine makine odasına kaçırılarak polisin elinden kurtarıldı. Bu olaylardan sonra İçişleri Bakanlığı devreye girdi ve Müslüman Türk Kadının sahnede rol almasını yasakladı. Ve sanatçı ilk baskınlarda kurtulsa da son baskında yakalanarak polisler tarafından götürülerek, devletine karşı gelmek, isyan çıkarmak, dinine, milletine karşı çıkmak suçlamaları ile hırpalandı. Babası da sanatçıyı evlatlıktan reddetti. 'Kötü kadın' olarak nitelendirilen usta oyuncu bu olumsuzluklar karşısında yalnız yaşamak zorunda kaldı. Maddi ve manevi bunalıma giren sanatçı, şiddetli baş ağrıları ile de savaşmaya başladı.
1923 yılında gelindiğinde ise Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınına sahneye çıkma yasağını ortadan kaldırdı. Ve Afife Jale özgür bir şekilde oyunculuğu yapmaya başladı. Turnelere çıkan sanatçı, birçok tiyatro mekanında rol aldı. Fakat sanatçı, yaşadığı ağrılar ve buhranlı günler neticesinde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırılarak, 39 yaşında daha hayatının baharında iken yaşama veda etti.
Zorlu aşamalardan geçen ve tiyatroya olan aşkı için çaba gösteren sanatçı, idealleri uğruna hiçbir zorluktan korkmamış ve tutku ile bağlı olduğu sahnede rolünü icra etmiştir. Bu üstün başarısı ve sanata olan aşkı ile ün kazanan sanatçı için her yıl Afife Jale Tiyatro ödülleri düzenlenmektedir. Her yıl bu ödül töreni ile anılan sanatçı,Türk kadının bu sanata yönlenmesinde ön ayak olmuştur.
Afife sanat aşkı ve mücadelesi ile onlarca sanatçı kadına ilham olmuş, Seniye, Şaziye Moral, Neyire Neyyir, Bedia Muvahhit, Huriye, Hikmet, Ruhat gibi Müslüman Türk kadınları tüm baskılara rağmen sahnelerde yerlerini almıştır.
'Mesut olduğum ilk gece'
Afife Jale ilk sahneye çıktığı geceyi 'Hayatımda mesut olduğum ilk gece...' diye tanımlıyordu ve şöyle anlatıyordu:
'Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Ağlama sahnesinde, taşkın bir saadetle ağladım. Sahiden ağladım... Alkış, alkış, alkış... Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: 'Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin.' dedi.'
Hastalığı, evliliği ve morfin bağımlılığı
Aile ve toplum baskısı ile iyice ezilen Afife idealine ulaşmak için verdiği mücadelenin bedelini şiddetli baş ağrıları ve bozulan bir psikoloji ile ödedi. Öyle ki eczacı olan eşinin uyguladığı morfin tedavisiyle bağımlı hale gelen Afife, defalarca eşine 'ben düşüyorum, seni de çekerim bırak beni' demiş, yoğun ısrarı ve bağımlılığının her geçen gün artması ile eczacı eşi Selahattin Pınar Afife'den ayrılmak zorunda kalmış ancak eşi Selahattin Pınar, Afife'yi hiçbir zaman unutmamış, adına şarkılar yazmış plaklar çıkarmıştır... 'Nereden sevdim o zalimi' ve 'Bir bahar akşamı rastladım size' adlı şarkılar eşinin Afife için yazdığı ünlü şarkılardan bir kaçı olmuştur.
'Bilinmeyen bir yerde' yatıyor
Eşinden ayrılmak zorunda kalmanın da verdiği acıyla iyice kayıp bir hayat yaşayan Afife, Bakırköy Mezarlığında 'bilinmeyen bir yerlerde' uyuyor. Afife, başarılı olduğu kadar talihsiz ve hüzünlü bir yaşamın da sahibi olarak bugün, tarihin özel isimleri arasında yerini alıyor...
kaynak: bilgiustam.com/bianet.com
haber: enpolitik.com / Melek S. Tunç