Özel seyahat acentesiyle Kudüs'ü ziyarete giden ve İsrail polisi tarafından 'vizeleri olmadığı' gerekçesiyle giriş izni verilmeyen 53 Türk vatandaşı ülkeye döndü.
Tur acentesiyle Kudüs'e ziyarete giden toplam 93 Türk vatandaşının 72'sinin İsrail'e giriş izni verilmedi. Ülkeye alınmayan yolculardan 19'u akşam saatlerinde İstanbul'a dönmüştü. Kalan 53 kişi ise gece saatlerinde İstanbul'a ulaştı.
Türk Hava Yollarına (THY) ait tarifeli uçakla saat 00.30'da İstanbul'a gelen vatandaşlar, pasaport işlemlerinin ardından Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nden çıkış yaptı.
İsrail polisi tarafından Kudüs'e alınmayan yolculardan olan 23 yaşındaki yüksek lisans öğrencisi Hümeyra Hacıibrahimoğlu, yaptığı açıklamada, pasaport noktasına girdiklerinde, pasaportlarının 1-2 dakika içerisinde kontrol bile edilmeden toplandığını söyledi.
Hacıibrahimoğlu, İsrail polisinin grubu ofis gibi bir yere topladığını belirterek, 'Daha sonra dar bir odaya gittik. O odada saatlerce kaldık, aç ve susuz bırakıldık. Bize hiçbir açıklama yapmadılar, 'Biz izin verirsek geçeceksiniz, izin vermezsek geçmeyeceksiniz' gibi dalga geçer gibi konuştular. Gerçekten bu psikolojik olarak çok yıprattı bizi.' dedi.
'İlk gidişimizdi ama son gidişimiz olmayacak'
Kudüs'e ziyaret amacıyla, Mescid-i Aksa'yı görmek için gittiklerinin altını çizen Hümeyra Hacıibrahimoğlu, şöyle konuştu:
'Kesinlikle bu yapılanlar bizi yıldırmayacak. Bizim ilk gidişimizdi ama son gidişimiz olmayacak. Tur rehberimiz gelip 'Size vize çıkmadığını söylüyorlar, sizi deport ettiler' dediğinde hepimizden şu tepki geldi, 'Biz paralarımızı geri istemiyoruz, kesinlikle geri vermeyin, en kısa zamanda bizi buraya tekrar geri getirin. Çünkü biz burayı ziyaret etmek istiyoruz ve görmeden geri dönmek istemiyoruz'. Bunu söyledik. Bütün arkadaşlarımın bu hassasiyette olması çok güzel.
Oralara gidilmeli, görülmeli. Kesinlikle bu insanları yıldırmamalı, korkutmamalı onların yapmak istediği şey de zaten bu, bizi korkutmak, sindirmek, üzmek. Biz orada çok dik durduk, üzülmedik, ağlamadık. Türkiye'ye yakışır bir duruş sergilediğimizi düşünüyorum, ne gidecek grupları zor durumda bırakacak ne de Filistinli kardeşlerimizi zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmadık. Hiçbir provakatif harekette bulunmadık.'
'Aç ve susuz kaldık'
Hukuk Fakültesi öğrencisi 24 yaşındaki Ahsen Eflatun ise sorunun şirkette olmadığını aktararak, vizelerinin olduğunu belirtti.
Orada kötü bir muameleyle karşılaştıklarını kaydeden Eflatun, 'Bize, 'Vizeniz yok ve parmak izinizi, fotoğraflarınızı çekeceğiz' dediler. Gün boyu parmak izimizi ve fotoğraflarımızı çektiler. Daha sonra yeşil pasaportlu olanların vizesinin olduğunu söylediler ve geri kalanının vizesinin çıkamadığını, daha doğrusu var olan vizesinin iptal olduğunu söylediler. Söyledikleri şeyler birbiriyle çok çelişti ama bu tarz şeyler yıldırma politikası, bunlar İsrail'in daha önce de yaptığı şeyler.' diye konuştu.
Ahsen Eflatun, bu gibi konuların üzerinde daha fazla konuşulup üzerinde durulmasının önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
'Filistin'e gitmeyi arttırmalıyız. Orada bize kelepçe takılmadı ama abdest almaya giderken bile 3 kişilik gruplar halinde götürdüler. 90'a yakın kişi gitmiştik. Yeşil pasaportlu olanları aldılar, bizi almayacaklarını söylediler. Sonrasında erkekleri Türkiye'ye yolladılar ilk uçaklardan biriyle. Öncelikli erkekleri yollamalarının da bir sebebi var diye düşünüyorum. Tedirgin olmuş olmalılar bilmiyorum çünkü daha çok bayan ağırlıklı olarak kaldık, aramızda birkaç büyük ve birkaç erkek vardı. Gerçekten aç ve susuz kaldık. Çünkü zaten normal şartlarda Müslümanlar oraya indiği zaman havaalanında çok fazla alışveriş yapmıyorlar. Normalde İsrail vize işlemlerini uzatıyormuş ama bu kadar değildi tabii ki. Dolayısıyla biz aç ve susuz kaldık uzun süre.'
İsrail polisinin tur rehberlerini de kendilerinden kasıtlı olarak ayırdıklarını anlatan Eflatun, 'Biz o kısma şahitlik bile edemedik, tur rehberleri neden gitti, biz orada neden varız, vizelerimiz var mı yok mu bu kısmın bile anlaşılmasını sağlayamadık. Dolayısıyla daha büyük bir gerginlik oluştu. Bir odaya kapattılar, valizlerin geçtiği işlevsiz bir odaya bizi koydular ve 'Dışarı çıkamazsınız, cama dokunamazsınız, hayır uzak kalın' gibi uyarılarla insanın psikolojik baskı olarak yapabileceği şeyleri yaptılar. Öncesinde zaten fotoğraf ve parmak izlerimizi küçük, dar bir odada aldılar.' ifadelerini kullandı.
Doğru düzgün bir açıklama yapılmadığı için de gerildiklerini vurgulayan Ahsen Eflatun, kendilerine bu süreçte Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliğinin ve THY'nin çok büyük destek olduğunu belirtti.
Konya'da tıp eğitimi alan 20 yaşındaki Nihan Temel de Kudüs'ün ihmal edildiği için bu olaylarını yaşandığına dikkati çekerek, 'İsrail şu anda bu kadar hak hukuk tanımadan bu muameleyi gösterebilmesinin sebebi bu. Daha fazla da ihmal edersek, daha fazlasını yaşayacağız. O yüzden artık Kudüs'ü ihmal etmememiz gerekiyor. Orada sıkıntı var diyerek Kudüs'e gitmeyi engellememek, tam tersine onların yıldırma politikalarına uymayarak daha çok gitme talebinde bulunmamız gerekiyor.' şeklinde konuştu.