5 duyu arasında yer alan, hayati olmasa da psikolojik, ruhsal ve duygusal olarak biz insanları en çok etkileyen, en özel duyularımızdan bir tanesidir koku duyusu... Koku, bu yönüyle sadece bir bir duyu değil aynı zamanda düşünceyi de tetikleyen soyut bir kavram olarak gizemini ve önemini tarih boyunca korumuş, üzerine uzun uzun düşündürmüştür.
Kokunun kaynağı, genler ve davranışa olan etkisi üzerinde onlarca araştırma yapılmış, insana derinden tesir eden koku, bu yönüyle aynı zamanda sanatında ana konularından biri ola gelmiştir.
Sitemiz yazarlarından Ezgi Didar Özdağ da bu haftaki makalesinde, kokunun sanatsal boyutunu ele alarak, örneklerle koku ve sanatı inceledi. Özdağ'ın sanatçı Sissel Tolaas'ın 'Burnum gözlerimden daha ileri seviyede ve hiçbir şey kötü kokmaz. Buna neden olan düşüncelerdir'' sözlerine de yer verdiği 'Sanatta 'koku' kavramı' adlı yazısının tamamı şu şekilde ilerliyor:
'Uzun süredir koku kavramına ilişkin araştırmalar içerisindeydim.
Araştırmalarım sonunda Çukurova Üniversitesinde bir bildiri sunmaya karar verdim. Sanatta koku kavramına ilişkin kısa notlar içeren bu yazıda o bildirinin içerisinden alıntıdır?
Koku;
Başlangıçta soyut bir kavram gibi algılanmaktadır. Bunun nedeni, muhtemelen gözle görülen, elle tutulabilen bir şey olmadığından dolayıdır. Aslında koku somut bir kavramdır. Çevremizden yayılan koku molekülleri hava ile birlikte burnumuzdan içeri süzülür, üst kısmında ki alıcılar ile karşılaşır. Bu hücreler, sinirler vasıtasıyla beynimize fiziksel uyarılar gönderir. Beynimizde bunları tarayarak bir eşleşme bulmaya çalışır. İşte bu eşleşmeler, bazen bir mekân, bazen bir nesne bazen de bir kişiye ait olabilir. Örneğin; her insanın kendine has bir kokusu vardır. İçinde yaşadığımız toplumun yeme alışkanlığı, taşıdığımız genlerin özellikleri bunu belirlemektedir.
Öte yandan koku kavramı; sanatta da kendisine yer bulmuştur. Patrick Süskind?in dilimize ?Koku? olarak geçmiş romanı (orijinal ismi parfüm) ilk akla gelenlerdendir. Bu kitap 1985 yılında yayınlanmış; 2006? da baskı sayısı 12 milyona ulaşmıştır. Kitabın kahramanı Grenouille annesinin onu terk etmesi ile birlikte oldukça zor bir hayatın içerisinde kalmıştır.
Resim 1. https://www.dr.com.tr/kitap/ko... sayfasından erişilmiştir.
Tüm nesneleri kokularından tanıyan Grenouille ?in hayatı parfümcü Baldini ile tanışmasıyla bir anda değişmiştir. Grenouille, kendi kokusu olmadığını fark etmiş ve kendisine ait bir koku yaratabilmek adına cinayetler işlemeye başlamıştır.
Peki, siz havadaki koku moleküllerini en ince ayrıntısına kadar ayrıştırabildiğinizi düşünebiliyor musunuz?
İşte tamda bu noktada 2. İstanbul Tasarım Bienalinde karşımıza çıkan, sanatçı Sissel Tolaas ?in Nasalo Koku Sözlüğü adını verdiği çalışmasından bahsedebiliriz. Bir sanat eserinde koku kavramının ele alınış biçimini gözler önüne seren bu çalışmaya dair ise, manifesto malzemelerini tanıtarak başlayabiliriz.
Manifesto Malzemeleri: Haritalama, Kelime Dağarcığı, Koku Molekülleri ve Burunlar.
Resim 2. http://istanbulalt.com/haberle... adresinden erişilmiştir.
Sanatçı, kokuyu açık seçik belirtmek için görsel ya da somut metaforlar üzerinden anlatma alışkanlığımızı kıran bir sözlük icat etmiştir. Bu yeni dağarcık hayli somut koku tariflerinden (kebap, metal araba parçaları gibi) kavramsal ifadelere (cazibe, çekicilik) uzanmaktadır.
Çalışmada koku ve dil arasında ki ilişki incelenmiştir. Sözlük İstanbul içindeki 44 konumun kokusuna sahiptir. Ve her bir kokuya kendine özgü bir isim verilmiştir. Örneğin; DOCASA (kebap ve parfüm) ve CASCA (metal araba parçaları ile ter karışımı) FREEIS (boş vakit) ve BMAI (albeni, büyüleyicilik, cazibe, çekicilik) için kullanılmıştır.
Tolaas, İstanbul sokaklarından topladığı kokuları otomat içerisine yerleştirmiştir. Kokuların toplama işlemi ise 3 prosedür ile gerçekleşmektedir.
Koku coğrafyası ve haritalamayı barındıran ''analog analiz'', organik kokuları toplamak ve sentezlemek üzere parfüm sektöründe kullanılan ileri bir teknoloji vasıtasıyla molekül toplamayı içeren ''kimyasal analiz'' ve öznel koku deneyiminin ve algısının kaydedilmesini sağlayan ''gövde analizi''.
Tolaas'ın İstanbul gibi mekâna özgü araştırması ise içinde bulunduğumuz şehrin ''duyumsal'' özelliklerini zihnimizde canlandırmaktadır.
'Burnum gözlerimden daha ileri seviyede ve hiçbir şey kötü kokmaz. Buna neden olan düşüncelerdir'' diyen Tolaas'ın yöntemi, kokunun geleceğini sorguluyor ve kokuların dili ile kapasite sınırlarımızı zorluyor.
Sanatçının kentsel kokular ve kelimeler ile oluşturduğu bu yöntem Süskind?in kitabında da olduğu gibi sanatsal bir ifade aracına dönüşmüştür.'