Hürriyet köşe yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü köşesinde Adnan Oktar'ın kendisine bir süredir mektup yazdığını, Oktar'ın basındaki ağabeyinin ise kim olduğunu merak ettiğini yazdı.
Kamuoyunda 'Adnan Hocacılar' olarak bilinen suç örgütü lideri Adnan Oktar, evinden çıkan silahlar, şantaj kasetleri ve gözaltı süreci ile ilgili Türkiye gündemine bomba gibi düşmüştü.
Bugünkü köşesinde Adnan Oktar'ın 'kediciklerinin' bir süredir kendisine mektup yazdığını kaydeden Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Adnan Oktar'ın medyadaki ağabeyinin kim olduğunu sordu.
Selvi'nin 'Adnan Oktar ve 'kedicikler'in mektubu' başlıklı yazısı şu şekilde:
'Adnan Hocacılar olarak bilinen grubun lideri Adnan Oktar?dan haberler var.
Bir süredir hem ?kedicikler?den hem Adnan Oktar?dan mektuplar alıyorum. Öyle ?Yâr yakmış mektubun ucunu? misali mektuplar değil, anlayacağınız gibi. Masum olduklarını savunuyorlar. Haklarındaki iddianame ortaya çıktığı zaman neyle suçlandıklarını öğrenme fırsatımız olacak.
Adnan Oktar kötü bir el yazısı ve düzgün olmayan bir Türkçe ile yazıyor. Şimdiye kadar yazdıklarım içinde sadece villasından çıkan silahlara değinmiş; hepsinin ruhsatlı olduğunu savunuyor. Bu silahların hangi şantaj, tehdit ya da baskı aracı olarak kullanıldığı yargılama sırasında ortaya çıkacak. İslam?a hizmet iddiasında olanların mekânlarından cephanelik değil; Kur?an-ı Kerim, tefsir, hadis kitapları, takke ve tespih çıkar. Silah, mermi, seksi kıyafet ve aksesuarlar, pahalı parfüm markaları ve bir kamyon şantaj ve montaj kasetleri çıkmaz. Adnan Oktar grubuna yönelik iddiaların kriminal boyutuyla mahkemeler ilgilenecek. Ben İslam?a hizmet iddiasıyla ortaya çıkan bir grubun yaptıkları işlerin İslam?a uygun olup olmadığını sorgulama peşindeyim. İslam?ın temel esasları ile çelişen yönlerine dikkat çekiyorum ama ne Andan Oktar?ın ne de ?kedicikler?in mektuplarında bunlarla ilgili en ufak bir açıklama yoktur.
İSLAM?IN HANGİ HAKİKATİNE UYUYOR?
Örneğin Adnan Oktar neden 2 rekât namaz kıldıklarını ve bu namazda Kur?an-ı Kerim?den sure okumak yerine sadece ?Allah Kerim? dediklerini izah etmeliydi. Sarhoşluk veren her şeyin haram olduğu yönünde hadis-i şerifler varken sadece ismi Kur?an-ı Kerim?de geçtiği için şarabı günah sayıp viski, rakı ve votkaya ruhsatı nereden çıkardığını anlatmalıydı. Fetullah Gülen de 28 Şubat?ta TSK içinde gizlenebilmek için kendi mensuplarına içki ruhsatı vermişti. Takiyyenin neye mal olduğunu 15 Temmuz?da gördük.
Tesettür konusu Kur?an-ı Kerim?de Nisa Suresi?nde, Peygamberimizin hadislerinde ve İslam hukukunda net bir şekilde tarif edildiği halde Adnan Oktar, tesettürü ?bikini bölgeleri? ile sınırlı tutmasının ölçüsünü nereden aldığını anlatmalıydı.
İslam büyüklerinden kimi ilmiyle, kimi çektiği çileyle, kimi yaptığı hizmetleriyle anılır. Mevlana gönüller sultanı, İbn-i Rüşd felsefenin kapısıdır. Ama İslam büyükleri arasında Masonluk belgesi alan ve İsrail tarafından methiye dizileni yoktur. Zaten Adnan Oktar da mektubunda o konuların yanından bile geçmemiş. Ama Fetullah Gülen?i Mehdi?nin yardımcısı olan ?Kahtani? olarak ilan etmesini, FETÖ?nin polis imamı Tuncal Opçin ve Mehmet Baransu ile yaptıkları görüşmeyi izah etmek zorunda. Ha bu arada, Adnan Oktar Mehdi meselesinde ne düşünüyor acaba?
İmam-ı Azam İslam?ın bir hakikati uğruna zindanda ölmeyi göze alırken Adnan Oktar?ın dekolte kıyafetler içinde, şuh bakışlı ?kedicikler?inin önünde gerdan kırıp kalça sallarken İslam?ın hangi hakikatine hizmet ettiklerini anlatmasını beklerim. ?Kedicikler?le Ankara?nın Bağları?nı oynarken Kur?an-ı Kerim tilaveti mi, hadis çalışması mı, kelâm eğitimi mi, yoksa fıkıh dersi mi yapıyorsunuz?
ADNAN OKTAR?IN BASINDAKİ ADAMI KİMMİŞ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan?ın bir açıklamasıyla ilgili yapılan düzeltmeden kendine pay çıkarmasını her zamanki güçlü görünme çabasının bir ürünü olarak görüyorum. O uçağa binen ve zaman zaman buna tanık olan birisi olarak söylüyorum ki Erdoğan?ın sözlerini yanlış yorumlayanlar için bu tür düzeltmeler yapılır. İsrail?in haksız yere tutukladığı Ebru Özkan?ı kurtarmak için Trump?tan ricada bulunan Erdoğan?ın Adnan Oktar grubuna yönelik operasyondan haberinin olmadığı mı sanılıyor? Peki, niye parmağını kıpırdatmıyor?
Ha bir de iki mektubunda da gazetede çalışan güvendiği bir büyüğünden söz ediyor. Hangi gazetede, hangi büyüğüymüş acaba? Doğrusu Adnan Oktar?ın basındaki güvenilir büyüğünü merak ettim.'