Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, insanoğlunun doğadan koparak kentsel yaşama geçmesi ile birlikte yeni sağlık problemlerinin gündeme geldiğini söyledi.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, insanoğlunun doğadan koparak kentsel yaşama geçmesi ile birlikte yeni sağlık problemlerinin gündeme geldiğini, son yıllarda bunların arasında en çok üzerinde durulan ve çalışmaların yoğunlaştığı konulardan birisinin de D vitamini eksikliği olduğunu ifade etti.
Vitaminlerin vücut tarafından üretilmeyen, bu nedenle beslenme yoluyla alınması gereken ve metabolizma üzerinde önemli görevleri olan organik bileşenler olduğunu, diğer vitaminlerden farklı olarak D vitamininin %95?inin güneş ışığı yardımıyla ciltte üretildiğini, ancak %5?inin besinlerden sağlanabildiğini söyleyen Uzm. Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, güneşe çıkılmadığı takdirde tek başına D vitamininden zengin beslenmenin yeterli olmadığını, D vitamininin ciltte üretildikten veya gıdalarla vücuda alındıktan sonra, karaciğer ve böbreklerde bazı işlemlerden geçerek aktif hale geldiğini belirtti.
'D vitamininin görevi bağırsaktaki kalsiyum emilimini artırmak'
D vitamininin temel görevinin bağırsaktaki kalsiyum emilimini arttırmak olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, ayni zamanda kemik mineralizasyonunu, kalsiyum fosfor dengesini, kas sinir sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesini sağladığını da belirtti. Yapılan çalışmalardan edinilen bilgilere göre kişinin kas gücünü ve kalp atışlarını düzenlediğini de söyleyen Asvaroğlu, D vitamininin grip başta olmak üzere, her türlü enfeksiyonla mücadele, multiple skleroz, bağırsakta iltihap gibi otoimmün hastalıklara karşı korunma, kontrolsüz hücre çoğalmasını (kanser) önleme, pankreastan insülin salınımının düzenlenmesi, tiroid fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşmasında da rol oynadığını ifade etti.
'Her 3 kişiden birinde D vitamini eksikliği saptanmaktadır'
D vitamininin ilk kez 1920?li yıllarda çocuklarda görülen bir kemik hastalığı olan raşitizme çare bulmak için yapılan araştırmalar sırasında keşfedildiğini söyleyen Asvaroğlu, D vitamini eksikliğinin, teknolojinin ilerlemesi ile birlikte düzeyinin ölçülebilir hale gelmesi ile sık görülmeye başlandığını belirtti. Uzm. Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu şöyle devam etti: ?Kemik hastalıklarından başka kalp damar hastalıkları, diyabet, obezite, prostat kanseri gibi pek çok hastalıkla da ilişkili olduğu anlaşılmıştır. D vitamini eksikliği, kanda D vitamini düzeyinin belirgin olarak azaldığı durumdur. Neredeyse her üç kişiden birinde D vitamini eksikliği saptanmaktadır.?
D vitamini eksikliği ile ilişkili olan osteoporoz hastalığı
D vitamini eksikliğinde kemiklerde mineralizasyon bozukluğu ile karakterize, çocuklarda raşitizm, erişkinlerde osteomalazi ismi verilen kemik hastalıklarının görüldüğünü söyleyen Asvaroğlu şunları söyledi:
'Gelişmekte olan ülkelerde D vitamini eksikliğine bağlı bu iki hastalığın sıklığı azalırken, yine D vitamini eksikliği ile ilişkili olan osteoporoz (kemik erimesi) ise sık görülmektedir. Kemiklerde depolanan kalsiyumun azalması ile kemik kırıklarında artışlar olur. D vitamini eksikliği aynı zamanda vücudun dengesini ve kas gücünü de olumsuz yönde etkileyerek, özellikle ileri yaşta düşme riskini arttırır. Yine D vitamini eksikliğinde oluşabilecek kas güçsüzlüğü nedeniyle merdiven çıkmak, oturup kalkmak zorlaşabilir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalarda D vitamini eksikliğinin, kas kemik problemleri yanında, allerjik hastalıklar (alerjik rinit, alerjik astım, atopik dermatit vb.), diyabet, multiple skleroz, chron hastalığı, romatoid artrit, meme, bağırsak ve prostat kanseri ile ilişkisi de gösterilmiştir. D vitamini eksikliği olan herkeste bu hastalıklar görülmeyebileceği gibi bu hastalıklar olmadığında da D vitamini eksikliği yoktur diyemeyiz.'
'Vücutta D vitamini eksikliğinin olup olmadığından emin olmanın tek yolu kanda D vitamini (25 (OH) vitamin D3) düzeyinin ölçülmesidir'
D vitamini eksikliğinin genellikle sessiz seyrettiğini söyleyen Uzm. Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, eksikliğinde ciddi belirtilerin oluşmadığını belirtti. Asvaroğlu sözlerine şöyle devam etti: ?Yorgunluk, genel ağrı-sızı, iyi hissetmeme gibi D vitamini eksikliğine özgü olmayan şikayetler yaratabileceğinden gözden kaçabilir. Eksiklik olup olmadığından emin olmanın tek yolu kanda D vitamini (25 (OH) vitamin D3) düzeyinin ölçülmesidir. D vitamini eksikliği, şikayet oluşturmadığında bile sağlıkla ilgili ciddi riskler oluşturur.?
Tedavi
D vitamini eksikliğinin giderilmesinde standart tedavinin vitamin takviyesi olduğunu söyleyen Asvaroğlu, bu takviyelerde tercih edilen vitaminin D3 vitamini olduğunu belirtti. D3 vitamininin günlük veya haftalık dozlar şeklinde alınması gerektiğini ifade eden Asvaroğlu, vitamini kullanan kişilerin yemekle birlikte vitamini almasına dikkat etmesi gerektiğini, yemekle birlikte alınan vitaminin emiliminin ve yararlılığının arttığını belirtti.
'Çocuklarda, hamile ve emziren kadınlarda D vitamini ihtiyacı artmaktadır'
Gıdalarda bulunan D vitamini miktarının az olduğu için, D vitamini eksikliğinin tek başına beslenme ile düzeltilmeye çalışılsa da yetersiz kalacağını söyleyen Uzm. Dr. Sabiha Gökçen Asvaroğlu, D vitamini açısından zengin gıdaların ayni zamanda yüksek kolestrol içerdiğinden dikkatli tüketilmesi gerektiğini belirtti. Büyümekte olan çocuklar, hamile ve emziren kadınlarda D vitamini ihtiyacının arttığını söyleyen Asvaroğlu, D vitamini eksikliği olmayan erişkinlerde günlük ihtiyacın genel olarak 400-800 IU olduğunu belirtti. Asvaroğlu şöyle devam etti:
?D vitamini eksikliğinde alınması gereken doz ve uygulama yolu, eksikliğin nedeni ve ciddiyetine göre değişiklik gösterir. Yağda çözünen bir vitamin olan D vitamini, kontrolsüz olarak gereğinden fazla alındığında vücutta birikerek zararlı etkilere sebep olabilir. Bu durum kendisini, bulantı, kusma, kabızlık, kas-kemik ağrıları, kalp ritm bozuklukları ve böbrek yetmezliği ile gösterebilir. Dikkatli olunmalı, ilaç prospektüsleri dikkatlice okunmalı, D vitamini içeren multivitaminler ile D vitamini preparatları bir arada alınmamalıdır. Bütün bu nedenlerle D vitamini takviyesi doktor kontrolünde yapılmalı ve verilen destek sonrası, kanda D vitamini düzeyi mutlaka kontrol edilmelidir. Bunun dışındaki durumlarda yılda en az 1 sefer, tercihen de 6 ay arayla 2 sefer kanda D vitamini düzeylerine bakılması önerilmektedir. Vitamin D düzeyleri yıl içinde dalgalanmalar gösterir; yaz bitiminde en yüksek, kış sonrası en düşük seviyededir.?