Necmettin Evci: Küreselleşme ve beraberinde getirdikleri

Necmettin Evci: Küreselleşme ve beraberinde getirdikleri

Teknolojik gelişmelerde bağlı olarak yaşanan küreselleşme son zamanlarda bir moda terim olarak cazip, büyülü hale geldi. Peki 'küreselleşme'den tam olarak ne anlamalıyız? Sitemiz yazarı Necmettin Evci, ?? Eğitim-Bir Sen?in ?Küreselleşme,

Teknolojik gelişmelerde bağlı olarak yaşanan küreselleşme son zamanlarda bir moda terim olarak cazip, büyülü hale geldi. Peki 'küreselleşme'den tam olarak ne anlamalıyız? Sitemiz yazarı Necmettin Evci,   Eğitim-Bir Sen?in ?Küreselleşme, Eğitim ve Sendikalar' çerçevesinde düzenlediği sempozyumu izlenimini ve küreselleşmeye dair bilgilerini paylaştı.

Evci, yazısında şu ifadelere yer verdi:

İstanbul?da 30 Ağustos- 1 Eylül arasında üç gün süren çok önemli bir uluslararası sempozyum yapıldı. Türkiye?nin en büyük sivil toplum örgütü ve sendikası olan Eğitim-Bir Sen?in ?Küreselleşme, Eğitim ve Sendikalar? temasıyla düzenlediği sempozyuma 77 ülkeden 189 sendikacı katıldı. Baştan sona izlediğim sempozyum, hem ancak devletlerin organize edeceği ölçek ve kusursuzluktaki işleyişi, hem panel ve çalıştaylarda tartışılan konuları itibariyle son derece verimli ve başarılıydı. Hemen tüm katılımcılar, her konuda son derece memnun kaldılar. Ülkem ve insanlarımız adına sadece memnun olmadım, ayrıca Eğitim-Bir Sen?in doğal olarak üslendiği birleştirici öncü rolden dolayı umutlandım. Bütün bir insanlık vicdanı, bilgisi ve ilgisi adına umutlandım.

Neredeyse BM toplantısını andıran bu kadar çaplı organizasyonun, basın ve bakanlık nezdinde gereken ilgiyi görememiş olması, tartışmasız onların ayıbı, kusurudur. Bu tarz toplantıları, buluşmaları, coğrafyamızın, dünyanın uyanışı adına önemsiyorum. Konunun ?Küreselleşme? olarak belirlenmesi ayrıca önemliydi. Çünkü hemen herkes, küresel bir tehlikenin bölgesel yansımaları ile huzursuz olmaktadır. Artık bütünleşik dünyada birbirinden yalıtılmış bölgesel veya lokal meseleler de kalmamıştır.

Son zamanlarda bir moda terim olarak cazip, büyülü hale getirilen küreselleşme iyi anlaşılmalıdır. Bir şey küresel mahiyet kazanınca adeta tabuya dönüşmekte, onu kabul etme mecburiyeti varmış gibi bir hava estirilmektedir. Bir yanlış, küresel boyut ve yaygınlık kazanınca doğruya dönüşmez. Bilakis bütün bir insanlığın yaşadığı sıkıntılar, daha çok artmış olur.

Bir form olarak küre, zorunlu bağlanışları içeren bir gerçekliğe sahiptir. Bir olgu olarak küresellik, parçanın bütünle, her yerin ve her şeyin her yerle ve her şeyle bağlantılı tamamlanışıdır. Artık bir şeyin her şeyle, bir insanın her insanla ilgili, ilişkili olduğu daha kapsamlı ve öznel anlaşılmaktadır. Bir anlamda yerkürede olan her şey, aynı zamanda küresel bir mahiyet arz eder. Günümüz dünyasının yaygın iletişim imkânları içinde bir kelebeğin kanat çırpışı, bir anda fırtınaya dönüşebilmektedir. Sanal düzlemde çakılan bir kıvılcım hemencecik ateşe dönüşmekte, bütün sokakları şehirleri tutuşturabilmektedir.

Küreselleşme toplumları, ülkeleri birbirine açmış, kapalı, yalıtılmış dünyaları ortadan kaldırmış, daha rahat ve kolay etkileşim imkân ve araçlarını ortaya çıkarmıştır. Esasen bütün karmaşık ilişkilere rağmen hiçbir şeyin etkisiz ve gizli kalmadığı şeffaf, açık bir döneme girilmiştir. Bu gelişmenin riskleri olduğu kadar sağladığı fırsatlar, imkânlar da vardır. Bulunduğumuz yere göre dünyanın en uzağındaki insanın sıkıntısı, bir anda kendi sorunumuz olabilmektedir. Sosyal medya ve iletişim ağları ile en ufak bir ayrıntı, çarpan etkisiyle bir anda dünya gündemine gelmektedir. Bir yerdeki iyileşme diğer yerdeki iyileşmeleri, aynı şekilde bir yerdeki bozulma başka yerlerdeki bozulmaları etkiler olmuştur. Sonuçta rengimiz, kökenimiz, dilimiz, inancımız ayrı da olsa, bütün insanlar olarak hepimiz aynı kürede yaşıyor, aynı havayı soluyor, aynı kaynaklardan besleniyoruz.  Bir açıdan aynı hayatı yaşıyor, aynı kaderi paylaşıyoruz. Her çeşit siyasi, sosyal, kültürel ayrım ve çeşitliliğe rağmen Dünya, en geniş var oluş mekânımızdır. Bulunduğumuz kompartımanlar farklı olsa da hepimiz aynı gemideyiz.

İnsan ve dünyalı olmak bizim en üst ve kuşatıcı kimliğimizdir. Evvelâ şu hakikati ifade edelim; bu kimliğe duyduğumuz aidiyet, varlığımızın temel esasını ve sorumluluğunu oluşturmalıdır. Bütün bir insanlık olarak yaşadığımız ortak mekân olan dünyamızı tahkim değil tahrip edecek girişimlerden kaçınmalıdır. İnsanlığa zarar vererek kazanacağımız bir değer de çıkar da olamaz, olmamalıdır. Çeşitli sebeplerle tehdit altında olan dünyada, kimse rahat ve kendinden emin olamaz. Yoksullaşan dünyada kimse zengin kalamaz. Savaşların, terörün, göç hareketlerinin, gelir dağılımında adaletsizliğin olduğu huzursuz dünyada sürdürülebilir bir huzur sağlanamaz. Küresel birlik ve bütünlük içinde tamamlanan yeryüzü ve insanlık, var olmanın ve hayatın anlamını, yardımlaşma ve dayanışma ile idrak etmelidir. Çünkü birbirimize karşı sorumluyuz, sorumluluk duymalıyız. İnsan varlığımızla sahip olmamız gereken bu asgari bilinç, kendimizi ?öteki? üzerinden anlama samimiyetine dayanır.

Kendi yaşam alanınızdan dışarıya doğru attığınız her adım, esasen küreselleşmeye yöneliştir. Bu anlamda varlığımızın özünü oluşturan cevher, sonsuz niteliktedir. Biz hakikate yönelirken, içimizde sınırlar aşmanın coşkusunu yaşarız. Aynı şekilde dışımızdaki dünyayı keşfetmek de bize heyecan verir. Başkasını tanımakla duyduğumuz heyecan, esasen içimizdeki varlık cevherinin ileriye atılım isteğinden kaynaklanır. Küresel amaçlara yönelen ilk ve önemli şahsiyetlerden biri olarak Büyük İskender, bu istekle Hindistan?a kadar yürüdü. Roma?nın da Osmanlının da kendi iklimlerini yaratan bir küresel sistemleri oldu. Ancak hiçbir zaman ?Bilgi ve İletişim Çağı? diye adlandırılan bu dönem kadar yaygın, etkin bir küreselleşme yaşanmadı.  Günümüz dünyasında, bir şey (herhangi bir şey), sadece evrensel nitelik kazanmıyor, ayrıca yıldırım hızında bir ritimle algıları, bilgileri değiştiriyor. Çok yüksek hızla kurulan paylaşım ağları ve içeriğinden bir an kopmanız, adeta tarihten, hayattan geri kalmanız anlamına geliyor. Ayakta kalmak için sürekli koşmak gerekiyor. Bu yolda duran düşüyor. Bu yaşama ritminin ?anlık? yaşamak gibi bir yüzeyselliği var ama ?sürekli uyanık ve aktif bir dikkatle yaşamak? gibi de bir mecburiyeti var.

Eğitim-Bir Sen?in bu uluslar arası sempozyumu, öncüleri üzerinden dünyanın geniş kitlelerini küresel emperyalizmin kültürleri yok edici yayılmacılığına karşı uyarması ve köklü işbirlikleri düşündürmesi açısından son derece yararlı olmuştur.


Fotoğraf, krkariyerrehberlik.com'dan alınmıştır.