Enpolitik.com yazarı Alper Aksoy,bugün köşesinde yer verdiği yazısında eleştirinin ülke bilinci oluşmasındaki önemine dikkat çekiyor. Aksoy, 'yerli ve milli' ifadelerinin doğru kullanımına da değiniyor...
Enpolitik.com yazarı Alper Aksoy,bugün köşesinde yer verdiği yazısında eleştirinin ülke bilinci oluşmasındaki önemine dikkat çekiyor. Aksoy, 'yerli ve milli' ifadelerinin doğru kullanımına da değiniyor...
Alper Aksoy'un 'Kitabın ortasından tespitler' başlıklı yazısının tamamı:
2 yıllık ilahiyat, 46 yıllık imam-hatip eğitimi ibadet eden, örtünen insan sayısını artırdı ama güzel ahlâk üretemedi.
İslam'ın tebliğcisi son Peygamber 'İslam güzel ahlaktır' diyordu kısaca...
Türkiye müslümanları sol elle yemek yememeye dikkat ediyor; haram, kul hakkı, tüyü bitmedik yetim hakkı olan deveyi ise hamuduyla yutuyorlar...
Bu yüzden 'dindar insan' imajı anlam değiştirdi, güven kaybına uğradı, deistlik hızla yayılıyor.
***
Siyasetçilerinin diline pelesenk ettiği 'yerli ve milli' ifadesi çok yanlıştır; ikisi aynı anda kullanılamaz..
Yüksek kültür formuna kavuşan yerliler milli olur. Milli kültür eleğinin altına düşenler yerli, üstünde kalanlar millidir.
Ayrıca her yerli de milli değildir. Ayasofya yerlidir ama milli değildir, Aspendos yerlidir ama milli değildir.
***
Düşünce dünyamızda 'Seküler Milliyetçilik' isimli bir yosma salınıyor.
Transparan giysileri ile oldukça da baştan çıkartıcı...
İçimdeki tarikat tepkisiyle ona yaklaşmadan bu aşuftenin niyetini anlamaya çalışıyorum. Bu yosmanın ardından gidenlerin İslam'a soğuk baktıklarını da görüyorum. '
Acaba' diyorum 'bu yosma Türk Milliyetçilerini millet temelinden koparmak için mi piyasaya sürüldü?..'
***
Siyaset aşiretlerinin bir ferdi olmak liyakat gerektirmez; zaten aşiret ağaları da koyunlar varken donanımlı insanları istemezler.
Onurlu bir dik duruş için bilgiden beslenen tahlil gücü ve cesaret gerekir.
***
Bu Kurban Bayramı tatilinde sahil beldelerindeki çöp yığınları, trafik kazalarındaki ölü sayısı bir kere daha gösterdi ki büyük şehirlerde yaşayanlar halen daha kasabalıdır.
Görgümüz, çevre bilincimiz, milliyetçiliğimiz, müslümanlığımız, solculuğumuz kasaba kültürü seviyesidir.
Bu kültürden yüksek medeniyet doğmaz.
***
10 yıl önce Almanya'da kaldığım yıllarda gördüm. Market zincirleri sağlam saplı dayanıklı poşetleri müşterilerine para karşılığı satıyordu. Bedava poşet yoktu. Eğer markete poşetsiz gitmişseniz mecburdunuz satın almaya. Bu ise şunu getiriyordu: Para verip aldığınız poşeti beş kere, on kere kullanabiliyordunuz.
İşte bunun adı çevre bilincidir.
Türkiye'de market kasalarında dikkat ediniz: Bir poşete sığacak ürünler 4-5 poşete konuluyor. Neden?..
'Evde lazım olur' düşüncesi.
Çünkü bedava.
Artık hepimizin evinde en az 2-3 kg poşet var. Alman, Fransız evlerinde bu rezaleti göremezsiniz.
Yılbaşından itibaren marketlerde poşetler para ile satılacakmış.
Destekliyorum.
Hatta bir poşet 2-3 TL olsun.
Bu vatan bizim!..
Vatanımızda çevre kirliliğine paydos!..
***
Yıllardır bir arpa boyu yol gidemediğimiz konu işte budur:
'İtiraz ve eleştiriyi isyan,
Dalkavukluğu itaat,
İlke ve dürüstlüğü aptallık, fikirlerin serbestçe söylenmesini ihanet olarak gören anlayışı reddediyoruz.'
Muhsin YAZICIOĞLU
***
Nato Milliyetçileri onu anlayamaz.
Çünkü Muhsin Yazıcıoğlu ABD/Nato emperyayalizmine başeğmez bir Türk'tü.
Üstelik Nato Gladyosu'nun ellerinde 3000 Ülkücü ve 3000 Devrimcinin kanı olduğunu biliyordu...
Bilmekle de kalmayıp bunu yüreklice haykırıyordu.
O yüzden Nato devşirmeleri Muhsin Gardaşımı sevmezler, diş bilerler.
*
Siyasetin tozlu ve çamurlu yollarında kirlenmeyen bir isim düşünsem aklıma ilk gelen Muhsin Başkan'dır.
*
Öz gardaştan öte 'gardaş' bildiğimiz ülkücülüğü siyasete taşıyan bir isim düşünsem aklıma ilk gelen Muhsin Başkan'dır.
*
'Siyasi istismar aracı olarak kullanmadan İslam'ın siyasetteki iman eri kimdir?' diye düşünsem aklıma ilk gelen Muhsin Başkan'dır.
*
'Ülkücü idealleri ırmaktaki balıklara yutturulacak yem niyetine kullanmayan siyasetçi kimdir?' diye düşünsem aklıma ilk gelen Muhsin Başkan'dır.
*
O, 'Sayın Genelbaşkan' değildi...
O, siyasetçi değildi bre, vallah değildi...
O, hepimizin ülküdaşı, gardaşı, kadim dostu idi.