Enpolitik yazarları Türkiye'nin gündemini kaleme almaya devam ediyor... Yazarımız Necmettin Evci Suriye siyasetini değerlendirdi. Evci, sadece Türkiye'nin barıştan yana olduğunu yazdı. Yazının tamamı haberimizde...
Enpolitik yazarları Türkiye'nin gündemini kaleme almaya devam ediyor... Yazarımız Necmettin Evci Suriye siyasetini değerlendirdi. Evci, sadece Türkiye'nin barıştan yana olduğunu yazdı.
Evci'nin Suriye siyaseti değerlendirmesinin tamamı şöyle:
Suriye?de siyasî çözüme ayak sürüyen küresel irade, işleri zora sokmaktadır. Başta ABD ve onunla gizliden gizliye kirli iş tuttuğu kuvvetle muhtemel olan Rusya ve bunlar etrafında kümelenen ülkeler, barışı samimi olarak istemiyorlar. Ele güne karşı ayıp olmasın kabilinden çözüm istiyormuş gibi yapıp, gerçekte Suriye?yi perişan eden tutumlarına devam ediyorlar.
Baştan sona ölümlerin, sürgünlerin, sefaletin en ağır biçimi ile perişan edilen ülkenin çektiği acıyı kimse umursamıyor. Bütün bu güçleri hoyratça kullanan üst akıl yani Siyonist odaklar, İsrail?in önünü temizlemek adına Suriye?yi yok etme planlarına ilaveten Türkiye?ye de felaket yaşatmak için şeytanca bir plan uyguluyor. Planda trajedi yaratmanın her çeşidi var. Tarifsiz acılar, çığlıklar, yokluk, kıyım ve yıkım yaratmak var. Yalan, ihanet, sahtekârlık, oyalama, kalleşlik hepsi var ama dürüstlük yok. Tutarlık, vicdan, adalet, insanlık yok. Acıma, merhamet, barış hiç yok.
Türkiye?nin zorluğu, meselenin karmaşık hale getirilmiş olması değil, sözüne, siyasetine güvenilmeyen aktörlerle baş etmek durumunda kalmasıdır. Yine de başaramayacaklar! O nedenle Türkiye, en yüksek düzeyde bir akıl ve zekâyla hamle yapmak, onları kendi planları içinde çaresiz bırakmak durumundadır, öyle de yapıyor. O nedenle Türkiye?nin politikasını olur olmaz sebeplerle eleştirmek, pek insaflı değil. Şu anda Tahran?da İdlib zirvesinde açık seçik görüldüğü gibi bölgede dürüst olarak insandan, barıştan yana olan sadece Türkiye?dir.
Bizim dışımızda hemen hiçbir ülkenin çabası açık ve samimi değildir. Eğer barış ve çözüm isteniyor olsaydı, ateşkes teklifimiz, kayıtsız koşulsuz kabul edilirdi. Astana ruhuna aykırı olarak kendi taahhütlerini çiğnemişlerdir. Suriye halkını değil, Esad?ı kurtarmak için olmadık zulümlere arka çıkacak, ortak olacak bir yol izlemekteler. Öbür taraftan gittikçe bölgede etkinliğini kaybeden ABD, ?kimyasal bomba? lakırdılarıyla yeni oyunlar tezgâhlamaktadır. Hava gök gürültüsünden sonra sakin gibi gözükse de yeni patlamalara gebedir. Hiçbir şey olmayacaksa bile milyonlarla ifade edilecek göç dalgası bile bunlar için bir şey ifade etmiyor. Hatta böyle bir trajedinin yaşanacak olmasına, Türkiye?yi daha zor durumda bırakacağı için alttan alta seviniyorlar bile. Kim mi seviniyor? Hepsi.
Türkiye, ne yapıp edip, şimdiye kadar başardığı gibi önce bölge insanının varlığını korumak, kurtarmak istiyor. Yarın siyasî çözüm ve seçim sürecinde bu insan varlığı çok önemli olacaktır. Esasen emperyalist kâfirleri asıl ürküten ve korkutan bütün zorluklara rağmen Türkiye?nin Suriye halkı ile dayanışma içinde olmasıdır.
Türkiye, Cenevre toplantılarında sahada ve masada güç elde etmiş bir taraf olarak bulunacaktır. Türkiye, belki arzuladığını yapamamıştır ama başta ABD olmak üzere diğerlerinin de oyununa engel olmuştur. Daha büyük ölçekte engel olmaya devam edecektir. Bana sorarsanız tam da şu sıralar Menbiç?e, Tel Rifat?a esaslı bir operasyon yapılmalıdır. Terör örgütü felç edilmelidir. Ve bu vekâletlerini taşıdıkları güçlere de başkalarına da esaslı bir mesaj olacaktır. Bu Türkiye?nin, ümmetin savunmasıdır.
Bir sıkıntılı sınanmanın sonuna gelmiş olmamızı umuyor, bunun için dua ediyorum. Çünkü barışa olan ihtiyaç acildir, hayatîdir. Bu ihtiyacın daha fazla kan ve gözyaşı akmadan en güzel bir şekilde karşılanması için akıllı, kıvrak siyasete ve istihbarat başta olmak üzere sahada olmaya devam edilmelidir.
Şu sıralar Cenevre?de Anayasa araştırma grubu çalışmaya başladı. Bu süreçte dikkatli olmak gerekir. Öyle bir anayasa hazırlanır ki, savaş bitse de huzur bulmanın imkânı olmaz. Bosna?da ve Irak?ta bunu yaptılar. Türkiye tecrübeleri ile etnik yapıların değil bütün bir Suriye halkının söz sahibi olacağı, katılımcı bir anayasa ve Suriye için çaba göstermelidir.