Şakir Sarıçay: İyi ustalarımızdan okullarda öğretici olarak faydalanılmalı

Şakir Sarıçay: İyi ustalarımızdan okullarda öğretici olarak faydalanılmalı

2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı dün (17 Eylül) başladı. Sitemiz yazarlarından Şakir Sarıçay, eğitim-öğretimde, öğrencilerin derslerinin yanında el becerilerini geliştirecek faaliyetlere ihtiyaç olduğunu yazdı.

2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı dün (17 Eylül) başladı. Sitemiz yazarlarından Şakir Sarıçay, eğitim-öğretimde, öğrencilerin derslerinin yanında el becerilerini geliştirecek faaliyetlere ihtiyaç olduğunu yazdı. 

Sarıçay'ın 'Eğitim, hobisi varsa eğitimdir' başlıklı yazısı:

Hepimiz Milli Eğitim sistemimizin eleğinden geçtik. 2018-2019 eğitim yılı 17 Eylül itibariyle başladı. Yeni öğretim yılının, güzel ülkemizi geleceğe taşıyacak nesiller yetişmesi dileğiyle, tüm öğrenci ve öğretmenlerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını dilerim.

Milli Eğitim sistemimizde sürekli reformlar yapılmaktadır. Yapılan her yenilik maalesef eğitim sistemimize yeterince katkı sağlayamamıştır. Bilgi ve öğrenmenin sonsuz olduğu dünyamızda pratiğe yönelik verilmeyen eğitim maalesef ezberciliğe itiyor çocuklarımızı. Sadece lise ve üniversite sınavları için yarışan gençlerimiz, bir elbecerisi öğrenemeden üniversite kapısına dayanıyor.

İlkokulda başlayacağına inandığım ders bilgilerinin yanında, çocuklarımız hayatı boyunca kullanacağı temel eğitim pratiğini de almalıdır. İlk dört yılda teferruat girmeden, ağaç dikme, ufak tefek örme işleri, bitki yetiştirme vb gibi konuları uygulamalı öğrenebilmelidir.

Ortaokula öğrenimi gören bir öğrenci ise derslerinin yanında, dikiş-nakış, reçel-turşu-yoğurt gibi fermente ürünler yapma, model ahşap işleme, çorba ve temel bazı yemekleri yapabilme becerisini kazanmalıdır. Tabi ki bu fikrime itirazlar gelebilir. Benim çocuğum mühendis, doktor olacak ne gerek var bunlara diye. Ama unutulmamalıdır ki mesleğin ne olursa olsun bu tür el becerileri mesleğin dışında birer hobi olarak ruh ve beden sağlığımız üzerinde olumlu etkisi olduğu bilinmektedir. Ki pek çok kişi emekli olduğunda bu tür işlere yönelmekte ve bir çocuk gibi sıfırdan ananevi kültürümüzü ve yemeklerini öğrenme çabası içine girmektedir.

Geleneksel pek çok el sanatımız ve yemeğimiz artık evlerimizde yapılamadığı için fabrikasyon olarak sofralarımıza gelmektedir. Artık yeni nesil çalışan anneler tarhana, salça, erişte yapımını bilmemekte ve babalar da çocuğuna tahtadan at veya bir sapan yapamamaktadır. Dolayısı ile çocukların el becerileri de gelişememektedir.

Liseye gelen bir gencimiz ilk ve ortaokulda az çok gördüğü ve öğrendiği mesleklerden birini okuduğu okulda hayata geçirme imkanı bulabilmeli ve yaz tatillerinde bunu geliştirmelidir. Pek çok yaz spor okulunda genç liseli yardımcı spor hocalarını görünce seviniyorum. Derslerin yanında gençlere öğretebileceğimiz bir meslek onlara hayat boyu değer katacaktır. Bir liselinin ilkyardım konularında alacağı pratik bilgiler pek çok can kurtarabilir.

Üniversite eğitimi alan gençlerimiz ortaokul ve liseden öğrendikleri bilgiler ve uygulamalar ile artık kazanç sağlayabilecek el becerisine sahip olabilmelidir. Her öğrenci en azından okuduğu alan veya ilgi duyduğu sektörler ile ilgili bir alanda üretim yapabilmelidir. Okul masraflarını karşılayacak bir meslek öğrenmiş gençlerimiz, hem kendi hem de ülke ekonomisine katkı sağlayabilirler. Teknoloji konusuna yatkın olanlar havacılık ve yazılım konularındaki alanlarda yarı zamanlı çalışabilirler veya kendileri yazılım üretebilirler. . Eli kalem tutanlar belki de ilk kitaplarını üniversite yıllarında yayınlayabilirler.

Maalesef biz de hayat üniversiteyi bitirince başlıyor. Hangi bölümü veya mühendisliği bitirirse bitirsin gençlerimiz esas işini çalışmaya başladığı kurumda öğreniyorlar. Ve mühendis olmasına rağmen bir ustanın bilgisinin altında ezilebilmektedirler. Halbuki  öğrencilik dönemlerinde biraz tecrübe kazanabilselerdi, iş bulmaları da kolaylaşacaktı. Pek çok üniversite mezunumuz okuduğu alan dışında çalışıyor. Bu da eğitim sistemimizdeki meslek ve alan seçmedeki yanlışlığımızı gösteriyor.  Meslek ve el becerileri yirmili yaşlardan sonra öğrenilecek konular değildir. Öğrenci iken alacağımız mesleki veya teknolojik eğitim,  diplomamız ile iş bulamadığımız zaman çok işimize yarayacaktır.

Ne iş yaparsak yapalım, boş zamanlarımızda, hafta sonlarında veya yaz tatillerinde uğraşacağımız bir hobimiz olsun. Bu hobi de ancak okullarımızda bu işin uzmanları tarafından kazandırılır. İyi ustalarımızdan okullarımızda öğretici olarak faydalanalım. Geleneksel veya modern kültürümüzün devamı için çocuklarımızı ve gençlerimizin el becerileri kazanmasını sağlayalım.

Kültürlü aileler, bilginin yanında geleneklerimizi de yaşatan ailelerdir. Geçmişini unutmayan geleceğe güvenle bakan nesiller yetiştirmek umuduyla, tüm öğrencilerimize başarılar dilerim.