BBP 20. Dönem Sivas Milletvekili, Nevzat Yanmaz Enpolitik.com?a özel gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
BBP 20. Dönem Sivas Milletvekili Nevzat Yanmaz, Enpolitik.com?a özel gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Nevzat Yanmaz, aynı zamanda, Muhsin Yazıcıoğlu'nun en yakın arkadaşı, BBP Eski Genel Sekreteri, Genel Başkan Yardımcısı, Genel Muassip ve Ak Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Eski Başkan Yardımcısı görevlerinde bulundu.
Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak?ın acil olarak bütçe tasarrufuna gitme kararını değerlendiren Yanmaz, Türkiye?nin tasarruf konusunda geç kalmış olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
?Türkiye tasarruf konusunda çok geç kalmış durumda. Tasarruf sadece sıkıntıya düştüğümüz zaman yapacağımız bir iş değildir. Bolluk zamanında da israfı önlemek adına mutlaka tasarrufta bulunmamız lazım. Türkiye, son 30 yıl içinde ilk defa tasarrufu Refah Yol hükümeti ile sağladı. Refah Yol hükümetinde rahmetli Erbakan Başbakan, Tansu Çiller Başbakan Yardımcısıydı. BBP olarak bizlerde, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve 7 arkadaş, hükümeti dışarıdan desteklemiştik. O hükümet, bütçe itibariyle, denk bütçe hazırlamıştı ve harcadıklarıyla kazandıklarını aynı seviyeye getirmek amacıyla bütün kurumların gelirlerini bir havuzda topladı. Bu denk bütçe sistemi (havuz sistemi) idi. Havuz sisteminde Refah Yol hükümeti, 11 ay ayakta kalabildi. Denk bütçe ile devletin bütün mal varlığı, parası bir havuzda toplanıyor, kurumlar ihtiyacı olduğu kadarını bu havuzdan alıyor. Kurumlar ihtiyaç fazlasını da kendi elinde tutmuyor, devletin kasasında tutuyordu. Eksik parası olan kurumlar ihtiyaçlarını o havuzdan alıyordu, böylece kurumların birbirlerini desteklemesi sağlanıyordu. Ondan önceki ve sonraki hükümetlerde, kurumlar bankalardan faizle kredi alıyorlardı.?
Tasarruf tedbirleri sözde kalmamalı
?Maalesef Ak Parti hükümetleri bugüne kadar, israfı önlemek adına çok ciddi bir çaba sarf etmedi. Bugünkü çabayı çok önemsiyorum ama geç kalınmış olduğunu da ifade etmek gerekiyor. İsraf ne devlet hayatında ne de insan hayatında sağlıklı bir şey değildir. Kesinlikle tasarruf tedbirlerinin yanındayız ama tasarruf tedbirleri sözde kalmamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ilk başbakan olduğu dönemde geldiği zaman, 2003 yılında, ?Tasarruf edeceğiz ve kamu lojmanlarının tamamını satacağız, ilk olarak milletvekili lojmanlarından başlıyoruz.? dedi ve özelleştirerek sattı. Maalesef ikinci bir kurumun lojmanlarını iptal edemedi. Sadece milletvekillerinin lojmanlarını iptal edilmiş oldu. Onun dışında bir tasarruf tedbiri uygulanamadı. Bu yüzden, bu tasarruf tedbirinin hayata geçirilmesi çok önemli. Tedbirlerin hayata geçmesini temenni ediyorum. Tasarruf tedbirleri, kamu araçlarından veya lojmanlardan başlayabilir ancak devlet bu tedbirleri iyi gününde de almalıdır.?
İttifak temelde ve şahıs üzerinde yapılmalı
Nevzat Yanmaz, 31 Mart 2019?da yapılacak yerel seçimlerde hükümetin ittifak yaklaşımına ilişkin şu açıklamalara yer verdi:
?Mahalli seçimler, genel seçimlerle karıştırılmamalıdır. Milletvekilliği seçimlerinde şahısların önemi ikinci plandadır. Mahalli seçimlerde ise, şahısların önemi vardır, partiler ikinci plana düşer. Mahalli seçimlerde yapılan ittifakların sahaya yansıyacağını düşünmüyorum. Hatta şu dönemde milletvekili seçimlerinde yapılan ittifakların bile bir işe yaramadığı görünüyor. Mahalli seçimlerde ise etkisi hiç olacak gibi değil. Ancak tabi ki özelikle büyük şehirlerde, PKK?nın uzantısı olan PKK?nın siyasi gücü olan HDP?nin stratejilerine boyun eğmemek adına milli ve yerli olan bir takım girişimlerin yapılması elzem görünüyor. Yoksa büyükşehirlerde bazı umulmadık sonuçlar çıkabilir. Onun için ittifak temelde ve şahıs üzerinde yapılmalıdır. Güçlü, sevilen ve toplumda bir karşılığı olan insanlar aday gösterilmelidir. Bu gösterilen adaylarda iyi tanıtılmalıdır.
Mecburiyet, samimiyete dönüştürülmeli
Yerel seçimlerde BBP'nin ittifak yaklaşımına da değinen Yanmaz, sözlerine şöyle devam etti:
?Ak Parti, MHP ve tabi ki buna BBP dışarıdan dahil olmak istiyor ve bunu sürekli ifade ediyor. 24 Haziran seçimlerinde de ?dahil olacağız? dedi ve genel başkanı milletvekili seçildi. BBP?nin şu anda rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu?ndan kalan ciddi bir güzel ismi var. Ama ismin ötesinde bir oy potansiyeli yok. Onun için herhangi bir yerde vereceği siyasi bir güçte yok. Sivas?ta da sadece Muhsin Yazıcıoğlu?nun sevgisi kaldı. Muhsin Yazıcıoğlu?nun sağlığında da bu oya dönüşmemişti. Şu anda da BBP?li yöneticiler, sadece Muhsin Yazıcıoğlu?nun güzel hatırasının gölgesinde siyasetlerine devam ediyorlar. O gölgenin altında yaşıyorlar, kendi kimlikleri yok. BBP?nin ittifaka dahil olmak istiyoruz demesinin çokta katkı sağlayacağını yönünde bir kanaatim yok. Ancak MHP ve AK Parti tabanda birbirine geçirgenliği olan partiler ve birbirine destek olmaları önemli. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde seçmenler iyi bir adaya oy verecektir. Eğer Ak Parti güçlü bir aday profili ortaya çıkarmazsa MHP?nin gerekçesi ortadan kalkar. Mesela Ak Parti İstanbul?da MHP?den destek isteyecektir. Ak Parti merkez siyasi bir partidir. Her kesimden bir insanı barındırıyor. Ancak son zamanlarda yöneticiler, öyle bir duruma getirmek istiyorlar ki; sanki belli bir kesimin partisi gibi davranıyorlar. Bunun dikkate alınması gerekiyor. İnsanlar kendisine benzeyen kişileri aday olarak görebilmelidir. Ankara?da Mansur Yavaş örneğinde bunu gördük. Ak Parti bunu çok dikkate almalıdır. Ak Parti?nin 24 Haziran seçimlerinde 10 puan düşük almasının altında yatan sebep, içinde yer alan grupların dikkate alınmamasından kaynaklanıyor. Türkiye?de alternatif siyasi yapılar görülmüyor. Ak Parti bunun bilincinde olmalı: Mecburiyetten gelenleri samimiyete dönüştürmeli.?
Ortadoğu?nun huzurlu ülkesi kaosa çekilmek istendi
Nevzat Yanmaz?ın Türkiye?nin son günlerde karşı karşıya kaldığı ekonomik saldırıya ilişkin sözleri şöyle oldu:
?Aslında bu ekonomik saldırın tek bir sebebi yok. Arap Baharı ile başlayan Tunus, Libya, Mısır arkasından Irak, Suriye ile devam eden Ortadoğu?da bir kriz ortamı var. Bu bölgede bir kaos ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Dünya süper güçleri, ekonomileri genelde silah üzerine olan ülkeler, kaos bölgeleri yaratarak ekonomilerini düzeltmeye çalışıyorlar. Türkiye?de böyle bir kaosun içine çekilmek istendi. Türkiye önce 17-25 Aralık, arkasından 15 Temmuz hadisesi ile kaosun içine çekilmek istendi. Hatta 15 Temmuz?da amaç; sadece tokatlayıp geçmek değil, ülkeyi yıkıp geçmekti. 15 Temmuz?u da bu millet devleti ve yöneticileriyle birlikte ayakta geçirdi ve Türkiye?nin öylece yıkılmayacağını gösteren bir ülke olduğu anlaşılınca başta ekonomik olmak üzere başka saldırılara başladılar. Ortadoğu?nun huzurlu ülkesinin kimyası bozulmak isteniyor. Türkiye?nin de kimyasını bozmak için bu saldırıları yaptılar. Milleti devlet ile bütünleştirecek, milleti, devleti ve kurumları ile bir konsensüs gerekiyor. Tasarruf çok önemli. Başta söylediğim gibi, tasarruf sadece sıkıntıya düştüğümüz zaman uygulanmamalıdır. Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok ciddi bir çabası var, ama şu an özellikle devlet kurumları bu işe dahil olmuş gibi görünmüyor. Piyasadaki artışlara baktığımızda özel kurumların da yardımcı olduğu iddia edilemez. Dışarıdan müdahalelerden kaynaklanan hiç kimse ifade etmese de gizli bir devalüasyon var. Merkez Bankası?nın faizi yüzde 24?lere kadar arttırması piyasanın tüm ürünlerde otomatikman yüzde 35-40 seviyelerinde zam görmesi gizli develüasyonun göstergesidir. Türkiye silahlı sıkıntıları ortadan kaldırabilen bir millet, biraz kemer sıkarak bunun da üstesinden gelip, yeniden yoluna devam edecektir.?
Dünyada komşularla birlikte yaşıyoruz
Ayasofya?nın ibadete açılması talebinin AYM tarafından reddedilmesini doğru bulan Yanmaz şu ifadelere yer verdi:
?Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet?in 1453?te İstanbul?u fethetmesi ile Türk topraklarına katılmış tarihi bir yapıdır. O dönemde kilise olarak kullanılan bina şimdi müze halinde ve hatta bakıma muhtaç. Çok gezilip görülebilen bir noktada değil. Bu binayı, Hristiyan alemi bu binanın kendilerine ait olduğunu iddiasıyla binaya sahip çıkmaya çalışıyorlar. Bizde Batı aleminin bizle bu konuda tartışmasını önlemek adına ibadethane olarak açmıyoruz. Aslında biz, Batı ile kavgaya sebebiyet vermemesi için Ayasofya?yı ibadethane olarak açmıyoruz. Çünkü böyle bir kavga olursa, bu başka kavgaları da tetikleyecektir. Ayasofya?nın ibadete açılmasının AYM ile alakası yoktur. AYM doğru bir karar vermiştir. Tabi ki, bizlerde Ayasofya?nın ibadete açılmasını istiyoruz ancak yöneticiler, devletler arasında bir kavgaya sebep olacağı için temkinli davranıyorlar. Sonuç olarak, dünyada komşularla birlikte yaşıyoruz.?
ÖZEL RÖPORTAJ/ENPOLİTİK.COM