Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt, Türkiye?nin en sağlıksız damar yapısına sahip ülkelerinden biri olduğunu belirterek, '70 yaşın üzerindeki 3 erkekten birinde damar sertliği var. Bunun nedenleri kötü beslenme, çok sigara kullanımı ve genetik eğilimdir' dedi. Bozkurt, uçak ve otobüslerde uzun süre yolculuk yapanlardan pencere kenarında bulunan yolcuların koridorda oturan kişiye göre 8 kat daha fazla toplar damar hastalığına yakalanma riski taşıdığına dikkati çekti.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneğinin 15. Kongresi Antalya?nın Belek Turizm Merkezi?ndeki bir otelde devam ediyor. Bu yıl 2 bin 600?e yakın hekim, hemşire ve perfüzyonistin katılımıyla düzenlenen kongre, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Fleboloji Derneği, Perfüzyonistler Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği, Leipzig Klinik, Cleveland Klinik, Ismics, California University San Diego, Cambridge University, European Venous Course, European College of Phlebology, Azerbaycan Urek ve Damar Cerrahisi Cemiyeti?nin bilimsel katkılarıyla daha güçlü olarak gerçekleştirildi.
Yoğun olarak devam eden bilimsel programda 124 ayrı oturumda 25 kurs seansı, 8 adet uydu sempozyumu yer aldı. Kongrede, kalp ve damar cerrahisindeki önemli ve ilgi çeken konuların yanı sıra, olgular eşliğinde sık karşılaşılan problemlere ve hastalıklara yaklaşım ile birlikte tıptaki yeni gelişmeler gözden geçirildi. Son gelişmelere ilişkin konferanslar, dünyadaki kalp ve damar cerrahisindeki yenilikler gelişmeler, programın ana başlıklarını oluşturdu. Kongrede konularında söz sahibi Türkiye ve yurt dışından 245 konuşmacı, 264 moderatör, 128 panelist görev aldı.
'Yerli üretim için protokol'
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, mesleğin tek derneği olduğunu belirterek, uluslararası katılımlı bir kongre 12 ülkeden 26 konuklarının olduğunu söyledi. Kalp damar hastalıklarında yenilik ve milli üretime katkı sağlama noktasında tartışmalar yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Akar, '?Doktorların kalbi kırık? diye haberler çıktı. Mesleğimizle ilgili sorunlar kısmen çözüldü. Türkiye?de kalp naklinin 50?nci yılı. Oradan beri dünya ile yarışımız devam ediyor' dedi. Prof. Dr. Akar, 2019 yılında Türkiye?de kalp nakliyle ilgili uluslararası bir kalp sempozyumu yapılacağını da müjdeledi.
Prof. Dr. Akar, milli üretime destek vermek için, dernek üyelerinin medikal malzemelerin yerli olarak üretilmesi için ciddi bir desteğin olduğunu ve bu amaçla ASELSAN ile bir protokol imzalayacaklarını dile getirdi.
Her hastaya minimal invaziv denilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, 'Çok küçük 4 santimlik bir kesiyle yapılan minimal invaziv kalp cerrahisi diyoruz. Daha önce ameliyat geçiren hastalar, obez, anatomik ulaşılabilirlik önemli. Hastalığın hayatını riske edecek bir durum varsa açık ameliyata dönüyoruz. Mininal invazivden açık ameliyata dönebiliyoruz. En çok fayda görecek hastalar, diyabetikliler, yaşlılardır' diye konuştu.
'Kalp kapağı onarımı'
Kongrenin ana temalarından kapak onarımı hakkında bilgiler aktaran Prof. Dr. Akar, 'Kapak onarımında çok ilerledik. Değiştirme yerine, onararak daha uzun sürede en az değiştirme kadar uzun süreli ve bir takım ilaçları almayı engelleyecek. Hamile kalacak genç bayanlarda kapak onarımları çok önemlidir. Mitral kapak özel bir dikiş malzemesiyle orijinali gibi oluyor. Ya domuz ya da sığırın kalp zarından yapılan kalp kapağı oluyor. Metal kapak ömür boyu ilaç almak zorunda kalıyor. Günümüzde onarılması mümkünse onarıyoruz. Kapak hastalıkları çok yaygın toplumda çok yaygın' ifadelerine yer verdi.
'Doktorların kalbi kırık'
'?Doktorların hepsinin kalbi kırık? şeklindeki söylemlere açıklık getiren Prof. Dr. Akar, 'Doktorlar şiddete maruz kalıyorlar. Kalp damar cerrahisi özelinde çok yoğun iş hacmi var. Yoğun nöbetler, yetiştirilen insanların aile ilişkileri bozuluyor. Bu mesleğe kendini adamayı öğretiyoruz. Bireysel ilişkileri olmayan genç arkadaşlarımız var. Bunları düzeltmek için emeğinin karşılığının verilmesi gerekir. Derdimizi anlattık. Bir yoldayız ama hedeflediğimiz yerde değiliz. Türkiye?de riskli hastaya bakmama gibi bir hakkımız olmadığını düşüyorum' dedi.
'Bağışta bölgesel farklılıklar'
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Özatik, hastalıklar noktasında toplumun bilgilendirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Organ nakli konusunda alt yapı, hekim kalitesi olarak eksikliklerinin olmadığını kaydeden Prof. Dr. Özatik, 'En önemli eksiğimiz organ bağışımız oransal olarak düşük. Bölgesel olarak farklılıklar var. Ege ve Akdeniz?de organ bağışı daha fazla oluyor. Ama Karadeniz, Doğu bölgelerinde düşük. Esas problem bağışın yanında bu noktaya gelmiş hastalar beyin ölümü gerçekleşen 4 hastadan bir tanesinin organını kullanıyoruz. Yüzde 25 oran. Bu hizmeti alması gereken 80-90 hastaya organ nakli gerçekleştirebiliyoruz. Dünyada daha çok kadavradan organ nakli yapılırken, karaciğer ve böbrek ülkemizde canlı nakillerimiz var. Biz kalp olarak bir kadavraya bağlıyız. Olumsuz en küçük haber organ naklinin 1-2 ay durmasına yol açıyor. Nakil sonrasında başarı oranımız yüzde 90 seviyelerinde' diye konuştu.
'Kongreler geri geliyor'
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt, bu yıl için en büyük kazanımlarından olan kongre turizminden bahsetti. Türkiye?nin 10 yıl önce kongre turizminde dünyada 4 numara olduğunu hatırlatan Bozkurt, 'Ülkemizde bazı gelişmeler oldu. İstanbul, bir anda hiç yok artık. İlk 40?ta bile değil. Dernek olarak bu konuda yoğun çalıştık. Yurt dışındaki arkadaşlarımıza Türkiye?de güvenlik problemi kalmadığını anlattık. İstanbul?un bir çok Avrupa ülkesinden daha güvenli olduğunu anlattık. Anlatım eksikliği vardı, bunu arkadaşlarımıza anlattık. Avustralya?da yapılan Dünya Damar Kongresi 2021 yılında bu kongre İstanbul?da yapılacak. Son 3 yılda uluslararası bir bilimsel kongrenin Türkiye?ye getirilmesi sağlandı. Asya Damar Kongresi de 2023 yılında Türkiye?de yapılacak. İstanbul yeniden büyük kongrelerin yapıldığı bir yer olabilir' dedi.
Prof. Dr. Bozkurt, artık hastaların eski büyük kesilerle tedavi istemediğinin altını çizerek, 'O kalpten çıkan balonlaşma yüzde 75 oranında minicik deliklerden yapılıyor. O büyük kesi ve ölümlü ameliyatlara gerek kalmadan minik işlemlerle gerçekleştiriyoruz' diye konuştu.
'Böyle bir düşüncemiz olmadı'
Malpraktis konusuna değinen Prof. Dr. Bozkurt, 'Kalp damar cerrahisinde, herhangi hasta bizim başımıza dert olur, dava açar diye bir düşüncemiz olmadı. Belirli branşlarda olduğunu biliyoruz. Bir doktor arkadaşım bunu söylemedi. İyi ki de yok. Bundan sonra da olmaz. Onun ucu bucağı yok. Riskli hastayı bana dert olur diye ameliyat yapmazsanız, sizin ameliyat etmemenizden dolayı o hasta ölürse kendinize, hastanın yakınlarına vicdanınıza nasıl açıklayacaksınız. Kolay hastayı herkes ameliyat eder' açıklamasında bulundu.
'Damar sertliği'
Türkiye?nin en sağlıksız damar yapısına sahip ülkelerinden biri olduğunu işaret eden Prof. Dr. Bozkurt, '70 yaşın üzerindeki 3 erkekten birinde damar sertliği var. Bu oran Fransa?da, Almanya?da düşük, ABD bizimle yarışıyor. Japonlar çok daha sağlıklı. Türkiye damar sertliği açısından birinci ülke. Bunun nedenleri kötü beslenme, çok sigara kullanımı ve genetik eğilimdir. Çok yüksek bypass ameliyatı yapıyoruz. Ayakta veya oturarak çok fazla sabit durmamak gerekir. Arada kalkıp yürüyüş yapmak çok önemli. Masanın altına tabure koymak ve bol sıvı tüketmek önemlidir' dedi.
Prof. Dr. Bozkurt, uçak ve otobüslerde uzun süre yolculuk yapanlardan pencere kenarında bulunan yolcuların hareketsiz kalmaları nedeniyle, pencere kenarında oturanın, koridorda oturan kişiye göre 8 kat daha fazla toplar damar hastalığına yakalanma riski taşıdığına dikkati çekti.