Serden geçti, davasından geçmedi: Osman Yüksel Serdengeçti rahmetle anılıyor...

Serden geçti, davasından geçmedi: Osman Yüksel Serdengeçti rahmetle anılıyor...

Ömrünün yarısı hapislerde geçmiş, ülkücülerin önde gelen isimlerinden gazeteci-yazar, politikacı OSman Yüksel Serdengeçti ölümünün 35'inci yılında rahmetle yad ediliyor...

Türk-İslam mücadelesinin öncü ve özgün isimlerinden, hayatı davası, inandıkları ve 'inandığı gibi yaşadıkları' yüzünden zindanlarda geçmiş, gazeteci,yazar,şair, politikacı Osman Yüksel Serdengeçti, ölümünün 35. sene-i devriyesinde saygıyla yad ediliyor...




15 Mayıs 1917?de Antalya Akseki?de doğan Konya?ya 1947?lerde gelen ve Parkinson hastalığına yakalanarak 10 Kasım 1983 tarihinde hayata gözlerini yuman şair, gazeteci-yazar ve siyasetçi Osman Yüksel Serdengeçti fikir ve aksiyon adamı olarak tanındı.

Mabedsiz Şehir, Bu Millet Neden Ağlar?, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?, Ayasofya Davası, Mevlana ve Mehmet Akif, Türklüğün Perişan Hali, Gülünç Hakikatlar, Kara Kitap, Müslüman Çocuğunun Şiir Kitabı, Radyo Konuşmaları, Akdeniz Hilalindir isimli eserlerin sahibi olan Serdengeçti, Türk ve İslam söylemleri ve dik duruşu ile tarihe adını yazdırmış isimlerden biri oldu. 



Asıl adı Osman Zeki Yüksel olan, 'Serdengeçti' dergisinin sahibi ve yazı işleri müdürü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğrenciliği sırasında 1944 Mayısında meydana gelen olaylara karıştığı için Hüseyin Nihal atsız'la birlikte bir süre hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra öğrenim için aynı fakülteye başvurmuşsa da bu isteği reddedilince dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e hitaben yazdığı ve 'yüksek makamın alçak vekiline' diye başlayan yazı yüzünden yeniden hapsedilmiştir.

Hapisten çıkarak toplam 33 sayı yayınlanacak olan ve birçok sayısı siyasi irade tarafından toplattırılacak olan 'Serdengeçti' dergisini çıkartmış, dergideki yazılarından dolayı okuyucuları onu serdengeçti olarak tanımlamışlar ve bu sebepten kendisi de sonradan Serdengeçti soyadını almıştır.

Bir söz ustası, akıl almaz bir hazır cevap olan, konuşmaları renkli, hiciv sever,korkusuz bir düşünce adamıydı Serdengeçi... Hayatı zindanlarda geçen biriydi ancak bir kez de mebusluğu yolu uğramış biriydi. Nitekim  sohbetlerinde bunu, 'Sekiz defa mahbus oldum, bir defa mebus' diyerek bir çırpıda hülasa ettiği rivayet olunur.


Osman Yüksel Serdengeçti, 1965-1969 yılları arasında Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekilliği yapmış, partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra Adalet Partisi'nden ihraç edilmiştir. Milletvekilliği sırasında kravat takmadığı için uyarı almıştır, uyarıları dikkate alınmayınca genel kurula girişi yasaklanmıştır. bu kez beline bağladığı kravatla içeri girmiş, yakasına takması gerektiğini söyleyenlere ise, ?kanunda nereye takılacağı belli değil. istediğim gibi takarım? demiştir.


Cezaevinden çıktıktan sonra kuruculuğunu ve yazı işleri müdürlüğünü üstlendiği 'Serdengeçti' adlı derginin ilk sayısını 20 Nisan 1947'de yayımlayan yazar, dergiyi 1962'ye kadar çıkarmaya devam etti.

'Allah, Vatan, Millet Yolunda' alt başlığıyla çıkarılan ve pek çok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açılan yazar, sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. Serdengeçti'ye tek parti döneminin uygulamalarına gösterdiği tepki nedeniyle sürekli dava açılıyordu.

O dönemde, İslamcılık ve milliyetçiliği ilk defa bir arada dillendiren 'Serdengeçti' dergisi, Türk-İslam düşüncesine önemli katkılar sağladı.

İsmet İnönü başta olmak üzere Nevzat Tandoğan, Hasan Âli Yücel, Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali, Falih Rıfkı Atay, Ahmet Emin Yalman gibi dönemin önemli isimleriyle sürekli mücadele içinde olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi ve onun uygulamalarına cesaretle karşı koyduğu için dergisinin adını Serdengeçti koymuş ve bu isim kendisinin özelliğiyle birleşmiştir.

Serdengeçti'ye dair akıllarda kalan bir anektod da 'İsmet' üzerinedir.  'Hayatta iki İsmet?ten çok çektim. Bu İsmet?lerden birisi beni zürriyetimden etti. Hiç çocuğum olmadı. Diğer İsmet ise -İsmet İnönü de - beni hapishanelerde hürriyetimden etti...' demiştir.



İslâm?ı, Türk milliyetini, tarih ve gelenekleri, mukaddesatı ve dince kutsal sayılan değerleri savunmak için çıkardığı, kapağına ?Allah?a, millete, vatana koşanların dergisi? ibaresini yazdığı ve genellikle tek başına yönetip dağıttığı derginin son sayılarına kadar yazılarının çoğunu kendisi yazmıştır.

1950 seçimlerinden sonraki sayılarında Cevat Rıfat Atilhan, Ali Fuat Başgil, Nihal Atsız, Eşref Edip Fergan, Zeki Velidi Togan ve daha sonraki sayılarında Nurettin Topçu, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Kaplan, İsmail Hami Danişmend, Peyami Safa gibi isimlerin de makaleleri (çoğu alıntı yoluyla) yer almıştır.

Bir Kahraman Bekliyoruz

Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgarlarla karışsın!

Adını nakşedelim,eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırdan asırlara...

Savletinle titresin yeniden doğu-batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı...

Ufukları kaplasın bayraklarımız al,al,
Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal! ..

Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler,canım nazlı hilali...

Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin! 
Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!

Selam dursun karşısında bütün şerefler,şanlar! 
Namını tebcil etsin,yıldızlar kehkeşanlar...

İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var.
Yavuz gibi diyorum:Bu dünya insana dar!

Bir sada duymak için sahralara düşeyim.
Helal olsun bu yolda,varım yoğum herşeyim! ..

Volkan gibi lav atmış,ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.

Bir deha bekliyoruz,gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.

Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!

Çık,nerdesin,zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz..

Musa ol! Hakka yüksel! tecelli et de Tura.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nura!

İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal,ne kuruntu hakikat istiyorum.

Hakikat,hakikat,hakikat istiyorum! ..


Üstad Necip Fâzıl Kısakürek?in yakın dâvâ arkadaşlarından olan Serdengeçti, hazırcevaplığından doğan nüktedanlığıyla da biliniyordu. 

Parkinson hastalığına yakalanan Serdengeçti, hastalığını da 

?Parkinson öyle hoş bir isim ki, araba markasına benziyor. İnsanın keşke benim de bir parkinsonum olsun diyesi geliyor. Mao?da bu hastalık varmış yahu. Eh yine de büyük adam hastalığı. Ne de olsa serde fukaralık var, bu da proleter hastalığıymış, bize de böylesi yakışır. Siroz olup da burjuva hastalığına tutulacak değildik ya? diyerek dalgaya alır.

 Bir nesli nasıl mahvettiler'in önsözünde 'Bir vatandaş bir adam yaralar, cezası yıllarca hapislerde yatmaktır. bir insan, bir zümre bir nesli mahveder, bir milleti öldürür; cezası yıllarca saltanat sürmektir..' diyen Serdengeçti, Türk düşünce insanları tarihinde kendine özel bir yer bulmuş, düşünceleri ve yaşayışı ile milyonları etkilemiştir.

ŞİİRLERİNDE ÇOĞUNLUKLA VATAN, MİLLET, DİN KONULARINI İŞLEDİ 

Düşüncelerini çok açık ifade edemediğinde espri ve mizah yeteneğini kullanmış, karikatürize ettiği olay, uygulama ve düşünceleri eleştirmiştir. Yazı ve şiirlerine hâkim olan heyecan dışında hicivleri ve esprileri de muhaliflerini yaralayacak kadar keskin olmuştur.

Milliyetçilik, ırkçılık ve Türkçülük üzerine yazdığı yazılarda Cumhuriyet Halk Partisi?nin altı okundan biri olan milliyetçiliğin aynı parti tarafından istismar edildiğini, ülke kaynaklarının parti mensupları ve memurlar tarafından âdeta yağma edildiğini, bir tarafta devlet eliyle mutlu bir azınlık oluşturulurken diğer tarafta halkın fakir ve perişan bırakıldığını, basında milletin millî ve mânevî değerleriyle alay edildiğini, ahlâksızlığın özendirildiğini, birçok gazetede açıkça din düşmanlığı yapıldığını dile getirmiştir.

Dünya meseleleriyle de ilgilenen Serdengeçti, Cezayir?de Fransız zulmüne karşı direnen mücahidlerin Türkiye radyolarındaki haberlerde ?âsi? ve ?tedhişçi? olarak nitelenmesine ve Birleşmiş Milletler?de görüşülen Cezayir meselesinde Türkiye temsilcisinin Fransa lehine oy kullanmasına karşı çıkmış, bu konuda sert yazılar yazmıştır.

DÖNEKLİK KAPIDA BAŞLIYOR


1965-1969 Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekilliği de yapan Serdengeçti, Ankara'da vefat ederek Cebeci mezarlığına defnedilmiştir. 

Nükteleri ve hazır cevaplılığı ile tanınan Osman Yüksel, mebus olduktan sonra ilk TBMM?ye adım atar atmaz döner kapıdan birkaç kere geçtikten sonra ?Döneklik daha kapıda başlıyor? diyerek kendisini karşılayanları güldürmüştür.

SERDENGEÇTİ?NİN ŞİİRLERİ

Serdengeçti, ?Asri Aile? şiirinde Türk aile yapısının nasıl dejenere olduğunu şöyle özetliyor: 

?Asriler işte böyle yarı Türk yarı frenk

Kadınlar çaçaron kozmopolittir erkek

Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı?

Müslümanlık kaygusu, Türlük duygusu var mı?

Oğlan hoppa, kız züppe, ana sürtük, baba kaz

Bundan daha asri aile olamaz

Asriliğin manası edep, irfan demektir

Bizdekine gelince düpedüz bo. yemektir.?


HASTALIĞI VE HAYATA ?VEDA? ŞİİRİ

Serdengeçti, ?Veda? adlı şiirinde ise, hastalığından bahsederken ihtiyarlığın verdiği hareketsizliği de içine sindirerek şu geçici dünyaya ve hayata, başından ve sonundan aldığım şu satırlarla ?veda? ediyor:

?Artık iş kalmadı yarenler bizde

Tökezliyor olduk yazıda düzde

Şairdik, hatiptik, yazardık sözde

Ekmeği yemeğe ağızda diş yok

Dedik ya efendim bizlerde iş yok.

Yaşıtlarım birer birer ölüyor

Yeşil yaprak kara toprak oluyor

Azrail de baş ucumda soluyor

Üstüme dikmeye ağaç yok, taş yok

Arkamdan vermeye yemek yok, aş yok...?


kaynak: enpolitik (mustafa balkan köşe yazısı), antololji,bolge gündem,islam ve ihsan

haber: enpolitik.com