Tüm dünyada hızla artış gösteren diyabete farkındalığı arttırmak amacıyla açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ayşegül Yıldırım Kaplanoğlu, hazır gıdaların tüketiminin artması ve sağlıklı beslenme alışkanlığının terk edilmesinin diyabeti artırdığını kaydetti.
?14 Kasım Diyabet Günü? kapsamında diyabete farkındalığı arttırmak için dünyanın birçok noktasında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Önemli bir toplum sağlığı olan diyabet ile ilgili bu kapsamda bilgilendirmelerde bulunan Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Yıldırım Kaplanoğlu, hastalığın evrelerini anlatarak, sağlıklı beslenme alışkanlığının terk edilmesiyle birlikte diyabet olma yaşının son dönemlerde düştüğünü belirtti.
Doğuştan olan Tip 1 diyabeti için ebeveynlere uyarılarda bulunan Kaplanoğlu,? Çocukta halsizlik, uykusuzluk varsa; çocuk çok susuyor, kilo kaybediyor, düzensiz besleniyor ve sürekli acıkıyorsa mutlaka hekime götürülmeli? diyerek, hastalığa tanı koyulduğunda çocukların bununla savaşmak yerine hastalıklarıyla dost olmayı öğrenmeleri gerektiğini ifade etti.
?Doğru beslenme alışkanlığı ailede başlar?
Tip 2 diyabetin ise Türkiye?de oldukça yaygın olduğunu belirten Kaplanoğlu, ?Bunun ilk nedeni olarak beslenme alışkanlıklarımızı terk etmemiz gösterilebilir. Özellikle bakliyat ve sebze tüketimi alışkanlığımız git gide kayboluyor. Bunun yanı sıra ayaküstü hızlı atıştırmalıkların tüketimi de bir o kadar artıyor. Böylece hızlı bir şeklide vücuda şeker yüklemesi yapılıyor. Hazır gıdalar her zaman yiyebileceğimiz gıdalar değildir. Dolayısıyla doğru beslenmeyi öğrenmek için davranış alışkanlığımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu da anne ve babada başlıyor. Ebeveynlerin davranış ve beslenme alışkanlığı çocukları da etkiliyor. Bu nedenle ebeveynler; vakitli kalkmak, vakitli uyumak, düzgün beslenmek, sıvıyı bol tüketmek gibi uygun bir yaşam tarzını benimsemeliler. Çünkü meyve suyu esanslı gıdalar, şekerli içecekler, ayaküstü hızlı doymaya yönelik gıdalar Tip 2 diyabeti tetikliyor? dedi.
Belirtileri neler?
Hastalığın belirtilerinin neler olduğunu anlatan Kaplanoğlu, ?Tip 2 diyabete teşhis konulabilirse tedavisi mümkündür. Düzenli kontrollerde birinci basamakta Aile Sağlığı Merkezleri?nde kan tahlili yaptırılabilir. Bunun dışında hemoglobin A1c?ye bakıyoruz. Kişinin düzensiz beslenmesi, aşırı kilo kaybetmesi, uykusuzluk, halsizlik, sık tansiyon düşmesi gibi problemleri varsa aile hekimliklerine de başvurarak hastalığın teşhisini sağlayabilirler? dedi.
?Diyabet olma yaşı düşüyor?
Diyabet olma yaşının giderek düştüğünü kaydeden Kaplanoğlu, ?Eskiden 40-45 yaşlarda görülüyordu. Gençken yapılan yanlış beslenmenin sonucunda ortalama 35-45 yaşlarından sonra ortaya çıkmaya başladı. Tabi hasta başvurursa eğer hastalığın teşhisi yapılabiliyor. Ancak hasta geç başvurursa hastalığın teşhisi de geç kalıyor. Bu da bütün organları harap ediyor. Çünkü karbonhidrat glikoz şeklinde hücrelere giremezse başta; böbrek, karaciğer, göz gibi organları bozmaya başlıyor? diye konuştu.
?Önemli olan hastalığı yönetebilmek?
Hastalığın tedavi sürecinden bahseden Kaplanoğlu, ?Eğer hastanın pankreasında insülin salgılayan hücreler varsa, onu ortaya çıkaran ilaçlara bir müddet devam ediyoruz. Ancak bunun en önemli tedavisi insülindir. Bununla birlikte insülin analogları da gelişti. Dolayısıyla çeşit çeşit uygun fiyatlı ve hepsi de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanabilen insülinler var. Bunun yanı sıra hastalara çip de takabiliyoruz. Ancak bunun için hastanın uygunluğu çok önemli.
Hastalığın son evrelerinde ise önerilen birçok tedaviyi yapmamın mümkün olmadığını da ifade eden Kaplanoğlu, ?Tip 1 diyabette aileler çocuklarına bu hastalığı konduramıyor. Hâlbuki bir hekime başvursalar bu tip hastaların çok iyi eğitim alabilecekleri merkezlerimiz var. Çocuğa hastalığı anlatıldığında çocuk bunu çok daha iyi benimsiyor ve hastalığına daha iyi sahip çıkıyor. Uzun etkili insülinlerle de çocuk, yaşantısından, eğitiminden ve oyunundan geri kalmıyor. Diyabette korkulacak bir şey yok. Önemli olan hastalığı yönetebilmektir? diyerek sözlerini tamamladı.