Tarih: 14.12.2018 13:50

Ağız Ve Boğazdaki Yaralar Kanser Belirtisi Olabilir

Facebook Twitter Linked-in

Kulak Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Tunga Derin, ağız ve boğaz kanserlerinin, diğer kanser türlerine göre daha az sıklıkta görüldüğünü, hastalığın tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabileceğini söyledi.

Özel OFM Antalya Hastanesi KBB, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Tunga Derin, ağız ve boğaz kanserine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Ağız ve boğaz kanserlerinin, diğer kanser türlerine göre daha az sıklıkta görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Derin, hastalığın tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabileceğine dikkat çekti.

'Tedavi edilmezse ölümcül olabilir'

Konuşma, çiğneme, yutma, nefes alma gibi çok önemli ve hayati fonksiyonlara sahip ağzın anatomik olarak pek çok alt bölgesi olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Derin, 'Ağız ve boğaz konuşma, çiğneme, yutma, nefes alma gibi çok önemli ve hayati fonksiyonlara sahip organlarımızdır. Bu iki anatomik alanda ortaya çıkabilen, halk arasında az bilinen, ancak muhtemelen en ciddi sağlık sorunlarından biri de bu bölgelerin kanserleridir. Ağız ve boğaz kanserleri tüm diğer kanserler arasında görece olarak az rastlanılsa da erken tanı alıp doğru tedavi edilmezse oldukça ölümcül ve hayat kalitesini bozucu sağlık sorunlarındandır. Anatomik olarak ağız ve boğazın pek çok alt bölgesi vardır. Bu bölgeler, dudaklar, dil, ağız tabanı, alt ve üst çene diş bölgesi, iç yanak bölgesi, alt çene arka üçgen bölgesi, sert damak, yumuşak damak, bademcikler, dil kökü, arka yutak duvarıdır. Bu bölgelerin her birinde kanser ortaya çıkabilmektedir' diye konuştu.

'Ağız içindeki lezyonlara dikkat'

Prof. Dr. Alper Tunga Derin, 'Ağız ve boğaz kanserleri açısından bilinen en önemli risk faktörleri ileri yaş, sigara tüketimi, yoğun alkol kullanımı (sigara ve alkolün beraberliği riski daha fazla arttırmaktadır) kötü ağız hijyeni, vuran takma dişler, genetik yatkınlık ve özellikle boğaz kanserlerinde olmak üzere cinsel yolla bulaşan bir virüs olan insan papilloma virüsü (HPV, human papilloma virüsü) olarak sayılabilir. Bu sorunun en önemli tarafı hemen her zaman kanserlerin kanser öncülü (potansiyel malign lezyonlar) yaralardan gelişiyor olmasıdır. Bu lezyonların kendileri kanser olmasa da yukarıda sayılan risk faktörlerine sahip hastalarda belli oranda kansere dönüşme riski taşımalarıdır. Genellikle kırmızı (eritroplaki) veya beyaz renkli (lökoplaki) lezyonlar olarak ortaya çıkar ve ağrısız olabilirler. Bu öncül lezyonların tanısı ve tedavisi oldukça basit bir biyopsi-eksiyon işlemiyle yapılabilmektedir ve sonuçları oldukça yüz güldürücüdür. Ağız içinde yerleşik 2 haftadan daha uzun süren her lezyon hastalar ve hekimler tarafından dikkate alınmalıdır' ifadelerini kaydetti.

'Şikayetler dikkate alınmalı'

Ağız içinde oluşan kanser öncülü lezyonların, gerçek kansere dönüşme riskinin yüksek olduğuna vurgu yapan Derin, ağızda boğazda geçmeyen yara, kanama, konuşma, yutma ve çiğnemede zorluk, dil hareketlerinde kısıtlılık, diş kayıpları, boyunda şişlik, ağız açmada zorluk, seste kabalaşma, boğazda takılma hissi, soluk almada zorlanma şikayetlerinin dikkate alınması gereken belirtiler olduğunu söyledi.

Ağızdaki yara 2 hafta içinde geçmiyorsa dikkat

Hastalığın yaygınlığını anlamak için çeşitli görüntüleme tekniklerinin kullanıldığını aktaran Derin, 'Hastalığın yaygınlığını anlamak için çeşitli görüntüleme yöntemlerinden sonra hastalık en etkili olarak cerrahi yolla tedavi edilmektedir. Cerrahi sonrası yine hastalığın evresine göre radyoterapi (ışın tedavisi) ve/veya kemoterapi uygulanabilmektedir. Günümüzde teknolojinin ve ameliyat tekniklerinin gelişmesine bağlı olarak (lazer cerrahisi, robotik cerrahi, doku onarım tekniklerinde ilerleme, daha az yan etkili ışın tedavi cihazları, daha etkili kemoterapi ilaçları gibi) ileri evrelerde dahi başarılı cerrahi ve cerrahi dışı tedaviler uygulanabilmektedir. Sonuç olarak ağız ve boğaz kanserleri özellikle erken dönemde yakalandığında çok başarılı bir şekilde tedavi edilen hastalıklardır. Sigara, alkol gibi risk faktörlerinden uzak durmak, ağız ve boğazda iki haftadan uzun süren her yarayı dikkate almak ve bu durumda bir kulak burun boğaz uzmanına gitmek elzemdir' diye konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —