Bursa?da Kültür A.Ş. tarafından Emir Buhari Kültür Merkezi?nde düzenlenen ?Yakın Tarih Okumaları? devam ediyor.
Konferansların bu haftaki konuğu olan Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Basri Öcalan, 1919?daki milli mücadele hareketinin ?Din-i mübin-i İslam ve hilafet-i İslamiyye?yi kurtarmak için başladığını söyledi. Tasavvuf kültürünün Cumhuriyet öncesi ve sonrası tarihteki önemini anlatan ve milli mücadele yıllarında tekke ve medreselerin toplum hayatındaki rolüne işaret eden Doç. Dr. Öcalan, Atatürk?ün milli mücadeleyi başlatırken o dönemde Anadolu şehirlerinde bulunan dergâh şeyhlerine birer mektup yazdığını söyledi. Öcalan, ?O mektupların asılları meşhur Nutuk?ta bile var. O dönemin şeyhleri bundan dolayıdır ki hem Erzurum hem Sivas kongresine katılmışlardır? dedi.
23 Nisan 1920?de açılan birinci mecliste çok sayıda şeyh, müderris ve âlim olduğunu ifade eden Öcalan, ilk mecliste Atatürk?ün iki yardımcısı olduğunu, bunlardan birinin Hacı Bektaşi Veli Dergâhı Şeyhi, ikincisinin de Konya?daki Mevlevi Dergâhı?nın şeyhi olduğunu, bu iki şeyhin meclis başkanvekili olarak görev yaptığını ifade etti.
1925?te saltanatın kaldırılmasıyla medreseler, tekke ve zaviyelerin kapatıldığına dikkat çeken Öcalan, şeyh ve tasavvuf âlimlerinin bu karara tepkilerinin farklı olduğunu söyledi. Tasavvuf ve tarikatların İslam medeniyetinin bir sac ayağı olduğuna vurgu yapan Öcalan, tekke ve zaviyelerin bir yerin iskâna açılması, iskân edilmesi ya da Müslümanlaştırılmasında büyük rol oynadığını ifade etti. Öcalan, ?Tasavvuf fakirliği servete tercih etmektir, açlığı tokluğa, alçalmayı yükselmeye, ölümü hayata tercih etmektir. Tasavvuf dünyayı terk etmek onunda ötesinde terki dahi terk etmektir. Aslında bir hiç olmaktır. Hiçliği tercih eden bir insanın dünyayla, makamla, sultanlıkla bir derdi olmaması gerekir? dedi.