'Yalnızlığın' filozof şairi, usta kalem Özdemir Asaf, saygı ile yad ediliyor...

Kelimelerle adeta oyun hamuru ile oynuyormuş gibi oynayan, kelimeleri çeşitli renklere, şekillere sokan sonunda ise büyülü anlamlar ortaya çıkaran şiirin derin kalemi Özdemir Asaf saygı ve özlemle anılıyor.

'Yalnızlık paylaşılmaz,paylaşılırsa yalnızlık olmaz', 'Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler',  'Kim o, deme boşuna... Benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına, baştan başa sen' dizelerinin sahibi, kelimenin büyük ustası, şair Özdemir Asaf, ölümünün 38'inci yılında saygı ile anılıyor.

ÇİZİK

Geleceğim, bekle dedi, gitti.. 
Ben beklemedim, o da gelmedi. 
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.

Aşk, sevgi, yalnızlık temalarının filozof şairi Özdemir Asaf, şiirlerinde ve söyleyişlerinde aşk ve sevgiyi kesin çizgilerle birbirinden ayırır, bununla birlikte her ikisinin sebep ve sonucu olarak yalnızlığa varır... Özellikle insanın mutlak yalnızlığı üzerine irdelemeleri, ''ben'' ve ''sen''e getirdiği anlamlar şiirlerine felsefi özellikler katar Asaf'ın. ''Biz'' olmanın imkansızlığını satır aralarında bağırırken son şiirlerine umutsuzluk ögeleri de hakim olmuştur ancak umutsuzluk bir çeşit olgunluk olarak da algılanabilmiştir...


 

 Özdemir Asaf'ın Lavinia şiirini bilmeyen yoktur. 'Adını gizleyeceğim sen de bilme Lavinia' dizeleriyle gönüllerde yer eden bu şiire ilham olan bu gizli kadın kim?  Bu şiirin ortaya çıkış hikayesini irdeleyince içinden muazzam bir aşk hikayesi çıkıyor...

Rivayete göre; Özdemir Asaf şiiri okurken aşık olduğu kız da salondadır ve şiirin okunma esnasında salondan ayrılır.

Özdemir bu duruma hayli içlenir ve asla duygularını aşikar etmez.Peki ya kimdir Lavinia?  



Uğruna şiir yazılan bu kadın Mevhibe Meziyet Beyat'tır. Peki kimdir bu unutulmaz şiire ilham veren kadın. Gelin birlikte tanıyalım;

2 Mayıs 1925?te İstanbul?da doğmuş hepimizin Lavinia diye tanıdığı Mevhibe Beyat. Eski bir valinin kızı olan  Beyat, Güzel Sanatlar Akademisini bitirdikten sonra resim öğretmenliği ve stilistlik yapmış. O kadar güzel bir kadınmış ki bu sebebten bir çok erkeğin kalbini yakmış. Ve bunun üzerine bizim ünlü Lavinia'mız oyuncu Öztürk Serengil'le evlenir. Fakat bu evlilik de uzun sürmez.

 

 Mevhibe'nin en yakın arkadaşı Melda Kaptana onun için şöyle söylemiş;

?Öylesine özel ve farklı bir kadındı ki, kitap yazsanız yetmez.? ve şöyle sorulmuş:

 Niçin bütün erkekler âşık oluyordu Mevhibe Beyat'a; sırf güzelliği, albenisi yüzünden mi? 


 Cevap şu olmuş: ?Korkunç bir sezgi gücü vardı Mevhibe'nin. Yüzünüze bakar bakmaz, sizi tanır, anlar, ruhunuzun en derin köşelerine kadar kavrardı. Küçücük bir bakıştan, mimikten, jestten tüm karakter haritanızı çıkarabilirdi. Özdemir Asaf bu yüzden ona 'Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı' demişti. Çok keskin gözleri vardı.? Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm adlı anı kitabının bir yerinde;

İlhan Selçuk'a 14 Şubat Sevgililer Günü yazısı yazdıran Lavinia ona uzaktan uzağa aşık olan Oktay Akbal'ın bir hikayesindeki Hisya'ydı aynı zamanda. Laleli'de Harikzadegan Apartmanları'nın kapısında buluşup konuşan delikanlıların Violetta'sıydı.

O sıralarda ünlü olan bir tangonun adıydı bu ve delikanlılar, Mevhibe onlara gülümseyerek geçerken ıslıkla bu melodiyi çalardı.
 Mevhibe Beyat, Güzel Sanatlar Akademisi'nde okurken mimar arkadaşları ona Gilda diye seslenirdi. Rita Hayworth'un o yıllarda büyük beğeni kazanan 'Gilda' filminden mülhem... Kızılkahve rengi, iri dalgalı, parlak ve çok güzel saçları vardı. Adalet Cimcoz da Marilyn Monroe'ya benzettiği için onu 'Marlin' diye çağırırdı. Güzelliğini hiç önemsemezdi. Zaten insan sıcaklığı, insanlara anlayarak yaklaşması ve sezgisi, güzelliğinin üstündeydi.?  

İşte Özdemir Asaf'ın ünlü Lavinia şiiri;
   
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, 
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim, 
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

Mevhibe Hanım belki bu şiirin hiç bir zaman bu şiirin kendisine yazıldığından haberi olmadı. Ama bütün aşıkların yüreğinde çok büyük yer edinen bu şiir sonsuza dek 'adı gizlenen Lavinia'lara adandı...



DOĞUMU VE YAŞAMI

1 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve orta öğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı. 1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. 
İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. 

Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir. 28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü. 

Eserleri

Şiir 
Dünya Kaçtı Gözüme (1955) 
Sen Sen Sen (1956) 
Bir Kapı Önünde (1957) 
Yumuşaklıklar Değil (1962) 
Nasılsın (1970) 
Çiçekleri Yemeyin (1975) 
Ben Değildim (1978) 
Bugün ve Bugün (Yayımlanmamış şiirler) (1984) 
Benden Sonra Mutluluk (Yayımlanmamış şiirler) 
Çiçek Senfonisi (Toplu şiirler) (2008) 
Sen Bana Bakma, Ben Senin Baktığın Yönde Olurum (Kendi sesinden şiirler) (2012) 
Yalnızlığa Övgü (Yalnızlık Paylaşılmaz) 

Etika 

Yuvarlağın Köşeleri - 1961 
Yuvarlağın Köşeleri-2 (Ölümünden sonra) (1988) 

Öykü 

Dün Yağmur Yağacak (Ölümünden sonra) (1987) 

Otokopi-Deneme 

Özdemir Asaf'ça (Ölümünden sonra) (1988)


kaynak: antoloji/milliyet/ekşisözlük

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç