Her yıl Mart ayının ikinci perşembe günü kutlanan Dünya Böbrek Günü dolayısıyla Memorial Dicle Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Şehmus Özmen uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Özmen, Türkiye?de her 6-7 yetişkinden bir tanesinde kronik böbrek hastalığının olduğunu kaydederek, gereksiz ilaç kullanımını ve bol miktarda sıvı tüketmenin bu hastalığın önüne geçilmesinde önemli etkenler olduğunu söyledi.
Memorial Dicle Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Şehmus Özmen Dünya Böbrek Günü dolayısıyla böbrek rahatsızlıkları belirtilerine ve korunmak için alınabilecek önlemlere dikkat çekti. Prof. Dr. Özmen, Türkiye?de her 7 yetişkinden bir tanesinin kronik böbrek hastası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özmen, 'Her mart ayının ikinci perşembesi Dünya Böbrek Günü olarak kutlanıyor. Böbrek hastalıkları gerçekten oldukça yaygın olan hastalık, toplumu etkilemekte, insanların sağ kalmalarını ve hayat konforunu etkilemektedir. Böbrek hastalıklarının artan bir önemi mevcut, çünkü böbrek hastalıkları ciddi sağlık konusunda zararlara yol açabiliyor, aynı zamanda iş güç kaybına neden olabiliyor. Böbrek hastalıklarını önemli kılan bir diğer neden, böbrek hastalıklarının sık oluşu aslından. Şuan kronik üslek böbrek hastalıklarından bahsettiğimizde ülkemizde her 6-7 yetişkinden bir tanesinde kronik böbrek hastalığı olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki böbrek hastalıkları, sadece kronik böbrek hastalıkları üzerinden tanımlanmıyor. Birçok böbrek hastalığı mevcut, taş hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve geçici böbrek yetmezlikleri olabildiği gibi, ama burada ana gövdeyi oluşturan şey kronik böbrek hastalıkları. Çünkü kronik böbrek hastalıkları adından da anlaşılacağı üzere uzun vadede meydana gelmiş ve geri dönüşümü olmayan ilerleyici böbrek hasarlığı anlamına geliyor. Bunların çoğunluğu tabi ki bir ve ikinci dönem yani erken evre böbrek hastalığı, erken evre kronik böbrek hastalığı olmasına rağmen ileri evre böbrek hastalığı sıklığı gittikçe artıyor. Peki kronik böbrek hastalığı yapan nedir, şimdi bunların başında şuan şeker hastalığı geliyor. Bildiğiniz gibi şeker hastalığı ve obezite yani aşırı kilo almış şişmanlık günümüzde sürekli artan bir şey. Bizim toplumumuzda da artıyor' dedi.
'Diyalize giren her 3 hastadan biri şeker hastası'
Hemodiyaliz veya diyaliz tedavisi alan her 3 kişiden birinin sebebi sadece şeker hastalığı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Şehmus Özmen, diyalize ya da böbrek yetmezliği gelişen her iki hastadan bir tanesinin sebebinde şeker ve tansiyon hastalığının yer aldığını aktardı. Prof. Dr. Özmen, ?Şuanda hemodiyalize başlayan ya da diyaliz tedavisi almak zorunda kalan her üç hastadan bir tanesinin sebebi sadece şeker hastalığı, diyalize giren ya da böbrek yetmezliği gelişen her iki hastadan bir tanesinin sebebinde şeker ve tansiyon yer alıyor. Diğer sebepler daha nadir yer alıyor ama polikistik böbrek hastalıkları, böbrek enfeksiyonları, bizim bölgemizde biraz daha sık olan taş hastalıkları, örolojik hastalıklar yine neden olabiliyor. Kullandığımız ilaçlar, yeterince su tüketmemiş olmamız bunlar hepsi böbrek hastalığını tetikleyen faktörler. Yine tuz tüketimi, alkol ve sigara tüketimi bunlar hepsi olumsuz etkiye sahip olan nedenler. Böbrek hastalıkları halk arasından sinsi hastalıklar olarak bilinirler. Bu nedenle ne olduğunu anlamayabilir hastalarımız? diye konuştu.
'Böbrek fonksiyonları yüzde 90?nı kaybedilene kadar belirtti olmayabilir'
Kronik böbrek hastalıkları yavaş gelişen hastalık olduğu için böbrek fonksiyonları yüzde 90?nı kaybedilene kadar hastalarda hiç bir belirttinin olmayabileceğini vurgulayan İç Hastalıkları Ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Şehmus Özmen, bu nedenle en ufak bir belirti olduğunda hastaneye gitmek gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Özmen, şöyle devam etti:
'İşin kötü tarafı özellikle kronik böbrek hastalıkları yavaş gelişen hastalık olduğu için böbrek fonksiyonları yüzde 90?nı kaybedilene kadar hastalarda hiç bir belirtti olmayabilir. O nedenle en ufak bir belirti olduğunda hastaneye gitmek gerekiyor. Belirtiler açısından çok zayıf olmasına rağmen, tanı kayması koymak zor olmasına rağmen hastanede buna tanı koymak çok kolay. Rutin bir idrar ve kan testi veya böbrek ultrasonu tanı koymak için yeterlidir. Çok daha ileri görüntülemeye gerek olmuyor aslında. Ama bunun için gitmek gerekiyor. Kimlerin gitmesi gerekiyor, özellikle belirtisi olanlar. İdrar miktarı azalanlar, idrarında ciddi renk değişikliği olanlar, köpüklenme olanlar, taş hastalığı olanların hastaneye gidip bunu kontrol ettirmesi gerekiyor. Gece idrar yüzünden uykusundan uyananların mutlaka hastaneye gidip tetkik yapması gerekiyor. Bunun dışından şeker hastasıysanız, ana hedef grubumuz bu. Bu hastalar yılda bir kez nefroloji doktoruna başvurup böbreklerini kontrol ettirmeleri gerekiyor. Yine hiper tansiyon hastasıysanız, sık miktarda taş düşüren biriyseniz, bir böbreğiniz başka bir nedenle alınmışsa polikistik böbrek hastalıkları böbrek hastalıklarınız varsa düzenli olarak takibe gitmek gerekiyor. Ailenizde diyalize giren, nakil olmuş böbrek yetmezliği olmuş olan hastaların olması ek bir risk faktörüdür. Düzenli uzun süre ilaç kullanıyorsanız özellikle romatojik ilaçlar, ağrı kesici ilaçlar kullanıyorsanız bunlarda yine risk oluşturur ve bu hastaların mutlaka taranması gerekir. Bundan korunma olarak şeker ve tansiyonu kontrol etme, gereksiz ilaç kullanımının önüne geçmek, bol miktarda sıvı almak ve diğer böbrek hastalıklarını kontrol etmenin ileride böbrek yetmezliği hastalığına yakalanmamak için gerekli ve yararlı olacaktır.'