Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Vize serbestisi sürecinde 72 kriterden 66'sını tamamlamış durumdayız. Kalan 6 kriterle ilgili adımları en kısa zamanda atarak, AB'nin vize serbestisinde ne kadar samimi olduğunu da göreceğiz' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Reform Eylem Grubu Toplantısı'na başkanlık yaptı. Toplantı açılışında konuşan Erdoğan, Türkiye'nin kuruluşundan hemen sonra Avrupa Birliği'nde (AB) yer almak için gerekli adımları attığını söyledi. Türkiye'nin 60 yıldır AB'ye üye olma mücadelesi verdiğini kaydeden Erdoğan, '60 sene içinde maruz kaldığımız onca çifte standarda rağmen asla vazgeçmedik, yolumuzdan geri dönmedik. Stratejik hedefimiz olan tam üyeliğe ulaşmak için elimizden gelen her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz' diye konuştu.
'KESİNLİKLE BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, haksızlık ve yıldırma taktiklerinin, Türkiye'nin tam üyelik kararlılığını etkilemediğini, 60 yıl önceki kararlılıkla bugün de aynı noktada olduklarını söyledi. Erdoğan, 'Türkiye'yi Avrupa ailesinin dışına atmaya çalışanlara inat yolumuza ısrarlı bir şekilde devam ediyoruz. AB kurumlarını kendi hırsları, ön yargıları, küçük hesapları için istismar edenlere kesinlikle boyun eğmeyeceğiz. Şu gerçeğin artık herkes tarafından görüldüğüne inanıyorum; AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacı, Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacından daha fazladır. Ülkemiz olmadan, AB'nin kurucu değerlerini dinamitleyen İslam düşmanlığı, kültürel ırkçılık, ayrımcılık ve göçmen karşıtlığı gibi varoluşsal tehditlerle başarılı bir şekilde mücadele etmesi mümkün değildir. Türkiye'nin tam üye olarak yer almadığı bir AB'nin kurucu değerlerini temsil iddiası havada kalmaya mahkumdur' dedi.
'BİZİMLE YETERLİ DAYANIŞMAYI SERGİLEMEDİLER'
İlk kez başkanlık ettiği Reform Eylem Grubu Toplantısı'na çok önem verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda AB ile ilişkileri kapsamlı değerlendireceklerini vurguladı. Gelecek döneme dair yol haritasının toplantıda belirleneceğini belirten Erdoğan, son 2 yılda önceliğin, FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadeleye verildiğini anlattı. Darbe girişiminin ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan ederek, çeşitli tedbirler aldıklarına dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
'Gerek birlik üyesi ülkeler gerekse birlik kurumları ülkemiz ve milletimiz için hayati öneme haiz bu zor dönemde maalesef bizimle yeterli dayanışmayı sergilemediler. Ülkemizden kaçan FETÖ militanlarının himayesinden, darbeci askerlerin korunmasına kadar demokrasiyle hukukla dostlukla asla bağdaşmayan adımlar attılar. Türkiye'nin terör örgütlerine karşı verdiği amansız mücadeleyi ya kavrayamadılar ya görmezden geldiler ya da eleştiri oklarının hedefi yaptılar. Pankartlarla şahsıma ölüm tehditlerinin yapıldığı, terörist fotoğraflarının Avrupa Parlamentosu'nun duvarlarını süslediği utanç verici manzaralara şahit olduk. Zaten inişli çıkışlı bir seyir izleyen ilişkilerimiz AB'nin samimiyetsiz tutumu sebebiyle ağır yaralar aldı.'
'ANKARA KRİTERLERİ, DER VE YOLA DEVAM EDERİZ'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinden sonra OHAL'i kaldırıp, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nu kurduklarını anlatan Erdoğan, 3 Mayıs itibarıyla komisyona yapılan 126 bin başvurudan 70 bin 500'üne ilişkin karar verildiğini, kalan 55 bin dosyanın incelemesinin ise devam ettiğini söyledi. Toplantıya katılan bakanlardan, reform iradesini somut adımlara çevirecek ve ilişkilere ivme kazandıracak çalışmalar beklediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
'Biz AB'ye uyum kapsamında her adımı vatandaşlarımızın iyiliği ve refahı için atık bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerimizin geliştirilmesi bizim için temel önceliktir. Daha önce de belirttiğim üzere bu doğrultuda atılması gereken adımları, gerekirse adına 'Kopenhag' değil, 'Ankara' kriterleri der ve yola devam ederiz. Ekonomimizi güçlendirmek için yapısal reformlara daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Bunların en önemlisi yargı alanında atılacak adımlar olacaktır. Bu süreçte hakim ve savcı eğitimlerinin en üst kalitede sunulması için 'Adalet Akademisi'ni yeni yapısıyla tekrar hizmete aldık. Yargı reformu stratejisini kamuoyuyla paylaşıp buradaki reformları hızlıca hayata geçirirsek piyasalara da olumlu mesaj verir, yatırımlara ivme kazandıracak ortamı hazırlamış oluruz.'
'72 KRİTERDEN 66'SINI TAMAMLAMIŞ DURUMDAYIZ'
Gelecek süreçte Türkiye- AB ilişkilerinde Türkiye'nin kazanımı olan alanlara odaklanılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bunların başında vatandaşlarımıza vize serbestisinin sağlanması ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi geliyor. Birlikle olan yarım asrı aşkın geçmişimiz göz önüne alındığında AB'nin vize serbestisi sağladığı diğer ülkelerle kıyas dahi kabul edilemeyecek bir düzeyde bulunduğumuz açıktır. Vize serbestisi sürecinde 72 kriterden 66'sını tamamlamış durumdayız. Kalan 6 kriterle ilgili adımları en kısa zamanda atarak AB'nin vize serbestisinde ne kadar samimi olduğunu da göreceğiz. Vize serbestisinin etkisini kapsamlı analiz etmemiz gerekiyor. Ticaretimize ve ekonomimize katkısı ve özellikle iş adamlarımızın işlerini kolaylaştıracak etkisi göz ardı edilemez' dedi.
'BİRİLERİNİN BİZİ MİNDER DIŞINA ATMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin sadece Türkiye'nin değil, AB'nin de yararına olduğunu aktardı. Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: 'Menfaatlerimiz doğrultusunda AB ile dış politika, ulaştırma, enerji, ekonomi, güvenlik, terörle mücadele alanlarında üst düzey diyaloğu sürdürmeli ve zirveleri düzenli hale getirmeliyiz. Türkiye'nin Helsinki'de resmen aday ilan edilişinin 20'nci yılında Helsinki ruhunu tekrar canlandıracak çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Türkiye olarak yol haritamız ve pusulamız bellidir. AB'ye tam üyelik müzakerelerinde ne baskılara boyun eğeceğiz ne de birilerinin bizi minder dışına atmasına müsaade edeceğiz. Ülkemizin bekasına yönelik meselelerde gerekli hassasiyeti göstererek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. AB üyeliği, ancak her iki tarafın da kazançlı çıktığı bir denklemde anlamlıdır. Hiç kimse Türkiye'yi kaybedeceği, zararlı çıkacağı denklemi kabul etmeye zorlayamaz. Böyle bir icmal karşısında tavrımız her zaman ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini gözetmek olacaktır. Bizim için hiçbir şey Türkiye'den, Türk milletinin istikbalinden, vatanımızın bekasından daha mühim değildir. Her birinizin çalışmalarınıza bu anlayışla yaklaşacağına inanıyorum.'