D. Mehmet Doğan yazdı: Seçimden daha mühim şeyler

D. Mehmet Doğan yazdı: Seçimden daha mühim şeyler

D. Mehmet Doğan, bugün kaleme aldığı ?Seçimden daha mühim şeyler? adlı yazısında Türkiye?nin İstanbul seçimlerinden daha önemli sorunlarının olduğunu belirtti.

Karar köşe yazarlarından D. Mehmet Doğan, bugünkü köşe yazısında Türkiye de seçimden daha önemli sorunların olduğunu ?Türkiye seçimi seçecek durumda mı? Burada durmamız gerekiyor.  Sanki bir şeyler gümbür gümbür geliyor.  Türkiye?nin başı dertte. Yetmez, belâda! Hem de belânın ağırı, habire katmerleneni kapımızda? sözleriyle kaleme aldı. Doğan yazısında ?Birinci Dünya Savaşı öncesi günlerde gibiyiz: O zaman Batı emperyalizmi bizi Almanya?ya itiyordu, şimdi Rusya?ya. Biz de bunu kabullendik veya kabullenmek zorunda kaldık. İlkinin sonu hüsran oldu. Almanya yenildi, bedel ödedi, yine ayağa kalktı. Biz Osmanlı Devleti?nden, onun yüzlerce yıllık haklarından vazgeçmek zorunda kıldık ki bu Müslüman dünya için büyük felaket demektir. Ardından büyük bir kimlik değişikliği baskısına maruz bırakıldık. (Çelebi böyle olur ?inkılâp? dediğin!) dedi.

İşte Doğan'ın ?Seçimden daha mühim şeyler? başlıklı yazısının tamamı:

Önümüzdeki ay seçim var? Görünüşte İstanbul?da. İstanbul Türkiye demek. Bütün Türkiye İstanbul?da, İstanbul bütün Türkiye?de?

Doğru yanlış, haklı haksız, hukukî gayri hukukî, kanunî kanunsuz, meşru nâ meşru?(Bir kaldı ?yasal masal?!) Her ne olursa olsun, seçim gerçeği değişmiyor. İlgili otorite böyle karar verdi. 

Türkiye seçimi seçecek durumda mı? 

Burada durmamız gerekiyor. 

Sanki bir şeyler gümbür gümbür geliyor. 

Türkiye?nin başı dertte. Yetmez, belâda! Hem de belânın ağırı, habire katmerleneni kapımızda. 

Çirkin Amerikalı çılgın Amerikalıya dönüştü. Dostu meçhul, düşmanı mebzul. 

İşte haber: ?Washington ile Tahran arasında 1979?dan bu yana devam eden gerilim sıcak çatışmaya mı dönecek? ABD?nin Körfez?e yaptığı askeri yığınak yoğunlaştı. Uçak gemisi ve B-52 bombardıman uçaklarından sonra amfibi savaş gemisi USS Arlington ile Patriot füze bataryaları da yola çıktı. Irak ve Suriye?den sonra üçüncü savaş endişesi var.?

ABD?nin divane başkanı (?manyak?ı Şemseddin Sami ?meşguf? kelimesiyle karşılıyor da kim anlar?) İsrail üzerinden İslâm?ın kalbi olan topraklara nizam vermek için harekete geçti. 

Kudüs?ü İsrail?in başkenti olarak tanıdı, sefaretini taşıdı! Suriye?den gasb edilmiş Golan tepelerinin İsrail?e ait olduğunu beyan etti. 

Diyeceksiniz ki, ne yazar?

Eğer dümen sularında Suudi Arabistan ve Mısır olmasa idi, ?bundan bir şey çıkmaz? diyebilirdik. ABD?nin rezil planın suç ortakları bu büyük ?Müslüman? devletler. Satış çoktan gerçekleşti, şimdi sıra icrasında! Filistin Osmanlı?nın terk ettiği 1917?den beri Arap zimamdarları tarafından parsel parsel satılıyor. Nihaî satış şimdi. Hüseyin?den Sisi?ye, Prens Selman?a kadar bir hainler zinciri.

İran?la ilgili ABD hamlesinin tam da bu sıralar yapılması neye yorulmalı? 

İran?a karşı hamle Türkiye?ye yapılacak saldırının dibacesi olabilir. 

Yakın dönem ABD siyaseti Rusya olmaksızın bir çerçeve kazanmıyor. Obama Rusya?yı Suriye siyasetine muharip güç olarak dahil etti. Bunun karşılığının İsrail?in Kudüs ve Filistin?i tam işgali olmadığını nereden bilebiliriz? 

Birinci Dünya Savaşı öncesi günlerde gibiyiz: O zaman Batı emperyalizmi bizi Almanya?ya itiyordu, şimdi Rusya?ya. Biz de bunu kabullendik veya kabullenmek zorunda kaldık. İlkinin sonu hüsran oldu. Almanya yenildi, bedel ödedi, yine ayağa kalktı. Biz Osmanlı Devleti?nden, onun yüzlerce yıllık haklarından vazgeçmek zorunda kıldık ki bu Müslüman dünya için büyük felaket demektir. Ardından büyük bir kimlik değişikliği baskısına maruz bırakıldık. (Çelebi böyle olur ?inkılâp? dediğin!)

Cumhuriyet?ten önceki halkla sonraki halk aynıydı. Fakat kimlik aynı değildi! Bununla devlet kimliğini kast etmiyoruz. Millete dayatılan sentetik kimliği kastediyoruz. O kadar çok Türkleştirildik ki, baba Türk, oğul Türk?ü tanıyamaz hâle geldi! (Ne mutlu Türkleştirildim diyene!)

Rusya ile Suriye üzerinden yakınlaşma, şu anda buzdolabında, İdlip ateş altında. Mülteciler sınırlarımızı doğru hareket halinde. S-400?ler gelmeden akın akın onlar geliyor! 

Kıbrıs konusu hayatî önemini tekrar hatırlatıyor: ABD Kıbrıs?ın Türklere mahsus karasularında sondajı engellemek için harekete geçiyor. Dünyanın yeni enerji üssü kuzey doğu Akdeniz?de paylaşım nasıl yapıldı acaba? Daha doğrusu Türkiye?nin bu paylaşımda yeri ne veya var mı? 

Katalog taraması yapsak daha neler çıkar: Mesela F-35, mesela Avupa Birliği?nin sertleşen tavırları?

Türkiye açısından yaşanan dünyada bekâ meselesi bir numaralı gündem. 

Bu gündemin yanında seçim ne ki!

Fakat biz bu bekâ meselesi ile uğraşmaya pek fazla fırsat bulamayacağız. Seçim yiyeceğiz, seçim içeceğiz. (Bunların orucu bozmadığına dair fetva vardır her hâlde!) 

Bir ay boyunca seçim üzerinden bitmez tükenmez husumet üreteceğiz. 

Önce doğru telaffuz edelim: Bekâ kafla yazılır, kef değildir, kalın okunur. A harfinin üstündeki işaret, inceltme işareti değildir, uzatma maksatlıdır. Be-kaa!

Hiçbir seçim bekâya değişilmez!

Bekâ ille de bekâ!

***

Zimamdar: Yular tutan! Yani, yöneten! ?Siyaset? gibi at idaresi ile ilgili bir kelime!