Bosna Savaşı sırasında 8 binden fazla Boşnak sivilin Sırp askerler tarafından katledildiği Srebrenitsa Katliamı, üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen hala yakın tarihin utanç tablolarından biri olarak tazeliğini koruyor.
Srebrenitsa Katliamı, II. Dünya Savaşından bu yana Avrupa?da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olarak kayıtlara geçti... Aradan geçen 24 yıla rağmen Srebrenitsa'nın acısı hafiflemiyor, insanlığın vahşi yüzü akıllardan silinmiyor...
11 Temmuz 1995'te başlayan ve 8 binden fazla Boşnak sivilin Ratko Mladic emrindeki Sırp askerler tarafından katledildiği Srebrenista '2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'daki en büyük katliam' olarak nitelendiriliyor.
Halen yaklaşık iki bin katliam kurbanının kayıp olduğu ve her yıl kurbanların iskeletlerine ulaşılarak törenler eşliğinde toprağa verildiği, bu büyük trajedi sadece Bosna Hersek'in değil tüm insanlığın adalet arayışının sembolü haline geldi.
Soykırım sırasında katledildikten sonra toplu mezarlara gömülen Bosnalıların DNA örneklerinden kimlik tespit çalışmaları ise devam ediyor. Bu yılda katliamın yıl dönümünde 33 kişi daha anıt mezarlığa dualar eşliğinde defnedildi.
Srebrenitsa sürecine nasıl gelindi ?
25 Haziran 1991'de Hırvatistan ve Slovenya?nın resmi olarak bağımsızlıklarını ilan etmesi sonrasında patlak veren Yugoslavya İç Savaşı sonrası dağılmaya başlayan ülke, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya'dan oluşuyordu.
Bağımsızlık talebinde bulunan ve Hırvatistan ile Slovenyayı takip eden ülkelerden biri de Bosna- Hersek?ti. Bosna- Hersek, 29 Şubat-1 Mart 1992'de yapılan referandumla eski Yugoslavya'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. 1991'de bağımsızlığını kazanan Hırvatistan'da Hırvat güçleri ile Yugoslav askerleri arasında devam eden çatışmalar, Bosna Hersek'e de sıçradı. Sırpların kontrolündeki Yugoslav ordusu, o dönemde nüfusunun büyük çoğunluğunu Hırvatların oluşturduğu Boşnakların Ravno köyüne saldırdı. Böylece Bosna Hersek'teki savaş bu saldırı ile gayriresmi olarak başlamış oldu.
Yugoslavya'nın parçalanmasını fırsat bilen Bosnalı Hırvat ve Sırplar da Bosna Hersek topraklarını kendi aralarında paylaşmak için Boşnakları da içine alan cumhuriyet kurduklarını açıkladı. Hırvatlar, 18 Kasım 1991'de Hersek-Bosna Hırvat Cumhuriyeti'ni, Sırplar ise 9 Ocak 1992'de Sırp Cumhuriyeti'ni ilan etti.
Bosnayı ele geçirmek isteyen Sırp ve Hırvatların bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, Sırpların kontrolündeki Yugoslav ordusunun ve istihbarat birimlerinin silahlandırdığı Bosnalı Sırplar, Müslüman Boşnaklara yönelik etnik temizlik başlattı. Boşnaklar ise liderleri Aliya İzzetbegoviç liderliğinde kuzeyde ve doğuda Sırplara, güneyde ve batıda da Hırvatlara karşı ülkenin bütünlüğünü korumak için savaştı.
Srebrenitsa?da neler yaşandı ?
Bosna Hersek'teki savaş sırasında çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberler üzerine Birleşmiş Milletler (BM) 1993 yılında Srebrenitsa'yı Boşnaklar için 'güvenli bölge' ilan etti. Şehir, Sırpların bin 425 gün sürecek modern savaş tarihinin en uzun kuşatması sonrası Temmuz 1995'de Sırpların eline geçti.
Binlerce Boşnak erkek, kadın ve çocuk, Srebrenitsa'nın hemen dışındaki Potocari'de bulunan Hollandalı askerlerin denetimindeki BM barış gücü karargahına sığındı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın en büyük mülteci krizi de Bosna-Hersek savaşı sırasında yaşandı. Dört milyonluk nüfusun yarısı mülteci durumuna düştü. Hollandalı askerler, karargaha sığınan Boşnaklara burada güvende olacaklarını söyledi.
Ancak Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerin 11 Temmuz 1995'te Hollandalı (BM) askerlerinin koruması altındaki 'güvenli bölge' Srebrenitsa'ya girmesi sonucu binlerce Boşnak kaderine terk edildi. Mladiç komutasında Srebrenitsa'ya giren Sırp ordusu en az 8 bin 372 Boşnak sivili ormanlık alanda, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü.
Yugoslavya İç Savaşı sırasında Bosna Hersek'in Srebrenitsa kasabasında 13-18 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 bin genç ve yetişkin Müslüman erkek, Bosnalı Sırp güçler tarafından öldürüldü. Savaş sırasında Prijedor, Foça, Zvornik, Vişegrad gibi birçok şehirde yapılan etnik temizlik sonucu neredeyse hiç Boşnak bırakılmadı. Kimi göç etmek zorunda kaldı, kimi öldürüldü.
Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç'i Srebrenitsa'da yaşananlardan sorumlu tuttu ve 40 yıl hapis cezası verdi.
BM'nin yargı organı Uluslararası Adalet Divanı 2007'de, kasabada yaşananları 'soykırım' olarak nitelendirmiş ancak sorumlusunun Sırbistan olmadığına hükmetmişti.
'Bosna Kasabı' NATO'yu suçladı
Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Bosnalı Sırpların eski lideri Ratko Mladiç, katliamın 23. yıl dönümünden bir gün önce temyiz davası ön duruşmasına çıktı. Salı günü Lahey'de mahkemede konuşan 'Bosna kasabı' Mladiç, 'NATO'yu sağlığını ve halkını yok etmekle' suçladı.
Eski Yugoslavya için kurulan ve görevi sonlanan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından geçen yıl 'soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten' ömür boyu hapse mahkum olan Mladiç, tutukluluk şartlarından da şikayetçi oldu.
Lahey'de hapishanede tutulan 75 yaşındaki Mladiç'in temyiz davasının görüleceği tarihse henüz netlik kazanmadı.
Osmanlı'dan kalan en güzel eserlerden Mostar Köprüsü savaşın simgesi olmuştu
Osmanlı?dan kalan en güzel eserlerden biri olan Mostar Köprüsü Bosna-Hersek'te yaşanan iç savaşta 1993 yılında yıkılmış, aslına uygun olarak tekrar inşa edilerek 2004 yılında yeniden açılmıştı. 1566?da inşa edilen ve ülkenin simgesi olan Mostar Köprüsü?nün savaşın en şiddetli dönemlerinden birinde yıkılması, katliam döneminin de akıllardan çıkmayacak anlarından birisiydi.
NATO müdahalede geç kaldı
11 Temmuz 1995 yılında BM'nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa'da 8 binin üzerinde Boşnak erkeğin katledilmesi Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)'ya yönelik tepkileri artırdı. 28 Ağustos'ta Saraybosna'nın merkezinde Markale'deki pazar yerine yapılan havan topu saldırısı sonucu 43 kişinin yaşamını yitirmesi sonrasında ise NATO uzun süren sessizliğini bozdu. 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna'daki Sırp hedeflere yönelik ''Kararlı Güç Harekatı'' (Operation Deliberate Force) başlatıldı. Operasyon, 21 Eylül 1995'te sona erdi. Yaklaşık 400 savaş uçağı ve 15 ülkeden 5 bin askerin katıldığı müdahalede çok sayıda Sırp hedefleri vuruldu. NATO'nun müdahalesinin ardından savaştaki denge bozuldu ve Sırplar barış masasına oturmaya ikna oldu.
Bosna savaşı nasıl sonuçlandı ?
Ülke genelinde kurulan yüzlerce toplama kampında esir tutulan Boşnaklar, işkencelere maruz kaldı, tecavüze uğradı ve katledildi. Avrupa'nın orta yerinde, uluslararası toplumun duyarsızlığında, 3,5 yıl süren ve çok sayıda katliam, soykırım, insanlık suçlarının işlendiği bir savaş yaşandı. Savaş, 1995 yılında imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi.
'Bilge Kral' Aliya İzzetbegoviç ile gelen bağımsızlık
Avrupa?nın göbeğinde, tüm dünyanın seyirci kaldığı, yüz binden fazla insanın ölümüne sebep olan, 1992-1995 arasındaki Bosna savaşında Boşnakların kahramanı ve Bosna-Hersek?in ilk cumhurbaşkanıydı Aliya İzzetbegoviç.
Yugoslavya döneminde Müslüman hakları için mücadele eden Aliya İzzetbegoviç 1990 yılında Demokratik Eylem Partisi'ni kurdu. İlk çok partili seçimde Bosna-Hersek'in başkanı seçilen Begoviç, bağımsızlık referandumunun ardından ülkesine yapılan saldırılar karşısında (1992-1995) halkına önderlik etti. Dayton Barış Antlaşması sonrasında 'bağımsız' Bosna- Hersek'in ilk cumhurbaşkanı seçildi. 2000 yılında sağlık sorunları nedeniyle 19 Ekim 2003'te hayatını kaybetti.
BM Barışgücü Hollanda'nın Srebenista'daki rolü neydi ?
Srebrenitsalı Boşnak sivillerin o dönem sığınabileceği tek güç olan Hollandalı BM askerlerinin rolü, aradan 23 yıl geçmesine rağmen bugün de tartışılıyor.
Şehrin Sırp güçlerince işgal edilmesinin ardından çekilen ve kamuoyuna yansıyan görüntülerde, Hollandalı BM askerlerinin komutanı Thom Karremans'ın 11 Temmuz 1995'te görüştüğü Mladic karşısında el pençe durması gözden kaçmamıştı.
Şehre giren Sırp askerlerine ateş açılması nedeniyle Karremans'ın adeta ifadesini alan Mladic'in, görüntülerin sonunda Hollandalı komutanla birlikte kadeh kaldırması tepki toplamıştı.
Görüntülere rağmen Karremans hiçbir zaman yargılanmadı. Hollanda devleti ise Srebrenitsa'daki katliamdan 'kısmen' suçlu bulundu. Mahkeme, 'Hollandalı askerlerin, Sırplara teslim edilen 300 kişinin öldürüleceğini öngörmesi gerektiğini' ifade etti ve 300 erkeğin yakınlarına tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi.
Savaşın ardından kayıpları bulmak için yapılan çalışmalarda, toplu mezarlarla cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimliklerinin tespit edilmesinin ardından her yıl 11 Temmuz'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda toprağa veriliyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kimlik tespiti yapılan 33 katliam kurbanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı tören ile sonsuzluğa uğurlandı.
Uluslararası Adalet Divanı 'Soykırım' dedi
Hollanda'nın Lahey kentideki Uluslararası Adalet Divanı, 2007'deki kararında, Srebrenitsa ve civarında yaşananları 'soykırım' olarak nitelendirdi.
Sırp komutan Ratko Mladic, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ( ICTY)'de geçen Kasım ayında sonuca bağlanan davada, aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum edildi.
Aynı mahkeme, 2016'da sonuca bağladığı davada, 'Bosna kasabı' olarak bilinen Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic'e Srebrenitsa soykırımı dahil 10 ayrı suçtan 40 yıl hapis cezası verdi.
Mahkeme ayrıca, Srebrenitsa soykırımındaki suçları nedeniyle eski Sırp general Radislav Krstic'i 35 yıl, Vidoje Blagojevic'i 15 yıl, Vujadin Popovic ve Ljubisa Beara'yı ömür boyu, Drago Nikolic'i 35 yıl, Ljubomir Borovcanin'i 17 yıl, Vinko Pandurevic'i 13 yıl, Radivoje Miletic'i 19 yıl, Milan Gvero'yu 5 yıl hapse mahkum etti. Bosna Hersek Mahkemesinde görülen davada ise 13 Temmuz 1995'te bine yakın Boşnak sivilin öldürülmesiyle suçlanan Milorad Trbic, 30 yıl hapse mahkum edildi.
Farklı mahkemelerde görülen Srebrenitsa davalarında bugüne kadar 45 Sırp, toplam 699 yıl hapis cezası aldı.
Eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milosevic de Srebrenitsa'daki soykırımla suçlanmış ancak ICTY'deki yargılanması devam ederken tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitirmişti.
Savaş suçlusu Bosnalı Hırvat Slobodan Praljak mahkemede intihar etti
Hollanda'nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin 2017 Aralık ayında görülen temyiz duruşmasında Bosnalı Hırvatların altı askeri veya siyasi sorumlusunun 1992?1995 yıllarındaki savaşta işledikleri suçlardan 2013'te aldıkları cezalara yaptıkları itiraz karara bağlanıyordu.
Mahkeme, davanın sanıklarından 72 yaşındaki Bosnalı Hırvat Slobodan Praljak'ın 20 yıl hapis cezasını onadı. Bu kararın okunmasının ardından 'Praljak suçlu değil!' diye bağıran eski komutan, elinde tuttuğu şişedeki potasyum siyanür zehirini içerek intihar etti.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi kapandı
Bundan 24 yıl önce kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, faaliyetlerini fiilen sonlandırdı. Eski Yugoslavya'da yaşanan iç savaşta işlenen suçların cezalandırılması amacıyla 1993 yılında BM kararı ile kurulan mahkeme, kuruluşundan bu yana 161 davaya baktı, 90 kişiyi mahkum etti ve 19 kişinin de beraatine karar verdi. Katliam ile ilgili 4 bin 650 tanığı dinleyen mahkeme eski Hırvat general Slobodan Praljak'ın 29 Kasım'da duruşma salonunda siyanür içerek yaşamına son vermesinin ardından kapanma kararı aldı.
Gördüklerini unutamıyor
Srebrenitsa'da 1995'te yaşanan soykırımdan kurtulmak isteyenlerin kullandığı orman yolunda, Sırp askerlerin kurduğu pusularda yaralananların yaralarını saran Suljo Cakanovic, gördüklerini unutamıyor.
Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 1995 yılında yaşanan soykırımdan kurtulmak isteyenlerin kullandığı ve halk arasında 'ölüm yolu' olarak bilinen orman yolunda, Sırp askerlerin kurduğu pusularda yaralanan Boşnakların yaralarını saran Suljo Cakanovic, gördüklerini unutamıyor.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa Soykırımı'ndan kurtulmak isteyen Boşnakların gittiği ve yaşanan katliamlar nedeniyle halk arasında 'ölüm yolu' olarak anılan ormanlık alanda yaşananlar, tanıkların zihninde hala taze.
Şifa dağıtmak için çabaladığı o günleri aklından çıkaramıyor
Ölüm yolunda sağlık görevlisi olarak yaralılara ilk müdahalelerini yapanlardan Cakanovic, ormanlık alanda yaşam mücadelesi veren yaralı komşuları ve dostlarına şifa dağıtmak için çabaladığı o günleri aklından çıkaramadığını anlattı.
Srebrenitsa düşmeden birkaç gün öncesine kadar şehrin savunmasında bulunduğunu kaydeden Cakanovic, 'Yola çıktığımda yorgun, bitkin, harap haldeydim. Cepheden eve uğrayıp o zaman 1 yaşında olan oğlumu ve eşimi gördüm. Sonra yola çıktım.' diye konuştu.
Cakanovic, ormanlık yolda 6 gün geçirdiğini anlatarak, Boşnakların kontrolündeki Tuzla'ya giden bu yolda, sivillerin önünden giden devriyelerden birinde bulunduğunu söyledi.
Orman yolunda pusu kuran Sırpların silahlı devriyelere değil, arkalarındaki sivillere saldırdığını anlatan Cakanovic, ölüm yolunun en büyük katliamlarından birinin yaşandığı Kamenica mevkisine ulaştıklarında çok sayıda ölü ve yaralıyla karşılaştıklarını aktardı.
Cakanovic, 'Sağlık görevlisi olarak orada üzerime büyük görev düşüyordu. O bölgeyi ileri-geri koşarak iki kez geçtim. Yaralılara yardım edebilmek için yeterli malzemem ve ilacım yoktu. Yine de müdahalelerimle birçok insanın hayatta kalmasına vesile olduğumu düşünüyorum.' dedi.
3 yıl boyunca açlıkla imtihan edilmiştik
İçinde bulunduğu gruptan Bajkovica bölgesine ulaşan ilk kişi olduğunu söyleyen Cakanovic, 'Orada hafif yaralandım. Bu bölgeye geçmeyi başaramayan çok sayıda arkadaşımdan daha şanslıydım.' ifadelerini kullandı.
Cakanovic, erkek kardeşini bulmak için birçok kez geri döndüğünü anlatarak, 'Gruplar halinde yürüyen insanların arasından geçtim. İnsanlar bitkin ve açtı. Üç yıl boyunca açlıkla imtihan edilmiştik. Bazı insanlar yerde yatıyordu. Ayaklarında derin nasırlar vardı. İnsanların bu halde yola devam etmesini beklemek anlamsızdı' dedi.
Ölüm yolunda çok korkunç manzaralarla karşılaştığını aktaran Cakanovic, 'Ölüm yolunda karşılaştığım manzaralar, insanların tasavvur edemeyeceği manzaralardı. Hangi uzvun kime ait olduğunu bilemediğimiz zamanlar oluyordu. Yetersiz ekipmanlarla yardım etmek zordu. Ağır yaralıyken müdahale ettiğimiz iki kişinin hala hayatta olduğunu biliyorum.' diye konuştu.
kaynak: euronews/iletişim.gov/enpolitik
haber: enpolitik/ Melek S. Tunç