AK Parti 24-25-26. dönem Manisa milletvekili ve AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı?, FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, twitter hesabından 'Kamuoyuna Duyurudur' başlığı ile 15 Temmuz FETÖ/PDY da
'Kamuoyuna Duyurudur' başlığı ile 15 Temmuz FETÖ/PDY darbesine ilişkin bir basın açıklaması yapan, AK Parti 24-25-26. dönem Manisa milletvekili ve AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı, FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, 15 Temmuz mesajında şunları kaydetti:
'KAMUOYUNA DUYURUDUR
Türk demokrasisi son 60 yılda önemli sınamalardan geçmiştir. Bu sınamalardan biri de 15 Temmuz?dur.
Din kisvesi ile gerçek amacını gizleyen PDY/FETÖ o gün gerçek yüzünü göstererek silahını devlet ve millet varlığımıza çevirmiş, yüzlerce vatandaşımızın şahadetine binlercesinin yaralanmasına neden olmuştur.
Hangi ad ve maske ile yapılırsa yapılsın haklı darbe yoktur. Tüm darbeler takbih edilmelidir.İyi darbe-kötü darbe yoktur.Devlet ve millet hayatındaki sıkıntıları gidermenin yolu darbe değil, siyasettir.
Siyasetin çözemediğini hiçbir darbe çözemez. Tam aksine her darbe, sosyal ve siyasal sorunlarımızın biraz daha derinleşmesine, çözümünün biraz daha zorlaşmasına hizmet etmiştir.
Türk demokrasisinin bugün ileri ülkelerle aynı düzeyde olmamasının, hala yapısal sorunlarla karşı karşıya bulunmasının nedeni, geçmişte her on yılda bir tekrarlanan ve her seferinde bu ülkenin demokrasi birikimini yok eden darbelerdir.
Silahını milletine çeviren her darbeci bunun bedelini en ağır şekilde ödemelidir.
Adı ne olursa olsun her türlü darbe ve darbe teşebbüsüne karşıyız. Devlet ele geçirilecek bir aygıt değil, hepimizi temsil eden ve hepimizin görüş ve tasavvurlarına ayna tutan bir aygıttır. Bu bakımdan bir cemaatin, tarikatın, mezhebin, etnisitenin, partinin veya kişinin devleti olamaz, milletin devleti olur. Kişiye, partiye veya herhangi bir gruba göre tanzim edilen devlet hem milletin devleti olma vasfını kaybeder, hem de giderek otoriterleşir.
15 Temmuz?da milletimiz(Demokrasiye inanmış,asker,emniyet görevlisi,siyasetçisi,medya mensubu,yargı mensubu ve genlerinde kahramanlık ve özgürlük olan Aziz millet)büyük bir cesaret örneği vererek iradesine yönelmiş bu hain saldırıyı göğsüyle durdurmuştur.
Milletimizin kendisini siper ettiği;bir kişi, parti veya grup değil, kendi iradesi ve demokrasidir. Dolayısıyla doğru olan bu destanlık mücadeleyi partileştirmek veya kişiselleştirmek değil, demokrasinin gücü ve dinamosu haline getirmektir.
Darbeler ne kadar yanlışsa, ondan nemalanmak, onu istismar ederek demokrasiden uzaklaşmanın bir bahanesi haline getirmek de yanlıştır. Darbelerle mücadelenin yolu otoriterleşmek değil, adalet, demokrasi, güvenlik ve özgürlük dengesini doğru kurmaktır. Bu kurulamadığı için toplumda her geçen gün büyüyen yakınmalar ve adalet duygusunu örseleyen manzaralar ortaya çıkmıştır. Doğru işlemeyen bir adalet mekanizması -devlet düşmanı- üretir, doğru işleyen bir adalet mekanizması ise devlet sevgisi üretir. Darbelerle mücadele edilirken buna dikkat edilmeli, yargı mekanizması suçlu ve masumları tefrik etmeli asla siyasi mücadelenin bir zemini haline getirilmemelidir.
15 Temmuz ihaneti ilk defa siyaset kurumunu her rengi ile bir araya getirmiş, darbe heveslilerine güçlü bir tepki vermiştir. Ne yazıktır ki, o birlik ruhu seçim süreçlerinde kullanılan yıkıcı, kamplaştırıcı, ötekileştirici dil yüzünden tahrip edilmiş, toplumsal sorunların çözümüne destek sağlayacak o birlik tablosu sürdürülememiştir. Ülkemiz içte ve dışta ciddi sorunlar ve tehditlerle karşı karşıyadır. 15 Temmuz gecesi Sayın Başbakanı,milletvekillerini,bakanları arayarak darbeyi haber vererek,Danışmanlarını,yakınlarını bilgilendirerek darbeye karşı direneceğiz iradesini ortaya koyarak,silahını alıp Çankaya köşküne giderek o gece darbe girişiminin akim bırakılması için direniş biçimlerini siyasetçi arkadaşları ile uygulamaya koyan,o gece yeğenini şehit veren,Parlamento da bombaların altında demokrasi ve millet iradesine sahip çıkan bir vatandaş,milletvekili isim olarak bugün içinde bulunduğumuz siyasi,ekonomik ve dış politika çıkmazı badiresinden çıkış yolunun 62-63-64.Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Başbakanı Sn.Ahmet Davutoğlu?nun yayınladığı manifestoda yattığına inanmakta ve bu çözüm planının gecikmeden uygulamaya konulması gerektiği kanaatindeyim.
Esas olan partiler, kişiler, gruplar değil topyekün milletimizin huzuru, güvenliği ve insanca şartlarda yaşamasıdır. Adalet, demokrasi ve özgürlük ayaklarına dayanan bu manifestonun milletimizin dertlerine çare olacağına gönülden inanıyor, daha özgür, daha adil, daha demokrat ve darbesiz bir Türkiye diliyorum.Şehitlerimizi rahmet,gazilerimizi ve o gün direnen kahramanları minnetle anıyorum.Yaşasın Cumhuriyet ile bütünleşmiş demokrasi,yaşasın adalet ile taçlanmış hukuk,yaşasın liyakat ve ehliyet ile şahikalaşmış Devlet.Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.'