Hong Kong'da süregelen protesto eylemlerinin son dönemde daha da şiddetlenmesi üzerine kaygılanan Batı ülkelerinin olaylarla ilgili açıklamaları Çin'in tepkisine yol açtı.
Açıklamaların iç işlerine müdahale olduğunu belirten Çinli yetkililer Batılı ülkelere 'Hong Kong'dan uzak durması' uyarısında bulundu. Birleşmiş Milletler de ülkedeki şiddetin endişe verici boyutlara ulaştığını duyurdu.
Hong Kong'daki gelişmelerle ilgili son açıklama Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Donald Trump'tan geldi. Amerikan istihbarat kaynaklarına göre Çin yönetiminin Hong Kong sınırına birlik kaydırdığını twitter hesabından duyuran Trump 'Herkesin sakin ve güven içinde olması gerekli!' diye yazdı.
Ancak Başkan Trump'ın paylaştığı bu istihbarat bilgisinin yeni bir hareketten mi bahsedildiği yoksa daha önce basında duyurulan sınıra yakın hareketlenmenin mi kastedildiği henüz kesinlik kazanmadı.
Trump daha önce de bölgede durumun çok zor olduğunu, ancak kimse zarar görmeden 'özgürlük için' sorunun çözülmesini umduğunu belirtmişti.
Trump'tan çok daha sert bir açıklama ise Amerikan Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi'den geldi. Hong Kong'da polisin olaylara müdahalesini şiddet eylemi olarak tanımlayan Pelosi'ye Çinli makamlardan tepki gecikmedi.
ABD'nin Çin'in içişlerinden uzak durması uyarısında bulunan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying açıklamasında 'Siz kendi işinize bakın. Honk Kong'la ilgili sizi endişelendirecek bir durum yok' ifadelerini kullandı. Hua açıklamasında ayrıca Pelosi'nin ifadelerinde gerçeklere önem verilmediğini vurgulayarak 'Siyahı beyaza çevirdiniz ve şiddet suçlarını insan hakları ve özgürlük için güzel bir savaş olarak tanımladınız' dedi.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau da Pazartesi günü yaptığı açıklamada Hong Kong'daki durumdan son derece endişe duyduklarını açıkladı. Katıldığı bir televizyon programında 'Gerilimin azaldığını, yerel yönetimin Çin vatandaşları tarafından dile getirilen ciddi kaygılara kulak verdiğini görmeye ihtiyacımız var' diyen Trudeau Çin'e Hong Kongluların haklı kaygıları karşısında çok dikkatli ve saygılı biçimde barış, düzen ve diyalog çağrısında bulunduklarını belirtti.
Hong Kong'da yaklaşık 300 bin kadar Kanada vatandaşı ikamet ediyor.
Çinli teknoloji devi Huawei'nin üst düzey yöneticisinin sahtekarlık yaptığı gerekçesiyle Kanada'da tutuklanmasından dolayı iki ülke ilişkileri son dönemde gerilimli şekilde seyrediyor.
Çin anti-terörizm yasasını Hong Kong'a müdahale için gerekçe olarak kullanabilir mi?Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet de Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'ndeki olayların ve artan şiddetin endişe verici olduğunu belirtti. 'İnsanların kendilerini ilgilendiren sorunlar ile hayatlarıyla ilgili kararlarda yer almasını sağlayacak mecralar oluşturmak, uzun vadeli siyasi istikrarın ve kamu güvenliğine ulaşmanın tek ve kesin yoludur.' ifadesini kullananan Bachelet Hong Kong'daki yetkilileri ve halkı, sorunları barışçıl şekilde çözmeyi amaçlayan açık ve kapsayıcı bir diyaloğa girmeye davet etti.
Bachelet Hong Kong'da polislerin protestolara müdahalesinde, 'uluslararası normlara aykırı silahlar' kullandığına dair mutemet kanıtlar bulunduğunu vurgulayarak, emniyet güçlerinin bazen kapalı alanlarda kalabalığın üzerine göz yaşartıcı bomba atarak ölüm ya da ciddi yaralanma riski oluşturduğunun da altını çizdi ve yetkilileri ivedilikle soruştrmaya çağırdı.
BM'den yapılan açıklamaya Çinli yetkililerin tepkisi gecikmedi. Çin'in Cenevre'deki BM temsilciğinden yapılan açıklamada Bachelet'nin şiddet içerikli suç işlerenlere yanlış sinyaller gönderdiği belirtildi. Açıklamasında Hong Kong'da protestocuların kamu binalarına zarar verdiğini, havaalanını felce uğrattığını, ulaşımı engellediğini ve ölümcül silahlar kullandığını belirten Çinli makamların olayları terörizm olarak değerlendirme eğiliminin ağır bastığına dikkat çekiliyor.
Hong Kong'la ilgili hukuki uzmanlar Pekin yönetiminin anti-terörizm yasasını kullanarak protestoları bastırma yoluna gidebileceği uyarısında bulunuyor.
Hong Kong Bölge yöneticisi: 'Bu tür protestolar benim sorumluğumu aşıyor'
Hong Kong 9 Haziran tarihinden bu yana hükümet karşıtı protestolarla dünyanın gündeminde. Suçluların Çin'e iadesini kolaylaştıran yasa tasarına karşı başlayan gösteriler son dokuz haftada demokrasi çağrısında bulunan geniş çaplı eylemlere dönüştü. Protestolara daha çok gençler ve üniversite öğrencileri katılırken son yapılan gösterilere yaşlı kesimin de katılması dikkat çekti.
Yaşanan şiddetin bölgeyi bir 'panik ve kaos' ortmına sürüklediğini belirten Lam'ın 'Bu tür protestolar benim sorumluluğumu aşıyor' sözleri dikkat çekiyor.
Göstericiler 1997 yılında İngiltere'den Çin idaresine devrilmesiyle kurulan ve 'bir devlet, iki sistem' şeklinde düzenleme ile Hong Kong'a otonomi sağlayan sistemin giderek yok edilmesine karşı mücadele verdiklerini belirtiyor ve Hong Kong Özel İdari Bölgesi Baş Yöneticisi Carrie Lam'ın istifasını istiyor.
kaynak: euronews