Yıllar içinde toplanan ve yapay zeka tarafından özdevimli öğrenme (machine learning) ile işlenen yeni veriler ışığında yayınlanan yeni bir çalışmaya göre küçük ölçekli öncül depremler ana depremden haftalar veya sadece günler önce depremin gerçekleşeceği bölgenin derinliklerinde varlık gösteriyor.
Geophysical Analysis Letters Journal'da yayınlanan araştırmanın başındaki isimlerden Daniel Trugman Los Alamos Ulusal Laboratuvarında çalışan bir sismolog ve kendi alanındaki en büyük sorulardan birinin 'Depremler nasıl başlar?' olduğunu kaydederek şunları söylüyor:
'Yeni bilgisayarların sağladığı işlem gücü sayesinde ulaştığımız bulgulara göre neredeyse tüm önemli depremlerin bizim tespit edebileceğimiz küçük ölçekli öncülleri bulunuyor. Bu çalışmadan önce depremlerin sadece yüzde 50'sinin bu tarz öncüllere sahip olduğu varsayılıyordu.'
Güney Kaliforniya'da 2008 ila 2017 yılları arasında gerçekleşmiş olan büyük depremleri inceleyen araştırmaya göre bu depremlerin en az yüzde 72'sinin öncül şoklara sahip olduğu belirlendi. Araştırmada öncül sarsıntıların son derece yaygın olduğu sonucuna varıldı.
Bu yeni bulgular ışığında sismoloji uzmanları ortalama büyüklükteki depremleri dahi önceden tespit edebilecek matematiksel bir ardışıklık düzenin var olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Bu çerçevede bir öncül sarsıntı silsilesi tespit edilirse insanoğlunun yıkıcı depremlerden korunmak ve kaçmak için 3 ila 35 gün arasında bir zamana kavuşabileceği düşünülüyor.
Çalışma, meydana gelen her küçük sarsıntının büyük deprem işareti olmadığını ve bu küçük şiddetli sarsıntıların sadece yüzde 5'inin şiddetli bir depremi haber verdiğini kaydediyor. Önemli olan bunun hangi tür küçük sarsıntılar olduğunu anlayabilmek ve bu sarsıntılar arasında benzer bir dizilim olup olmadığını görebilmek.
Yapay zeka algoritmaları kullanarak depremi önceden tespit etmemizi sağlayacak kodları bulmaya çalışan farklı çalışmalar son birkaç yıldır yapılmakta.
Günümüzde sadece olmuş bitmiş ve ölçümlenmiş olan mikro sarsıntıların verileri süper bilgisayarlara işlenebiliyor. Henüz sahada anlık olarak bu verilerin işlenmesi ve gerçek zamanlı öngörüler oluşturulması mümkün değil.
Bu nedenle çalışmanın sonucu büyük depremlerin yeri ve zamanının öngörülebileceğini ileri sürmüyor ancak öncül sarsıntıların nasıl işlediğinin anlaşılması ile, tüm büyük depremler öngörülemese bile, artçı deprem tahminlerine ilişkin ciddi bir destek sağlanacağı ifade ediliyor. Bu da sadece mikro sarsıntılara bakarak sağlanan erken uyarı sistemlerinde 10 binde bir düzeyindeki deprem olasılığı paydasının binde 1'e düşmesini sağlayabilir.
kaynak: euronews