Sitemiz enpolitik'in eğitim/kültür yazarı, İTÜ TMDK Öğretim Üyesi, iletişim Dr. Göktan Ay?ın intihal avcısı, yazar, eleştirmen Hüseyin Movit ile ?güzel ve doğru Türkçe? konusunda yaptığı röportajı sunuyoruz.
AY: Nasılsınız? Balat?ta buluştuğumuz Makam-ı Balat?ı oğlunuz Gürkan Movit işletiyor. Çok şirin ve merkezi bir yer. (Buraya gelip, mutlaka; Boşnak Köfte, Kokoreç yemelisiniz...) Nasılsınız?
MOVİT: Çok teşekkür ederim. Bana burada ?enişte? derler. Eşim, Balat?ın yerlisi ve halen burada oturuyoruz. Öğleden sonraları oğluma yardımcı olmaya çalışıyorum. Umarım sorularınız vereceğim cevaplar özellikle gençler için faydalı olur.
AY: Yıllardır Türkçe?nin doğru ve güzel kullanımı için çalışıyorsunuz. Neden?
MOVİT: Ülkemizde Türkçeye gereken özel gösterilmiyor. Bu durumda sessiz kalamazdım. Dil yanlışları ile uğraşmaya başlayalı neredeyse 43 yıl olmuş. Bu arada eleştirilerimin heba olduğunun ve boşa kürek çektiğimin de bilincindeyim ama önümüzde topal karınca örneği varken sessiz kalamazdım. Sabah haberlerini okuyan spikeri uyarıyoruz, öğlen bülteninde yanlış tekrarlanıyor... Bu durumda nasıl davranırsınız.?
Prof. unvanlı kişilerin bile yazım kurallarından bihaber oluşu karşısında sessiz kalmak olamazdı. Kurduğumuz 'Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu' olarak tespit ettiğimiz yanlışları/hataları toplumla paylaşıyoruz.
Rahmetli Hocam Şiar Yalçın, 'Hatayı başbakan bile yapsa haberci, doğrusunu yazmak zorundadır.' derdi ama nerede bu duyarlılık?
AY: Ülkemizin bu konuda en büyük sorunu nedir? Nasıl çözülebilir?
MOVİT: En büyük sorun, 'Diploma mı, bilgi mi?' sorusunun cevabında yatıyor. En başta bakanlığın adı 'Millî Eğitim Bakanlığı' değil, 'Millî Öğretim Bakanlığı' olmalıdır. Öğretmenler olgunlaşma kurslarına alınmalı, A, B ve C kategorisindeki öğretmenlere layık olduğu maaş ve prim verilmelidir. Veliler de diploma peşinde koşmaktansa bilgi peşinde koşmalıdır. En mühim konu öğretmenlere ve öğrencilere 'öğrenmeyi öğretmek' disiplinini uygulamaktır. Çocuklar ayakta iken televizyonlarda hangi yayınların yapılamayacağının tespiti ile kuralları uygulamaya konulmalıdır. Bu konuda kaynak alınacak yönetmelik Birleşik Krallık'ta televizyon yayınlarını düzenleyen Bağımsız Televizyon Komisyonu (Independent Television Commission-ITC) metinleridir.
AY: Üniversitelerin en büyük sorunu, kes-kopyala-yapıştır yayınlar/bildiriler ki olmaması lazım!..Bir de intihal konusu var, siz üzerinde çok duruyorsunuz? İntihalin bilime/sana ne zararı var?
MOVİT: Üzülerek belirteyim ki intihal (aşırma) üniversitelerimizde de sık rastlanan bir olgudur. İşin ilginç tarafı, tamamen intihal (aşırma) sonucu basılmış kitaplar üniversitelerimizin sitelerinde öneriliyor. Emek hırsızlığı büyük bir suçtur ama ülkemizde bu konuda yeterli yaptırımlar yok!
Yazdığını iddia ettiği yedi kitapta tek satırı olmayan kişiye hiçbir yaptırım uygulanamıyor. İntihalcinin itirafı: Toplam olarak 50 bin kitabının satılmış olması. Kitabı alan gençlere yazık değil mi, onların hakkını kim koruyacak?
AY: Örnekleri isim vererek yazıyorsunuz. Resmi kurumlardan, kişilerden nasıl tepki alıyorsunuz? Beklediğiniz, ama size dönmeyen kurum/yetkili var mı?
MOVİT: Tespitleri, kanal, gün, saat ve dakika olarak yayımlıyorum. Şimdiye kadar resmî kurumlardan bir tepki gelmedi, çünkü verecek cevapları yok. Kişilere gelince: Bazıları yanlışını belirttiğim için teşekkür ederken kimileri de haksız yere bizi suçluyor. 'Siz kimsiniz?' diyenleri de var. Ben Türkçenin tüketicisiyim, ona özen gösterilmesini istememden daha tabii ne olabilir?
AY: Yazar-Editör-Düzeltmen-Eleştirmen Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu gibi çok yönlü görevleriniz var? Neden bu kadar uğraşıyorsunuz? Keyfine bak! Size ne? diyen oluyor mu?
MOVİT: Evet dört konuda da şevkle çalışıyorum. Tam emekliliğin tadını çıkarıp torunlarımla hemhal olmak varken vaktimin büyük bir kısmını bu işlere ayırıyorum. Bu da büyük bir zevk veriyor bana. Yine de torunlarıma gereken vakti ayırmaya çalışıyorum, istirahatimden feragat ederek. Ben bildiklerimi gençlere aktarmakla mükellefim. Devletimin bana öğrettiği bilgileri toplumla paylaşmak zorundayım. Keyfine bak diyenlere cevabım: Bu çalışmaların verdiği keyiften daha büyük keyif olamaz!
AY: Nerdeyse her üniversitede, ?Türkçe Uygulama,Öğretim, Araştırma Merkezleri? var!..Bunlar görevlerini yerine getiriyor mu? Yoksa, sadece makam mı dağıtılıyor?
MOVİT: Bu merkezlerin varlığı hakkında ilk defa sizden bilgi alıyorum. Keşke onlarla bir iş birliğimiz olsa. Yerimize yetiştireceğimiz gençlerle tanışsak.
AY: 17 yıllık AK Parti iktidarı?nın bu alanda samimi olduğuna ve Bakanlık ve ilgili kurumlarıyla görevini tam olarak yaptığına inanıyor musunuz?
MOVİT: Samimi olduklarına inanmıyorum. İktidara geldiklerinden beri değiştirdikleri kurallar ortada. Öğretim yaz boz tahtasına dönmüştür!
AY: Seminerler veriyor musunuz? Bir akademisyen; ?yıllarımı üniversitelerde konferans vererek geçirdim.Yanlış yapmışım! Keşke ortaöğretim-liselerde verseymişim,daha yararlı olurdum? diyor. Ne dersiniz?
MOVİT: Dokuz Eylül Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Bülent Ecevit Üniversitesinde konferanslar verdim. ESKADER ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'nde 'Türkçenin Doğrusu' toplantıları düzenledim. Teklif gelmesi hâlinde elimdeki birikimleri üniversiteli kardeşlerimle paylaşmak isterim.
AY: Edebiyat/fikir v.b. dergilerinde, unvanlı kişilerin kitaplarında, röportajlarda, basında makalelerde çok fazla Türkçe yanlışları var? Çözüm ne?
MOVİT: Okuduğum kitaplarda ve izlediğim röportajlarda, köşe yazılarında yanlıştan/hatadan geçilmiyor. Tweetter'da dört yıl içinde attığım tweet sayısının 41 bin olması bunun delili. Size Millî Eğitim Bakanı'mız Ziya Selçuk'tan örnek bir cümle vereyim: 'Dijitalin, biyolojik olanın ve fiziksel olanın birlikte olduğu bir singularity, tekillik çağı geliyor.'
Millî Eğitim Bakanı, Türkçesi (eşsizlik) varken İngilizcesini (singularity) kullanırsa...
Çözüm konusunda yüzlerce yazım var.
Öncelikle gazetelerde/televizyonlarda düzeltme servislerinin kurulması.
Yetenekli olmayan kişilerin (akademisyen de olsalar) yazılarına medyada yer verilmemesi vb.
AY: Türk müziği ile alanında, çok bilgili tweetler atıyorsunuz... Üstelik, müzik akademisyenleri/sanatçıları suskunken!...Müzik bilginiz nereden geliyor?
MOVİT: 10 yaşımdan bu yana Ankara Radyosu'nu dinlerim. Kulak hafızam çok kuvvetlidir. Radyom devamlı açıktır. Aynı anda hem tashih ettiğim kitaptaki hem de radyodaki spikerin hatasını/yanlışını tespit ederim. Devamlı not tutarım. Ayrıca ticari hatıra defteri, günlük hayat hatıra ve rüya hatıra defteri tutarım. Bunların çok faydasını görürüm.
Ankara Radyosu'nda 'İzahlı Klasik Türk Müziği' (Ruşen Ferit Kam-Cevdet Kozanoğlu) programını dinler, notlar tutardım. Tuttuğum notları tekrar tekrar okur, arkadaşlarıma aktarırdım. Bilgi dağıtıldıkça eksilmeyen bir hazinedir.
Babamın lokantasında başta, Yesari Asım Arsoy olmak üzere, Baki Süha Ediboğlu, Afife Ediboğlu, Muzaffer Birtan, Ahmet Çağan, Orhan Şener, Salih/Türkân
ve Sayra Orkan ile tanışma ve onlarla sohbet etme imkânım oldu.
Pazar günleri Münir Nurettin Selçuk Beyefendinin konserlerini takip ettim. Bunun dışından yurdumuza gelen sanatçıları/topluluklarını da seyretme imkânlarım oldu. AKM'de yapılan sanatsal etkinlikleri yakından izledim. Sanatçılarıyla tanışıp sohbet imkânlarım oldu.
Dil konusunda ortaokulda Türkçe öğretmenlerim Necmi Seren, Muslihittin Peykoğlu, lise Edebiyat öğretmenim Fahrünnisa Güneş'in katkılarını unutamam. Ayrıca 10 dolu dolu yıl arkadaşlık ettiğim yönetmen Metin Erksan'ın etkisiyle birçok sanatsal etkinliğe katıldım.
AY: Birçok eseriniz var. Yayınlarınızda en çok neye dikkat edersiniz?
MOVİT: Yazım kurallarına uymak dışında en çok dikkat ettiğim konu, bir intihale dolaylı da olsam katılma korkusu.
AY: Çok teşekkür ederim? Sağlıklı yıllar diliyorum..
MOVİT: Sayın Ay, bana bu fırsatı verdiğiniz için, Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu adına teşekkür ederim.