Divriği ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunan eski adı 'Tuğut' olan Çiğdemli köyü, bir dönem Erzincan'ı Malatya'ya bağlayan eski yol üzerinde yer alıyor. Köyün dar ve eğimli araziye yerleşmiş dik sokakları taştan döşenmiş ve yapıların eteklerinde taştan kaldırımlar bulunuyor. Yaklaşık 800 yıllık tarihi ile Türklerin civardaki en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen köyde bulunan evler, görenleri kendisine hayran bırakıyor. Yüzyıllar önce taş ocaklarından toplanarak köye getirilen yöreye özgü düz ve yassı sal taşı ile yapılan evler dikkat çekiyor. Birçok eski binanın bulunduğu köydeki evler yöreye özgü 'kırlangıç kanadı' örgü sistemi ile yapılıyor. Evlerde taş ve ahşabın birlikte kullanılmasıyla oluşan etkileyici cephe düzeni, evlerin tasarım çeşitliliğiyle birlikte bütünleşen bir mimari denge oluşturuyor.
'EN YENİ EV YAKLAŞIK 300 YILLIK'
Çiğdemli'de yaşayan Mustafa Arslan (59), kendi köylerindeki mimari düzenin birçok köyde olmadığını ve ?Küçük İstanbul? olarak adlandırıldığını belirterek şunları söyledi:
'Bu tarihi evlerin yapımında kullanılan taşlara 'Sal' taşı diyoruz. Ben kendimi bildiğimden bu yana evler bu şekildedir. Şimdi çoğu yıkıldı ve harabe oldu. Buraya ziyarete gelenler gezip, fotoğraf çekip gidiyorlar. Taşlar bir zaman köyün etrafında bulunan ocaklardan toplanarak köye getirilmiş. O dönemde taşları insan gücü ile getirmişler. Köyde insan çokmuş. İnsanlar dizilerek elden ele getirmişler. Bir kısmını ise öküz arabası ile getirmişler. Köyümüzün daha güzel ve bakımlı olmasını isteriz. Eskiden büyüklerimiz bu köye 'Küçük İstanbul' diyorlardı. Ama şimdi köyde pek kimse kalmadı. Gidenlerin evlerinin çoğu yıkıldı. Kalan sağlam evlerde de insanlar oturuyor. Köyümüz 700 ile 800 yıllık bir köy. Bu evlerin birçoğu eski. Yani, en yeni ev yaklaşık 300 yıllıktır. Erzincan depreminde burası da şiddetli sallanmış, ama sağlam olduğu için taş taşın üstüne düşmemiş.'
'KIŞIN SICAK, YAZIN SERİN OLUYOR'
Köy sakinlerinden Saime Özyar (70) ise 'Köyümüz çok eski ama güzel bir köy. Kimse değerini bilmedi, herkes gitti. Evlerin birçoğu yıkıldı. Köylülerin çoğu gibi ben de yazın buraya geliyorum. Kış aylarında İstanbul'a gidiyorum. Buradaki eski evlerin birçoğu sal taşı ile yapılmış. Köyümüze gelen çok. 4-5 minibüs geliyorlar. Dolaşıp, çekim yapıp gidiyorlar' diye konuştu.
Güllü Arslan da (58) köyde tarihi özelliğin bozulmaması için tuğlayla bina yapımına izin verilmediğini belirterek '6 yıl önce köyümüze tuğla ile ev yapmayı planlıyorduk. Ancak izin vermediler. Biz de sal taşı getirerek evimizi yaptık. Evlerimiz sal taşından yapıldığı için kışın sıcak, yazın serin oluyor. Eskiden köyümüzde 80-90 hane vardı. Şimdi ise sadece yaklaşık 30 hanemiz var' dedi.