Göktan Ay sordu Prof. Dr. İbrahim Ortaş cevapladı: Zekâ mı? Çok çalışmak mı?

Göktan Ay sordu Prof. Dr. İbrahim Ortaş cevapladı:  Zekâ mı? Çok çalışmak mı?


Enpolitik köşe yazarımız, iletişimci-akademisyen Dr. Göktan Ay?ın ile zeka, sınav, okuma alışkanlığı ve eğitim üzerine yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz.

AY: Öğrenci ve sınav denilince nasıl bir profil ortaya çıkıyor?

Ortaş: Öğrencilerin, ders çalışma konusunda yeterli bir yöntem sahibi olmadığını, öğrencilik yıllarımdan da hissediyordum. Çoğu öğrencimizin ders boyunca pasif birere yoklama vermeye geldiklerini, sınav gecesi arkadaşlarından aldıkları birkaç sayfalık not veya slaytlara bakarak geçiştirdiklerine hap tanıklık etmekteyiz. Sınav günü sınava hazırlana öğrencilerin, yetersizliklerinden dolayı tedirgin ve kaygılı olması nedeniyle çoğu zaman başarısız not aldıklarını ve onun da etkisi ile iyice süreçten koptukları görülmektedir.

Ay: Ders çalışma ve okuma alışkanlığı nasıl kazanılabilir?

Ortaş: Herkesin ders çalışma metodu (stili), farklıdır. Hatta bazılarımız günün belirli saatlerinde kimimiz sakin bir yerde, kimimiz de müzik dinleyerek ders çalışmaktayız. Ancak bir gerçek var ki; öğrencilerimizin büyük çoğunluğu, öğrenme becerileri ve etkili öğrenmeyi gerçekleştirme konusunda sorun yaşıyor. Aslında öğrenme ortamı ve öğrenme becerileri biraz analiz edildiğinde, aynı metni okuyan öğrencilerimizin metinden öğrendikleri ve çıkarımlarının farklı olması, etkili öğrenme konusunda bir sorunun yaşandığını göstermektedir. Öğrenme konusunda okulunda bize öğretilen sığ bilgiler, kendi tecrübemiz ve daha sonra öğretim üyesi olarak son 30 küsur yılda edindiğimiz birikime dayalı olarak rahatlıkla diyebilirim ki, eğitim sistemiz eğitmeyi ve öğretmeyi metodolojik olarak yeterince sağlayamamaktadır.

AY: Derse hazırlıklı gelmek, not almak, okuma-tekrar yapmak bilgiyi pekiştirir mi?

ORTAŞ: Eskiler, ?ders derste öğrenilir? derlerdi. Geriye bakınca, bu sözün ne denli önemli olduğunu daha iyi fark ediyoruz.  Öncelikle öğrenciler; öğrenci oldukları sorumluluk bilinci ile öğrenmenin kendi gelecekleri için önemini fark ederek çalışmalarının farkında olmalılar. Haftalık plana uygun olarak işlenecek derse, önceden hazırlıklı gelmek gerekir ki, bu, dersin anlaşılmasını kolaylaştırır. Ders işlenirken, önemli görülen kısımları not almak önemli. Tutulan notlar eve gidince yeniden temize çekilerek öğrenmenin kalıcı hale gelmesi sağlanabilir. Varsa konu ile ilgili ek kaynaklardan okuma yapmak ve aralıklarla tekrarlamak ders çalışmanın temel yöntemidir. İyi öğrenciler; derste alınan not ve önerilen kaynağa ilave olarak ek kaynak okur, verilen ödevi yapar, kendi kendine soru sorar, konuları tekrarlar ve sınava hazırlık yaparak öğrenmeyi geçekleştiriler.

AY: Not alarak çalışmak önemli mi?

ORTAŞ: Öğrenci için çalışma veya okunacak bir kitabı seçtikten sonra okurken veya ders çalışırken düzenli okumak da bir ders çalışma şeklidir. Okunan metnin içselleştirilmesi için,aktif okuyucu olarak her kelimeyi dikkatle ve eleştirel okuyarak ilerlememiz gerekir. Not almak, soru sorumak, ilgili sözlüklerden kavramları öğrenerek cümle-cümle ilerlememiz gerekir. Düz okuyarak, hiçbir şey anlamadan sayfanın sonuna geldiğimizde, elde yalnızca zaman kaybından başka bir şey olmadığını görülür? Ders çalışma mekanizmaları olmadığı gibi, zamanla okuma alışkanlığı ve etkili okumalarının da yeterince sağlanmadığı görülmektedir.

Ancak çoğu öğrencimizin böyle bir mekanizmaları yok ve  derste not almayı bilmediğini gözlemliyoruz. Şimdilerde belki akılı telefon kullanımından dolayı not alınmıyor ve telefonun kamerası ile fotoğraf veya ses kaydı alarak öğrenme yaptığını düşünüyorlar. Ancak, çoğunun sınav sorularına verdikleri cevaplardan soruyu tam anlamadıkları ve kulaktan duydukları bir iki kelimeden öteye geçemedikleri anlaşılıyor. Not alma alışkanlığı olmadığı için, sınıfta etkili öğrenme de geçekleşemiyor. Öğrenme olmayınca sınav başarısı ve sosyal başarısı da koordineli olarak olumsuz etkileniyor. Halen çoğu başarılı yazarın bütün yazma işlevlerini, elle kâğıda yazdıktan sonra, daktilo/bilgisayara aktarım yaptıkları  bilinir. ?Düşünerek ve analiz ederek? yazmanın önemi halen çok büyüktür. 

Öğrencilik hayatım boyunca, yazarak ders çalışırdım, ancak not almayı bilmezdim. İngiltere?ye doktoraya gidince, oryantasyon döneminde ilk derste not nasıl alınır onu anlatmışlardı. O zaman anladım ki, bizim eğitim sistemimizin önemli zaaflarından bir derste kısa ve etkili not almayı bilmediğimizdi.

AY: Etkili öğretme ve öğrenme modeli nedir?

ORTAŞ: Ülkemizde, ?etkili bir öğretme? ve ?öğrenme modeli? öğrencilerimize kazandırılmadığı görülüyor. Bazı üniversitelerimizde hocaların ders öncesi kaynak önerdikleri ve öğrenciyi ödev yolu ile çalışmaya zorladıkları görülmektedir. Hatta bugün, gelişmiş ülkelerde eğitim halen başarılı yönü ile öne çıkıyorsa, sürekli ödev ve ödevlerin ?teaching asistanlar? üzerinden denetimi ile kişilerin ek okuma yapmasındandır. Yararlı bir teknik  ve öğrencilerimizi  ?çalıştırmak ve kütüphaneye yönlendirmek? için bir yol olabilir.

Geçmişte, öğretmen merkezli yöntem gereği, hoca dersi kaynaktan okur veya tahtaya yazarak veya çizerek anlatırdı. Çok fazla kaynak ve kitap olmadığı için öğrenciler anlatılanları yazardı. Günümüz iletişim ve teknikleri çağında maalesef öğrenciler yazılı kaynak kullanmıyor, dijital ortamda kaynakları izlemekteler. Bizler gibi yazılı kaynaklardan ve not alarak çalışan önceki kuşak mensupları olarak öğrenme tekniklerimizin farklı olmasının yararını yaşayarak öğrendik. Günümüzde iletişim teknolojinin içinden doğan öğrencilerin, okuma ve anlama kapasitelerini iyi analiz etmemiz gerekir. Gençler;  eleştirel okuma ve kritik ederek öğrenmeyi öğrenmek ve bir alışkanlık kazanmak zorundadır. Yoksa; ?pasif dinleme? veya slaytlardan yararlanarak ?iyi bir öğrenme? gerçekleşmiyor. Günlük hayatta öğrenme ihtiyacımızın karşılanmasında, yazılı veya ekran üzerinden olsun etkili okuma yöntemi gerektirmektedir. Bilginin yoğun üretildiği çağımızda, çağın gerisinde topal kalmamak için hızlı okuma etkili okuma ve etkili öğrenmeyi bilmemiz ŞART. Maalesef bizim eğitim sistemimizde etkili okuma ve çalışma özellikleri zamanında bizlere yeterince kazandırılamamıştır.?

AY: Öğretme değil öğrenme eylemini gerçekleştirmek daha mı önemlidir?

ORTAŞ: ?Ders çalışmak? ve ?okumak? bir ihtiyaca bağlı olarak gelişmeli ve ?isteyerek okuma? geliştirilmelidir.  Öğrenci olarak en önemli sorumluluklardan birisi; derslerini izlemek ve etkili öğrenmeyi sağlamaktır. İlk ve orta öğretimde 12 yaşına kadar (soyut düşünme becerisi gelişme başlama yaşı) öğretme etkili olabilir. Ancak yükseköğretimde öğretme olmaz, eğitim süreci başlar. Yani kişinin her olguyu ve olayı sorgulaması ve analizi etmesi gerekir. Kişi kendiliğinden bir sorumluluk duyacak ve önündeki yaşam yol haritasını nasıl mutlu ve etili kılacağını belirleyecektir. Üniversite, adı üzerinde; evrensel düzeyde öğrenme ve araştırma yapan, yaratıcılık sanat-teknik geliştiren , aynı zamanda birer felsefi tartışma kurumlarıdır. Her konuda fikir üretmek gibi bir sorumluluğu bulunmaktadır. Üniversite aynı zamanda üretilen bilginin teknolojiye dönüştürüldüğü yetkili ve güçlü kuramlardırlar. Gücünü doğadan ve onun üzerinde geliştirdikleri felsefi yaklaşımlardan alırlar. Ürettikleri veya kurguladıkları her bir ürün üzerine eleştirel yaklaşmak ve kritik analiz etmek, eleştirel okuma ve okuduğu şekil üzerinde değişik boyuta yaklaşımlar kazanmak zorundadır. Bunun için soyut düşünme becerisine sahip olmak gerekir. Bugün herhangi bir konuda, bir teknolojik ürün üretmememizin nedenlerinden biri, soyut düşünme beceresini kazanamamış olmamızdır. Bu, ciddi bir eksiklik olarak bizi üretkenlikten alı koymaktadır. Bu nedenle erken dönemde okumak- eleştirmek, okuduğunun üzerinden düşünmekte tartışma yaparak konunun anlaşılmasını sağlamayı öğrenmek zorundayız.

Doğan Cücenoğlu hocanın ifadesi ile, okumuş gibi (MIŞ gibi) yamak için değil de, geçekten amaca ve hedefe erişmek için okuduğumuzu anlamak ve ondan yeni bir bakış açısı kazanmak zorunda olmalıyız. Hayat boyu yeni şeyler öğrenmek zorunda olmamızdan dolayı, öğrenmeye ihtiyacımız vardır. Hiç bir şey olmasa bile çevremizde ve dünyada olup binleri okumak birisinin bize ilettiği bir mesajı bir doğu okumak ve anlamak için aktif okuyucu olarak yazılanı anlamamız gerekir bilinci ile hareket etmemiz gerekir. 

AY: Nasıl ders çalışılmalı, bazı pratik ip uçları olabilir mi?

ORTAŞ: Öncelikle belirli bir ?ereğe ve hedefe? sahip olmak gerekir. Sonra hedefe ulaşmak ve öğrenmeyi gerçekleştirmek için belirli bir ?yönteme? sahip olunması gerekir. Şöyle ki; Çalışma yapılacak materyal, ders notu, kitap görsel vs. belirlenmeli. Okunacak materyalin içeriği, hacmi belirlendikten sonra amaca ve zamana bağlı olarak çalışma planı yapılmalı. Nerde ve ne zaman en iyi öğrenmeyi sağladığınıza inanıyorsanız, o alışkanlığınızı ve tutumunuzu sürdürebilirsiniz. Önden hızlı bir okuma ile konu hakkında bilgi sahibi olunursa, bir sonraki çalışma ve okuma daha iyi anlaşılır. Anlayarak okuma için defter, kalem (gerekirse farklı renkteki kalemler) ve çizim için cetvel, pergel, hesap makinesi hazır bulundurulmalı. Anlamayı kolaylaştırmak için ne aradığımızı bilmeliyiz. Okunan kısımlar şematize edilerek anlamanın kolaylaştırması sağlanabilir. Analitik okuma ve çözümleme sonrası anladığımızı özetleyerek not alabiliriz. Not alma konusunda; kısaltma, sembol ve değişik işaretler kullanılabilir. (Bu konuda özel bir öğrenme ve yöntemin araştırması yaralı olur). Okuma ve çalışma bittikten sonra, kendi kendimize ne öğrendiğimizi tekrarlayarak kontrol edebiliriz. Konu ile ilgili varsa sorular çözülmeye çalışılır. Cevaplanmayan soruların neden cevaplandırmadığı yeniden irdelenmelidir. Nerde eksik kalındığı ve neyi yeniden çalışmak gerektiği belirlenmeli. Sonra yeniden sınav olmak ve eksikleri gidermeye çalışmak yaralı olabilir. Ders çalışma ile ilgili internet ortamında epey yazılı materyal bulunmaktadır. Verimli çalışarak öğrenmeyi gerçekleştirmek için kişinin farkındalığının yanında, iç disiplin sahibi olunması önemlidir. Sonuçta; öğrenme gerçekleşmişse, amaçlanan gerçekleşmiş demektir.

AY: Başarmak için zeka mı? Disiplinli çalışma mı gerekir?

ORTAŞ: Birçok tecrübe sahibi/başarı hanesinde ismi geçen bilim ve sanat insanları, başarının ancak; sabırlı, karalı ve disiplinli çalışma ile kazanıldığını belirtmişlerdir. Zekâ önemli, ancak, hayat hep zekâdan çok; disiplinli ve sabırla çalışanların hep başarılı olduğunu göstermektedir. Rahmetli Erdal İnönü bana çok zeki olmadığını ancak çalışma diplini kazandığı için üniversitede başarılı olduğunu belirtmişlerdi. Nobel ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar bir konferansında öğrencilere, zekâdan çok, çok çalışmanın önemini anlatmıştı. Aklın doğru yerde doğru kullanımı ve disiplinli çalışma ile olay ve olguların analiz edilmesi ve somut olguları elde etme, en etkili yöntem görülüyor.  Anlaşılacağı üzere akıl, zekâdan daha değerli bir özellik. Zeki insan çok ve çoğu sorunlarını çözememektedir. Akıllı kişi ise; konuyu detaylı analiz eder, sorunu çok yönlü olarak irdeler ve iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ölçer tartar. Akıl bu bağlamda önemli bir üstünlüğe sahiptir.

AY: Akıl ve zekâ okumayı nasıl etkili kılıyor?

ORTAŞ: Akıl, bir konuda; düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Zekâ ise, bir olayı; önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Akıl olay ve olgular arasındaki farklılığı fark etme ve  analiz etmeyi sağlar. Kişinin eğitimi yaşı ve görgüsü arttıkça akıl kullanımı artar. Akıl; uzun süreli sorunu çözmede analiz yapan, çözümleme oluşturan bir yetenek. Zekâ ise daha doğal ve kişinin bulunduğu ortamı erken fark etme ve adaptasyonu sağlar. Zekâ kısa süreli sorun çözen bir yeti. Uzmanlar, zekânın da zamanla geliştiğini belirtiyorlar. Okumanın önemini erken fark eden okumaya kendisini adar ve akıl kullanım yoluyla daha iyi anlamaya çalışır. Gelişmiş ülkelere baktığımız da, iletişim teknolojilerinin bir kısmının üniversite öğrencileri tarafından geliştirildiği görülmektedir. Çoğunlukla Stanford, California teknoloji, MIT, Harvard, Cambridge, Oxford, Zürih teknoloji üniversitesi (Eidgenossische Technische Hochschule), Münih Teknoloji, Tokyo Üniversitesi gibi nitelikli öğrenci çekebilen ve üniversite ortamlarında sağlanabilmektedir. Buralardaki başarının altında doğal olarak zeki ve erken fark eden ufukları ve algıları açık öğrencileri bünyelerinde bulundurmasının şüphesiz çok yararı vardır. Ancak ne kadar iyi öğrenci alsalar da, disiplin sahibi olmak ve araştırarak sorgulayarak çalışmak çok daha önemli olmaktadır.

AY: Öğretme tekniğimiz de değiştirmemiz gerekir mi?

ORTAŞ: Önümüzdeki dönemde öğrenme tekniğin de değişmesi kaçınılmaz olacak ve günümüz eğitim alt yapısına uygun olarak öğrencilerin öğrenme şekli de değişmiş ve çağın gereği olarak öğrencilerin konuları tartışma ekseninde çalışması sağlanmak zorunda kalacaktır. Belki öğrencilerin WEB ortamı veya diğer sosyal medya üzerinden, önceden bilgiye erişimi sağlanacak ve eldeki bilgi ekseninde konular detaylı olarak işlenecektir.  Veya dersten önce işlenecek konu, bir özet ön bilgi olarak öğrencilere iletilerek ve öğrencilerin konuya göre hazırlık yapması sağlanacaktır. Lisansüstü öğrenciler için belki bir hafta önceden yapacağı çalışma sonucunda yapacağı kritik okuma ve alacağı notlar ve anlamayı geliştirmek için konunun ?mentor? (yol gösterici bilgi ve deneyim sahibi, danışman) denetiminde tartışılması gerekecek. Mentorün konunun anlaşılması için yeni kaynaklar sunması ve o kaynakların okunması için teknik geliştirilmesi sağlanmalıdır. Hele hele robotları ve uzaktan eğitim ve video eksenli ders işleme sistemi altında hocaların ve mentorlerin daha eleştirel ve kritik yapma ve yaptırma becerisine sahip olması gerekebilir. Ayrıca hocanın en önemli özelliği; öğrenciye dersi ezberletmek değil, öğrencinin dersi tartışma tekniği içinde anlamasını sağlatmaktır. Bu bağlamda önümüzdeki dönemlerde üniversitelerde ders verecek hocaların daha çok yorum yapabilme becerisine sahip olması istenebilir. Yoksa robotlar veya paket dersler ekranlardan öğrencilere aktarılabilir. Hocanın yeni düşünceleri ve kaynakları öğrencinin kullanımına sunacak bilgi ve becerisine sahip olması gerekecektir. Özet olarak uzun zamandır kendimde ve öğrencilerimizde edindiğim izlenim ülkemiz eğitim sisteminin önemli eksikliklerinden biri öğrencilerime ders çalışma ve öğrenme becerileri nasıl kazandırılır? sağlayamamışız. Öğrencilerimiz enerjinin çoğunu; etkili olmayan okuma ve öğrenme sürecine ayırmaktalar. Sonuçta öğrenci en fazla ezberleyerek sınıf geçmeye çalışmakta, ancak etkili öğrenme gerçekleştiremediği için ?hayat başarısı? düşük olmaktadır. Konunun eğitim bilimcilerince temelden ele alınması ve öğretmen yetiştirme programı müfredatında mutlaka yer alınması gereklidir. 

Sonuç olarak; farklı teknikler ile öğrenme sağlayabiliriz. Genel ilke, başarılı öğrencilerin; farkındalığı yüksek, planlama yapabilen, çalışırken kendini dersine verebilen ve sonunda öğrenmeyi geçekleştirebilen kişi olmasıdır. Milyonlarca öğrencimizin etkili öğrenme teknik ve yöntemlerini öğrenmesi gerekiyor. Yoksa, çok sayıda ?yeterli eğitim ve öğrenmeyi gerçekleştirememiş? mezunla hiçbir sorunu çözemeyiz. Köy Enstitüleri geleneğinden gelen eğitim sistemimiz, bunu başaracak yapıdadır.

AY:Teşekkürler?