Kitap Oku: 'Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu? -39- 'PKK'nın İlişki Ağları Ortaya Çıkarılmalı'

Kitap Oku:

Hukukçu Dr. İrfan Sönmez'in adından çokça söz ettiren, okuyucunun beğenisini kazanmış, tarihe not düşen kitabı: ''Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu?'

Hukukçu Dr. İrfan Sönmez'in adından çokça söz ettiren son kitabı 'Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu?' ile okuyucularının karşısına bir kez daha çıkıyor.  Enpolitik olarak, tarihe not düşen ve önemli bir kaynak oluşturan bu kitabı, siz değerli okuyucularımızla okuma etkinliği teması ile her gün kısım kısım paylaşıyoruz... (Kitabı Bilge Oğuz Kitapevi (0212 527 33 65) veya Kitap Yurdu online kitap satış internet sitesinden edinebilirsiniz.)

'Kürt sorunu nedir' sorusu ile başlayan ve çok sayıda alt başlıkla cevaplar aranan kitapta 5'inci ve son bölümü 'Çözüm' ile konuya açıklık getirilerek çözüm önerileri sunuluyor. İşte okumanın otuz dokuzuncu kısmı...


PKK'NIN İLİŞKİ AĞLARI ORTAYA ÇIKARILMALI

-Örgütün ve onu yönetenlerin yaptıklarının anlatılması,ilişki ağlarının ortaya çıkarılması konusundaki görüşlerinize katılıyorum. Bu konuda çok az şey yapıldı.Ermenistan'la ilişkiler,Yunanistan'daki lavrion kampı,bayan Miterand'ın sınırsız desteği,Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın Paris'te öldürülen 3 PKK'lı kadından Fidan Doğan'ı tanıdığını söylemesi,Almanya,Hollanda,İsveç gibi ülkelerde yürütülen faaliyetler, örgütte ele geçirilen silahların menşeleri Kürt milliyetçiliğinin yoz ilişkilerini gösteriyor.Bunların mutlaka anlatılması lazım.

-Anlatmak için bölgede olmak gerekir,medya hiç bir zaman birebir ilişkinin bıraktığı etkiyi bırakmaz. İnsanlar üzüntüsünde,sevincinde yanında olanlara bağlanıyor. Sormayan,aramayan,kendisine dokunmayan ilişkilerden etkilenmiyor.Yukarıda bazı önekler verdiniz,mesela Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın Sakine Cansız ile birlikte öldürülen Fidan Doğan'ı tanıdığını söylemesi. Bir Cumhurbaşkanı bir teröristi niye tanır?  Hangi ilişki  böyle bir tanışıklığa vesile olmuş olabilir? Bunu anlatmaz,birliğimizin,kardeşliğimizin içine çomak sokanları göstermezseniz,bu tip ilişkiler -dünyada kabul görmek- gibi anlaşılır. Bugün uluslararası mücadeleler bazen terör örgütleri üzerinden yürütülür.Örgütler kendi adlarına savaşıyor gibi görünseler de bir vekalet savaşı yürütürler.Arkalarında kendilerini besleyen güçlerin kirli emelleri vardır.İki taraf da birbirini kullandığını düşünür. Asıl kullanılan örgütlerdir. Çünkü ölen,vurulan,kayıp veren, alanda mücadele eden onlardır..Örgütün arkasına saklananlara hiç bir şey olmaz. Biraz para, biraz silahları gider, karşılığını kat kat alırlar. Çünkü hedefe aldıkları ülkeyi kaosa sürüklemiş,istikrarsızlaştırmış,ekonomisini baltalayıp, enerjisini  tüketmişlerdir. İçinde problem olan bir ülke uluslararası politikada etkili olamaz. Önüne çıkan avantajları kullanamaz.Fırsatlar kaçıp giderken, o içindeki kanamayı durdurmakla meşgul olur.

BÖLGE SİYASETİNİ ÇEŞİTLENDİRMEK

-Anlatmak için gitmek lazım,bugün bölgede serbest rekabetin şartları var mı? HDP'yi eleştiren bir parti güvenlik sorunu yaşamadan bölgede propaganda yapabilir mi?

Bazı yerlerde yapar,bazı yerlerde yapamaz.Yapmanın şartlarını oluşturacak olan siyasi iradedir. Ülkenin her parçasında aynı güven ortamını sağlamak ülkeyi yönetenlerin görevidir. Daha önce sorduğunuz bir soruda -etnik milliyetçiliğin- karşısına çıkan her siyaseti faşizmle,baskıcılıkla suçladığını söylemiş ve sormuştunuz.Asıl faşizmi bölgede etnik bölücüler uyguluyor. Kendinden başkasına söz hakkı vermeyerek, seçim bürolarını kundaklayarak,icabında kurşunlayarak,propagandistlerini şehir içinde taciz edip konuşturmayarak bunu yapıyor. Bölgede HDP dışındaki partilerin seçim çalışması yapması,vatandaşla yüz yüze gelmesi neredeyse imkansız. Muhtarlar  köylerinde diğer partilere  oy çıkması halinde ölümle tehdit ediliyor. Apartman,sokak,mahalle,köy,kasaba,birimleri vasıtasıyla vatandaş mengeneye alınıp başka türlü hareket edemez hale getiriliyor. Bu korku ortamı farklı siyasetlere hayat hakkı tanımıyor. Vatandaşın gerçek iradesinin tecelli etmesi için öncelikle bölgede kamu düzeninin sağlanması,vatandaşın tek taraflı propagandaya maruz kalmaktan kurtarılması gerekiyor.

-Siz de mi bölgede verilen oyların korku unsuru yüzünden verildiğini düşünenlerden misiniz?

-Hayır ben o dediklerinizden değilim. Ancak bölgede HDP'ye verilen oylar içinde korku unsuru yüzünden verilmiş oylar olduğunu düşünüyorum.Korkuyu da iki şekilde ayırıyorum. Birincisi oy vermezsem başıma bir şeyler gelir şeklindeki klasik korku. İkincisi, bunlar kazanırsa her şeyimi kaybederim korkusu. Bu ikinci korkudan dolayı HDP'ye oy verenlerin oranı birinci korkudan dolayı verenlerden  fazladır. Önü alınması gereken esas korku da bu korkudur. Zihinlerde, kıyamet kopsa bu ülke bölünmeyecek algısı oluşturulursa bu korku izale edilir. O zaman devlet her halükarda galip gelecek, yanlış yerde durursam kaybederim düşüncesi daha rasyonel,daha pragmatist davranmaya itecek.Bu algıyı oluşturmak ülkeyi yönetenlerin vazifesidir.Bunun için de bölgede terörün  belinin kırılması,asayişin sağlanması gerekiyor.

-Söylediklerinizden şunu anlıyorum,bölgede siyasetin çeşitlendirilmesi gerekir diyorsunuz. 

Evet,etnik milliyetçilik gücünü bölgede siyasi tekel oluşturmaktan alıyor. Kimsenin bölgeye girip vatandaşı etkilemesini istemiyor. Başkalarını faşistlikle suçlarken en alasını kendisi yapıyor.İdeolojik dayanakları çok sağlam olmadığı için farklı fikirlere muhatap olması halinde kitlesinin bir kısmını kaybetmekten korkuyor.Seçim dönemlerinde diğer partilerin bürolarına yapılan saldırılar,konuşmacılarına esnaf ziyaretlerinde yapılan tacizler hep bu kaybetme korkusu yüzünden.Yazık ki, AKP dışında hiç bir parti bölgede çalışma yapmıyor. Halbuki, bu bir milli davadır,milletvekili çıkarmaktan daha önemli olan vatandaşa ulaşmaktır. Kırk yıldır bölgede tek taraflı  propagandaya maruz kalan vatandaşın, bir günde  bu etkiden kurtulması mümkün değildir.Vatandaşı kazanmak sabır,metanet ve kararlılık ister. Bu sabır gösterilmelidir.

-Bölge siyasetinin çeşitlendirilmesinden sadece mevcut partilerin bölgeye gitmesini mi kast ediyorsunuz, yoksa etnik siyasetin çeşitlendirilmesini mi kast ediyorsunuz?   

Her ikisini  kast ediyorum.HDP'nin hitap ettiği toplumsal alana hitap eden başka partiler de olmalı.Bunu deneyenler, bir şekilde tasfiye edildiler.PKK bölgeyi kendisine mecbur etmek istiyor. Başka seslere, başka fikirlere hayat hakkı tanımıyor.Hikmet Fidan bu nedenle öldürüldü.HÜDA-PAR'a yapılan saldırıların arkasında da aynı zihniyet yatıyor.Bölgede etnik milliyetçiliğin bir partisi, bu çerçevenin dışında kalanların bir çok partisi var.HDP hem demokrasiden bahsediyor,hem de kendi dışındaki partilere hayat hakkı tanımıyor.Bırakınız farklı partiyi eleştiriyi bile partiyi zayıflatacağı gerekçesi ile ihanet olarak değerlendiriyor.Bölücülüğün topluma vaat ettiği dünya budur. Eleştirinin,tenkitin,farklı politikaların olmadığı bir dünya.Hapishanelerde mahkumlara tek tip elbise giydirilir,Kürt milliyetçiliği zihinlere  tek tip elbise giydiriyor. Bundan daha büyük despotluk olur mu?

-Etnik siyasetin çeşitlendirilmesinden kastınız ne,devlet rakip partiler mi kursun,bu ne kadar doğru olur?

Öyle bir şey kast ettiğimi sanmıyorum.Kastım, toplum mühendisliği veya yapay partiler kurmak değil.Bölgede güven ortamı tesis edilirse farklı düşünenlerin kendilerini faklı organizasyonlar altında ifade etmelerinin önü açılır. Bugün terör örgütü, farklı adlar altında muhalefet yapmanın zeminini yok etmiş durumda. Devletin görevi parti kurmak değil,kamu düzenini sağlayarak insanların -fikir açıklama ve örgütlenme özgürlüklerinin- önündeki engelleri kaldırmaktır.Etnik milliyetçilik homojen bir yapı değil. HDP'ye oy verenlerin hepsi aynı şeyleri düşünerek oy vermiyor. Bazıları ayrı vatan, ayrı siyasi örgütlenme hayal ederken diğer bazıları  daha demokratik bir Türkiye hayal ediyor.Bazıları bireysel hak ve hürriyetlerin genişletilmesini isterken, bazıları kolektif hakların verilmesini istiyor.HDP'ye, amaçlarına katılmaktan ziyade,  sadece Kürt partisidir diye oy veren bir kitle de var.Bağımsızlığın hayal olduğunu,daha gerçekçi politikalar izlenmesi gerektiğini savunanları da küçümsememek lazım.Güneydoğu'yu bir bütün olarak tek etnili düşünmek ne kadar yanlışsa,HDP tabanını da tek renkli olarak görmek o kadar yanlıştır.

-Bu dediklerinizi gerçekleşmesi için terörün bitmesi şart. Çünkü terör devam ettikçe kitleleri korku yönetmeye devam eder.

Terörle milliyetçilik karşılıklı olarak birbirlerini beslerler. Birinin tükenmesi ötekinin hayat damarlarının  kesilmesi anlamına gelir. Terör uzadıkça, kazanacaklar kanaati artar,taraftarlar çoğalır,devlete direnmenin prestiji yeni  çevrelerin harekete katılmasına neden olur.Daha kötüsü etnik çatışma yaşayan topluluklarda azınlık ve çoğunluğun birbirleri hakkındaki imgelerinin zamanla olumsuzlaşmasıdır. Bu da iki tarafı birbirini dinleyemez,diyalog kurulamaz hale getirir.Bunu daha önce tafsilatıyla izah etmiştik.Bizim terör dediğimiz şeye teröristler savaş diyor. Bu bilinçsiz bir tercih değil.Charles Tilly, Devletler savaş yapar,savaşlar da devletleri,der.PKK devlet olmak için kendince bir savaş tarihi oluşturuyor.Bunun bir an önce bitirilmesi lazım.Aksi takdirde Tilly'nin dediği olur, bu terör bir PKK devleti ouşturur. Buraya kadar söylediklerimiz terörle mücadelenin şart olduğu ancak bölücülüğün sadece -askeri araçlarla- bitirilemeyeceği gerçeğidir.Silaha karşı silah,fikre karşı fikirle çıkmak,kullanılan tüm iğfal ve propaganda vasıtalarının ellerinden alınması gerekir.

(YARIN 'ÖCALAN İLE ÖRGÜTÜN İRTİBATI KESİLMELİ' BAŞLIĞI İLE DEVAM EDECEK)