Şehir Üniversitesine 'içerden' bakmak: Öğrenciler kaygılı, aileler huzursuz...

Şehir Üniversitesine

Halkbank'ın varlıklarına koruma tedbir kararı getirdiği Şehir Üniversitesi çalışmaz durumda bırakılmaya çalışılırken Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca  Şehir Üniversitesi?ne 'içerden bakmaya' davet etti. 

 ?Şehir?e içerden bakmak? isimli bir yazı kaleme alan Nihal Bengisu Karaca?nın ?Bizim geleneğimizde camiye ve okula haciz gitmez? dedi. 

İşte Karaca'nın o yazızı:

Türkiye?de bir eğitim kurumu, özel bir vakıf üniversitesi, 2008?de kurulmasına rağmen uluslararası düzeyde yetkinlik kazanmış, sosyal bilimler bağlamında genç yaşına rağmen ?marka? olmuş bir kurum, Şehir Üniversitesi, oldukça zor günler yaşıyor. 14 Ekim 2019 tarihinde üniversite, kamuoyuna bir kamu bankasının bütün banka hesaplarına ihtiyati haciz koydurduğunu ve hiçbir mal varlığına ulaşamadığını açıkladı. Bunun anlamı, Üniversite su, doğalgaz, elektrik, internet faturaları gibi günlük harcamalarını yapamıyor. Rutin fonksiyonlarını gerçekleştiremiyor. Çalışan maaşlarını ve yüzlerce öğrencinin bursunu ödeyemiyor. Üniversitenin desteklediği (1000?den fazlası 87 ülkeden gelen) yaklaşık 8000 insanın hayat standartları bir anda destabilize oldu. TÜBİTAK, ERASMUS, AB gibi araştırma 

fonlarına erişim sağlanamıyor. Üniversitenin destek almak için imzaya sunduğu metinde şu ifadeler var: ? Üniversitenin hesaplarına tedbir konması demek, 8000 insanın şimdileri ve geleceklerini haksız yere ciddi belirsizlikler içine atmak demek. Bu sayının 1000?den fazlasının kendi ülkelerinden Türkiye?ye ve eğitim ahlakına güvenerek ve yeri geldiğinde 

belirsizliklerden kurtulabilmek için geldiğini göz ardı etmek, varlıklarını yok saymak demek. Fikrî, dinî, kültürel çeşitlilikler içerisinde bir arada yaşayabilen bir topluluğun güvenli alanını yok etmek demek. Türkiye?de hukuka olan güvenin zayıflatılması demek?

ÖĞRENCİLER KAYGILI, AİLELER HUZURSUZ 

Ana muhalefet partisi konuyu kısmen gündemine taşıdı. İktidar partisi ise sessiz. AK Partili 

siyasetçiler konuyla ilgili açıklama yapmıyor. Çocuklarını ilk fikri muhtevasını dünya ile 

yarışabilecek kodlara ve standartlara sahip olan ve kendi kültürüne yabancılaşmamış bilim 

adamları bilim kadınları yetiştirme idealinde bulan Şehir?e göndermiş ailelerin kafası 

karışıyor. 

Öğrenciler zaten allak bulak olmuş durumda. #şehirhepimizin inisiyatifindeki paylaşımlara 

bakıyorum günlerdir. Pırıl pırıl öğrenciler, akademisyenler, öğretim ve araştırma görevlileri 

yaşadıkları dram üzerinden öfkeye kapılmadan, siyasetin şu ya da bu tarafında durmadan, 

taşkınlık emaresi göstermeyen barışçıl bir eylemsellikle dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. 

Üniversitelerini ve yüksek puanlar alarak elde ettikleri ?bu okulda okuma haklarını? 

korumaya çalışıyorlar.

Yetişkinler korkar ve konuya girmemek için o tarafa bakmamayı seçerken, diğer üniversitelerde okuyan yaşıtları onlara destek vermek için videolar çekip sosyal medyada paylaşıyor. Bilinen ve en çıplak gözle bile görülebilen bir şey var: O da gençlerin doğalgaz vanasının kapandığı, elektrik ve suyun sınırlandığı, ısınma ve barınma şartlarının zorlaştığı, hocaların maaşlarını alamadığı bir ortama nasıl gelindiğini, bunu hak etmek için ne yaptıklarını anlayamıyor olmaları. Eh çünkü, İstanbul Şehir Üniversitesi; ÜniAr tarafından gerçekleştirilen ?Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması 2019?da, tüm üniversiteleri kapsayan ?Genel Memnuniyet? sıralamasında, yine 14. sırada. En yüksek puan olan ?A+? notuna sahip. ?Vakıf Üniversiteleri Genel Memnuniyet? sıralamasında ise 2018?de olduğu gibi bu yıl da 8. sırada. 

Nobelli Aziz Sancar bu üniversitenin mütevelli heyetinde. 

Bizim geleneğimizde camiye ve okula haciz gitmez.

Peki o zaman Şehir bunu neden yaşıyor?