Geçtiğimiz gün 'FİLTRELİ Başkanlık Sistemi' başlığı ile termik santral tartışmalarına ilişkin bir yazı kaleme alan Ocak medya köşe yazarı Veysi Dündar, Sözcü köşe yazarı Yılmaz Özdil'in 'Hazır veto edilmişken, karşıymış gibi görünüp, saray fedailiği yapanlara da filtre takılmalı, etrafa saçtıkları algı partikülleriyle yurtsever insanların zihin atmosferi zehirleniyor' tweetini alıntılayarak cevap hakkı doğdu dedi ve Soner Yalçın'ın 'AKP'deki derin güç' başlıklı yazısını ele alan yeni bir yazı yazdı.
Soner Yalçın'ın yazısında geçen ifadeleri 'Pinokyo' masalı ile açıklayan Veysi Dündar,
'Mahir Ünal ve Mehmet Muş gibi isimlerin pozitif yönlerini bize tanıtan yazıyı çocuklarınıza masal olarak okutabilirsiniz. Bu masalın bir diğer adı da Pinokyo olmalı. Bize yaşadığımız ülkeyi, bu ülkenin son 20 yılını ve bunun son ekstra yıllarını yaşatan iktidarı adeta ?küllerinden doğan Anka gibi? pazarlamaya çalışan yazarın, uzayan burnunun bilgisayar ekranından fırlayacağını bile tahayyül edebilirsiniz.
Çatırdayanın ?AKP mi yoksa Pinokyonun zorladığı bilgisayar ekranı mı?? olduğunu zaman içinde anlayacağız?' dedi.
İşte Dündar'ın 'Muhafız Alayının Taze Neferi' başlıklı yazısı:
'Cevap hakkı doğuran yazı son günlerde tıp alanında da kalem oynatan yazardan geldi.
Şükür ki ülkede Sözcü var. Düşünsenize aynı anda aynı notayı basan havuz gazetecilerinin sıkıcılığını. Aynı manşeti atan 5 gazetenin yazarından ne beklersiniz? Zaten azıcık farklı kelam edeni kapı önüne koyuyor patronlar.
Lakin muhalif basında da derin bir kafa karışıklığı yok değil.
42 yaşındayım ve oldukça genç hissediyorum.
Lakin tıptan dağcılığa her konuda alim bir yazarın, eğlenceli bulduğu metaforik ifadeyi, ben hiç de eğlence olsun diye kaleme almamıştım.
Neticede eğlencenin kralı da sosyal medyada ama sosyal medya sadece eğlence için mi? Bizim de aralarında bulunduğumuz düşünce sahiplerinin toptan eleştiriye mazhar olduğu yazıya bakacak olursak sosyal medya ne eğlenceli ne de öğretici. Çünkü yazının içinde sosyal medyaya dair hiçbir referans yok.
Belli ki yazar sosyal medya kullanmıyor. Daha doğrusu sosyal medyayı çokça kitap pazarlamak için kullanıyor. Eskiden kapıdan satış vardı. Şimdi satışlar twitterdan. Gerçekten de 1,6 milyon takipçili hesap eskinin ansiklopedi satıcılarını andırıyor. Kitaplarımı şuradan alabilirsiniz burada bulabilirsiniz vs.
Meşhur tabu oyununda olduğu gibi, bazı sözcükleri kullanmadan veto meselesini anlatmaya girişen yazarın gayretini takdir etmemek imkansız.
Sosyal medya demeden yazıyı tamam etmiş ama CNN Türk?ün adını anmaktan geri durmamış. İnsan hayret etmekten gerçekten kendini alamıyor.
Peki filtre mevzuunu olguları kafasına göre kullanarak anlatan yazar, bu yazıda neden bahsediyor?
Aslında benim de dahil olduğum grubu tahkir etmek için bulduğu geyik muhabbeti metaforuna kafiye olsun diye konuya ?kaz?dan giriyor. Kaz ve geyik diyalektiği ile başlayan yazı sonrasında belirsiz bir Erdoğan?dan da güçlü bir AKP içi odak işareti etrafında dönüyor.
Ama sadece dönüyor.
Bir türlü sadede gelmiyor.
Sürekli belirsiz bir odağın AKP?de Erdoğan?a rağmen hareket ettiğinden dem vuruyor. Kimdir belli değil, sonuçta veto edilen yasayı ?Erdoğan?a rağmen!? Meclisten geçirecek kadar güçlüler ama Erdoğan?ın karşı olduğunu bildikleri halde kanunun veto yiyeceğini göremeyecek kadar saflar.
Aslında yazı dikkatle okunduğunda yazar için pek hayırlı olmayan bir haber vermemizi de zorunlu kılıyor. Koskoca Türk tipi başkanımız Dış Politika ile o kadar haşır neşir ki, filtre mevzuuna ilgi gösterememiş ve bu konuda yanlış bilgiye sahip olmuş.
Kadir-i Mutlak koskoca Başkan seçeceksiniz üç tane bacanın filtresine dair yanlış fikre mutmain olacak? Bence yazar titremeli kendine dönmeli ve Başkan otoritesini sorgulayan sözünü en kısa sürede düzeltmeli.
Konuyu belirsizlik eşiğinde tutarak tekrar kaza bağlayan yazarın; yazısının ana fikrini anlamasak da, yardımcı fikrin ?AKP?nin aslında Erdoğan demek olmadığı?na ikna olmamız gerektiğine şüphe yok.
Kendisi geyik diye beğenmiyor ama yazısından benim çıkardığım sonuç bir sonraki seçime Sn. Erdoğan AKP?nin iki ayrı kanadının adayı olarak katılabilir.
Tabii tek kişi olduğu için alınacak oylar toplansa da, en azından hangi kanadın ağır bastığını anlamamız açısından faydalı bir deneysel seçim süreci olabilir.
Konuya dair benimle hem fikir olan ve zaman zaman başka konularda eleştirsem de, duruşundan taviz vermemesi ile takdiri hak eden Yılmaz Özdil ise sivri dili ile durumu ?Saray Muhafızlığı? olarak tarif etti.
Erdoğan?ı hafife alıp mazur gösteren ve üstelik bunu canla başla çaba harcayan milyonlarca sosyal medya kullanıcısı duyarlı vatandaşı; hiçe sayarak yapan bir söylem için, Özdil?in tanımlamalarının fazlası yoktur.
Mahir Ünal ve Mehmet Muş gibi isimlerin pozitif yönlerini bize tanıtan yazıyı çocuklarınıza masal olarak okutabilirsiniz. Bu masalın bir diğer adı da Pinokyo olmalı. Bize yaşadığımız ülkeyi, bu ülkenin son 20 yılını ve bunun son ekstra yıllarını yaşatan iktidarı adeta ?küllerinden doğan Anka gibi? pazarlamaya çalışan yazarın, uzayan burnunun bilgisayar ekranından fırlayacağını bile tahayyül edebilirsiniz.
Çatırdayanın ?AKP mi yoksa Pinokyonun zorladığı bilgisayar ekranı mı?? olduğunu zaman içinde anlayacağız?'