Doğu Türkistan davasının yılmaz savunucusu merhum İsa Yusuf Alptekin vefatının 23. sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve şükran ile anılıyor...
Büyük Türkistan'ın önemli parçası Doğu Türkistan'ın efsanevi lideri, Doğu Türkistan'daki Çin zulmünden ve esaretinden kurtulmak nice mücadeleler veren sayısız değerli isimden ilk akla gelenlerden biridir İsa Yusuf Alptekin... Onun hayatı ve mücadelesi milleti için bir ışık olup Türk milletinin gönlünde adeta taht kurmuş, İsa Yusuf Alptekin adı Doğu Türkistan ile âdeta özdeşleşmiştir.
'90 yaşıma geldim. Gözlerimi kaybettim. Fakat içindeki mücadele azmi ve doğu türkistan'ın istiklaline kavuşması arzusundan hiçbir şey kaybetmedim. ' -İsa Yusuf Alptekin-
İsa Yusuf Alptekin ömrünü Doğu Türkistan halkının hak ve hürriyetlerini savunmakla geçirmiş önemli bir şahsiyettir.
Doğu Türkistan toprakları Türklerin eski devirlerden beri yaşadıkları bir bölge olup, en eski Türk yurdudur. Bu topraklarda Sakalar (İskitler), Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Karahanlılar gibi Türk devletleri hüküm sürmüşlerdir.
Çin ile Doğu Türkistan arasında uzun yıllar barış dönemi yaşanmıştır. Ancak bu barış dönemi 1759 yılında Doğu Türkistan’ın Çin-Monçu İmparatorluğu tarafından işgal edilmesiyle son bulmuştur. 1884 yılında aynı imparatorluk tarafından ilhak edilen Doğu Türkistan’ın adı “Yeni Müstemleke”, “Yeni Kazanılan Yer” anlamına gelen “Şincang” olarak değiştirilmiştir.
Rusya da Çin gibi 1851 yılından beri Doğu Türkistan’ı kendi hakimiyeti altına almak için uğraşmaya başlamıştır.
Rusya ve Çin’in baskılarına rağmen Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler bağımsızlıklarını kazanmak amacıyla pek çok kez ayaklanmışlardır. Hatta birkaç kez bağımsız devletlerini kurmayı da başarmışlardır. Fakat her seferinde Çin’in ve Rusya’nın baskısıyla karşılaşmışlardır.
1944’deki İli ayaklanması sonucu İli’de kurulan hükümete Rusların yardım etmesi üzerine Çinliler Çin parlamentosunda Türkistan Davasını savunmakta olan bir kısım Doğu Türkistanlı Türkleri önemli görevlere getirdiler. Göreve gelen Türklerin milli bir politika izlemeleri Rus ve Çin hükümetlerini rahatsız etti. Bunun üzerine Çin hükümeti Mesut Sabri’yi Genel valilikten, İsa Yusuf Alptekin’i de hükümet genel sekreterliği görevlerinden aldı. Komünistler Doğu Türkistan’a hakim oldular.
'Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi, türkiye'nin hakkı olsun... ' -İsa Yusuf Alptekin-
Böylece İsa Yusuf Alptekin, Muhammet Emin Buğra ve binlerce Uygur ve Kazak Türkü Hindistan ve Pakistan’a iltica etmek zorunda kaldı.
Ancak Doğu Türkistan Türklerinin bağımsızlık hareketleri yer yer devam etmektedir. Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler dini ve kültürel haklar ile her türlü temel insan haklarından mahrum bir şekilde varlıklarını devam ettirme mücadelesi vermektedirler.
Burada İsa Yusuf Alptekin’in Doğu Türkistan için verdiği mücadele anlatılmaya çalışılmaktadır.
İsa Yusuf Alptekin 1901 yılında Yenihisar’da dünyaya geldi. Annesinin adı Ayşe, babasınınki ise Kasım Hacı Muhammed Ali’dir. On iki kardeşi olmasına rağmen kendisi ve iki ağabeyi dışındaki kardeşleri öldü.
İsa Yusuf Alptekin ilk eğitimine “Yakup Ahun Molla Mektebi”nde başladı. Ancak O, bu okula devam ederken bulundukları kazanın Çinli kaymakamı kendisinin Çin okuluna göndermelerini istedi. Babası din eğitimi almasına izin verilmesi talebinde bulundu. Bu istek Çinli kaymakam tarafından kabul edildi. Bir süre sonra babası Çinli kaymakamla görüşerek iki saat Türkçe dersi verilmesini rica etti. Bunun için de izin alındı. Böylece İsa Yusuf Alptekin’in bu okula girmesiyle elde edilen ilk fayda , Müslüman Türk öğrencilerin Çince eğitim yanında Türkçe ve din dersi de okumaya başlamış olmalarıydı.
İsa Yusuf Alptekin öğleden önce Hacı Mahdum Medresesi, öğleden sonra da Çin okuluna gitti. Daha sonra bu medreseden ayrılıp “Ruzi Ahun Halfetim Medresesi”ne geçti. Batı Türkistan’a seyahat edinceye kadar birkaç yıl bu medresede eğitimine devam etti.
İsa Yusuf Alptekin’in Doğu Türkistan’daki eğitim hayatı adı geçen okullarda geçti. Çünkü Doğu Türkistan’ın bu bölgesinde henüz bu tür okullardan başka modern ve yüksek eğitim yapabilen okullar açılmamıştı. Batı Türkistan’a gittikten sonra Andican’da bulunuşunu fırsat bilerek kendisini yanında götüren Çin konsolosu Çin Deli’den okumak için yardım istedi. Fakat konsolos işlerin yoğunluğu yüzünden bu isteğini geri çevirdi. Yalnız Rusça öğrenmesi için kendisine bir öğretmen tuttu. İsa Yusuf Alptekin Batı Türkistan’da kaldığı altı yıllık süre içinde de yüksek tahsil yapma imkanı bulamadı.
Meşrep Türkistan’da insanlara ahlak, terbiye ve görgü kurallarını öğreten bir kültür ocağına verilen isimdi. Değişik meslek sahiplerinin veya aynı meslek grubundan olanların haftada bir veya birkaç defa yaptıkları toplantılardı. Bu meşreplerde halkın sosyal ve kültürel hayatı en belirgin bir biçimde görülürdü.
İsa Yusuf Alptekin’in katıldığı ilk meşrep mahalledeki çocukların düzenledikleri meşrepler olmuştu. İsa Yusuf Alptekin’in katıldığı meşrebin yiğitbaşısı Sıddık AHUN’un vefatından sonra meşrebin yiğitleri ocağın kurallarına uyan bir kişi olduğu için kendisini yiğitbaşı seçtiler.
İsa Yusuf Alptekin çalışma hayatına Çin okulunda öğrenciyken başladı. Toprak vergisinin toplanmasına yardımcı olmak için yılda birkaç ay çalışıyordu.
Daha sonra Çince eğitim yapan bir okula Türkçe öğretmeni olarak tayin edildi.
1923 yılında Yenihisar’a kaymakam tayin edilen Çin De Lİ’ye Türkçe dersi verdi. Bu arada harici irtibat memurluğuna yardımcı tayin edildi.
1926 yılında Yenihisar kaymakamı Çin De Lİ Endican’a konsolos tayin edildi. İsa Yusuf Alptekin'i de tercüman olarak yanında götürdü.
Batı Türkistan’da altı yıl kalan İsa Yusuf Alptekin bugün Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan Cumhuriyetlerinin sınırları içinde kalan önemli merkezleri ziyaret etti. Moskova’ya ve Petesburg’a gitti. Sibirya ve Mançurya yoluyla Pekin’e gidip geldi. Bu seyahatleri sırasında Doğu ve Batı Türkistanlı, İdil Urallı, Kırımlı, Azeri, Rus ve Çinli birçok önemli kişiyle görüşerek çeşitli konularda fikir alışverişinde bulundu.
Doğu Türkistan Türklerinin içinde bulundukları durumdan kurtulmak için ne ayaklanmaları ne de sesiz kalmaları sonuç vermiyordu. Bu nedenle Batı Türkistan’da bulundukları zaman değişik kişilerle görüşerek fikir alışverişinde bulunarak esaretten, fakirlikten ve geri kalmışlıktan kurtulmanın çarelerini arıyordu. Doğu Türkistan’ın durumunu komşu devletlere ve Müslümanlara anlatmakla belki dünyanın ilgisini buraya çekip Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara biraz hak tanımasını sağlamaya çalışıyordu.
İsa Yusuf Alptekin Batı Türkistan’da iken Doğu Türkistan’da bir ayaklanma oldu. Ayaklanmayı bastırmaya gelen vali Ruslardan yardım istedi. İsa Yusuf Alptekin’in zamanında komünistlere güvenmemesi gerektiği konusunda uyardığı kişilerden bazıları bu işgal sırasında öldürüldü. Öldürülenler arasında İsa Yusuf Alptekin’in büyük ağabeyi ve amcası da vardı.
İsa Yusuf Alptekin de, Batı Türkistan’da bulunduğu süre içinde yapmış olduğu temaslar sonucunda Doğu Türkistan’ın durumunu düzeltmek için mutlaka bir liderin olması fikri oluşmuştu. 1930 ve 1940’lı yıllarda Doğu Türkistan’da kendisi dahil Mesut Sabri, Mehmet Emin Buğra, Ahmet Can Kasmi olmak üzere dört lider adayı çıkmıştı.
1930’lara gelindiğinde Doğu Türkistan’da Çin ve yerli işbirlikçilerin halk üzerindeki baskıları artmıştı. Bunun sonucu yer yer ayaklanmalar çıkmaya başladı.
Kumul’da başlayan ayaklanmalar üzerine Doğu Türkistan’ın Çinli valisi Ruslardan yardım istedi ve buna karşılık Ruslara Doğu Türkistan’da ticari bazı ayrıcalıklar tanıyan bir anlaşma imzalandı.
İsa Yusuf Alptekin Batı Türkistan’a gittiğinden beri Doğu Türkistan’a komünist yönetimin hakim olmasından endişeleniyordu. Daha sonra Komünizm’i benimseyen Çinli genel valinin Ruslara ticarî ayrıcalıklar vermiş olması hem de Urumçi ve İli’de yaptığı görüşmeler bu konudaki endişelerinin yersiz olmadığını gösterdi. Bu nedenle Çin’e gitme kararı aldı.
Çin De Li’ konsolosluktan ayrılınca İsa Yusuf Alptekin de görevinden ayrıldı. Konsolos onu iyi bir göreve tayin ettirmek istedi. Ancak o daha önce Taşkent’te okuma fırsatı bulamadığı yeğenini okutmak amacıyla Çin’e gitmek istediğini söyledi. Yolculuk sırasında Harbin’de Tatarlarla görüşmeler yaptı. Bu arada da Çinli Müslümanlarla da görüşmelerde bulundu. Daha sonra kendisine okumak için Çin’e gitmek üzere kendisine katılan bazı Doğu Türkistanlılarla Tenzin’e oradan da Nankin’e geçti.
Nankin’de saygınlık kazanmış Doğu Türkistanlılar sayesinde önemli Çin yöneticileriyle görüştü ve onlara Doğu Türkistan’daki halkın Çin yönetiminden dolayı çektiği sıkıntıları anlattı. Halkın bu durumdan kurtulmak için Kumul ayaklanmasını çıkardığını, ayaklanmayı bastırmak için Ruslardan yardım istediğini buna karşılık Ruslara yapılan ayrıcalıkları anlattı. Ancak bu anlattıkları Nankin’deki Doğu Türkistan temsilcisi tarafından iyi karşılanmadı. Fakat Maarif Vekaletine gidip gelirken tanıştığı kişiler aracılığı ile kendisine, yeğenine ve beraberinde getirdiği hemşehrilerine üniversitede burs, pansiyon ve öğrenim hakkı sağladı.
İsa Yusuf Alptekin, Çin De Lİ ve ağabeyinden memleketine dönmesini isteyen mektuplar aldı. Fakat onun amacı Doğu Türkistan için mücadele vermek olduğundan geri dönmedi. Görüşmelerinin bir kısmından sonuç almasa da girişimlerini sürdürdü.
İsa Yusuf Alptekin, Çin yönetimine Doğu Türkistan’daki baskılarına son vermeleri gerektiğini, aksi taktirde Rusya’nın burayı ele geçireceğinden endişe duyduğunu dile getirdi. Bu sorunun Doğu Türkistan’a tam muhtariyet verilerek halledilmesi gerektiğini anlattı. Ayrıca buraya bir Türk valinin atanmasını ve Sincan isminin değiştirilmesi düşüncelerini iletti.
Gerekli düzenlemeler yapılmadığı takdirde yakın gelecekte ayaklanmaların bütün memlekete yayılacağına dikkat çekti.
6 Ocak 1933’te Turfan halkı Maksud, Mahmud ve Mevsul’un yönetiminde Çinlilere karşı ayaklandı. Hoten’de Mehmet Emin BUĞRA’nın başlattığı hareket Sabit Damullah'ın ona Kaşgar’da katılmasıyla güç kazandı ve Sovyetler Birliği’nin güneydoğu sınırına kadar ulaştı. Aksu’da ve Altay’da ayaklanmalar oldu.
Ayaklanmaların orada da çıkması üzerine daha önce görüştüğü general Ho Yo ZU, İsa Yusuf Alptekin’i Genel Kurmaya çağırarak dediklerinin doğru çıktığını bu nedenle fikirlerinden faydalanmak için kendisini Genel Kurmay başkanlığına bağlı sınır işleri teşkilatına müşavir tayin ettiklerini bildirdi. Görevine başladıktan sonra haftada bir toplanan komisyonlara katıldı. Bu toplantılarda, çıkan ayaklanmaları bastırmak için ne gibi barışçı önlemlerin alınabileceği sorulduğunda yine aynı fikirlerini savundu. Muhtariyet verilmeyeceğine göre muhtariyete yakın bir hak verilir ve konu bu şekilde çözümlenirse Çin hükümetinin de kârlı çıkacağını ifade etti.
Nanking hükümeti tarafından Urumçi’ye yapılan hücumları durdurmak amacıyla buraya görüşmeler yapmak üzere bir heyet gönderildi. İsa Yusuf ALPTEKİN de bu heyetin müşavirliğine getirildi. Ancak yapılan bu görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmadı. Bu arada bazı yetkililerin Kumul’u ziyaretleri sırasında Çin askerlerinin yapmış olduğu tahribatı görmeleri üzerine tedbirler alındı. Ruslarla anlaşma yaptığı iddia edilen genel vali, 29 Ekim 1933 te İsa Yusuf Alptekin’in ve Nankin’deki Doğu Türkistanlıların girişimleri üzerine tutuklandı. Yapılan mahkeme sonucu on yıl hapis cezası aldı. Ancak beş yıl yattıktan sonra hastalık sebebiyle serbest bırakıldı.
İsa Yusuf Alptekin ve arkadaşları bundan sonraki çalışmalarını bir cemiyet adına yapmaya karar verdikleri için bu konuda faaliyetlerini yoğunlaştırdılar. Böylece bir teşkilatta toplanacaklardı. Ayrıca “Çin Türkistan’ının Avazı” adını alacak bir dergi de çıkaracaklardı. Bu çalışmalar devam ederken hapisten çıkan vali ve onun yanında yer alan bazı kişiler tarafından faaliyetleri engellenmeye çalışıldı. İsa Yusuf Alptekin Genelkurmay müşavirlik görevinden alındığı gibi mahkemeye ve divan-ı harbe verildi. Çıkardıkları dergi kapatıldı.
İsa Yusuf Alptekin ve arkadaşları bütün bu engellemelere rağmen millî benliklerini yaşatmak ve kabul ettirmek için çalışmalarını devam ettirdiler. Bu amaçla folklor ekibi kurarak gösteriler yapmışlar ve bu gösterilerden önce konferanslar vererek davalarını anlatma fırsatını bulmuşlardı.
Çıkan ayaklanmalar sonucu millî kuvvetlerin birleştirilmesiyle 12 Kasım 1933’te merkezi Kaşgar olan bir devlet kuruldu. Şarkî Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığına Hoca Niyazi başbakanlığına da Sabit Damolla getirildi. Devletin anayasası, kabinesi, Erkin Türkistan adında bir gazetesi vardı. Kurulan hükümet Türkiye, Avrupa, Amerika ve Çin basınında da yer aldı.
İsa Yusuf Alptekin 1936 yılında Doğu Türkistan’ı temsilen Çin Millet Meclisi üyeliğine seçildi.
İsa Yusuf Alptekin yalnızca Doğu Türkistan için değil bütün Türk toplulukları için iyi hayat şartları istiyordu. Bu arada dört yıldır görüşemediği eşini ve oğlunu ağabeyi Çin’e getirdi.
Batı Türkistan’da iken kendisinin pek çok konuda aydınlandığını, ufkunun genişlediğini fark eden İsa Yusuf Alptekin Doğu Türkistan için değişik İslam ülkelerinde bulunan Mahmut Muhuti, Mehmet Emin Buğra Beyler gibi Doğu Türkistan’ın vatansever insanlarıyla görüş alışverişinde bulunmak istiyordu. Ayrıca Hindistan, Afganistan, Türkiye gibi ülkeleri de ziyaret etmeyi düşünüyordu. Bu amaçla seyahate çıkmayı arzu ediyordu. Ancak bu seyahate çıkabilmesi için hem Çin hükümetinin izni hem de para gerekiyordu. 1938’de Cemiyeti Akvam-ı Mazharat Türk Kurumu adlı cemiyet tarafından Japon-Çin anlaşmazlığında Çin’e destek temini amacıyla görevlendirilmesiyle Çinli bir tercümanla İslam ülkeleri ve Türkiye’yi ziyaret etti. 13 Ekim 1938 de yanındaki tercümanla birlikte Hindistan’a gitti.
Müslimilig Partisi’nin başkanı veya bir başka bir deyişle bütün Hindistan Müslümanlarının lideri Muhammed Ali Cinnah Nehru ve Gandi’yle görüştü.
14 Ocak 1939 günü Bombay’dan Suudi Arabistan’a gitti. 6 Mayıs 1939 günü İstanbul’a geldi. Öncellikle Doğu Türkistanlı hemşerilerini ziyaret etti. Onlar aracılığıyla İttihat Terakki zamanında Talat Paşa tarafından Doğu Türkistan’a gönderilen Ahmet Kemal İlkul’a takdim edildi.
İsa Yusuf Alptekin İstanbul’dayken Türkiye’nin Afganistan büyük elçisi Memduh Şevket Esendal da iznini geçirmek üzere İstanbul’ da bulunuyordu. Büyükelçi kendisini çağırıp görüştü. Bu görüşmede dış Türkler ve tabii Doğu Türkistan Türkleri hakkında bilgi sahibi olan Esendal’la görüş alışverişinde bulundu.
16 Mayıs 1939 da Ankara’ya geldi. Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu ile görüştü. Saraçoğlu kendisine nasıl yardımcı olabileceğini sordu. Cevaben cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet erkanını görmek istediğini, okulları, fabrikaları, önemli çalışmalar gösteren yerleri gezmek istediğini belirtti. Saraçoğlu’nun yardımlarıyla istediği kişilerle görüşme ve istediği yerlere gitme imkanı buldu. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından da kabul edildi.
Ankara’da görüşmelerini tamamlayarak İstanbul’a döndü 8 Eylül 1939 tarihinde İstanbul’dan ayrılarak Beyrut’a ve Suriye’ye gitti. Buralarda önemli siyasi kişilerle görüştü. 28 Eylül 1939 da Bağdat’a, 17 Ekimde de Tahran’a geçti. Oradan da Afganistan’a gitti. Afganistan’dan sonra tekrar Hindistan’a geçti. Burada değişik şehirlerde yaşayan hemşerileriyle görüştü. Buradan da Doğu Türkistan’a gitmek üzere yola çıktı.
İsa Yusuf Alptekin seyahatte iken Türkiye büyükelçisi Emin Ali Sipahi Çin’e gidip görevine başladı. Döndükten sonra büyükelçi ile sık sık görüşerek Doğu Türkistan’a muhtariyet verilmesi isteklerini ve sorunlarını iletti.
Çin’e döndükten sonra Kuomintang (Devlet Halk Partisi) kurultayı olacağını öğrenen İsa Yusuf Alptekin bu partiye üye olan Mesut Bey’le görüştü. Bu kurultaya Doğu Türkistan’ın muhtariyeti için bir muhtıra verilmesini ve Mesut Beyin bir konuşma yapmasını istedi.
Mesut Bey “Kansu’ya gelen Kazakların hakları, Çin’e sığınan Doğu Türkistanlılara maddi yardımlar yapılması ve Doğu Türkistan’a muhtariyet verilmesi” gibi konuları içeren bir konuşma yaptı. Daha sonra hazırladıkları muhtıra okundu. Muhtariyet için karar alındı.
Muhtıra kurultayda okununca, Mongol İşleri Konseyi başkanı U Cun ŞİN bir konuşma yaparak muhtariyetin istiklale giden bir yol olduğunu bunun da parçalanmaya neden olacağını, ayrıca Kazakların Türk değil Moğol olduklarını ileri sürdü. U Cun ŞİN’in karşı çıkması üzerine muhtariyet için alınan karar uygulanamadı.
Bu arada İsa Yusuf Alptekin’in seyahatleri ve çalışmaları nedeniyle birkaç kez ayrı kalmak zorunda kaldığı eşi Fatma Hanım oğlu Aslan’ı dünyaya getirdi.
Çin Merkezî hükümeti, Rusların Almanlara yenilmesi üzerine Doğu Türkistan’a asker göndermeye başladı. Bu askerler, kışlalar yeterli olmayınca halktan kişilerin evlerinde kalmaya başladılar. Bu durum halk arasında rahatsızlığa neden oldu. Duruma üzülen hemşerileri ve Çinli Müslümanlar İsa Yusuf Alptekin’e şikayette bulundular. Kendisi Çin Parlamentosu üyesi, Mesut Bey de Kuomintang İcra Komitesi üyesi olmaları dolayısıyla sözü geçen insanlardı. Bu nedenle merkezî hükümet nezdinde protestoda bulunmalarını istiyorlardı.
Bütün bu gelişmeler üzerine Mesut Bey’le birlikte İsa Yusuf Alptekin merkezî hükümete hitaben bir muhtıra hazırladılar. Bu muhtırada Doğu Türkistan’a verilecek bütün temel kültürel haklar belirtildikten sonra başka yerde kullanılmamak, yalnızca Rus sınırını korumak amacıyla Çin Savunma Bakanlığı’na bağlı Türklerden meydana gelen bir ordu kurulmasını istediler.
Hazırladıkları bu muhtıranın bir örneğini cumhurbaşkanına, başbakanlığa, ve ilgili makamlara bir mektupla gönderdiler. Muhtıraya Çin hükümet yetkilileri olumlu bakmadı.
Bu arada Türkiye, büyükelçi Emin Ali Sipahi’nin yerine Mennan Tepedelen’i maslahatgüzar olarak tayin etti. Onunla birlikte Osman DERİNSU da geldi. İsa Yusuf Alptekin onlarla iyi ilişkiler kurarak sürekli görüştü.
Doğu Türkistan’ın dörde bölüneceği konusunda söylenti çıkması üzerine İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ve Mesut Bey hemen bir muhtıra hazırladılar. Çin cumhurbaşkanına, Çin başbakanına, Çin Askeri İşler Konseyi başkanına gönderdiler. Çin hükümeti ise bir mektupla muhtıraya cevap vererek böyle bir düşüncenin olmadığını belirtti.
1945 yılında toplanan Yalta Konferansı’nda Dış Moğolistan’ın istiklalinin tanınması konusunda tavsiyede bulunmuşlardı. Böylece Çin Dış Moğolistan’ın istiklalini tanımıştı. Bunun üzerine İsa Yusuf Alptekin Mehmet ve Mesut Bey ve bazı kişilerin imzasıyla bu durumu örnek göstererek ayrıca İç Moğolistan ve Tibet’e yüksek muhtariyet verileceğine atıfta bulunarak Doğu Türkistan içinde muhtariyet isteyen bir muhtıra hazırladılar. Devlet ve hükümet başkanlarına, Çin ileri gelenlerine gönderdiler. Yalnızca parlamento başkanından muhtariyet işini destekleyen bir mektup aldılar.
1944 yılında Şin Sı Sey Doğu Türkistan valiliğinden alındı. Yerine Wu Chung-hsin (1884-1959) adlı bir vali atandı. Ancak yeni gelen vali eskiyi aratacak propagandalar yapmaya başladı. Bu arada Çin merkezî hükümeti Çin’in müstakbel anayasasını hazırlattı. Bunu yayınladı. Çin milletinin fikrini bildirmesi konusunda tavsiyede bulundu.
İsa Yusuf Alptekin Mesut ve Emin Beyler de Doğu Türkistan için anayasaya getirilmesini istedikleri Türk adı, Türk dili gibi konular Çin hükümetinin bazı Çin aydınlarının tepkisiyle karşılaştı.
Doğu Türkistan Türklerinin ileri gelenleri 10 Şubat 1945 yılında İstişare Meclisi’ne giderek Kuomintang Partisi ve Milli Kurultay’a katılacak delegelerin yerli Müslüman Türklerden olması için ricada bulundular. Bunlardan Mesut Bey Doğu Türkistan’da valilik yapan Wu Chung-hsin icraatlarını ve merkezî hükümetin tavrını anlatan bir konuşma yaptı. Merkezi hükümet yetkilileri valiyi savundu. Bunun üzerine Mesut Bey başta olmak üzere Mehmet Emin Bey, Abdülkadir Bey, Yolbars Bey Kuomintang Partisi Kurultayını terk ettiler. Bu tavırlarıyla kurultay ve meclislerde Çinlilerin ya da Sincanlıyım diyenlerin Doğu Türkistan’ı temsil edemeyeceğini, Doğu Türkistan’ı Müslüman Türklerin temsil edebileceği tezini kabul ettirdiler.
İsa Yusuf Alptekin merkezî hükümetin Doğu Türkistan’a asker gönderme konusunda hazırlık yaptığını öğrendi. Bu nedenle Doğu Türkistan’a gidip mücadelesine orada devam etmeye karar verdi.
Bu arada 1944 yılında İli’de Ali Han Töre önderliğinde ayaklanma çıktı. 15 Kasım 1944‘te Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ni ilan ettiler ve Ali Han Töre’yi cumhurbaşkanı seçtiler. Bu bağımsız cumhuriyet 1946’da Kuomintang hükümeti ile Mütareke imzaladı ve bu mütarekeye göre Urumçi’de “Birleşme Hükümet”i kuruldu. Doğu Türkistan Cumhuriyeti 12 Ekim 1949’da Çin Halk Kurtuluş Ordusunun Doğu Türkistan’a girmesiyle ortadan kaldırıldı. 1946 yılının sonunda Nenkin’de Çin halk temsilcisi büyük kurultayı toplandı. Bu toplantıya Doğu Türkistan delegasyonundan Ahmet Can, Abdülkerim Abbas ve Ziya Samedi bir muhtıra hazırlayarak takdim ettiler. Doğu Türkistan’ın muhtariyeti için kurultaya sunulan bu muhtıra Çinli yöneticilerin isteği üzerine geri çekildi.
Doğu Türkistanlıların Çin ve Ruslara karşı mücadeleleri devam ediyordu. Bu yüzden Çin merkezî hükümeti yeni önlemler almak zorunda kaldı. 1947 yılının başlarında bu hükümet ilk defa olarak üç Türkistanlıyı Dr. Mesut SABRİ’yi, Genel Vali İsa Yusuf Alptekin‘i Hükümet Genel Sekreteri ve Canım Han Hacı’yı Maliye Bakanı olarak tayin etti.
İsa Yusuf Alptekin Çin’den Urumçi’ye döndü. Burada başkanlığını yaptığı üç Prensip Gençler Teşkilatı tarafından Çin hükümetince tahsis edilen binada tercümanlık, katiplik gibi önemli hizmetler sunulmuştur.
1948 yılında Çin’de ikinci Halk Kurultayı toplandı. Bu kurultaya katılan temsilciler Doğu Türkistan’daki milliyetçilerin isteği üzerine Doğu Türkistan için milli muhtariyet istediler. Birinci Kurultayda da olduğu gibi ikincisinde de bu istek kabul edilmedi.
Ruslar Kuzey Batı Çin’in dört eyaletinin askeri ve mülki işler komutanı General Chang Chih-chung’a Burhan Şehidi aracılığıyla teklifte bulundular. Rus teklifine göre generalin idaresi altındaki dört eyalete asker sokmamak koşuluyla Çin komünistlerine teslim olun deniliyordu. Nankin’de General ile Ruslar arasında Milliyetçi Çin hükümetinin haberi olmadan bir anlaşma yapıldı. General Chang Milliyetçi Çin cumhurbaşkanı ile görüşerek Doğu Türkistan yönetiminde değişiklik yapılması teklifinde bulundu.
Buna göre Doğu Türkistan Hükümet başkanı Mesut Sabri’nin yerine Burhan Şehidi, Genel sekreter İsa Yusuf Alptekin’in yerine Liu Min CUN getirildi.
17 Temmuz 1948’de Genel Sekreterlik görevinden alınan İsa Yusuf Alptekin hükümetteki diğer görevlerinden de istifa etti. Ama millet kendisini bütün bu yapılanlara karşılık Doğu Türkistan Uygur Kültür Cemiyeti’nin Genel Başkanlığı’na seçti.
Mesut Bey ve İsa Yusuf Alptekin gelişen olaylar sonucu birkaç kez toplantı yapıp durumu değerlendirdikten sonra hicret etmeye karar verdiler. Kendileriyle birlikte gelecekler için toplu pasaport almada zorluklarla karşılaştılar. Bu sorunlar halledildi.
İsa Yusuf Alptekir kendi hakkında çıkarılan söylentilerden dolayı kendisini tehlikede hissettiği için 20 Eylül 1949 gecesi saat 12’de Urumçi’den ayrıldı. Değişik yerleşim birimlerinden geçerek önce Kaşgar’a sonra da memleketi olan Yenihisar’a geldi.
Yenihisar’dan zorlu yolculuk başladı. Tabiat şartları nedeniyle de çok sıkıntı çektiler. Kafilede bulunanların bir çoğu hastalandı bazıları da öldüğünden dolayı hepsinin sağlığı bozuldu.
İsa Yusuf Alptekin bu yolculuk sırasında bir kez daha Türkistan halkının ne kadar yalnız, desteksiz ve şanssız bir millet olduğunu düşünerek büyük üzüntü duydu. Nihayet Yarkent nehri kenarına geldiler. Fakat hepsinde sınırdan geçememe korkusu vardı.
O akşam yapılan fikir alışverişinden sonra karakol komutanıyla görüşmeye İsa Bey’in gitmesine karar verildi.
Bunun üzerine İsa Yusuf Alptekin karargaha gitti. Komutan Emin Bey’in neden gelmediğini sordu. Hasta olduğunu söylemesine rağmen komutanın ısrarı üzerine Emin Beyi de çağırttılar. Komutan kafiledeki silahların teslimini istedi. Emin Bey silahların teslim edilmesi için bir yazı yazdı. Konaklama yerine giden askerler silahları, pasaport ve çıkış belgelerini topladılar. Komutan eşyaları kontrol etti. Pasaport ve çıkış belgelerini sonra vereceğini söyledi. Emin ve İsa beyler kafilenin yanına döndüler. Kafile artık orada kalmak istemiyordu. Toplanmakta olan kafilenin yanına gelen askerler komutanın Emin ve İsa Bey’in karakola gidip arama sırasında hiçbir şeyimiz kaybolmadı ve zarar verilmedi diye imzalı yazı isteğini ilettiler.
İsa Yusuf Alptekin karakola gitmeden böyle bir yazıyı vermeyi teklif etti, fakat askerler kabul etmediler. Karakola götürülüp orada uzun süre bekletilen İsa Yusuf Alptekin bunun kendisini yakalamak için olduğunu anladı.
Aynı gün akşam saatlerinde Emin Bey’i de karakola getirip kapattılar.
1 Kasım 1949 günü Emin Bey’in kızını ve İsa Bey’in bir oğlu ve bir kızını yanlarına getirdiler. Hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklar babalarının boynuna sarılıp ağlamaya başladılar. İsa Bey bu arada çocuklarının kulaklarına kendilerine yapılan işkenceyi anlattı. Bunun nedeni Çinlilerin onları işkence ile öldürdükten sonra kendi öldü diyerek Türkistan halkını kandırmaktan duyduğu endişeydi.
Biraz sonra birkaç asker ikisini ata bindirip Şehitullah yoluyla Sancu’ya götürdü.
10 Kasım günü Sancu’ya gelinceye kadar yolda evlerinden Hindistan’a gitmek için ayrılan 15-20 şer kişilik kafilelerle karşılaştılar. 11 Kasım akşamı Türk askerlerden birisi “aileniz ve yol arkadaşlarınızı sizlerle görüştürmemek için başka yol ile Kargılık’a oradan da bilinmeyen bir yere götürdüler” şeklinde bir haber ulaştırdı. Bu haber Emin ve İsa Bey’i çok üzdü. 12 Kasım 1949 günü on iki kişilik asker ve komutanlar Guma’dan Sancu’ya geldi. Emin ve İsa Beyi ziyaret etti. Komutan müjde getirdim diyerek bir mektup uzattı. Mektup, Hoten’deki Çin kuvvetleri komutanından geliyordu. Kendilerinin serbest olduğunu yazıyordu. Ayrıca aile fertleri ve beraberindekilerin de Kökart’dan Sancu’ya getirildiği, onları görebilecekleri yazıyordu. Onlar da hemen kafilelerinin yanlarına gittiler.
Ladak’a giderken kendilerini karşılamaya gelen yurttaşlarıyla görüştüler. Ladak’a geldiklerinde hem hükümet yetkilileri hem de halk tarafından çok iyi karşılandılar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra aile fertlerinin yolda olduğunun haberini aldılar.
20 Aralık 1949 akşamı aile fertleri de Ladak’a geldiler. İsa Yusuf Alptekin çocuklarının ayaklarının yara olduğunu öğrenince çok üzüldü. Hemen tedavilerine başlandı.
Gerek hava gerekse yol şartlarının çok ağır olması nedeniyle Doğu Türkistan’dan yola çıkanların bir kısmı ölmüş veya çoğunun el ve ayakları donmuştu.
Ladak küçük bir sınır kasabasıydı. Doğu Türkistan’dan hicret etmelerinden dolayı hayat çok pahalılaştı. Çevreyle irtibat kurmak hava şartlarından dolayı zordu. Bu nedenle gelen Doğu Türkistanlı muhacirler bu pahalılık ve açlık tehlikesinden kurtulmak, hastalarını tedavi ettirmek için Keşmir’in başkenti Sirinigar’a gitmek istemişlerse de yol kapalı olduğu için gidemediler. Doğu Türkistan’a dönmek zorunda kaldılar. Bütün bu çekilen sıkıntılara rağmen Doğu Türkistan davası hiçbir dünya devletinin ilgisini çekememişti.
Hindistan’a iltica eden İsa Yusuf Alptekin, kafilenin sığınma iznini alabilmek için yoğun temaslarda bulundu. Hindistan ve Suudi Arabistan makamlarından bir sonuç alamayınca Mısır’a gitti. Mısır’dan da olumlu bir sonuç alamaması üzerine 6 Ocak 1952 tarihinde Türkiye’ye hareket etti. İsa Yusuf Alptekin, Türkiye’de bazı hükümet üyeleri, siyasiler ve ilim adamları ile görüşerek yardım talep etti. Bunun üzerine Türk hükümeti 13 Mart 1952 tarihinde aldığı bir karar ile 1850 Doğu Türkistanlı Türkün iskanlı göçmen olarak Türkiye’ye yerleşmesine izin verdi. 1953 yılından itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye’ye gelip yerleşmeye başladılar. Göçmenlerin büyük bir kısmının yerleşmesinden sonra İsa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte Haziran 1954’te Türkiye’ye yerleşti ve 4 Aralık 1957’de Türk vatandaşlığına kabul edildi. 1960 yılında Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kuruldu. Mehmet Emin Buğra’nın 1965’te ölümünden sonra cemiyetin bakanlığına İsa Yusuf Alptekin getirildi.
Otuzdan fazla devleti ziyaret ederek davasını anlatan muhtıralar, raporlar verdi. Basın toplantıları, konferanslar düzenledi. Dünya İslam teşkilatlarının çeşitli toplantılarına ve İslam konferanslarına katıldı.
Özellikle Türkiye’de 1954 yılından itibaren her değişiklikte devlet ve hükümet başkanlarını, ileri gelen devlet adamlarını ziyaret etti. Dinî, millî, ve siyasî liderlere Doğu Türkistan’ın sorunlarını anlatan muhtıralar, mektuplar takdim etti. Ömrünü Doğu Türkistan davasına adayan İsa Yusuf Alptekin 17 Aralık 1995’te İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.
Yazar ve lider İsa Yusuf Alptekin ‘in basılmış eserleri de mevcuttur. Yayınlanmış bazı eserleri şunlardır: Doğu Türkistan Davası, Hatıralarım, Doğu Türkistan İnsanlıktan Yardım İstiyor, Temir Perde Arkasından, Esir Doğu Türkistan İçin.
Eserleri: “Temir parda arqasındaği Şarqî Türkistan” (Millî Türkistan, LXXIV [Münih 1951], s. 23-27); Doğu Türkistan İnsanlıktan Yardım İstiyor (İstanbul 1971); Doğu Türkistan Davası (İstanbul 1981); Esir Doğu Türkistan İçin: İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele Hatıraları (der. M. Ali Taşçı, İstanbul 1985); Unutulan Vatan Doğu Türkistan(İstanbul 1992); Esir Doğu Türkistan İçin-2, İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele Hatıraları (1901-1949) (haz. Ömer Kul, Ankara 2009); Esir Doğu Türkistan İçin-1, İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele Hatıraları(haz. Ömer Kul, Ankara 2010).
BİBLİYOGRAFYA :
Mehmet Emin Buğra, Doğu Türkistan Tarihi Coğrafî ve Şimdiki Durumu, İstanbul 1952, tür.yer.; Andrew D. W. Forbes, Doğu Türkistan’daki Harp Beyleri (trc. Enver Can), Münih 1990; Erkin Alptekin, Doğu Türkistan’dan Hicretimizin 40. Yılı, Kayseri 1992; Baymirza Hayıt, Türkistan Devletlerinin Millî Mücadeleleri Tarihi, Ankara 1995, tür.yer.; Saadettin Gömeç, Uygur Türkleri Tarihi ve Kültürü, Ankara 1995, tür.yer.; Abdülkadir Donuk v.dğr., Türklük Mücahidi İsa Yusuf, İstanbul 1997; Hacı Yakup Anat, Hayatım ve Mücadelem (haz. Soner Yalçın), Ankara 2003, tür.yer.; Abdullah Bakır, Doğu Türkistan Millî İstiklâl Hareketi ve Mehmet Emin Buğra, İstanbul 2005, tür.yer.; Polat Kadirî, (Ülke Tarihi) Baturlar: Doğu Türkistan Millî Mücadele Tarihi (1930-1949) (haz. Ömer Kul), Ankara 2009, tür.yer.; Ömer Kul, On Yıla Sığan Efsanevi Ömür: Osman Batur Han, İstanbul 2011, tür.yer.
kaynak: türkocaları/biyografi.net
haber: enpolitik