Veysi Dündar ABD yaptırımını yazdı: 'Keşke her şey AKP yancısı medyada yazdığı gibi olsa'

Veysi Dündar ABD yaptırımını yazdı:

Ocak medya köşe yazarı Veysi Dündar, ABD Başkanı Trump'ın Türkiye'ye yönelik onaylayıp imzaladığı yaptırım kararını köşesinde değerlendirdi. İktidar yandaşlarının sık sık 'Türkiye bağımsızlığını kazanıyor' söylemine karşı Dündar, 'Türkiye bağımsızlığını kazanıyor, iktidar ve yandaşları için sıkça terennüm edilen nakarat.
İnsanın aklına ister istemez, devam sorusu olarak geliyor. Pardon madem bağımsız değildik de, sizi 17 yıldır iktidarda tutan kim?' dedi ve 'Türkiye bağımsız değil mi?' sorusunu sordu. 

40 yıl sonra Türkiye'nin yeniden ABD ambargosu ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Dündar, 'ABD yaptırımlarına yol açan maddelerin hangisi hakkında halkın fikri alındı?
Ülkede meclis çoğunluğunu kapmak ülkeyi yönetenlere sonsuz ve sınırsız keyfilik verir mi? Bu keyfilik sonuçlarına bütün ülkenin katlanacağı ağır yaptırımlara yol açıyorsa, bunun neden ve gerekçelerini bilmek vatandaşın hakkı değil midir?' diye sordu. 

İşte Dündar'ın bugünkü yazısının tamamı: 

'Türkiye bağımsız bir ülke mi değil mi?
Bu irkiltici sorunun cevabına “hayır değil” diyebilecek kimse var mı?
Erdoğancılar diyebileceğimiz AKP yanlıları ve onlara hemen yakın duran MHP ve daha marjinal oluşumlar, “oluyoruz” diyorlar.

Türkiye bağımsızlığını kazanıyor, iktidar ve yandaşları için sıkça terennüm edilen nakarat.
İnsanın aklına ister istemez, devam sorusu olarak geliyor.
Pardon madem bağımsız değildik de, sizi 17 yıldır iktidarda tutan kim?

Her seçimi kazanıyor, kazanamadığınızı yeniden yapıyor, kazanamayacağınızı yok sayıyorsunuz.
Kimse ağzını açmıyor.
Madem bağımsızlık seviyesi kifayet etmiyor nasıl oluyor da bu kadar uzun süreli istikrar iktidarı başımızda duruyor? Yönetim sistemi değişiyor vs.
İnsanın bazen bu akıl yürütmeye sesli biçimde gülesi geliyor.

Keşke her şey AKP yancısı medyada yazdığı gibi olsa.
1970’lerin sonunda haklı Kıbrıs Harekatı yüzünden ambargo yiyen Türkiye’nin, kuvvetler ayrılığına saygılı liderleri bir taraftan soğuk savaş dünya siyasetine, diğer taraftan bunaltıcı ekonomik ortama katlanmak zorundaydı.

Aradan neredeyse 40 yıl geçti. 1980’lere gelirken 30’lu yaşlarına yaklaşan Erdoğan şimdi 70’e yaklaşmış durumda. Ve Türkiye tekrar ambargo tehditi altında.
Peki biz ne yaptık?
Kıbrıs’a ikinci bir harekat mı?
Tabii ki hayır.

ABD’nin daha önce Kuzey Kore, İran ve Rusya’ya tatbik ettiği yaptırımlarda, bu defa hedef ülkemiz.
Gerekçe: Nato Üyesi olarak Rus Savunma Sistemi Satın Almak.
Gerekçe: İran’ın Petro dolarlarının tuhaf bir şekilde İran’a geri dönmesine aracılık etmek.
Gerekçe: Suriye topraklarında hem ABD hem Rusya ile sona erdirmek için ayrı ayrı zapturapta bağlanan harekatlar.
Gerekçe: Rus doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan Türk Akım projesi.

Aynı anda 4 koldan ABD ile karşı karşıya gelmek ve bunun sonucunda hemen hemen bütün batı blokunun merkez noktasında olan bu ülkeden yaptırım yemek birilerine makul gelebilir. Ama bana gelmiyor.

Diplomasinin kuralları vardır ya da olmalıdır.
Diplomasi sonuç almaktır. Elindekini kaybetmek değil. Yaptırıma uğrayıp ‘ben de sana yaptırım yapacağım’ demek de çare değildir.

ABD izolasyonu stratejik olarak uygulamış ülkedir.
Türkiye ise bırakın izole olmayı, etrafında bir tanesi bile kendisinin alfabesini kullanmayan tam 7 kara, onlarca deniz komşusu ile iyi geçinmek, onlarla iş ve ticaret yapmak zorundadır.

Coğrafya keder değil kaderdir.
Ülkeler zeka ve kıvraklık ile yönetilir.
Dünya siz onu döndürdüğünüz için dönmemektedir. Dünyanın dönmesinin ardında fizik yasaları vardır. Üstelik dünya sizin çevrenizde de dönmemektedir. Dünya güneşin çevresinde dönmektedir.
Dünyayı kendi çevresinde dönüyor sananlar için, belki ABD yaptırımları çok bir anlam ifade etmez.
Biz de ona yaptırım koyarız denir.

Ancak ülke seçimlerini dahi büyük şehirlerde kaybeden, kazandığında ise tuhaf bir koalisyona bel bağlayan bir partinin her yaptığı, hele ki ülkenin genelini ilgilendiren konularda tereddütsüz doğru olabilir mi?
ABD yaptırımlarına yol açan maddelerin hangisi hakkında halkın fikri alındı?
Ülkede meclis çoğunluğunu kapmak ülkeyi yönetenlere sonsuz ve sınırsız keyfilik verir mi?
Bu keyfilik sonuçlarına bütün ülkenin katlanacağı ağır yaptırımlara yol açıyorsa, bunun neden ve gerekçelerini bilmek vatandaşın hakkı değil midir?

Kıbrıs Harekatına karşı çıkan insana rast gelmezsiniz ama yukarıda saydığım maddeler ABD ve ABD’den icazet alan başta Avrupalı olmak üzere ülkelerden ambargoya yol açacak dendiğinde kaşını kaldıran çok insana rast gelirsiniz.

Bütün bunlar bir tarafa, AKP’nin bizzati icrasını yerine getirmiş Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Mehmet Şimşek gibi isimleri AKP’ye karşı bir duruş içindeler. Hal böyle iken ülkeyi uluslararası bir krizle karşı karşıya bırakan bir süreç için sorgudan münezzehlik talebi makul mu?

Diplomasi dünyanın en hassas mesleğidir.
Neticesi böyle ağır yaptırımlar olan bir diplomasinin arkasında durmak için sebep var mı? 

Varsa da neden bütün bu hamleler neticesinde kamu açığı 200 milyara vurmuş bir ekonomi ile yüzyüzeyiz. Neden Gezi zamanı 1,78’den 1,83’e çıkan dolar kötüydü de, son 3 yılda 7’leri aşıp 6’lara yuvarlanan dolar kötü değil.

AKP bize çok fazla açıklama borçlu.
Kendisini iktidar eden süreçlerden istifade edip sonra aynı süreçleri beğenmemek…
Bir tür kabuğunu beğenmeyen asi civciv hali.
Dünyayı 5’ten büyük görüp ülke dahilinde 1’den fazlasına katlanmamak.
Şaşırıyor muyuz?: HİÇ
Üzülüyor muyuz?: ÇOK'