'Montrö Cumhuriyeti’mizin en büyük kazanımlarındandır tartışılır hale gelmemelidir'

Gelecek Partisi Kanal İstanbul Projesi’nin ekolojik sonuçları, ulaştırmaya etkisi, uluslararası hukuk ve ekonomik boyutlarını değerlendirmek üzere kurulan komisyon sürecini tamamladı. Eski Ulaştırma Bakanı ve Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Koordinatörü Feridun Bilgin 'Kanal İstanbul Raporu'nu basın toplantısı yaparak kamuoyu ile paylaştı. 

Toplantının ardından basın mensuplarının 'Sizin döneminizde benzer endişeleriniz dile getirildi mi? ' sorusuna karşılık;  Kanal İstanbul projesi ile ilgili kendi döneminde, bilim adamlarının raporlarını ve  itiraz sebeplerinin ortaya çıktığını, bugünkü siyasi tercihlerinden kaynaklanan bir görüş ayrılığı olmadığını söyledi. 

Feridun Bilgin: 'Zaten 7 Haziran 2015 seçim beyannamesinde Kanal İstanbul projesi yoktu' diyerekdDaha önce niye itiraz etmediklerinin bu manada düşünülmesi gerektiğini zira “ete kemiğe yeni büründüğünü” ifade etti. 

Açıklamanın bir diğer dikkat çeken hususu Montrö Boğazlar Sözleşmesi oldu. Kanal İstanbul ile sözleşmenin tartışmaya açık hale geleceğini açıklayan Bilgin şunları kaydetti: 

'Montrö Anlaşması 1800’lü yıllardan bu yana Boğazlar üzerinde egemenlik ve denetimimizin en azami noktaya ulaştığı noktadır. Montrö’nün herhangi bir şekilde tartışmalı hale gelmesi gibi bir durum sonrasında doğabilecek yeni uluslararası siyasi ortam ülkemiz için daha olumlu olmayacaktır.

Bugün ülkemiz için boğazların hukuki statüsüne dair Montrö Anlaşması’nın önemi tartışmasızdır. Cumhuriyeti’mizin en büyük kazanımlarındadır. Montrö Anlaşması’nın uluslararası düzeyde tartışmalı hale gelmesi, Türkiye’nin uluslararası baskılara muhatap olması gibi bir durum, bir nevi pandoranın kutusunun açılması, bugüne kadar ülkemiz lehine oluşmuş dengenin sorgulanır hale gelmesi sonucunu doğuracaktır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizini bir bütün olarak içeren Montrö Anlaşmasında yeni bir geçiş oluşturulması “şartların değişmesi” olarak ele alınıp yeni bir konferans düzenlenmesine yönelik talepleri gündeme getirebileceği gibi, Kanal İstanbul’un statüsünün ulusal iç su yolu olacağı yönündeki bazı görüşlerin, başta kıyıdaş ülkeler olmak üzere uluslararası düzeyde tartışmaların önünü açacağından tereddüt duymaktayız.'