Türkiye'nin ekonomik tablosuna çarpıcı analiz

Türkiye

Gelecek Partisi kurucularından ekonomist İbrahim Turhan, Dünya Bankası’nın Türk ekonomisine ilişkin yayınladığı rapora dikkat çekti.

“9 Temmuz 2018 tarihinden 26 Aralık 2019’a kadar 55 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmış. Bunların 31’i diğer Cumhurbaşkanı kararnamelerinde değişiklik yapılması hakkında” diyen İbrahim Turhan, bu gerçekle Dünya Bankası’nın yayınladığı verileri bir araya getirip Türk ekonomisinin çok net bir röntgenini çekti.

İşte İbrahim Turhan’ın o tweet’leri…

Dünya Bankası uluslararası finansal kuruluş olmasının yanı sıra önemli bir araştırma merkezi. Verilerinden çok yararlanırım.

Düzenli yayınladığı “Turkey Economic Monitor”un son sayısı “Charting a New Course” başlığını taşıyor. Bu sayının yönetici özetinde iş ve yatırım ortamındaki artan belirsizliğe dikkat çekilmiş.

“İşletmeleri etkileyen kural ve düzenlemelerde değişiklik sayısı her yıl önemli ölçüde artmış ve 2018’de zirve yapmıştır. Bu durum, iş ortamında oynaklığın arttığının göstergesidir”

İbrahim Turhan: Ekonomiye verdiği zararlara örnek teşkil ediyor

Kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldıran, yürütmenin yasama ve yargı tarafından denetlenmesini/dengelenmesini neredeyse imkansız hale getiren, dahası yürütme gücünü de tek bir kişide toplayan mevcut yönetim sisteminin ekonomiye verdiği zararlara bir örnek teşkil ediyor.

Bu grafiğe 2019’u eklersek tablonun çok daha vahim olduğunu görürüz.

Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle aynı konuda defalarca değişiklik yapılıyor. Anayasa ve idare hukuku profesörü Kemal Gözler bu konuda dikkat çekici bir çalışma yayınladı.

Kararnamelerle ilgili dikkat çeken gerçek

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamadaki bilançosunu çıkardığı bu çalışma şunu ortaya koyuyor:

9 Temmuz 2018 tarihinden 26 Aralık 2019’a kadar 55 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmış. Bunların 31’i diğer Cumhurbaşkanı kararnamelerinde değişiklik yapılması hakkında!

Hukuk güvenliğini, kurala bağlı politika uygulamayı mümkün olmaktan çıkaran bu yapı belirsizliği ve keyfîliği artıyor, öngörülebilirliğe zarar veriyor. İş ve yatırım ortamını olumsuz etkiliyor.