Ahmet Davutoğlu İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı: İşte o mülakatın tamamı...

Ahmet Davutoğlu İsmail Küçükkaya

Fox TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat adlı haber programına konuk olan Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisinden Suriye politikasına; 17-25 aralıkta yaşananlardan Rusya ile uçak krizine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ithamlarına kadar birçok soruyu cevaplandırdı.

İlk olarak gündemin en sıcak gelişmesi İdlib'te şehit edilen askerlerimiz ve Rusya ile ilişkileri değerlendiren Davutoğlu ile İsmail Küçükkaya mülakatı şöyle: 

Davutoğlu:

Her şeyden önce şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İdlib'de bulunan TSK mensupları tek taraflı bir operasyon dolasıyıla bulunmuyorlar.  Türkiye ve Rusya arasında mutabakatla burada gözlem noktaları oluşturuldu.

İdlib’teki durum farklı, fark Türkiye ve Rusya arasındaki mutabakatla gözlem noktaları oluşturuldu ve Türkiye Cumhuriyet askeri o mutabakat üzerine İdlib’e gitti.

Türkiye Rusya’dan resmen bu konunun araştırılmasını istemeli. Rusya, sorumluya karşı net bir tavır almalı. Rusya'nın izni alınmadan bu saldırı yapılamaz. 

Türkiye, Rusya’dan bazı soruların cevabını bekliyor;

-Türkiye Rusya’dan yaşanan çatışmanın araştırılmasını ve gerekirse rejime ortak tavır konulmasını bekliyor.

-Rusya burada açık bir şekilde bu işin sorumlusunu cezalandırmak için tavır almak zorundadır.

Esat rejimi rusyanın bilgisi olmadan böyle bir saldırıyı mümkün değil yapamaz. 3 konuda Rusya ile masaya oturmak lazım;

-Bir, mutabakatla masaya oturduk ama saldırıya uğradık sorumluluları ortaya çıkmalı.

-İki, mülteciler gelmek üzere, daha önce Türkiye’nin konuya ilişkin  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine gitmeli ve mülteci akınına ilişkin Türkiye’nin çözüm önerisini daha önce veto eden Rusya’nın bu kez veto etmemesi gerektiği üzerine anlaşması lazım. Ve bu bölge, saldırmazlık bölgesi haline getirmeli.

Orada sivil halkın korunması ile ilgili BM güvenlik konseyi adımları atılırsa rejimin eli zayıflamış, alanı daralmış olacaktır.

Artık Türkiye, Rusya ile Suriye’de nihai çözümü konuşup bir mutabakata varmak zorundadır.

 

NEDEN TÜRK ASKERİ SURİYE’DE SORUSU

 

Türkiye- Suriye sınırı çok hassas bir sınırdır. Şehirler, kasabalar, köyler bölünerek oluşturulmuştur. Böyle kırılgan bir sınır Suriye’nin kendi halkına saldıran yönetimi karşısında korunabilirliğini kaybettiği için Türkiye’nin orada tedbir alma hakkı var.

 

'SURİYE HATALARI SİZE MAL EDİLİYOR, BÖYLE BİR ALGI VAR?'

 

Ciddi siyaset adamları sorumlulukları üstlenirler, görev yaptığım dönemde, ne yaptıysam bunun sorumluluğundan asla kaçmam. Ana akım medyada ilk defa bir programa  katılıyorum. 3 buçuk yıldır tek taraflı bir propaganda mekanizması işledi. Bu ithamlarda bulunanlardan; Pelikan ve çevresi bizzat sorumluluğu bana yüklemeye çalıştı bir kısım da Cumhurbaşkanı eleştirmekten korktuğu için en kolay eleştirilecek isim olarak beni seçip eleştirdi, devlet ve millet hassasiyetimden ötürü.

2011’den bu yana yönetimde çok sayıda isim değişir, gelir geçerken bu güne tek sorumlu olarak tek kişi atfediliyorsa burada devlet ciddiyeti aranmaz!

 

Ahmet Davutoğlu: 'DEVLET CİDDİYETİ ARANMAZ!'

 

Esad’ı suçlayamayanlar, destekleyenler, Rusya ve İran’ı suçlamayanlar BM Güvenlik Konseyi’nde büyük savaş suçları işlendiğinde adım atmayan Batıyı suçlamayanlar, Türkiye’de dönüp FETÖ’yü suçlamayanlarda devlet ciddiyeti aranmaz.

İsmail Küçükkaya’nın tüm bunların yanı sıra özeleştiri yapmak zorunda hissettiği konuların olup olmadığı sorusu üzerine Davutoğlu,

'Bir insan hata yapmıyorum derse tarih bilmiyordur. Bunlar eleştiriye tabidir. Ben öz eleştiriye açığım, ama 3 buçuk yıldır sadece bir kişi eleştiriliyor, kara propaganda yapılıyorsa; Emevi Cami gibi benim cümlem asla olmayan ama üzerime atfedilen veya Rusya ile uçak krizi yine bana atfedilmiş kara propagandalardan biridir. Bunlara karşı sustum devletimi suçlamamak için… Özeleştiri yapılacaksa herkes özeleştiri yapmalı.

 

SURİYE’DE HATAYI NEREDE GÖRÜYORSUNUZ?

 

Ben Dışişleri Bakanı iken diplomasiden sorumluyum. Genel Kurmay ve MİT benim emrimde değil. Diploması açısından bir hata yapıldığını düşünüyorum. Hatayı şurada görüyorum; Batının bu kadar büyük insanlık suçlarına, gözünü kapatıp bu kadar iki yüzlü olacağını göremedik. 2012’deki ABD seçimleri durumunda Suriye tablosunda kararlı tutum bekledik. Burada bir değerlendirme hatası olabilir.

Belli bir aşamada diplomasi bitti çatışma başladı, o dönemde FETÖ unsurlarının MİT ve TSK’ya alçakça operasyonlar yaptığını unutmamak lazım.

 

'YENİ OSMANLICI' BAKIŞ AÇISI SÖZ KONUSU MU?

 

Söz konusu değil. Yeni Osmanlıcı bakış açısı söz konusu değil. ABD, Bosna Hersek’te Boşnakların hakkını göz ardı ettiğinde, Türkiye-Sırbistan- Bosna-Hersek üçlüsü sürecini başlattık ve tam o esnada kullanıdı bu Yeni Osmanlıcı tabiri. Kimler tarafından kullanıldığı biliniyor… Ben Osmanlı’dan asla rahatsız değilim ama biz Cumhuriyet çocuklarıyız.

Bu projeler barış projeleri idi. Ve çok ciddi mesafeler alındı. Bir kesiti alarak bütünü yargılamak iyi niyet değil.

 

AYDINLIKÇILAR SURİYE MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ ESAD İLE GÖRÜŞMEK DİYOR? SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

“Cumhur İttifakı’nı destekleyenlerden biri de aydınlıkçılar. Doğu Perinçek Türkiye’nin Esad rejimi ile anlaşması gerektiğini söylüyor. Esad rejimi ile anlaşma önerisi konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Davutoğlu;

'Son 17 yıl içinde Esad ile en çok görüşenlerden biri benim. Yoğun temaslarda bulunduk. Yoğun ilişki için büyük çaba sarf edildi. O dönemler bizim eserimiz peki ne değişti? Değişen şey Esad rejimi. Biz istedik ki reform yaparak değişsin.

Suriye’de iki aile ekonominin tamamını kontrol ediyor. Dolayısı ile sistemin sürdürülebilirliği, baskıcı yöntemlerle gelişiyor, biz dünyaya açılsınlar istedik ama Esad babasının tercih ettiğini tercih etti ve tüm savaş suçlarını işledi.

Biz her zaman kritik dönemlerde bile bizzat Suriye’ye gidip reform talepleri için çaba gösterdik.' cevabını verdi. 

 

TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDA SAVAŞ ÖNGÖRÜYOR MUSUNUZ?

 

Sıcak savaş ön görmüyorum sıcak çatışmaya dayanan gelişmeler olabilir.

 

EMEVİ CAMİ KONUSUNU AYDINLATIR MISINIZ?

Çıkarsınlar videosunu yok, kesinlikle yok.  Dış politikalardaki söylemler tamam doğru, miting alanları coşkusu tamam. Ama akıldışı bir söylem asla bana ait olmadı.

Daha önce söyledim tekrar ediyorum; en rahat saldırılabilir olduğum ve Türkiye siyasi hayatında ağırlık koymamın önü kesilmek için için sürekli birileri tarafından suçlanmam gerekiyor bir takım yalanlarla. Kime ait olduğu belli o açıklamanın.

 

RUSYAYA GÜVENEBİLİR MİYİZ?

 

Güven ilişkisi karşılıklı ilke ve çıkarlarla oluşur. Bir kanat Avrupa, bir kanat ABD-NATO, üçüncü kanat Çin. Üçüyle aynı anda dengeli ilişkiniz varsa herkes sizi ciddiye alır ama bir tarafa bağımlı ilişki yaşıyorsunuz olmaz.  Şu an Türkiye bağımlı bir ilişkide Rusya ile. 2002’de de İsrail-ABD yoğunlukta bir ilişki vardı. 3 kanat t-Türkiye’nin stratejisinde kullanılabilir olmalı.

 

SURİYE’DE SAVAŞIN İÇİNDE OLMAMIZ DOĞRU MU?

 

Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını ve güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı savaşmak haklı bir sebeptir.

 

SURİYE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü Türkiye açısından, Türkiye’nin güvenliği açısından da önemlidir.

 

SURİYELİ GÖÇMENLER MESELESİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NEDİR?

 

Bu sorunun nihai çözümü siyasal çözümdür. Rusya ile oturup sadece İdlib çatışmasını değil, Suriye konusunu konuşmak lazım. Şu an en kısa sürede bütün aktörlerle görüşerek nihai çözüm yoğunlaşmak lazım. Aksi takdirde 450 bin mültecinin kapıda olduğu bir süreçte mevcut Suriyelilerin döneceğini düşünmek çok zor.

BAŞBAKANLIĞI BIRAKMADIĞINIZ SENARYO NASIL OLURDU?

Hem şahsi hem devlet hukuku anlamında terk etmediğim ilkelerim vardır. 12 Eylül yasası yetkili ama sorumsuz bir cumhurbaşkanı modeli yarattı. Bu model Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yetki sorunu ve krizlerin yaşandığı bir Türkiye siyaseti oluşturdu.

Sayın Cumhurbaşkanı ile eski dostluk ve arkadaşlığım oldu. Kendisi de bilir benim siyasete girme kararım parti kapatma davasında oldu.

Bir çok kritik eşikte sabır gösterdim çaba sarf ettim ancak 1 Kasım seçimlerinden sonra yüzde 49 buçuktan sonra, çok ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktı; şeffaflık yasası siyasi etik yasası ve imar yasası gibi, hak ve özgürlükler gibi konular…

Ve bir takım çevreler devreye girdiler.

Esas itibariyle benim bu kararı almama sebep olan husus ben yurtdışındayken ortaya çıktı. Benim yetkilerimi kısıtlamak için MYKY’da Cumhuraşkanının da bilgisi ile karar almaları beni bir tercih yapma zorunda bıraktı. Bir fedakarlık yapıp, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki eski yönetim krizinin yaşandığı günleri yaşamamak için görevi bıraktım.

Ahmet Davutoğlu, geçmişe dönük soruların bir süre sonra sona ermesi gerektiğine de vurgu yaparak: 'Sürekli geriye dönük yaşamak siyasette insani psikolojik girdaba sokar o yüzden partimizin adı Gelecek Partisi' dedi.

 

'GEZİ’YE ERDOĞAN’I GÖTÜRMEK İSTEDİM' SÖYLEMİ?

 

O bir sohbette soruldu bir sohbette geçti konuşuldu. Daha olayların ilk aşamasında iken, kamu düzeni bozmamışken, temas kurmanın doğru olduğu kanaatindeydim tansiyonu düşürmeye çalıştım. Gösteri özgürlüğü var ama kamu düzeninin bozmadan ilk anda temas kurulması gerektiğini düşündüm.

 

17-25 ARALIK VE 4 BAKAN SORUSU

 

Bir, 17-25 hain bir terör örgütünün meşru başbakana kurduğu komplodur bunu kimse tartışamaz. İki, o yolsuzluk iddiaları konusunda o komisyon benden önce oluşan bir komisyondu. O komisyonun oluşturduğu raporlar ışığında en doğru yolun Yüce Divan’da aklanmak olduğu kanaatindeydim hala öyle düşünüyorum. Kamu vicdanı için bu önemli. Bir şey örtülüyorsa şeffaflığı sağlamak ve güveni oluşturmak mümkün değil. Burada görüş ayrılığı oldu evet.

 

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ VE KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDE NELER YAŞANDI?

7 haziran akşamı anın gereğini yapmak lazımdı. O akşam bir konuşmam var; ciddi bir tedirginlik vardı toplumda ben de 'kimse merak etmesin kimseyi hükümetsiz bırakmayacağız' dedim. Doğru, koalisyon görüşmelerini yaptım bunu arzu ettim samimiyetle görüştüm. Ben tü bu saldırılardan nihai olarak saldırılar ithamlar karşısında savunmam milletimin vicdanına sığınırım.

Neden insanlar her yerde bizi konuşup size soru soruyor? Çünkü millet benim o bütün dönemlerde ne kadar samimi bir gayret içinde olduğumu biliyor ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar.

Elazığ ve Malatya’da beni nasıl kucakladıklarını biliyorlar.

Koalisyonda da samimiydim, 1 Kasım seçiminde de samimiydim.

Eğer 1 Kasım'da yeniden bize yetki verilmişse samimi gayretin sonucudur.

Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra ana akım medyadaki ilk röportajım bu. Gelecek Partisi kuruluyor bir ülkenin eski Başbakanı parti kuruyor, bu önemli bir haber sayılır. Ama nadir bir iki kanal dışında hiçbir kanal canlı vermedi ve canlı yayınlarda bizi göstermeden yorumlar yaptılar Davutoğlu ne yapar diye…

 

BİLİM SANAT VAKFINA KAYYUM VE ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ?

 

Bilim Sanat Vakfı 12 Eylül şartlarında aralarında benim de olduğum bir grup idealist gencin kurduğu vakıftır. Bugün devlet kademesinde olan birçok insan da buradan geçmiştir. Bu vakıf bir de üniversite kurdu: Şehir Üniversitesi. Son derece başarılı bir üniversite.

İthamlara cevap verdim. İnsanın büyük hüzün duyduğu anlar vardır. Sayın Cumhurbaşkanı bizi tanır hayat standardımızı da bilir. Buna rağmen bana ve iki bakan arkadaşıma dolandırıcı demesi hayatım boyunca duyduğum en hüzünlü anlardan biriydi. Şehir Üniversitesine verilmiş bir kuruş kredi yok benim dönemimde. Sayın Binali yıldırım dönemi verilmiştir kredi.

Ortada hiçbir hukuksuzluk yoktur varsa süreç başlatılmalıdır.

Bir hukuksuzluk vardır aslında o da Türkiye’nin en başarılı üniversitesine baskı yapmak, alacaklar tahsil edilebilecekken o üniversiteyi tasfiye etmek en büyük hukuksuzluktur. 

Osmanlı tarihi de dahil hiçbir dönemde vakıflara el konulmamıştır.

 

RUS UÇAĞI TALİMATI

 

Sosyal medyada kendini Cumhurbaşkanının yanında yayını izlediğini söyleyerek tanıtan Korkmaz Karaca isimli şahsın sorduğu 'Ciddi çelişki var Rus uçağının vurulması talimatını vermedi mi Genel Kurmay Başkanına emir yetkisi vardı' sorusunu yanıtlayan Davutoğlu,

'Demagojiye girilmesin. Kast ettiğim ben Dışişleri Bakanı iken Genel Kurmay benim emrimde değildi. Başbakan iken elbette benim emrimde. Burada demogojiye hiç gerek yok. O gün ne yaşandıysa devlet kayıtlarında vardır.  Ben Dışişleri Bakanı iken başlayan bir krizdi. Bu ithamlar artık haddi aştı Suriye ile ilgili de bir kitap yazıyorum tüm bu soruların yanıtı niteliğinde olacak.

O gün bu haber bana iletildiği zaman Genel Kurmay tarafından, 'kesinlikle bir Rus uçak düştü' açıklaması yapılmaması bunun yerine 'kimliği belirsiz bir uçağın' sınırımıza yakın bir yerde düştü açıklaması yapılmasını ve Rusya ile özel askeri ve siyasi kanallarla görüşerek bunu Rusya ile halledelim dedim Genel Kurmay Başkanına.

Ben gizli bir diplomasi ile Rusya’nın onurunu da bizim çıkarımızı da gözeterek diplomasi yürütürken bir açıklama geldi Cumhurbaşkanlığı'ndan 'Rusya uçağını düşürdük!' diye. Biz gizli bir diplomasi yürütürken bu açıklama Rusya'nın sert tepkisine sebebiyet verdi. 

Benim talimatım Rus uçağını düşürme talimatı değil angajman talimatı verdiğim doğru. Evet, Türkiye Cumhuriyeti angajmanı kararını Başbakan verir. Bunu da Genel Kurmay Başkanının bir talebi üzerine bu açıklamayı yaptım. Çünkü Sayın Genel Kurmay Başkanı bu tür spekilasyonların sınır güvenliği kabiliyetini zayıflatacağını söylediği için bir açıklama yapmak zorunda kaldım. Hiç kimse TSK'yı mahkum etmesinve onun üzerine gitmesindiye,  TSK sınır kabiliyetini kaybetmesin diye emri ben verdim hükümet olarak biz verdik dedim! Ben benimle birlikte çalışanların başarısızlıkları olursa, bir başarısızlık olursa o başarısızlığı onların üzerine yıkmam. Bu devlet ahlaksızlığını ben yapmam ama bana karşı böyle bir ahlaksızlık yapılıyor, yapılmaya devam ediyor.

GELECEK PARTİSİ FİKRİ NASIL ÇIKTI?

 

Anın gereği zamanın gereği önemli. Yeni parti kaçınılmaz oldu. Temel hak ve özgürlüklerde ciddi kayıplar yaşanıyor hukuka güven kalmamışsa, toplumda güven sarsılmışsa o anda yeni bir siyasi hareket başlatmak zorunda kalınır.

 

İSLAMCI MISINIZ? PARTİNİZİN TEMELLERİ İSLAMCILIK ÜZERİNE Mİ?

 

Ben bu tabiri kullanmadım. Ben Müslüman’ım. Dünyanın her yerinde akademisyen ve siyasi olarak bu kimliğimin gereğini yaparım. Politik islamı ve İslamcılığı 'cı' ekini kabul etmedim. 152 kurucu üyemiz var, arasında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Ermeni, Rum ve Süryani kurucumuz var. Bizim için onlarla birlikte olmak dini değil, insani bir gereklilik. Türkiye Cumhuriyetinde de ilk defa Parti Başkanlık Kurulunda Parti Genel Başkan Yardımcısı Ermeni çok saygın entellektüel bir isimdir. Aynı şekilde Rum, Süryani vatandaşlarımız var.

Kurucular kurulumuz bırakın ideolojik kalıbı, hiçbir partide olmayan çeşitliliğe sahip. Mesela Alevi Dernekleri Konfederasyonu Başkanı Doğan Demir başkan yardımcımdır. Yine Balkan ve Çerkes Dernekleri, Konfederasyonlar başkanı vs çeşitlilik var.

 

GELECEK PARTİSİNİN EKONOMİ KADROSU?

Türkiye ekonomi olarak da bir krizde. Gelecek Partisi olarak;

Birinci aşamayı psikolojik korku eksiğinin aşılması olarak görüyoruz. Türkiye’de psikolojik korku seviyesi aşılmalı. İnsanlar şuan FETÖ takiyesine benzer bir hayat yaşıyor. Özellikle de Ak Parti’nin içinde bulunan insanlar yapıyor bunu, farklı şeyler düşünür ve yaşarken, farklı davranıyorlar. 'Manifestoyu yayınladıktan sonra çok sayıda AK Partili üst düzey yetkili Sayın başbakanım elinize sağlık biz bunları söylemek istiyorduk söyleyemiyorduk dedi. Bana bunu söyleyenler şu an aktif görevdeler. Bu halden çıkmak lazım. Doğayla ikili bir hayat süren insanlardan çözüm olmaz vizyon çıkmaz.

Görüştüğüm herkes cesaretinizden dolayı kutluyoruz bu bir övgü gibi algılanabilir ama ben de buna karşılık 'parti kurmak cesaret işine dönüştüyse bu ülkede büyük sıkıntı vardır' diyorum. Parti kurmak baskı altına alınmamalıdır.

Öncelikle psikolojik rehabilitasyon lazım. 'Cı, ci' eklerinin olmadığı bir toplum ve ortam oluşturmak lazım.

Ekonomide çok sağlam bir kadromuz var. Ayrıca politika izleme kurulu yapımız var. Bir bakanlar kurulu gibi çalışıyor. Serkan Özcan ve İbrahim Turan gibi isimler sürekli toplantı halindeler ekonomi için.

 

ÜMİT GELECEK İLE GELECEK…

Neyi kaybedersek kaybedelim telafi edebiliriz. Bir tek şey hariç, ümit. Ne olursa olsun ümidimizi kaybetmeyelim. Bu ümidi ortaya koyacak olan kadro da Gelecek Partisi’dir. Gelecek geliyor…

 

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç