Manisa'da deprem fırtınası dinmiyor: Deprem çantaları ve düdüklerle uyuyorlar...

Manisa

MANİSA'da, 22 Ocak'tan bu yana devam eden deprem fırtınası, tedirginliğe neden oluyor. Kimileri korkudan evlerine giremeyip çadırlarda kalırken, kimileri ise baş ucunda deprem çantaları ve boyunlarına astıkları düdükle tedbir alarak evlerinde kalmayı tercih ediyor.

Manisa'nın Akhisar ilçesinde, 22 Ocak'ta saat 22.22'de 5.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Can kaybının yaşanmadığı olayda, 3 kişi balkon ve pencere gibi yüksek yerlerden atlayarak yaralanırken, 1 kişi ise panik atak geçirdi. 5 metruk bina da depremden hasar gördü. Yerin 10.35 kilometre altında meydana gelen bu ilk depremin ardından ilçede deprem fırtınası yaşandı. Meydana gelen irili, ufaklı çok sayıda sarsıntı çevre il ve ilçelerden de hissedilirken, Manisalılarda tedirginliğe neden oldu. Kimileri depreme hazırlıksız yakalandı. Sarsıntıların çeşitli aralıklarla sürdüğü ilçede, depremde evlerinde çatlaklar oluşanlar ve korkudan evlerine giremeyenler AFAD ve kendilerine ait çadırlarda kalıyor. Bazıları tüm riskleri göze alarak evlerine giriyor. Tedirgin şekilde geceyi evlerinde geçirenler ise içinde el feneri, düdük, telsiz, yedek telefon, gıda malzemeleri bulunan deprem çantalarını yatak odalarında baş ucundan ayırmıyor. Sürekli meydana gelen sarsıntılardan psikolojik olarak etkilenen bazı kişiler de boyunlarına astıkları düdükle uyuyor.

'GECELERİ GÖZÜMÜZ YARI AÇIK UYUYORUZ'

Evli, 1 çocuk babası Mustafa Atadil (38), 17 Ağustos 1999 tarihindeki Marmara depremini yaşamış birisi olarak, Akhisar ve Kırkağaç'ta meydana gelen sarsıntıların psikolojisini olumsuz yönde derinden etkilediğini belirtip, 'Manisa, deprem kuşağında, ciddi konuma sahip iller arasında yer alıyor. Son günler de yaşanan depremler de iyice psikolojimizi bozdu. Gün içerisinde ve geceleri durmadan sallanıyoruz. Kulağımız yer altından gelen seste, gözlerimiz lambalarda. Geceleri, gözümüz yarı açık uyuyoruz. Artık depremle yaşamayı kabul etmeye başladık. Daha önce Marmara depremini yaşamış biri olarak evimde gereken tedbirleri aldım. Yatak odamdaki yatağımın baş ucunda el feneri, düdük, su, bisküvi, yedek telefon ve deprem çantamı bulunduruyorum. Allah korusun ama deprem yaşanırsa el feneriyle ışık tutmak için, düdükle sesimi duyurmak için, susuz kalırsak su içmek için, bu malzemeleri sürekli başucumda bulunduruyorum. Hatta geceleri, yanımızda düdükle uyuyoruz. Çok tedirgin ve endişeliyiz. Umuyoruz ki bu depremler bir an önce son bulur' dedi.

'BOYNUMDA DÜDÜKLE UYUYORUM'

Geceleri boynunda düdükle uyuduğunu anlatan evli, 1 çocuk babası Abdullah Karakuş (30) da, sürekli depremlerle sallandıklarına dikkati çekti. Bu durumun psikolojilerini olumsuz etkilediğini, kendilerinde korkuya neden olduğunu belirten Karakuş, 'Evimiz 5 katlı binanın en üst katında. Bu nedenle en ufak bir depremi bile çok daha fazla hissediyoruz. Depremle yaşamak zorundayız. Bu nedenle evde, kendi çapımızda önlemlerimizi aldık. Yatak odamızda, baş ucumuzda el feneri, yedek telefon, telsiz, deprem çantası, su, gıda malzemeleri  bulunduruyoruz ve psikolojimiz o kadar bozuldu ki boynumuzda da düdükle uyuyoruz. Rabbim, bizi bu depremlerden en kısa zamanda kurtarsın. Çok zor durumdayız' diye konuştu.

'DİKEN ÜSTÜNDE YAŞIYORUZ'

Depreme karşı hazırlıksız olduğunu anlatan müteahhit Adem Ayer (34) de 'Depremler nedeniyle Manisa'da sıkıntılı günler yaşıyoruz. Bu çok acı bir gerçek ama Manisalı vatandaş olarak yaşanan bu depremler sonrasında bile tedbirimizi almadık. Kendi kendimize kızıyorum ama durum böyle. Deprem çantamız bile yok' dedi.

Eşinin Marmara depremini yaşadığını ve kendisinin de ertesi günü İzmit'e giderek acı tabloyu yerinde görmüş biri olarak tüm tedbirleri aldığını anlatan evli ve 2 çocuk babası muhasebeci Öz Sel (45) de şunları söyledi.

'Depremle ilgili biraz da olsa hazırlığımız var. En azından depremde sallantı olduğu zaman neler yapacağımızı biliyoruz. Yatak odamızın başucunda su, el feneri, düdük bulunduruyoruz. Deprem çantamız hazır. Bu şekilde tedbirlerimiz var. Depremlerin bir an önce son bulmasını umuyoruz. Diken üstünde yaşıyoruz.'