“TRT Kurumu dışındaki özel radyolar, sadece popüler müziğe hizmet ediyor”

Ropörtaj 11.02.2020 10:31:15 0
“TRT Kurumu dışındaki özel radyolar, sadece popüler müziğe hizmet ediyor”

Enpolitik yazarı, iletişimci, akademisyen Dr.Göktan Ay’ın, CRI Radyo Yöneticisi Doç.Dr. Michael Kuyucu ile “Popüler Müzik, Müzik Radyo-TV’ları, Sanat-Kültür” konularında  yaptığı röportajı yayınlıyoruz:

 

AY: Kurumlardaki “Halkla İlişkiler/Kurumsal İletişim Birimleri’nin görevini yaptığına inanıyor musunuz? İnanmıyorsanız, eksik olan nedir?

KUYUCU: Halkla ilişkiler çok ciddi bir alan. Bugün medyada, müzik endüstrisinde, akademik hayatta, üniversitelerde v.b. her yerde binlerce halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim birimi var. Bunun teorisini bilenler pratiğini bilmiyor, pratiğini bilenler de teorisini bilmiyor. İkisini de bilenler de sokağın nabzını bilmiyor. Yani herkeste bir eksiklik var. Bu konuda tevazu gösteremeyeceğim, çünkü kendimi bildim bileli hep kendi markamın halkla ilişkilerini yaptım. Yöneticilik yaptığım kurumlarda hep “o halkla ilişkiler yapayım” diye düşünüp, yukarıda konuştuğumuz ahbap çavuş ilişkileri ile bu işlere giren ve arada bir basın bülteni yazan (onu da doğru dürüst yazamayan) insanlar kendilerini halkla ilişkiler uzmanı sanıyor. Oysa olay o kadar basit değil. Hele kurumsal iletişim o tam bir felaket.

Üniversitelerde, özellikle vakıf üniversitelerinde kurumsal ilişkiler, patronları mutlu etmek için çalışan birimlere dönüşmüş. Nasıl olsa müşteri hazır, 1 milyonun üstünde öğrenci 835 bin adet kontenjana girecek. Yani tüm kontenjanlar dolsa bile, en az 300 bin öğrenci açıkta kalacak. Böyle bir pazarda bile kontenjanlarını dolduramayan üniversiteler var ülkemizde ve maalesef çoğu öyle. Buna inanın şaşırıyorum. Talebin arzdan fazla olduğu bir pazarda, arzın talep almamasının acaba nedeni ne olabilir? Birçok nedeni var ama, bunlardan bir tanesi de; başarısız halkla ilişkiler ve başarısız kurumsal iletişim birimleri…

AY: CRI Türk’te,  popüler kültüre de yer veriyor, canlı akustik programlar yapıyor, ama popüler kültürden de şikayet ediyorsunuz? Bu bir ikilem değil mi?

KUYUCU: Bu şikayet benim bireysel şikayetim. Kurumsal olarak elimden geldiği kadar bende markamızda buna ters hareket ediyoruz. Ama bazen popüler kültür öylesine bastırıyor ki her şeyi, buna çok üzülüyorum. Bununla savaşmak istiyorum ama, özellikle dijital medya sayesinde artık popüler kültür zaferini ilan etti. Egemen kapitalist güçler dijital medyada “özgürlük” “bireysellik” masalıyla kullanıcıları kandırdı, sonra onları gaza getirdi, şırınga gibi isteklerini adapte etti, tüketim toplumunu tamamen yerleşik bir hale getirdi ve şimdi herkes egemen güçlerin istediği tuzağa düştü. Bakın sosyal medyaya, kontrol sözde bizde, peki bu sosyal medya mecralarının ipi kimde?

AY:  Bir programcı/yapımcı olarak, popüler müzikte gelinen noktadan memnun musunuz?

KUYUCU: Müziği mahvettiler, bazen inanamıyorum. Ben çocukken müzik eğitimine başladım. En büyük hayalim konservatuvara gitmekti, zengin aile çocuğu değil, mütevazı bir ailenin çocuğuydum. Türküm, ama tüm ailem yurt dışında, ister istemez bir kültürel gurbetçilik yaşıyorsunuz. Bu sizin ekonominize de etki ediyor. Ailem bana haklı olarak normal bir üniversiteye gitmemi söyledi,  bende hak verdim onlara. Ama ailem bana özel kurslardan Melih Kibar gibi, Timur Selçuk gibi efsanelerden ders almama yardımcı oldu. Beraber biriktirdik müzik eğitimime harcadık. Toplamda aralıksız sekiz yıl müzik eğitimi aldım, piyanoda Bach’a kadar gelmiştim, orkestrasyon konusunda ise büyük orkestra partisyonları yazacak seviyeye kadar geldim. Şimdi bakıyorum bu mücadelenin onda biri bile yok yeni nesilde. Böyle niteliksizlik çıktı ortaya. Zaten egemen güçler bunu istiyordu, çalışacaksın da ne olacak; yap hemen üret, tüket, üret, tüket. Bu hale geldi. Bir sürü şarkı çıkıyor hepsi taklit. TSM mahvoldu yok oldu, THM türküler gitti. Biz ülke düşünün kendi öz kültürünü çöpe atıyor. Bu hale geldik. Kimsenin de umurunda değil. Bu şartlar altında üretilen müzikler popüler müzik, saçma sapan.

Buna dijitalleşmenin de etkisi oldu. 2019 yılında müzik şirketleri de albümleri; sadece dijital ortamlarda yayınlamaya, yani CD olarak basılmamaya başladı. Neymiş efendim “artık cd satışları yokmuş!”  Böyle saçmalık mı olur?, D&R bir yandan çıkıp müzik reyonunda CD’lere ayırdığı yeri kaldırdı. Arzı kaldırıyorsun, sonra talep yok diyorsun. Buda saçma. Burada asıl amaç tabii ki dijital müziği öne getirmek, niye çünkü daha kolay tüketiliyor. Dinle at, mantığı. Tüketim toplumunun zaferinin başarısı bu popüler müziği ortaya çıkarttı.

AY: “TRT Müzik” dışında ulusal kanallarda müzik yok…TRT Müzik görevini yapıyor mu?

KUYUCU: TRT Müzik dışında evet bir kaç kanal var. NR1 Grubu, Power Grubu var ama onlar popüler müzik konusunda iddialılar, diğer müziklere hiç girmiyorlar. Kral FM zaten başarısız yönetiminden dolayı kapandı. TRT Müzik ise bir çarşı gibi. Ama düzensiz bir çarşı – pazar gibi. Her şey var ama, hiç bir şeyi bulamıyorsunuz. 2019 yılına kadar öyle bir anlayışla yönetildi, sonra yeni bir yönetim geldi. Belki o yönetim bu konuda bir şey yapabilir. Şu an için evet TRT Müzik var ama, biraz eski kafada kaldığı için misyonunu tam sunamıyor, gençlere mesajlarını veremiyor maalesef. TRT Müzik Türkiye müziği için büyük bir fırsat. Dünyanın hiç bir devletinin bu kadar geniş erişimli bir müzik televizyonu yok. Karasal yayında Türkiye’ye sesleniyor, uyduda çok ciddi erişimi var, Digitürk’te var. Yani şu an Türkiye’nin hatta dünyanın en geniş erişimli müzik kanallarından biri TRT Müzik.

AY: “Müzik TV'leri kepenk indirecek” diyorsunuz. Gerekçeniz nedir? Bu işin sonu ne olacak?

KUYUCU: Müzik TV’leri de kepenk indirecek tabii ki. Nasıl ki kasetçiler indirdiyse. Dijitalleşme onların da sonu olacak. Şu an YouTube, müzik programlarının egemen platformu. Bu böyle giderse, geleneksel formatlarda yayın yapan Müzik TV’leri izlenme kaybı yaşayacak (ki yaşıyor) , buda onların ekonomisini olumsuz etkileyecek ve paradan başka hiç bir şey düşünmeyen medya patronları o kanalları kapatacak.

AY: Ulusal ve yerel yüzlerce radyo/tv var… Müziğe katkı amaçları var mı? Bunlar kontrol ediliyor mu?

KUYUCU: Bence hepsi popüler müziğe hizmet ediyor. TRT Kurumu dışında müziğe hizmet etmek isteyen yok. TRT’de bunu yapmaya çalışıyor ama ne kadar başarılı oda tartışılır. Özel kanalların hepsi popüler müzik pazarında  pay almak, popülerliği kullanarak onun rantını yani parasını kazanmak istiyor. Onun için kanalların hepsi birbirinin aynı müzik yayını yapıyor, aynı şarkıcıları yayınlıyor. Birileri bu popüler olacak diye emir veriyor, bir kıvılcım yanıyor, sonra da sazan medyamız hemen onun üstüne saldırıp onun popüler olmasına katkıda bulunuyor.

AY: Müzik insanlarının, meslekleri gereği müziğe hizmet ettiklerine, yayınlarla destek verdiklerine ilişkin neler söylersiniz?

KUYUCU: Müzik insanlarını da maalesef artık takan yok ki. Bir müzik tartışma programı mı kaldı? Bir müzik TV programımı var? “O Ses Türkiye” gibi müzik yarışmalarına bakın orada bile müzik jürisi müzikle ilgisi olmayan, daha doğrusu müzik eğitimi almayan insanlar. Beyaz ve Seda Sayan müzik insanı mı? Bunun gibi tonlarca örnek var. Müzik insanları doğruları söylediği için; popüler kültürün jandarmaları onlara konuşma hakkı vermiyor, susturuyor. Çünkü gerçek müzik insanları, popüler kültürün istediği gibi konuşmayacak.

AY: Türk ve batı müziği mensupları, arabesk türü müziği küçümseyerek, yanlış mı yaptılar? Doğru yol ne olurdu? Gelinen noktada kim kazandı?

KUYUCU: Arabeski burjuvalar küçümsedi. Zengin tayfa, aslında arabeski küçümseyenler egemen güçler. Arabesk duygu olarak rock müzikle aynı. İçeriğinde isyan var. Müzikal anlamda ise Batı ve Doğu sentezi var. Bu müziğinde kötü örnekleri olmadı mı? Tabii ki oldu. Ama Arabesk; müzikal anlamda günümüz popüler müziğinden dana iyi bir müzikti, emek vardı, milli unsurlar vardı. Türkülerimizden, makamlarımızdan alıntılar vardı. Ne yaptılar, Türkiye’nin liberal sisteme geçiş serüveninde seksenlerden sonra popu patlattılar. Kim yaptı bunu? Medya yaptı. Sonra rock geldi, sonra da RAP. Hepsi de özenti müzikler. Türkün müziği bunlar değil ki! Türkün müziği türkü, alaturka ve hatta arabesk müzik. Ama bu milli unsurları yok ederek söz de küreselleşme masalıyla müzikte de dünyanın istediği tüketilen müzik formlarını ön plana getirdiler. Ben arabesk müziğe de üzülüyorum.  Arabesk şairi, bir sevgilinin ardından kırk gün kırk gece matem tutar, ama popüler müzik şairi “salla onu, biri giderse diğeri gelir” şeklinde giderli şarkılar sunar. Yani tüketim toplumunun istediği oldu. Bir sevgilinin ardından bir sene yas mı tutmak tüketim toplumunun isteği, yoksa bir sevgili gittiğinde hemen yenisinin gelmesi mi? Tüketim toplumu ve egemen güçlerin, küresel güçlerin yani dünyaya yönetmek isteyen belirli oligarşik grupların kültür üzerinden planları bunlar. Ve maalesef biz bu oyuna geldik artık.

AY: Müzik kültürü, ülkemizde istenen/arzulanan yerde mi? Hangi kurumlara/kimlere görev düşüyordu? Hangi kurumlara/kimler görevini yapmadı?

KUYUCU: Müzik kültürü yerlerde sürünüyor. Medya; zaten oligarşinin ve küresel güçlerin tutsağı oldu. Geriye eğitim kurumları kaldı. Onlar da taş devrinde yaşıyorlar. Ben yıllardır konservatuvarları anlamaya çalışıyorum; orada ne oluyor, orada gençlere güncel hangi bilgiler veriliyor vs hep düşünüyorum. Kafasını kuma gömmüş bir biçimde yaşıyorlar. Hiç bir şey yapılmıyor. Medyadan kopuk, sektörden kopuk, orta çağdan kalan bir mantıkla yönetiliyor müzik bölümleri. Bunlar acaba cehaletlerinden mi bu durumdalar yoksa, egemen sistemler mi onları da tutsak aldı onu bilmiyor ve çok merak ediyorum.

AY: Sn.Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı, sürekli kültür-sanatta gelinen noktadan memnun değiliz” diyor. Haklılar mı?

KUYUCU: Yüzde yüz haklı. Demek ki devlet büyüklerimiz de bunun farkında. Ama bunun için milli politikalar geliştirmek lazım. Medya ile eğitim kurumları ile ve müzik sektörü ile iç içe  olması lazım. Ama bunu artık beste bile yapamayan Orhan Gencebay ile değil, herkesle beraber yapması lazım. Medyaya kota koyacaksın milli müziğimizi yayınlayacak, müzik eğitimini geliştireceksin müfredatlar güncellenecek, medya ve müzik tüketim okur yazarlığını artıracaksın. Ama bakıyorum  medya okuryazarlığı veren hocalar daha kendileri medya okuryazarı değil.

En önemlisi çocuklara küçük yaşta kültür-sanat eğitimi vereceksin. Enstrüman çalacak, müzik dersleri zorunlu ve daha uzun olacak. Bu çok önemli. Belediyeler kültür-sanat etkinlikleri düzenleyecek, ama bunları yaparken her iki partinin belediyeleri de ahbap çavuşlarına vermeyecek bu etkinliklerin organizasyonları, eğitim kurumlarıyla gerçek müzik insanları ile yapacaklar.

Bir de tabii ki müzik okulları ve konservatuvarlar bulundukları bu pasif durumdan çıkacaklar. Üretim yapacaklar, sektörle rekabet edecekler. Otur masanda al 10 bin lirayı, Devlet Konservatuvarlarındaki profesörler kebap. Sorsan dünyayı kurtarıyorlar. Müzik eğitimi veren bu yüksek okullar; ne kitap yayınlıyor, ne akademik faaliyet,  ne konferanslar ne de başka araştırmalar. Bu konuştuklarımızı incelemek, araştırmak onların görevi. Ama nerdeee, hepsi başka dünyalarda yaşıyor.

AY: Teşekkürler…

 


Pazartesi 28.1 ° / 17.1 °
Salı 29.4 ° / 18.3 °
Çarşamba 29.5 ° / 19.7 °