Ocak medya köşe yazarı Veysi Dündar, bugünkü köşe yazısında Saadet Partisi'nin düzenlediği Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıdığı Kudüs mitingindeki 'CHP ve sol'u yazdı.
İktidar cephesinin Kılıçdaroğlu'nun mitinge gitmesine verdiği tepkiyi 'Batı Şeria’da sınır geçen Filistinli görmüş İsrail askeri' benzetmesi yapan Dündar, 'Kılıçdaroğlu, 47’li Ruhuyla Kudüs Mitingdeydi' başlıklı yazısında şöyle kaydetti:
'Kudüs için Saadet Partisi’nin düzenlediği mitingde Kılıçdaroğlu’nu gören iktidar cephesi, Batı Şeria’da sınır geçen Filistinli görmüş İsrail askeri tepkisi verdi.
Oysa Türk Solu’nun bu Filistin için ilk defa harekete geçmesi değildi.
Bazılarının hafıza kartı GB değil MB cinsinden eski model kalsa da, hafızası kıymetli çokça insan Filistin için kim zamanında ne yapmış hatırlıyor.
Bugün zamanın ruhu gereği makbul olmayan ama zamanında anti komünist tınısıyla pek çoklarına vatan kurtaran bir eylem olarak gelen 12 Mart’ın astığı 3 can : Deniz-Yusuf-Hüseyin, Yaser Arafat’ın El Fetih’inde eğitim görmüş, Filistin davası için mücadele etmişlerdi.
Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Atıl Ant ve bir Musevi solcu Sabetay Varol gençliklerini Filistin davası ile şereflendirenlerdendi.
O zamanlar onlara terörist dendi…
Hoş özellikle iktidar yancısı MHP için ‘Denizler hala terörist’. Ama olsun. Gerçeklerin geç de olsa kendilerini aşikar etmesi gibi bir huyu vardır.
Türk solunun gururla kendini ifade edeceği alanların başında Filistin davasına verilen koşulsuz destek gelir.
Şiddetin her türüne uzak olmakla beraber, ölmenin öldürmenin görece kolay olduğu yıllarda, Türk solunun efsane isimlerinden Mahir Çayan’ın hedefine İsrail Başkonsolosunu alması da kolay unutulacak bir hadise değildi.
Efraim Elrom’un yazık ki kurban gittiği bu kanlı senaryonun intikamı Çayan ve arkadaşlarından en ağır şekilde alındı.
Türk siyaseti ve emniyeti Efraim Elrom’un kanını yerde bırakmama konusunda gayet büyük dirayet gösterdi.
Tüm bunları Mavi Marmara gemisine “ben mi size gidin dedim” diyerek sırtını dönen bakışla mukayese etmek gerek.
Türk solu, Filistin Davasını destekleme konusunda hiçbir zaman utangaç olmadı.
Kılıçdaroğlu’nun Kudüs Mitingindeki sözlerine kulak verelim :
“Bütün mazlumlar birleşmelidir. İsrail’e karşı ilk Kudüs mitingini düzenleyen Milli Görüş lideri Erbakan’ı saygı ve rahmetle anıyorum.
Siyasi olarak farklı görünen iki hareketi bir araya getiren bir davadır Kudüs. Allah hak, hukuk ve adalet diyenlerle beraberdir.
Kimlik üzerinden, yaşam tarzı üzerinden bizi bölmeye çalışıyorlar. Emperyalizme karşı bütün mazlumların birleşme vaktidir. Her firavunun bir Musa’sı vardır. Günümüzün firavununa karşı her birimiz birer Musa’yız.”
Kılıçdaroğlu 1948 doğumlu, Füruzan’ın unutulmaz romanı 47’lilerden sadece 1 yaş küçük.
O da aslında 47’li.
Tıpkı Deniz gibi.
Yani 1969’da sadece 18’indeyken ailesine Kuşadası’nda bir çadır kampına gittiğini söyleyerek yola çıkan, kaçak yollarla Filistin’e yolculuğa başladığında Suriye’de gözaltına alınan, 2 haftalık bir esaretin ardından niçin bölgede olduğunu söylediğinde Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi tarafından gözaltından çıkarılan, Amman’daki Filistin kampında sıkı bir eğitimden geçtikten sonra bir sonraki savaşta yer almak için hazır olan ve haber verildiğinde Filistin’e gidecek olan Deniz.
Ancak Deniz Gezmiş, bir sonraki savaşa katılmak için Filistin’e gidemedi. Zira, 1973’te savaş başladığında Deniz çoktan idam edilmişti. İdam edenler ülkeyi komünizmden muhafaza eden askerlerdi. Ve onların yargısıydı.
47’lileri Füruzan dirençleriyle şu cümlelerle kaleme dökmüştür :
“Onlar sana çok, ama pek çok sade, o denli de güçlü bir şey söyletmek istiyorlar. Haklılık duygunu elinden almaya savaşıyorlar.
Oysa bilirsin, insanı insan kılan en önemli ayrım adalet duygusudur.
Evet, dersen bitişin başlar. O zaman ilerde yaşayacağını umduğun zamanı bile yitireceksin. İşte bağır alabildiğine, kanın akıyor, görünümün inanılmaz çirkinlikte, bozulmuşlukta, bir hurda yığını gibi. Yine de asıl şeyi alamadıkları sürece tam bir bütünsün.
Bağır bakalım”
“Yaşamak direnmektir.”
Bu sözün sözler içinde anlamı vardır.'