Gelecek Partili Temurci: Yalan ekonomisine son verin!

Gelecek Partili Temurci: Yalan ekonomisine son verin!

Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci, partisinin haftalık başkanlık kurulu toplantısının ardından basın açıklaması yaptı. Gündemin önemli başlıklarını değerlendiren Temurci, sözlerine İdlib şehitlerine rahmet dileyerek başladı. 

Van'daki çığ felaketine de değinen 'Van’da çığ felaketinde şehit düşen askerlerimize, çığda ve uçak düşmesi sonucu hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağolsun. Halen tedavileri devam etmekte olan Mehmetçiklerimize, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.' dedi. 

Gündemin sıcak başlığı FETÖ tartışmalarına da değinen Temurci şöyle kaydetti: 

İnsanlarımız ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, başta gençlerimiz olmak üzere vatandaşlarımız bu ülkede yaşama ümitlerini kaybederken, siyasi gündemin gereksiz konularla sürekli meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz.

'FETÖ İLE MÜCADELE HERHANGİ BİR PARTİNİN MESELESİ DEĞİLDİR'

50 yılı aşkın bir süredir bu topraklarda insanlarımızın inançlarını manevi duygularını istismar ederek palazlanan Fetö, hiç şüphesiz ülkeyi idare edenlerle, siyasi güçle, siyasi partilerle de yakın temasta olmuştur. O parti bu parti değil, her siyasi yapıya nüfuz etmeye çalışmışlar, zaman zaman da etkili olmuşlardır. Ancak bu ülkede hiç kimse bu alçak yapının bir gün bu ülkenin insanlarına kurşun sıkacağını düşünememiştir. 15 Temmuz gibi bir kanlı kalkışmayı yapabilecekleri kimsenin aklına gelmemiştir.

Siyasetin içinde de, orduda da, medyada da, iş dünyasında da ve en önemlisi yargı sistemimiz içinde de bu örgütün mensupları, sempatizanları olmuştur. Fetö ile mücadele meselesini herhangi bir siyasi görüşün değil, hepimizin ortak meselesi olarak ele almalıyız. Gerçek yüzünü bilmeden samimi duygularla bu yapıya destek olanlarla, 15 Temmuz sürecinde görüldüğü üzere devletimize, milletimize ihanet edenleri mutlaka birbirinden ayırmalıyız. Fetö ile mücadele herhangi bir siyasi partinin meselesi değildir.

Fetö ile mücadelede karşılıklı siyasal suçlamalar, toplumsal ayrışmalar en çok da Fetö terör örgütünü memnun edecektir. Başta siyasal iktidar olmak üzere, hepimizin 15 Temmuz’dan ders alarak, Fetö ile mücadeleyi bir kutuplaşma aracı olarak kullanmaması gerekir.

Şu anda Fetö yargılamaları ve bu yargılamalar üzerinde oluşan kuşkuların kaldırılması herşeyden önemlidir. Fetö borsalarından bahsedildiği bir ortamda Fetö ile mücadelenin toplum nezdinde meşruiyetini nasıl kaybettiğinin farkında mıyız?

Fetö ile mücadele hukuk çerçevesinde, hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınarak yapılmalıdır. Şu an bu ülkede siyasilerin birinci önceliği Fetö ile mücadelede kapsamında çıkartılan KHK’lar sonucu oluşan mağduriyetlerin giderilmesi olmalıdır.'

KHK GÜNDEMİ

Mahkeme kararı ile beraat eden insanların hak ve itibarlarına bir an önce kavuşması hukuk devletinin bir gereğidir. Olağanüstü hal denilerek bu dönemde çıkarılan KHK’lar yargı denetiminden muaf tutulmuştur. Gelecek Partisi olarak bu gayri hukuki durumun acilen düzeltilmesinden yanayız. KHK’lar yargı denetimine açılmalıdır. Olağanüstü haller; hukuksuzluğa, keyfiliğe yol açmamalıdır.

Fetönün siyasi ayak meselesinin gündemi bu denli meşgul etmesinin gerçek nedeni, bu mücadelede artık zulüm düzeyine varan adaletsizliklerdir. Bu konuda tüm siyasi partilerin ortak bir hassasiyet göstermeleri gerekmektedir. Hangi partiye mensup olursa olsun; Fetö konusunda siyasilerin suçları varsa, buna karar verecek olan tarafsız ve bağımsız Türk yargısı olmalıdır.

Demokratik hukuk devleti normlarını yakalamak için çıkarılan yasalar dolayısıyla TBMM yi suçlamak doğru değildir. Yapılması gereken bu yasaları kullanarak FETÖ ye alan açanları, yardım ve yataklık yapanları tespit etmek ve adalete teslim etmektir.

EKONOMİ, İŞSİZLİK VE ENFLASYON RAKAMLARI

Her geçen ay bir önceki aydan daha iyi olacak tekerlemeleriyle uyutulmaya çalışılan milletimiz, özellikle kışın ağır şartlarında ekonomik krizin etkilerini çok daha derinden hissetmektedirler. En son açıklanan (ki bu rakamlar ne kadar doğru bu da önemli bir sorunumuz artık) enflasyon ve işsizlik verileri bile gidişatın hayra alamet olmadığını bir kez daha bizlere söylüyor.

Evet onca rakamsal oyuna rağmen enflasyonu daha düşük gösteremiyorlar. Açıklanan enflasyon bile %12’yi geçti. Enflasyon sepetindeki ürünlerin ağırlıklarıyla oynandığını artık bilmeyen yok. Köprüye, benzine, otoyola, Avrasya tüneline fahiş zamlar yapıp, bu zamların da enflasyonu etkilemesini istemiyor musunuz? Çözüm basit; ulaştırma hizmetlerinin enflasyon hesaplama sepetindeki yüzdesel ağırlıklarını düşürmek yeterli. İnanılır gibi değil, ancak ekonomiyi yönetenlerin performans dedikleri işte bu gayri ahlaki uygulamalardaki başarılarıdır.

'YALAN EKONOMİSİNE SON VERİN'

Bu uygulamalar, aklı başında bir devlet yönetiminin yapabileceği işler değildir. TÜİK’e bu emri verenlere milletimiz adına sesleniyoruz. Vatandaşlarımızın en yoğun harcamaları, gıda, barınma, giyinme değil mi; doğalgaz, elektrik, su değil mi? Enflasyonu hesaplarken vatandaşlarımızın en yoğun harcamalarının ağırlığını nasıl düşürürsünüz? Bu nasıl bir devlet ahlakıdır. Bu utanmazlığa son verin, yalan ekonomisine son verin.

Güven, göstergelere yansıyor diyor ekonomi yönetimi. Evet, şaka gibi. Bu ülkede ne güven duyulacak kurum, ne de güven duyulacak veri bırakmayanlar milletimizle dalga geçmeye devam ediyorlar.

'HER 4 GENÇTEN BİRİ İŞSİZ'

Enflasyonla, işsizlik el ele artmaya, milletimizin canını yakmaya devam ediyor. Kasım ayı işsizlik verileri açıklandı. %1 artışla işsizlik %13.3 olarak gerçekleşti. İşsiz sayısı önceki yılın aynı dönemine göre 327 bin kişi artmış. Gerçek işsiz sayısının 8 milyona doğru gittiğini görüyoruz. İnsanlarımız bir kısmı artık iş

dahi aramaktan vazgeçmiş durumda. 4 gencinden 1’i işsiz olan bir ülkenin nasıl geleceğinden bahsedebiliriz.

Bu ülkeyi yönetenler, nutuk atmayı bırakıp ne zaman milletimizin gerçek sorunlarıyla ilgilenecek? Ne zaman bu ülkenin medyası bu gerçekleri milletimizle paylaşacak bir duruşu, bir cesareti gösterecek, bekliyoruz doğrusu.

İDLİB MESELESİ

İdlib’te yaşananlar Rusya ile yürütülen bütün görüşmelerin, mütabakatların anlamsızlığını bir kez daha ortaya koymuştur. İdlib’te askerlerimizi öldüren rejim güçlerinin arkasında Rusyanın olduğunu hepimiz biliyoruz. Adım adım Türkiye’yi bölgede yalnızlaştıran, nükleerde, enerjide, turizmde,
S400’de kendine bağımlı hale getiren Rusya, Türkiye’yi açıkça oyalamış ve aldatmıştır.

Rasyonel akıldan uzak kişisel ilişkilerle yürütülen Türk dış politikası Suriye’de, İdlib’te çökmüştür. Dış politikada AB’yi görmeyen, ABD ile zaman zaman köprüleri atan, Arap dünyasıyla kavgalı Türkiye, Suriye’de Rusya’ya bağımlı adeta tek kanatlı bir kuşa dönüştürülmüştür. Şu anda bu kanat da kopmak üzeredir. Rusyanın ipiyle kuyuya inen Türkiye, İdlip’te yalnızları oynamakta, sözünde durmayan Rusya, Mehmetçiğimizi açık hedef haline getirmektedir. Astana’da, Soçi’de, İstanbul’da verilen fotoğrafların, güya varılan anlaşmaların bir hiç olduğunu ülkeyi yönetenlerde en son aşamada anlamıştır.

Bu bölgede elbette Rusya ile, diğer bütün komşularımızla iyi ilişkiler geliştirelim. Ancak bölgede ağırlıklı sadece Rusya üzerine bina edilen Türk dış politikasının, Rusya’nın Türkiye üzerindeki yaptırım gücünü arttırdığını artık görmek zorundayız. İdlib, süreç içerisinde bütün muhaliflerin toplanma merkezine dönüştürülerek 2 aşamalı bir oyun devreye sokulmuştur. Muhalifler ya öldürülecek, yada Türkiye sınırına doğru göçe mecbur bırakılacaklar. Rusya’nın desteğiyle rejim güçleri bu planı adım adım uygulamaktadırlar.

Rejim, Rusya'nın onayı olmadan Türk askerine ateş açabilir miydi? Buna tekrar tekrar cüret edebilir miydi?

Gelecek Partisi kuruluşundan bu yana geçen şu kısa süre içerisinde hep aynı şeyi söyledi. Rusya, Türkiye'yi oyalıyor, aman İdlib’e dikkat. Şimdi gelinen aşama nedir? Söylenen, maalesef Rusya sözünde durmadı cümlesidir. Rusya yönetimine güvensiz ve ikiyüzlü diyenlere de günaydın diyoruz.

İdlib’teki mütabakat tiyatrosu son bulmalı, Türk askerinin güvenliğinin gözlem noktalarında sağlandığı, yüzbinlerce insanın göçünün engellendiği, İdlib’te silahların sustuğu, uygulanabilir bir anlaşma BM nezdinde acilen devreye alınmalıdır. Türkiye olarak, Suriyede iç savaşın sonlandırılması için şu aşamadan sonra çok daha fazla Cenevredeki BM sürecinin tamamlanmasına odaklanmamız gerekmektedir.

FİLİSTİN MESELESİ

Gelecek Partisi olarak dış politikadaki gelişmeleri büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. Bir önceki basın toplantımızda; Filistin toprakları üzerinde tek taraflı olarak alınan hiçbir kararın uygulama şansı olmayacağının altını çizmiştik. Trump tarafından sözümona bir barış planı olarak sunulan Yüzyılın Anlaşması metninin, 1947 yılından bu yana işgallerini sürdüren ve adım adım Filistin topraklarını yutan İsrail’in ABD’yle ortaklaşa yeni bir oyunu olduğunu hamdolsun başta Türkiyemiz olmak üzre dünyada birçok ülke görmektedir.

Konuyla ilgili partimiz geçtiğimiz hafta geniş bir basın açıklaması yapmıştır. Haftasonu da İstanbul Yenikapı’da; Filistin ve Kudüs’ün hepimizin ortak meselesi olduğunu, katılım gösteren diğer siyasi partilerle birlikte haykırmış olduk. Bu mitingde Genel Başkanımız sayın Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirilen 10 maddelik çözüm önerisinin, ülkeyi yönetenler tarafından dikkate alınmasını arzu ederiz.

Son tahlilde, Filistin topraklarının Trump’ın babasının malı olmadığını, BM kararlarının uygulanması gerektiğini ve Filistinli kardeşlerimizin hayır dediği hiçbir plana Türkiye olarak evet diyemeyeceğimizi tekraren vurguluyoruz. Filistinin satılık toprağı yoktur.

'DEPREMİ UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ'

Depremi unutmamak, unutturmamak milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Bu meyanda yakın zamanda Gelecek Partisi olarak depremle ilgili acil eylem planımızı açıklayacağız.

7 binin üzerinde ağır hasarlı binanın tespit edildiği Elazığ’da yıkımlar devam ediyor. İnsanlarımızın birçoğu hala çadırlarda. Meclisimin evi yıkılan yada oturulamaz durumda olan vatandaşlarımızın sorunlarını yerinde tespit etmek için mutlaka bir komisyon aracılığıyla bölgede çalışması gerekir. Eğitim-Öğretim yılının ikinci yarısında çocuklarımıza, gençlerimize başarılar dilerken, özellikle deprem bölgesinde yıkılan, zarar gören okullarımızın bir an önce yapılması, tamiratlarının yapılması önemarzetmektedir.

Van’da yaşadığımız çığ felaketi sonrası gördük ki ülke olarak bütün afet türlerine karşı bir tedbir mekanizması geliştirilmelidir. Şehirlerimizin afet türlerine göre direnç haritaları mutlaka çıkarılmalıdır. Türkiye olarak deprem ve bütün doğal afetlere karşı Deprem ve Afet Bakanlığı kurulmasının yerinde olacağını düşünüyoruz. Birbirinden bağımsız ve habersiz onca farklı kurumun koordinasyonu tek bir merkezden yönetilmesi artık bir zaruret haline gelmiştir.

Basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorunlarını yanıtlayan Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci 'Cumhurbaşkanı adayımız Ahmet Davutoğlu'dur' açıklamasını değerlendirdi. Temurci: 

'Görüyorsunuz Gelecek Partisi harıl harıl çalışıyor. Gelecek Partisi Türkiye'nin geleceği ve ümidi olmaya çalışıyor ve biz parti programımızda kapsayıcılık diye bir şeyden bahsediyoruz. Geleceğin Türkiye'sinde ülkemizin 83 milyonunu Gelecek Partisinin  üyesi olarak görüyoruz. Dolayısı ile böyle bir bakış açısına sahip siyasi hareketin ilk hedefi iktidara yürümektir. Dolayısı ile teşkilat başkanımızın söylemine elbetteki katılıyıoruz Gelecek Partisi iktidara yürümek için bu çalışmaları yapıyor. Ama Türkiye'de çok farklı bir siyasi yapı ortaya çıktı bir 'ittifaklar' ortaya çıktı. Türkiye'de her şey çok hızlı değişebilir ama biz Gelecek Partisi olarak partilerin özgün kimliğini koruyarak, kendi politikaları ile milletin önüne çıkıp o sınavı vermelerini arzu ediyoruz. Seçim döneminde ittifaklar zorunlu hale gelirse, bizim bakacağımız şey programımıza uygun, milletimize verdiğimiz sözleri hangi ittifakla gerçekleştirebiliriz... böyle bir zorunluluk olursa bu şekilde olur.' ifadelerini kullandı. 

 

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç