Tarih: 17.02.2020 08:44

Siyasetçi Cuma İçten gündeme dair yazıları ve analizleri ile artık Enpolitik'te...

Facebook Twitter Linked-in

Siyasetçi Cuma İçten gündem analizleri ve yorumları ile artık Enpolitik'te siz değerli okurlarımızla birlikte...

Milli Selamet Partisi geleneğinden gelen bir ailenin çocuğu olarak 1973 yılında Diyarbakır’da doğan Cuma İçten; Başarılı eğitim hayatını, Uluslararası Dış Ticaret alanında Yüksek Lisans yaparak tamamlamıştır. 
Kurucusu olduğu birçok vakıf ve derneklerde başkanlık, yönetim kurulu üyelikleri yapmış ve İstanbul-Kadıköy’de 1993 yılında Refah Partisi Gençlik Kolları ile siyasi hayata adım atmıştır. Siyasetin her alanında aldığı görevleri başarıyla yerine getiren Cuma İçten sırasıyla; İstanbul Ak Parti Eminönü Kurucu Başkan Yardımcılığı, Fatih İlçe Başkan yardımcılığı, İstanbul Fatih Belediyesi Meclis Üyeliği, Meclis Grup Başkanlığı’nda bulunmuş ve nihayetinde 2011 yılında ise Diyarbakır’dan 24. Dönem milletvekili seçilmiştir. 
İçten, parlamenter olduğu süreçte o dönem mensubu olduğu siyasi partinin genel merkezinde 5 yıl Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcılığı (SİHİB), TBMM İçişleri Komisyon Üyeliği, TBMM Milli Savunma Bakanlığı Komisyon Üyeliği gibi önemli görevlerde bulunmuştur. 
Geçmişte “Yeni Medeniyet Stratejik Düşünce” Platformu Genel Başkanlığını yürütmüş olan Cuma İçten; Siyasi platformlar, gençlik yapılanmaları, iş insanları, ekonomi, spor, kültür-sanat, eğitim, uluslararası yardım kuruluşları, yöresel dernekler, vakıflar ve onlarca STK’nın da kuruluşlarında aktif görevler almıştır. Bu oluşum ve platformların birçoğunda Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı yapmıştır. 
12 Aralık 2019 itibari ile “GELECEK PARTİSİ”nin Kurucular Kurulu, Parti yönetim kurulu üyesi (PYK) ve Gençlik ve spor Politikalar izleme kurulu  Başkanlığını yapmaktadır, siyasette tekrar aktif rol alması nedeniyle tüm sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerinden ayrılan İçten, evli ve dört çocuk babasıdır.Cuma İçten, aynı zamanda Türkiye’de sosyal medya platformlarını en etkili kullanan siyasetçilerden biridir. 
 

Cuma İçten'in sitemizdeki 'Kaçınılmaz Seçim Süreci' başlıklı ilk yazısı;

2019 Yerel seçimleri sonucunda siyasi iktidar yenilgiye uğramış, bunun sonucu olarak İstanbul ve Ankara’yı ciddi oy farkı ile kaybetmiştir. Ülkemizin seçmen nüfusunun yüksel bir oranını elde tutan İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Diyarbakır gibi illerde Ak parti ciddi anlamda oy kaybederek bu şehirlerdeki yaşayan insanların desteğini kaybetmiştir. Birçok illerde de çok az bir fark ile kazanmıştır.

2018 genel seçimlerinde ise TBMM'deki çoğunluğunu kaybetmiş ve MHP ile bir ittifak içerisinde ülkemiz, yönetilmeye çalışılmaktadır. TBMM'den çok Cumhurbaşkanı kararnameleri ile yasalar çıkmakta ve bazı yasalar gizlilik bahanesi ile resmi gazetede bile yayınlanmasına izin verilmemektedir. Çıkan bir kanundan haberdar olmayan bir ülkeye döndük.

Cumhurbaşkanlığında görev yapan cumhurbaşkanı danışmanları, TBMM’de seçilmiş milletvekillerinden daha fazla ve daha hızlı kanun çıkartma yetkisine sahip oldular. Oysaki; Meclis bir yasa çalışması yapmadan, bunun komisyonlarda her partiden gelen milletvekillerinin teknik çalışmaları ve görüşleri alınarak yasa çıkartırken, Cumhurbaşkanlığı danışmanları meclisin 60 günde çıkardığı bir yasayı bir günde çıkartır hale geldiler.

Tek bir kişinin, seçilmiş 600 milletvekilinin üzerinde bir yetki ile yönettiği, bir ülke haline geldik!

Bunun bir örneği ABD dahil olmak üzere başka ülkelerde yok. Bugün bu durum Ak Parti dahil birilerinin işine gelebilir, peki 20 yıl sonra bu yetkiyi kim kullanacak?

Bilimsellikten, analizden, araştırmadan, farklı kesimlerin katkısı alınmadan, çıkan yasalar ekonomik, sosyal, kültürel, değerlerimize ciddi zararlar verdi.

Yasama, Yürütme, Yargı iç içe girmiş bir durumda ve hepsi politize olmuş kurumlar haline geldi.

Adalet kurumu; güzel görkemli binalar içerisine eş dost ağırlayan, mazlumların çığlıklarına kulak tıkayan, milletvekili, il ilçe başkanlarının kapılarda karşılandığı, iktidar üyelerinin dokunulmaz kılındığı bir hale dönüştü.

Açılan soruşturmalar siyasilerin talimatları ile yapılmakta hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Adalet Bakanı bile bu durumdan şikayet eden savcıların hakimlerin hukuka uygun bağımsız davranmaları gerektiği sitemini eden bir ülke haline döndük. Bir milyon insan hakkında TERÖR davaları açılmış hakimler savcılar hukukun gereğini yapmaktan ve inisiyatif almaktan kaçar hale gelmiştir.

Ak Parti iktidarında, ilgili bazı yasalar değişmediği halde 18 yıl içerisinde 15 yıl önce kahraman olarak ilan edilen aynı şahıslar 10 yıl önce Terörist 3 yıl öncede tekrar kahraman ilan edildiler!

Yasalar aynı olmasına rağmen! Bugün TERÖRİST olarak ilan edilen, bazı terör örgütlerin liderleri ise aynı siyasiler tarafından el öpme yarışına gidiliyordu. 17-25 Aralık öncesinde iktidarın kutsal olarak gördüğü ve ABD’ye giden her iktidar mensubunun el öptüğü terör örgütü 17-25 Aralık sonrası restleştiği bir örgüt olmasına rağmen 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar Ak Parti içeresinde bir çok siyasinin hala “Hoca efendi” “Hizmet” diye muhalefet partileri ile birlikte sahiplendikleri bu terör örgütüne darbe kalkışmasından sonra tepki koymaları onları mahzun  eder mi?

Yolsuzluk aldı başını gidiyor ve artık ülkede meşru hale geldi, akraba eş dost ayrımcılığı tüm insanların gözünün içene baka baka yapılıyor. En tepedeki siyasi liderden en aşağıdaki ilçe başkanına kadar herkes kendi etki alanında ailesine ve akrabasına rant oluşturmaktan çekinmemektedir.

İşsizlik tarihin en yüksek oranına %14 çıkmış ve geçim sıkıntısı son 30 yılın en alt seviyelerine ulaşmış durumda. Asgari ücrette dünyada Afrika ülkeleri ile kıyaslanır hale geldik. Açlıktan ölümler intiharlar psikolojik sorunlar aile dramlarının her geçen gün arttığı bir ülke haline geldik. Bu yetmezmiş gibi iktidar mensupları bu insanlık dramını yaşayanlar ile pişkin bir şekilde dalga geçer hale geldiler.

Ülkemizde temel  insan hak ve özgürlüklerinde hızla eski Türkiye’ye doğru geriye gitmekteyiz.

Düşünmek, yazmak, fikir beyan etmek, farklı siyasi düşünceler ile analizler çözüm yolları ortaya koymak SUÇ haline geldi. Siyasi iktidar ve onun temsilcileri en üstten en aşağıya kadar kendileri gibi düşünmeyen herkesi ötekileştirip dışlayan bir tarz ortaya koydular kendilerinin yapması yetmezmiş gibi kendileri gibi tavır koymayan herkese de mobing uygulamaya başladılar.

Bu duruma mevcut siyasi partiler bir çözüm olamadılar, ortaya koydukları eleştirileri nasıl projeleri ile değiştirebileceklerini net koyamadılar. Kendini muhafazakar, dindar, inançlı, demokrat olarak nitelendiren kesim hep ak partiye mahkum edilmişti. 2019 yerel seçimlerinde bu kesim Ak Partiye olan tepkisini CHP'ye oy vererek ortaya koydu. Millet şunu ifade etti “Bir an önce bana hitap edecek yeni siyasi oluşumları kurun aksi durumda ben hiç istemediği halde CHP gibi bir partiyi tekrar bizi yönetmesi için getireceğim” bu mesaj o kadar netti ki CHP bu mesajı aldı ve ülkenin gerçeklerine göre kendi içinde yeni bir yapılanmaya gitti genel merkezde ve il ilçe teşkilatlarında muhafazakar insanlara alanlar açtı, adayların içerisinde muhafazakar yapıya uygun isimler belirledi, yetmedi FİLİSTİN / KUDÜS ile ilgili mitinglere katılım sağladı bu alana ilişkin kendisinden asla beklenmeyecek iddialı bir duruş sergileyerek bir muhafazakarın çok daha önünde söylemler geliştirdi.

Sonuç itibari ile toplumun yeni siyasi parti ihtiyacı giderilmez ise chp ve benzeri partiler ilerleyen süreçte iktidar olacakları açıktı...

Yukarıda bahsettiğim tüm gerekçeler ışığında bu ülkeyi seven ve kendini ülkesine borçlu his edenler bir sorumluluk gereği parti kurmaya karar verdiler. Bunların en başında 3.5 yıldır iktidar tarafından ötekileştirilen ve iftiralara maruz en sonunda genel başkanlık yaptığı ak partiden ihraç edilen Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU’dur. Ülkenin bu taleplerine karşılık vermek için 153 kişi ile GELECEK PARTİSİ'ni kurdu ve “EVET bizde varız” dedi. Parti kurucuları incelendiğinde görülecektir ki; bir grup cesur yürekli samimi insanların, KRAL ÇIPLAK diyerek ortaya çıktıkları ve ülkenin sorunlarını çözecek projelere bilgi birikimlere sahip  olduklarını haykıracaklardır

Kurucular içerisinde her kesimden insanın olduğu ve yönetimde icrada yer aldığı görülecektir. Bu kurucu kadro TBMM 1923 Meclisi gibi farklı yaşam tarzlarına sahip insanların olduğu bir kadrodur. Parti programı incelendiğinde de Türkiye’nin tüm sorunlarına çözümleri ile birlikte yer aldığı net görülecektir.

Ayrıca parti kurma aşamasında olan ve Ak Parti iktidarında yıllarca bakanlık yapan Ali BABACAN da yer almaktadır. Türkiye’nin bu tür siyasi oluşumlara ihtiyacı vardır. Ali BABACAN da parti kurduğunda %65 gibi bir kitlede duran muhafazakar oy kitlesi daha rahat hareket edecektir.

Her iki partinin de sadece muhafazakârlardan değil Türkiye’nin her kesiminden oy alacağına eminim. Alttan gelen yeni genç nesil okuyan analiz eden sorgulayan bir yapıya sahiptir ve siyasi partilerin programları tüzükleri ve kadroları projeleri ne söyledikleri çok daha fazla irdeleyecek bir nesildir. Türkiye’nin geleceğine ise bu nesil karar verecektir.

Türkiye’nin siyasal tarihi incelendiğinde; siyasi partiler hep toplumsal tıkanıklıklardan sorun ve problemler aşılmadığında yeni siyasi oluşumlara ihtiyaç duyulmuş ve bu siyasi oluşumların akabinde hemen hemen bir yıl içerisinde hep seçimler olmuştur.

Ülkenin büyükşehirleri siyasi iktidarın elinde değildir, bazı büyükşehirler ise siyasi iktidarın gücü ile haksız müdahalesi ile kayyumlar atanmıştır. Seçmenin %60 iktidarın elinde olmayan şehirlerde yaşamaktadır, Dolaysı ile ülkemizde siyasi iktidarın meşruiyet sorunu vardır kurulan siyasi partilerin teşkilatları tamamlandığında bu durum kamuoyu nezdinde daha rahat görülecek ve yukarıdaki ülke sorunları ile birlikte kamuoyunun buna itirazları daha fazla artacak bu durumda diğer muhalif partiler ve iktidar ortağı bu durma daha fazla sessiz kalmaları eşyanın tabiatına aykırı olacaktır.

Bu yılın Kasım ayında yada 2021 Nisan ayında erken bir seçimin olacağını net bir şekilde ortada durmaktadır. Yapılacak erken seçim ise tüm siyasal ezberleri bozacak yeni bir Türkiye oluşturacaktır.

Aydınlık bir gelecek dileklerimle.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —