Çerkes'lere hakaret eden Büyükelçi'ye Gelecek Partisi'nden tepki: Özür dilesin!

Çerkes

Sputnik’e verdiği beyanatta Çerkes'lere hakaret eden ve 1864 Sürgünü’ne gönüllü göç diyen Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’a Gelecek Partisi saflarından da tepki geldi. Gelecek Partisi kurucularından Murat Özden ve Abdullah Teber, yaptıkları açıklamalarda Yerhov’u özür dilemeye çağırdı.

Murat Özden: “Büyükelçi İdlib meselesiyle ilgili bir açıklama yaparken nasılsa aklı Çerkes soykırımına gidiyor. Soykırımcıların ortak özelliği inkâr etmektir. Rusya Devleti bunu hep yapıyor. Geçmişte Rus Büyükelçi Yerhov’un yüzüne karşı Rusya’nın tazminat ödemesi ve Çerkeslerin hakkını iade etmesi gerektiğini söylemiş biriyim. Rusya’nın bu algı operasyonuna karşı Çerkesler ayağa kalktılar. Rus Büyükelçiyi şiddetle kınıyor, özür dilemesini bekliyorum. Türkiye’nin de bu şahsı ‘Persona Non Grata’ yani istenmeyen adam ilan etmesini bekliyorum.” ifadelerini kullanırken

Abdullah Teber ise “Böyle kritik bir dönemde büyükelçinin bu demeci büyük bir talihsizlik. Çerkeslere karşı böyle ifadeleri kimse kullanamaz, böyle bir saygısızlık yapamaz. Bu sözleri kabul etmiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımızın ve siyasetçilerimizin buna ciddi bir şekilde cevap vermesi gerekiyor. Bu işin peşini hiçbir şekilde bırakmayacağız. Büyükelçiden özür bekliyoruz.” dedi. 

Yerhov, Sputnik’e verdiği beyanatta Çerkesler hakkında şöyle konuşmuştu: 

“Rusya’da olduğu gibi Türkiye’de de ortak tarihimizdeki olaylar etrafında çok sayıda önyargı, mit ve efsane mevcut… Bu oturmuş ön yargılara göre Rusya, topraklarını genişletmeyi ve ‘etnik temizlik’ gerçekleştirmeyi takıntı haline getirmiş; barışçıl komşuları olan Çerkesler ve Şapsığlar gibi halklara saldırıp onları yurtlarından eden kötü ve saldırgan bir ülke. Şimdi de Türkiye’de birileri bu güzel efsaneye inanmak istiyor... Bu bir yandan ‘düzgün çizilmiş’ bir tablo, ancak farklı bir açıdan bakıldığında her şeyin bu kadar basit olmadığı görülüyor… Misal, tüm refahı; akınlar, cinayetler, yağmacılıklar ve köle ticareti üzerine kurulan komşularla yan yana yaşamanın Rus köyleri için ne demek olduğunu düşünen oldu mu? Her ay, her hafta ve her gün bu “barışçıl” dağlıların gelerek erkekleri öldürüp kadın ve çocukları esir aldığını hatırlayan var mı? İşte dönemin Rus hükümeti tüm bunlara sabrediyordu, ama sabır tükendi ve ön plana ordu çıktı. Önce barış içinde yaşamayacakları ‘ayıklamaya’ ve onların kriminal hayat tarzını engellemeye çalıştı. Bu insanlara iki seçenek sunuldu, ya düzlük bir yere taşınıyorsunuz, size toprak veriliyor ve üretim yapmaya başlıyorsunuz ya da göç edin, kardeş Türkiye sizi kabul etmeye hazır. Bazıları gitmeyi seçti, gitti de… Kalmayı tercih edenler de oldu ve kaldı…”

 

kaynak: medyanotu