'Doğru, dürüst, ahlaklı bir yapı kurguladık' Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci soruları yanıtladı...

Haber Türk’te Kübra Par’ın sunduğu Açık ve Net Programına konuk olan Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci Gelecek Partisi’nin neden kurulduğundan gündemdeki sorunlara kadar bir çok soruya yanıt verdi. Temurci’nin, Kübra Par’a konuk olduğu programdan satır başları şöyle;

'AK Parti artık o AK Parti değil'

Gelecek Partisi her şeyden önce bir mecburiyetten dolayı ortaya çıkmış bir siyasi hareket. Şu andaki partimizin genel başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti’de genel başkanlık yapmış bir isim. AK Parti’nin parti programını açıp, okursak bizim gerekçelerimiz orada yazar. AK Parti artık o AK Parti değil. Gelecek Partisi yeni umut olarak doğmuştur. Her siyasi hareket kendi konjontürü içinde oluşur, geçmişten de ders alarak yeni vaadlerle toplumun önüne çıkar. Ortak akılla yola çıkan, 3 Y ile mücadeleyi parti programına yerleştiren hareketin zaman zaman nasıl evrildiğini, hele hele sayın Davutoğlu’na nasıl Pelikan darbesi yapıldığını göz önünde bulundurulduğunda, sistem değişikliği ve ittifaklar süreci AK Parti’yi kendi programından, milletin vicdanından koparmıştır. Arkadaşlarımızla birlikte içeride konuştuğumuz konuların dışarıda da bilinmesi, hala demokrasi, özgürlük, hak, hukuk, adalet diyen muhafazakar kesimin AK Parti’de hala bulunduğunu düşünerek itiraz sürecini başlattık. AK Parti yönetimi de ihraç sürecini başlattı.

'Sokaklara çıkmış ölümüne mücadele etmiş insanlarız'

Biz itirazlarımızı yaptık, vatandaşla da paylaştık, üzerimize düşen görevi yaptık geri çekilebiliriz de diyebilirdik. Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız istişarelerle birlikte Gelecek Partimizi kurmuş olduk. İlkeler noktasında AK Parti’yle ayrıştık, Türkiye’nin ve partinin iyi yönetilmediğini de not ederek yeni bir yola çıkmış olduk. Ben AK Parti’nin bir önceki dönemde İstanbul İl Başkanıyım. Sayın Cumhurbaşkanımıza giderek ‘Artık AK Parti’de sizinle siyaset yapma şansım yok’ deyip kendisinden müsaade istemiş birisiyim. Öncelikle biz sayın Davutoğlu da benzer durumda. Sonuçta partinin genel başkanlığını ve başbakanlığı parti zarar görmesin, ülke bölünmesin diye Pelikan darbesiyle görevden el çektirilen bir Başbakan vardı bu ülkede. AK Parti için bu kadar emek vermiş, sokaklara çıkmış ölümüne mücadele etmiş insanlarız.

Yeni Hükümet Sistemi sonrası bizi demokrasiye, hukuka, özgürlüklere götürecek AK Parti’nin Türkiye’yi kutuplaştırarak, Türkiye’nin değerlerini ayaklar altına siyaset izlediğini söyleyen insanlar Gelecek Partisi’ndedir. Şurada bir sorun olsa kalkar burayı düzeltmeye çalışırız. Biz ‘yangın var’ diye bağırdık, mücadeleyi verdik. Korkunun egemen olduğu Türkiye’de sesi çıkan insanlar biz olduk. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’deki gelişmelere bakın. Her 6 ayda bir yeni seçim. İçeride olabildiğince bu görüşleri dile getirdik. İstanbul seçimleri için ‘Ahlaken ve vicdanen AK Parti seçimi kaybetmiştir’ diye ben tweet attım.

'Sayın Ecevit ile sayın Sezer’in yaşadığını Türkiye’ye yaşatmak istememiştir'

Genel başkanımızın, görevden ayrılma ve ona yapılan darbe sürecini Türk toplumunu yeterince bilirse bizim bunu açıklayamama problemimiz olmaz. Sayın genel başkanımız Türkiye’nin zarar görmesini istememiştir. Sayın Ecevit ile sayın Sezer’in yaşadığını Türkiye’ye yaşatmak istememiştir. AK Parti’nin sadece Türkiye için değil bu coğrafya için bölünmesinin ülkeye çok büyük zararlar getireceğini gördüğü için bizlere ‘Sizler devam ediyorsun, yeter ki parti bölünmesin, ülke zarar görmesin’ demiştir. Gelecek Partimize yöneltilen eleştiri ‘o dönem daha fazla konuşsaydınız’ eleştirisi sayın Davutoğlu şöyle karşılamıştır, ‘Bizim en büyük sadakatimiz önce ülkemize ve devletimizedir’. AK Parti’yi var eden değerler zarar görmemiş olsa sayın Davutoğlu kitap yazmaya devam edecekti. Bizim hayal ettiğimiz Türkiye bu değildi. 2001’de ne yoksa bugün daha fazlası Türkiye’de yok. Ama o zaman konuşabilen bir Türkiye vardı.

Gelecek Partisi korku iklimini dağıtıp, tekrar özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti normlarına dönmesi için bir şanstır. Türkiye’nin son 20 yılı siyasal anlamda analiz edildiğinde çok önemli bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye’de ideolojilerin, başka başka izmlerin bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. Parti programını yazarken özgürlükçü, demokrat bir parti olarak kendimizi tanımladık. Türkiye’nin artık izmlere ihtiyacı yok. Çağdaş ülkelerde ne varsa Türkiye’nin de o değerlerde buluşması lazım. Bu ülkede geçmişte laikliği sopa gibi uygulayan yapı AK Parti’ye yol açmıştı. AK Parti umut olarak doğmuştu. O dönem onu yapanlarla, demokrasi, özgürlük ve muhafazakar demokrat, milliyetçi olarak kendini tanımlayan AK Parti ile politikalar neredeyse aynı. Temel hak ve özgürlükleri, devlet, kamu, hukuk düzeninin önüne koyarak ‘önce insan’ diyerek Gelecek Partisi’ni kurduk. Partimizde Marksist gelenekten de Ülkücü gelenekten de farklı mezhep ve dini inanıştan gelenler var. 30 üzerinde hanımefendi kardeşimizin kurucu olduğu özgürlükçü, demokrat değerler üzerinde buluştuğumuz bir parti var.

'Recep Tayyip Erdoğan, ölümü göze aldığımız lider olma vasfını kaybetmiştir'

Gelecek Partisi kin ve nefret üzerine bina edilen bir siyasi parti değil. Başta iktidar partisi olmak üzere her partiyle mutlaka görüşmek, diyaloğu geliştirmek bizim vazifemiz. Bugün iktidar partisinin üç temel uygulama var siyasette. Onların ittifakı içinde yer almıyorsanız ‘hain’ veya ‘çete’ diyorlar. İnanılmaz kutuplaştırıcı bir politikayla kendi seçmen kitlesini tahkim ediyorlar. 20 yıl önceki Erdoğan, bu ülkede her gencin örnek alması gereken rol modeldir. Nasıl ki şu anda AK Parti, AK Parti olma vasfını kaybetmiştir, şu anda Recep Tayyip Erdoğan, ölümü göze aldığımız lider olma vasfını kaybetmiştir. Biz bu itirazı şahsi bir suçlama anlamında yapmıyoruz. Doğu Perinçek ile iş tutan, bugün gerçekten mücadele ettiği ne kadar kitle ve yapı varsa bugün onlarla yürüyen Recep Tayyip Erdoğan bizim yol arkadaşımız olabilir mi, ya da o bizi yol arkadaşı olarak kabul eder mi?

İlle de ittifak olacaksa…

Bizim şunlarla ittifak yapacağız diye bir kararımız yok. Kapsayıcılık diye partimizin tüzüğüne, programına bir kavram yerleştirdik. 152 kurucusu olan, toplumun bütün renklerini içinde barındıran yapı 83 milyon vatandaşımızın oyuna taliptir. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile getirilen siyasi partilerin özgünlüğünü devre dışı bırakan, onları kimliksizleştiren bu ittifak modeline karşıyız. Biz Türkiye’de güçlendirilmiş parlamenter sistemden yanayız. Bizim olmazsa olmazımız demokrasi, hukuk ve özgürlüklerdir. Bizim ittifaklarda bakacağımız şudur, parti programımızda vaad ettiklerimiz var. Yeni anayasa, şeffaflık yasası, imar yasası, adaletin tarafsız tesisi, güçler ayrılığı bizim vaadlerimizden. Kiminle ittifak edeceğimize parti programımızı en iyi uygulayacağımız yer neresi oraya bakacağız ille de ittifak olacaksa.

İlk kongre Haziran ayında

Erken seçim olur mu? Türkiye’nin şu anda gizlenen, üstü örtülen problemleri var. İnsanların en fazla istediği şey adalet ve kalkınma olmuştur. Türkiye’nin yeniden o rotaya girebilmesi için bir mücadele içindeyiz. Türkiye’nin 2023’e kadar bu süreci yönetemediğini düşünüyoruz. Ben şahsen erken seçim olabileceğini düşünüyorum. 32 ilimizde İstanbul, Ankara, İzmir, Konya dahil kurucu il başkanlarımızı belirlemiş olduk. Bu hafta da ilk açılışımızı İstanbul’da yaptık. Siyasi Partiler Kanunu’nun öngörmüş olduğu yapıyı Haziran ayına kadar tamamlayacağız. İlk kongreyi inşallah Haziran ayında gerçekleştirmiş olacağız.

İş tutuş biçimlerimiz farklı

Ali Babacan değerli bir siyasi şahsiyet. Baştan beri bu işin birlikte olması adına gayet heveskâr olan biriydim. Gerçekleşemedi, farklı nedenler olabilir. Biz şu anda hızlı bir şekilde teşkilatlanıyoruz. Belki üslup, iş tutuş biçimi ile ilgili olarak farklılık olabilir. Türkiye hayallerimiz ve ortaya koyacağımız vizyonla ilgili olarak çok büyük farklılık olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu söyleyebilirim, yapılması gereken her neyse her şey yapılmıştır, Gelecek Partisi yeni bir hikâyeye, siyasi duruşa ihtiyacı var diyor. Gelecek Partisi’nin kapısı herkese açık. Doğru, dürüst, ahlaklı bir yapı kurguladık. Hangi siyasi görüşte olursa olsun 83 milyona kapımız açık. Ali Babacan gibi birçok dostumuza kapıların kapalı olması mümkün değil. Bizim geleneğimizde ifrat ve tefrit, uçlarda olmamak gerekir. Bir siyasi harekette elbette hiç kimse tek adamlık istemez. Bu milletin bir daha böyle bir serüven yaşamaması Türkiye’de şimdiden sonra kurulacak partilerin en önemli vazifeleri olması gerekir.

Yol yürümeyi düşündüğümüz en yakın partnerlerimizden biridir Ali Babacan’ın kuracağı parti

Sayın Davutoğlu uluslararası tanınan bir ilim adamı. Böyle bir kişi altında siyaset yapmak birilerine rahatsızlık potansiyeli barındırıyor alabilir. Bir siyasi hareket ancak ve ancak lidersiz olursa başarılı olur demek de doğru değil. Bu ülkede milletin vekili olarak görev alan insanlar ‘Biz hiçiz’ dediler. İnsanları kişiliksiz, kimliksiz hale getiren lider anlayışına da karşıyız, lideri tabulaştırmaya da karşıyız. Biz sayın Ali Babacan bakanımız parti kurduğunda onun partisiyle de görüşeceğiz. Mutlaka ve mutlaka değerler ve Türkiye hayalleri konusunda illa bir fark arama derdinde değiliz. Sadece iş tutuş biçimlerimiz ayrı olabilir. Biz programımızı ortaya koyduk, millete vaatlerimiz belli. Bizim farkımız budur diyebileceğimiz temel ilkeler noktasında bir farkımız olabileceğini düşünmüyorum. Gelecek Partisi milletin önüne çıkmış siyasi harekettir. Yol yürümeyi düşündüğümüz en yakın partnerlerimizden biridir Ali Babacan’ın kuracağı parti.

Sayın Davutoğlu, tüm davalardan feragat ediyor

Gezi olaylarını iki aşamada değerlendirmemiz gerekir. Çevre diyerek, topçu kışlasının yapılmaması hususunda gençleri örgütlediği daha sonra FETÖ’cü olduğu tespit edilen bir süreç var. Uzlaşıya gidilirken belli aşamadan sonra Gezi meselesi Türkiye’de adeta seçilmiş hükümeti alaşağı etmek için aşırı sol örgütlerin de işin içine girerek bir kalkışmaya dönüştürülmeye çalışılmıştır. Önce masumane duygularla başlayan, daha sonra bu sürecin doğru yönetilmemesiyle birlikte terörize edilmiştir. Sayın Davutoğlu’nun davadan çekilmiş olması sayın savcının hazırladığı bir iddianame var. Sayın Davutoğlu müşteki olarak değil mağdur olarak iddianameye yazılmış. Sayın Davutoğlu’nun talebi üzerine yazılmış değil. Genel başkanımızın bugün yapmış olduğu açıklama sadece Kavala ve yaşanan süreçle ilgili değil. Pelikan uygulamaları dahil şahsına dahil bütün davalardan feragat ediyor. Türk demokrasisi için Gezi kararı sevindirici bir karardır.

Davutoğlu onlarca kez Suriye’ye gitti

Bence Türkiye’de herkesin önce şunu düşünmesi lazım. 2011 yılında Suriye’de Arap baharı sonrası Esad’ın daha henüz kendi insanlarını kimyasal silahlarla katletmeye başlamadan önceki süreçte sayın Davutoğlu Şam’a gidip, ülkede demokrasinin, hukukunun yerleştirilmesi adına Esad’ı ikna etmeye çalışan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin bakanıydı. O dönemin şartlarına bakıldığında kendi insanlarını katletmesin diye onlarca defa iknaya giden bir Davutoğlu var. Esad 1 milyonu aşkın Suriye’nin kimyasalla ölümüne, milyonlarcasının göçüne sebebiyet vermiştir. Burada Esad’ı eleştirmeyenlerin sayın Davutoğlu’nu eleştirdiklerini görüyoruz. Suriye’deki bütün günahları Davutoğlu’na, bütün sevapları kendi hesabına yazanlar gerçekten siyasi ahlaksızlık yapıyor. Türkiye eli kanlı bir diktatörle, Esad’la Türkiye’nin bu manada görüşmesini doğru bulmuyoruz.