Tarih: 20.02.2020 15:36

Gençler sordu Ahmet Davutoğlu yanıtladı: 'Gerçekçi iyimser olun ama asla karamsar olmayın...'

Facebook Twitter Linked-in

Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Bilkent Üniversitesi gençleri ile buluştu. Etkinliğin ilk yarım saatinde son kitabı 'Systemic Earthquake and the Struggle for World Order' üzerine konuşan Davutoğlu ardından soru cevaba geçti. 

İşte Davutoğlu'nun gençlerle buluştuğu etkinlikten öne çıkan başlıklar: 

Dünya çapında seçkin 60 civarı akademisyen ve devlet adamının üç gün boyunca “Dünya düzeni nereye gidiyor” konusunu tartışıldı. Orada iki genel yaklaşım söz konusuydu. Bir grup dünyanın çok kötü bir geleceğe gittiğini, yeni bir dünya savaşının an meselesi olduğunu, ciddi ekolojik problemlerin yaşandığını ve dünyayı bir felaketin beklediğini iddia ediyorlardı. Diğer grup ise dünyanın geçmiş dönemlere göre çok daha iyi bir durumda olduğunu ve geleceğe yönelik çok daha iyi bir bakış açısı geliştirmemiz gerektiğini iddia ediyordu. Ben bu yaklaşımların biri nihilistik karamsarlık, biri de ütopik iyimserliktir. Bunların ikisi de dünya için felakettir, ben realist optimizimden yanayım dedim. Olayları anlarken, tartarken, analiz ederken realist olacaksınız. Zihninizdeki bütün yargıları, kabulleri, ideolojinizi, siyasi görüşünüzü bir kenara bırakarak olaya yoğunlaşacaksınız. Yoksa krizi göremez, gerçeğe nüfuz edemezsiniz. Analiz yaparken gerçekçi olacak, gelecek vizyonu geliştirirken ise gerçekliğe meydan okuyacaksınız. Bir gerçeklik doğru yere gitmiyorsa ona meydan okuyacaksınız. Çığır böyle açılır, yeni ufuklar böyle geliştirilir

Bugünlerde gittiğim yerlerde gençlerimizin karamsar olduğunu görüyorum. Gerçekçi olun ama asla karamsar olmayın. Gerçekçi-iyimser olun ama asla karamsar olmayın...

Dünyada demokrasinin yükselişi bitti, otokrasinin yükseldiği, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün sınırlandığı yeni bir dönem başladı. Dünyada sistemin kendisi deprem yaşıyor. Amerika gibi kurumları en kuvvetli yerler bile kırılgan yapıda.

Binaların tamiri kolaydır. Yüreklerde sarsıntı varsa vicdan kalmamışsa zihinler dağınıksa onu onarmak çok zor.

Bir dönem dışlayan bir dönem sonra dışlanır. Güce bakmayacaksınız. Temel referansınız insan olacak. Hiçkimseyi ötekileştirmeyeceksiniz.

Devlet adamı vatandaşına ayrım yapmaya başladı mı o işin sonu felakettir. Devlet adamı vatandaşını sadece vatandaş olarak görür.  Eşiyle dostuyla çocuğuyla arasında fark gözetmez.

Bir sistemden sadece bir kesim fayda sağlıyor, diğeri fayda alamıyorsa o sistemi yönetemezsiniz. Ekonomik politik eşitliktir bu.

Tarım dışı işsizlik yüzde 15 buçuk, genç işsizlik yüzde 26. Avrupa'da o gösteriler ne zaman başladı biliyorum. Asıl sorun genç işsizliktir. Her türlü olumsuz gelişmeyi tetikleyen genç işsizliktir. Süratle bunu düşürmek lazımdır. Genç işsizlik yüzde 26. Gençlerin işsiz kalması her türlü olumsuz durumu geliştirir. Çünkü genç dinamiktir, gencin ümitle bakması gerekir.

27 milyon 900 bin istihdam varmış ben ayrılırken Başbakanlıktan, şimdi ise 28 milyon 200 küsür ve genç işsizlik rakamları artarken istihdamda bu aradaki fark nerede yerimizde sayılıyoruz demektir bu. Orta direğin gücü çok önemlidir. Türkiye'nin yüzde 83'ü 2 bin ile 4 bin arası maaş alıyor şuan. Ortak direk nerede? Devasa bir uçurum oluşuyor en zengin ve fakir arasında dünyada da bu böyle.

Güç, ne iyidir ne kötüdür olması gereken bir şeydir. Gücü denetimsiz bıraktığınızda kurallar oturmadığında, o güç önce gücü elinde tutanının elini yakan bir şeye dönüşür. Türkiye ve dünyada bu gücü denetleyecek hiçbir mekanizma kalmadı neredeyse.

En büyük suçlamaları yönelttikleri Rahip Brunson bir günde bırakıldı. Bir adam suçluysa Trump değil bütün dünya gelse bırakmayacaksınız. Suçsuzsa, bir dakika içeride tutmayacaksınız. Bu standartları kaybediyoruz

Bugün Türkiye'de var olan devlet geleneği ciddi sarsıntılar geçiriyor. Bu devleti yönetmiş bir insan olarak bu beni kaygılandırıyor. 5 ilke türkiyede zarar gördü. Bu zararı gördüğüm için siyasete yeniden girdim.

Hepimiz idealisttik, iyi bir dünya kurmak istiyorduk ama şimdi bir araya geldiğimizde görüyüroum, öyle bir şey oldu ki bir cenah iyi bir dini eğitimle insanların melek olacağını düşündü, bir cenah iyi bir marksist eğitimle sınıfsız melek bir toplum oluşturacağını. İnsan doğası gereği mutlak melekleşmez ve mutlak şeytanlaşmaz. Bir şeytani öz herkeste var en şeytani özde de melek özü var. Hergün bu diyalektikle imtihan oluyoruz.

İklim bozulduğu zaman ahlakı korumak mümkün olmuyor. Sivil toplum o iklimdir. Sivil toplum ne kadar baskı altına alınırsa, sivil ahlak da o kadar baskı altına alınır. Ben baskıya her zaman karşı oldum.

Hiçbir yerde, hiçbir tarikat, cemaat önceliği olan adım atmadım. Hiçbir atamada, önüme gelen kişilerin dini mensubiyetine dayalı karar almadım izin de vermedim. Zinhar izin vermem!
 

GEZİ PARKI SORUSU

Ben o zaman Dışişleri Bakanı idim. Gençliğin özünde talep etmek vardır ki doğaldır. İlk aşamada hepimizin dikkatini çekti. Bir çokları ile konuştum o aşamaya kadar iyiydi. Tepkileri kısıtlarsanız demokrasi bağınızı kaybedersiniz.

Daha sonra FETÖ ile irtibatlı olduğu belli olduğu ortaya çıkan bazı polis vesairenin çadırları yakması ile başlayan şiddet sarmalı oldu. Öyle bir istismar edildi ki o gençler örgütler tarafından kontrolsüz bir şiddete yöneltildi.

O gece benim hayatımdaki en zor gecedir biriydi. Bir tweet atıldı: 'Toplanın Davutoğlunun evinin basmaya gidiyoruz' Evde herkes telaşta vesaire, o gece sabaha kadar bekledik. Bu gösteri değil. Vandalizmin de karşısında olmak lazım. Döndüm ve o kişiyi mahkemeye verdim. Bana zarar verse anlarım ama aileme birileri zarar vermeye kalkarsa farklı olur.

Baştaki o tepkiler sivildi fakat o çadırların yakılması provakasyondu arkasından Türkiye bir girdaba sokulmaya çalışıldı.
 

Türkiye'de en fazla zarar gören kurum hangisi derseniz hukuk derim. Siyasi otorite ne düşünüyor diyen birinden hukukçu olmaz. Bütün okullarda hukuk okutulmalı ama hukuk fakültesinde kesinlikle Hukuk Felsefesi okutulmalı. Hukuk nosyonu olmayan biri vatandaş ve aydın olamaz.

CEMAATLER VE TARİKATLAR SORUSU

Hiçbir yerde hiçbir tarikat cemaat önceliği olan adım atmadım. Hiçbir atamada önüme gelen kişilerin dini mensubiyetine dayalı karar almadım izin de vermedim. Zinhar izin vermem! 

SİYASAL İSLAM SORUSU

Din siyaset ilişkisi diye bakarım öncelikle, İslam diye değil. Neden siyasal Yahudilik, siyasal Hristiyanlık değil de Siyasal İslam?  Çok ezberci bir tutum olarak görüyorum bunu. Ben müslümanım ama İslamcı 'cı' ekini doğru bulmadım.

Bu terminolojilerin çoğu din adına İslam'ı yozlaştırmak adına üretilmiş şeyler, İslam dünyasını gizli bir suçlu konumuna sokmak üzere çıkmış. Evet bizden de suçlu çıkar, diktatör çıkar ama inancı İslam olduğu için çıkmaz. Trump siyasal Hristiyan olarak sorgulanırsa burada da aynı şeyi yapalım.

Bütün bir Ortadoğu dünyasında sıkıntı var. Siyasal İslam başarısız oldu demek Sisi ve Esad gibi insanların başarısı mı baz alınarak söylenir? Bu hepimizin problemi sekülerin vs.

PARTİNİN POLİTKASI

Partimizin programını Türkiyede ilk defa riskli ama denenmiş bir şekilde hazırladık. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa ,gurur duyuyorum; Rum, Süryani Ermeni, Alevi, Sunni, Kafkas, Rumeli hepsinin bir arada olduğu kurucu heyetimiz var. Tartışarak kaleme aldık programı. 'Kendimizi nasıl tanımlayalım dedik geldiğimiz nokta şu:  Değerlere saygılı özgürlükçü demokrat bir parti...

ATATÜRKÇÜLÜK VE LAİKLİK SORUSU

Eğer tekrar bu millete hizmet etme imkanına kavuşursak, ilk yapacağım şey,  tüm toplum kesimlerini ortak değerlerde bir araya getirecek geniş platformlar kurmak. Birbirine uzak duran kim varsa gelin ortak geleceğimizi konuşacağız derdim.

Süratle toplumumuzda güven duygusunun kurulmasına ihtiyaç var. Dahileri getirin Profesörleri getirin eğer güven duygusu zedelenmişse bir yere varamazsınız.

Atatürk İnkilapları...kategorileri aşarak düşünmemiz lazım öncelikle. Öyle bir dönem oldu ki Türkiye'nin geçmiş tarihi Osmanlı, Selçuklu atıflarının olumsuz yaşandığı bir dönem oldu. Gün geldi asr-ı saadet ve cennet gibi anlatanlar oldu. Abdülhamit konusu da aynı şekilde, gün geldi Abdülhamiti eleştirmek tarihine savaş açmak gibi anlaşıldı. Bu tür kategorilerin dışına çıkmak lazım.

Büyük liderdir Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Harbine önderlik yapmıştır. Bütün doğrular oradadır derseniz bu kez başka bir dogma meydana gelir.

Osmanlı'ya saygım sonsuz ama eleştirdiğim makalelerim de var. Selçuklu'da yine o dönem bir sürü isyan da var ama biz Cumhuriyet çocuğuz onunla büyüdük içine doğduk bize kazandırdıkları ile büyüdük.

Laiklik ve din devlet ilişkileri çok kırılgandır bir defa o kırılganlıktan çıkarmak lazım. Jakoben laiklikten çıkmak lazım.

En fazla dini argümanların dikte edildiği dönemde insanlar dinden soğuyor. Atatürkçülük de İslam da dikte ise en büyük zararı kendine veriyor. Her kimlik özgürlük zeminine oturtulmalı, bu kategorilerden kalıplardan çıkmak tek çözüm.

GÜVENİ NASIL OLUŞTURACAKSINIZ?

Bazı şeyler var ki sözle ifade edemezsiniz; biri samimiyet biri güvendir. Ahlakçı olma ahlaklı ol derim, ahlakçı olma ahlaklı ol ve göster derim. Güven duygusu samimiyetle kurulacak bir şey ben bunu hissediyorum halkta. Çok bağırarak vs olmaz bu. Ben bu halkın akli selimine güveniyorum. Çok küçük dokunuşlarla o güveni sağlarsınız.

Doğal samimi ve halkla iç içe olacaksınız halk dediğiniz Ankara, İstanbul'da bir mahalle değil Hakkari'de Şırnak'ta bir arada olacaksınız. Yeter ki o psikolojik bağı kuralım gerçekçi ama iyimserim ben bu konuda.

KANAL İSTANBUL

İstanbul bir bülbül siz ufacık bir et parçası için bülbülü öldürmek istiyorsunuz.

 

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —