Tarih: 21.02.2020 16:30

Gelecek Partisi'nden Adalet Bakanı'na: Bu millet yargı paketinden bıktı, adelet paketi istiyor!

Facebook Twitter Linked-in

Gelecek Partisi haftalık gündem değerlendirme toplantısının ardından Parti Sözcüsü Selim Temurci, önemli açıklamalarda bulundu. İdlib, Libya,Osman Kavala ve Almanya'daki saldırıları ele alan Temurci'nin konuşmasından satır başları şöyle: 

'Şehitlerimiz içimizi yakmıştı yine dün Rus jetlerinin saldırısı ile iki mehmetçiğimizi daha şehit verdik milletimizin başı sağolsun. Allah sabır versin diyoruz.

Biz yeter artık diyoruz. Soçi dedik Astana dedik İstanbul dedik ama gel gör ki 'dostum Putin' dediğimiz bir ülke, Suriye rejim güçlerini destekleyerek mehmetçiğimize bomba yağdırıyor.

14 mehmetçiğimizi şehit verdik. En önemlisi 12 gözlem noktası kurmuştu Türkiye Soçi mutabakatı ile bunların 6 tanesi çepeçevre kuşatılmış  durumda ve mehmetçik onları tutmaya devam etmekte.

Gördük ki Rusya ile bir arpa boyu yol almamız asla mümkün değil.

Diğer taraftan Rusya aba altından sopa göstermeye başladı. Reel politiğin, BM başta olmak üzere, bu süreci yeniden masaya yatırma zamanı geldi hatta geçti.

Türk diplomasisi hiçbir dönem şu son iki hafta kadar kötü zaman geçirmedi. Ta işin başından beri Gelecek Partisi kurulduktan itibaren şunu söyledik; Rusya bizi oyalıyor.Rusya bizi Suriye bataklığına çekiyor. Ki son süreçte Rusya’nın yaptığını göremeyen mehmetçik kaybeden bir politikanın içerisindeyiz.

Mutlaka BM’nin AB’nin NATO’nun içinde olduğu ama tek taraflı Rusya’nın olmadığı bir süreç başlamalı. Artık siyasal çözüme doğru yol alınması gerekiyor.

Uluslararası ilişkilerde hamaseti bırakalım dedik her zaman. Aklı selimle bir yol yürüme zamanı geldi geçiyor.

Türkiye, BM’nin Cenevre masasını tekrar kurmak için acil girişimlere başlamak zorunda.

Türk askeri mültecilerin Türkiye topraklarına ve Avrupa Birliği üyesi ülkelere geçmesini engellemek için Suriyelilerin, Suriye’deki yaşam hakkını korumak için oradadır.

Buraya yapılacak her türlü hava kara operasyonuna misliyle karşılık verileceğini Suriye toprak bütünlüğünün koruduğunu söylemelidir Türkiye.

Özellikle Avrupa Birliği’inin Rusya üzerinde bir siyasi baskı oluşturması gerekiyor. Rusya’yı tekrar Cenevre’ye getirmek adına ABD ve AB’bin çok ciddi sorumluluk alması lazım. O masada eğer muhalifler olmazsa mülteciler suriyeye dönmeyecekler. Geri dönüşü muhalifler üzerinden planlayarak çözüm bulunması gerekiyor.

Türkiyenin BM’ye şunu anlatması lazım; Esat tek başına Suriye’yi temsil etmiyor.

Rejim kendini Suriyede tek kabul edecek ve başka yapıyla görüşmeyi kabul etmeyecektir. Suriye’yi sadece Esad temsil ediyormuş gibi bir anlaşmamın asla yapılmaması gerekir.

Bu millet artık tek bir şehit haberi duymak istemiyor.

LİBYA MESELESİ

19 Ocak’ta berinle bir konferans düzenlendi Berlin’de. Ülkeler Libya’daki iki yapıya da silah ambargosu uygulayacak denildi.

Geldiğimiz noktada çatışmasızlık gündemdeydi ama şu bir haftada dünyanın ve Birleşmiş Milletlerin (BM)  tanımadığı Hafter, Trablus limanını bombaladı. Limanın bombalanması büyük bir savaş suçudur. İnsanların en temel maddelerinin alındığı kritik bir noktadır orası. O bombardımandan sonra Serrac yönetimi anlaşma masasından çekildi sonra yine ikna edildi ve masaya oturdu.

Ama burada bizim sormamız gereken soru: BM’nin tanımadığı bir Hafter yönetimi var ateşkese uymayan? Peki, BM bu konuda ne yapacak?

 

Hafter BM tarafından başta da Fransa olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri tarafından böyle şımartılırsa asla ateşkese uymayacak ve Türkiye’nin başına bela olmaya devam edecektir.

Avrupa Birliği Akdeniz’de deniz gücü oluşturma kararı aldı. Eğer AB yalnız başına bir deniz gücü oluşturursa bu kime karşı oluşturuluyor demektir? Elbette Libya ile arasında anlaşma imzalayan ve Libya’ya asker eğitimi konusunda yardım yapmaya çalışan Türkiye’ye karşı oluşturulan bir deniz gücüdür bu. Çavuşoğlu tarafından sarfedilen 'Bu deniz gücü AB tarafından değil BM tarafından oluşturulsun' söylemini doğru ve anlamlı buluyoruz.

 

ALMANYA’DAKİ SALDIRI

 

Bu saldırılar ve ölümler karşısında, demokrasi ve hukukun merkezi olduklarını söyleyenler İslam karşıtlığını ve düşmanlığını durdurmadılar. Almanyanın bu meseleyi ciddiye alıp bu meselenin küreselleşmemesi adına Avrupa’nın atması gereken adım her neyse bunu atması gerekir diyoruz. Hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza

Allah’tan rahmet diliyoruz…

 

GELECEK PARTİSİ OLARAK GEZİ'DEN BİR DERS ÇIKARDIK...

 

Türkiye, Gezi olayları ile ilgili olarak bugünden o günü tahlil edenlere baktığımızda bazı yanlış değerlendirmeler yapıldığına şahit oluyoruz. Öncelikle adil bir duruş sergilemek lazım. İstanbul’dan Gezinin nasıl tüm Türkiye’ye yayıldığını biliyoruz.

Gezi masum bir çevre olayından başlamıştı ama bir de Gezi içinde başka bir Gezi vardı. Biz ülkenin seçilmiş hükümetini devirmek için aşırı sol örgütlerin içine karıştığı vandalizmi geziyi terörize edenleri görmezsek adil bir değerlendirme yapmamış oluruz.

Gezi bize ne anlatıyor:

Gezi parkındaki olaylardan biz Gelecek Partisi olarak ders aldık ve  bu dersimizi kendi programımıza yazdık. O dersin adı şu: İdarecilerimiz mutlaka şehir planlaması ile ilgili katılımcı adil ve paylaşımcı kararlar almalı. 'İsteseniz de istemesinizde yapacağım' demek demokrasilerde uygun bir davranış şekli değildir. Buradan ders alalım ve milletin kararına başvurmayı kendimize rehber alalım.

 

KAVALA İÇİN NÖBETTE BEKLETİLEN BİR SORUŞTURMA VARMIŞ...

Bir tarafta AİHM kararları var, AİHM 'ortada delil yok serbest bırakın' diyor ama Türkiye mahkemeleri 3 defa tutukluluğuna karar veriyor Kavala’nın ve sonra bakıyoruz ki Kavala serbest bırakılıyor. Bu hukukun takdiridir siyasetin meselesi değildir.

Ama burada bir dilemmayı hep birlikte göremeliyiz. Eğer serbest bırakıldıysa bu insanlar, yargının siyasallaştığının konuşulduğu bir ortamda özellikle batılı ülkelerin Türkiye’nin hukuk sistemini sorguladığı bir ortamda AİHM kararlarının uygulanacak olması bizi sevindirmişti. Tam bu duygulara kapılmıştık ki teşbih de hata olmaz meğer Kavala için nöbette bekletilen bir soruşturma dosyayı varmış. Bu millet o gece bunu yaşadı.

Daha önce aklandığı bilinen bir soruşturmadan tekrar soruşuturulup gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor Kavala. Hangi dava 15 temmuz davası… Yani beraat ettiği gün yine beraat ettiği başka bir davadan yeniden dava açılıyor ve içeriye giriyor.

'BU NASIL ADALET ANLAYIŞIDIR BU NASIL HUKUKTUR'

Sayın Cumhurbaşkanı konuya açıklık getirdi. Kavala’nın 'bir manevra ile beraat ettirildiğini' söyledi inanılması güç bir cümle…

Bu ülkede Rahip Brunson yaşadık Deniz Yücel olayını yaşadık. Bu kişilerin bir anda gitmek istedikleri ülkelere nasıl gittiğini gördük ama bu Kavala olayında başka bir şey gördük: Maalesef devlet, içeride biri varsa ve kafayı takmışsa ve dışarı çıkmasını istemiyorsa o kişiler dışarıya çıkamayacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanını 'bir manevra' cümlesi çok talihsiz olmuştur. Biz baştan beri söyledik bu ülkede kuvvetler ayrılığı olmazsa denge denetim mekanizmaları çalışmazsa ne hukuktan ne adaletten söz edilebilir.

Bu nasıl bir adelet anlayışıdır bu nasıl bir hukuktur.

'YARGI PAKETİ İSTEMİYORUZ ADALET İSTİYORUZ'

Adalet bakanına sesleniyoruz;

Bu millet bıktı yargı paketinden bu millet sizden adalet paketi bekliyor. FETÖ borsaları nedir? Bu borsaların içine kimler girdi. Kavala dosyası bu hale nasıl geldi çıkın açıklayın!

 

Milletimiz hukuk içinde acaba başka başka yapılar var mı diye düşünmeye başladı. Gelecek Partisi olarak diyoruz ki; Nasıl 28 Şubat’ta yargının siyasette hakimiyet kurmasına karşıdıysak bugün de siyasetin yargı tahakkümüne karşıyız. Adalet hepimizin ortak meselesidir.

DARBE SÖYLENTİLERİ

Ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz: Adaletsizlikten ve hukuksuzluktan korkun, darbeden değil.

 

Darbe çığırtkanlığının yapıldığı bir dönemde hukuku ve demokrasiyi tartışıyorsak birileri gündemi değiştirmeye insanların sesini kısmaya; ekonomide adalette yaşanan problemlerden dolayı kendi ana kitlesinden kopmakta olan kitleyi konsolide etmek için darbe söylentisi adeta kullanılıyor.

 

Bu ülkede darbe ancak sandıkta olur diyoruz gerçek darbeyi sandıkta görecekler inşallah.

 

EKONOMİ

 

Rakamlarla oynandığından söz ettik. Söyledikleri rakamlara artık kendileri de inanmaya başladılar. Bu ciddi bir sorun. Bırakın şu malum televizyonları seyretmeyi milletin arasına protokolsüz karışın ver insanların dertlerin görün. Sokağın dili ile o televizyonların dili aynı değil.

Gelecek Partisi olarak milletimize taahhütümüz demokrasi özgürlük ve hukuktur. Ekonominin iyi olması için bu üç ayak en önemli temeldir.

Rakamlarla yalan söyleme noktasında artık üstatlık noktasına vardılar. Yüzbinlerce insan o yalan ekonomisine inanmıyorum gidiniz dertlmmeri yerinde görün diyoruz.

haber: enpolitik/ Melek S. Tunç




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —