Gelecek Partisi İnsan Hakları Kurulu Başkan Yardımcısı Bahadır Kurbanoğlu, İdlib’de yaşanan hain saldırı sonrası Türkiye’nin sınırlarını açması ve yüz binlerce mültecinin gerek karadan gerek denizden Yunanistan’a intikal etmeye çalışması ile ilgili sınırlarda yaşanan insanlık dramıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Batılı ülkeleri İdlib için harekete geçirme çabası anlaşılır bir siyasettir, lakin bunun için sığınmacıların nesneleştirilmesi kabul edilir değildir.
Batılı ülkelerin bugüne dek açık ve yakın tehlike altında olan insanları Türkiye ile pazarlık konusu etmeleri, ancak milyonlarca insanın yeni bir göç tehdidi altında olduğu bir anda hiçbir adım atmamaları, Türkiye’yi de kapıları açmayı bir koz olarak kullanma yanlışına itmiştir.
Gitmelerine dair baskı yapmak da, gitmek isteyenler için karşılıklı olarak sağlıklı çözümler üretmemek de, özgür iradeleriyle kalmaktan yana tercih kullananların yaşam koşullarını iyileştirmek de evrensel insan hakları açısından her ülkenin ortak yükümlülüğüdür.
Bu konuda günahın büyüğü her ne kadar uluslararası güçlerde olsa da, “Biz bu kadar mülteciye bakmak, onları beslemek durumunda değiliz” ya da bir kısım medyada yer alan “mültecileri salıyoruz” biçimindeki ifadeler de temsil ettiğimiz ahlaki ve hukuki değerlerle bağdaşmaz. Sığınmacıların hak sahibi bireyler oldukları unutulmamalıdır. Mültecilere sağlanan imkanlar asla bir lütufmuş gibi takdim edilemez. bu insanları minnet altında bırakıcı, üstenci bir dil kullanılmamalıdır.
Bu dil, en başta bugüne dek izlenen insani siyaseti derinden yaralayacaktır. Ayrıca kapıları açma hamlesi de öngörülemez insani krizlerin yaşanmasına da sebebiyet verme potansiyeli taşımaktadır.
kaynak: medyanotu
