Gelecek Partisinden hükümete: 15 Temmuz sonrası toplanabilen meclis o gece neden toplanamadı?

Gelecek Partisinden hükümete: 15 Temmuz sonrası toplanabilen meclis o gece neden toplanamadı?

Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci, gerçekleştirdiği haftalık basın açıklamasında hükümetin izlediği dış politikayı eleştirererek, İdlib sürecinin başarısız yürütüldüğünü kaydetti. 

Selim Temurci'nin açıklamalarından satır başları şöyle: 

Zor bir haftayı geride bıraktık.  Bugünkü gündememizi sadece İdlib ve şehitlerimiz...

Gelecek Partisi, 27 Şubat sonra tüm ilgisini bölgeye aktarmış oldu. 27 şubattaki alçak saldırı sonrası dünkü rakamlarla birlikte 38 mehmetçiğimize Rabbim’den rahmet yaralılara acil şifa diliyorum.

Cenaze namazlarında şehitlerimizin anne baba ve eşlerine baktığımızda onların bu ülke savunması için nasıl hayatını feda ettiğini anlıyoruz. Sabırlar diliyorum.

İç savaştan bu yana son 10 yılda rejim güçlerine en büyük kaybı verdirdi mehmetçiğimiz. TSK’mız bir destan yazmıştır askerimizle ne kadar gurur duysak azdır. Ayaklarına taş değmeden geri dönmelerini diliyoruz.

27 Şubat gününde millet olarak ayakta ve teyakkuzdayız. Gelecek Partisi olarak o gece acil bir çalışma yaptığımızı biliyorsunuz kısa orta ve uzun vadeli yapılması gerekenler hususunda Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve ekibimizin yapmış olduğu çalışmayı kamuoyu ile paylaştık.

Sayın Genel Başkanımız ile bu eylem planını yazılı mektup olarak tüm siyasi parti liderlerine ilettik.

Bu eylem planı içerisinde çok şey söyledik ama ilk söz milletin meclisi derhal olağanüstü toplantıya çağırılsın dedik. Hamaseti, ayrılıkçılığı bir yana bırakıp ortak bir ses görüntü verelim dedik. Eğer bunu yapabilirsek orada hala mücadale eden Mehmetçiğimize moral olur ve elimizden geldiği kadar birlik beraberliği pekiştirmek, oluşturmak yönünde planımızı anlattık paylaştık.

NATO’nun acil toplantıya çağırılmasını alkışladık. Büyükelçilerin derhal çağırılarak BMnin bilgiledirilmesini istedik.

Geçen bir hafta içine baktığımızda Moskova görüşmesi hariç neler yaşandı ve milletimize yakışan bir duruş sergilendi mi?

Türkiye krizleri yöneten bir ülkedir ama 27 Şubat gecesi olup bitenler Türkiye’de bu krizin iyi yönetilmediğine dair çok genel bir kanaat var ve bu kanaat bizde de hakim. Üzüntülerimiz var. Bu  vatan hepimizin vatanı şehitler hepimizin şehidi. Şehidin siyaseti olur mu, tarafı olur mu? Bu ülkeyi yönetenler bu ülkenin asker bir millet oldugunu unuttular mı? 15 Temmuz’u unuttular mı?

Gelecek Partisi olarak diyoruz ki siyaset her şeyi oya tahvil etme işi asla değildir. Siyaset her şeyden önce milleti sevmek ve kucaklamaktır.

En kutsal değerlerimizi dinimizi, inancımızı şehitlerimizi kendi kişisel ikballeri için kullananları ve mehmetçiğimizi dahi buna alet edenleri milletimizin vicdanına havale ediyor Gelecek Partisi olarak lanetliyoruz.

Şehitlerimiz toprağa verilirken TBMM’de yaşananlar içimizi acıtmıştır buna sebep olanlar her kimse kınıyoruz. Şehitlerimizin aziz hatırasına saygı duymaya davet ediyoruz.

Küçük hesaplar peşinden koşanların büyük Türkiye hayalini gerçekleştiremeyeceklerini yaşanan bu olaylarla görmüş olduk.

Herkese hain ve benzeri bir çok kötü sözü artık kullanmayı geride bırakmamız gerekiyor. Milletin beklediği sorulara cevap verilmesi gerek diyoruz Gelecek Partisi olarak.

Türkiye gibi güçlü bir devlet mehmetçiğimizi İdlib’te dar bir alana yerleştirip hava desteği olmadan bu işi nasıl yapılabildi kim verdi bu kararı, bu sorunun sorulması lazım. Mehmetçiğimizi orada açık hedef haline getirenlere halkımız önünde tüm bu soruları sormak istiyoruz.

15 Temmuz’da tüm televizyonlara çıkıp konuşan bir Cumhurbaşkanı vardı ama kayıplarımız vardı biz 3 gün sonra Sayın Cumhurbaşkanı’nı gördük. Ülkenin her kanalında konuşma gücü olan devleti yönetenler niçin sessiz kalmışlardır?

O gece hepimiz Sayın Cumhurbaşkanını ekranlarda görmek istedik. Az bir olay değil 100 yıllık Türkiye tarihinde 38 şehit verdik. Son yıllarda verilen en çok şehit idi. Ülkeyi yönetenlerden ses duymak bu milletin hakkı değil miydi? Üzüldük. Üzüntümüzü katlayan ise 3 gün sonra Sayın Cumhurbaşkanı, ülkemizi yönetenler ve onların psikolojisi bizi ve milletimizi çok daha üzmüştür.

O gece külliyeye her parti davet edilseydi birlik beraberlik fotoğrafı verilseydi ne olurdu? Aynen Kurtuluş Savaşı ve Kuvay-i Milli gibi fotoğraf verilseydi. Neden gerçekleşmedi?

Elbette şehadet bizim için kutsal ama şehit vermemek için mücadele içinde olup bazı soruların da cevabı verilmeli.

Sayın Cumhurbaşkanı ben buna savaş derim dediği andan itibaren meclisin kapalı bir oturumla konuşmasını istedik. Ta ki 33 şehide kadar bu gündeme gelmedi. 15 Temmuz’da hain saldırı sonrası toplanabilen meclis o gece neden toplanamadı? Ne yapmaya çalışıyoruz meclisi itibarsız hale getirmek birilerin itibarlı hale getirmez bu ülkede.

Ülke yönetiminde tek sorumlu yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanı. Ama bizim Cumhurbaşkanı’mız Rus istihbaratının tüm alçakça provakasyonlarına karşı Rusya’da Moskovada’ydı.

Cumhurbaşkanı hepimizin seçtiği hepimizin saygı duymak zorunda olduğu bir şahsiyet Rusya’nın ayağına giden Cumhurbaşkanı neden kendisi milletvekillerine bir açıklama bir değerlendirme ve hesap vermemiştir.

Başta milletimiz çok iyi bilir ki askerlerimizi şehit edenleri kullananların da ayağına gitmeyelim.

Rusların bizden özür dilemesini bekliyorduk ama dün Putin’in halini gördünüz.

Askerlerimizin olmaması gerektiği yerde olduğunu söylüyor ve Milli Savunma Bakanlığı yanında duruyordu. Bizim tezlerimiz farklı…

Özür yok, tazminat yok Esat rejiminin temel gücü Rusya peki şehitlerin sebebi kim? Büyük devlet olmak bu mudur bunu milletimizin takdirine bırakıyorum.

Moskova’ya gidişi doğru bulmuyoruz.

Dış politikada Gelecek Partisi olarak Suriye ve bölgesel meseleleri konuşurken özellikle Rusya ilişkilerine çok dikkat çektik.

Gördük ki Türkiyen’nin dış politikası tek kanatla uçarsa Türkiye için bu vahim sorunları olan bir takım olayları getirir.

Monşerler diyerek tasfiye edilen dış politikada olan insanları biz hep davet ettik. Siz bu yaşananlardan sonra Rusya ile gelinen noktada şunu düşünmek zorundasınız her yıl diplomaside dostu ve düşmanı değişir mi bir ülkenin?

Bunun diplomasimizdeki en büyük risk olduğunu düşünüyoruz. Rasyonel politika ve bilgiye Türkiye dış işlerinin mutlaka dönmesi lazım.Elbetteki batının Suriye’deki iki yüzlülüğünü görüyoruz. Batı sürekli bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor ama bizler bu medeniyetin çocukları olarak ensar ve muhacir kavramı ile kucak açmadık mı?

İdlib’te olay sonrası değil de keşke biz o kapıları Avrupa Birliği verdiği sözleri tutmadığı anda açsaydık. Ama ensar muhacir dediğimiz mültecileri siyasi koz olarak nasıl kullanırız?

Bizim batı medeniyetine karşı en büyük üstünlüğümüz ahlaktı.

Bir Bakan çıkıp şu kadar mülteci gitti diye her gün kampanya yaparsa bu türkilenin tüm tezlerini çökertmez mi?

4 milyon İdlib’te yaşayan insanın Türkiye gelmemesi çok önemli idi. AB’ye giden o akın rakamları kullanılıyorsa eğer bu meseleyi BM’deki ilgili yerlerle konuşulup önlem alınması da lazım.

Türkiye artık doymuştur bu mesele uluslararası bir meseledir hep birlikte konuşulması lazım.

Görülmeyen ve konuşulmayan bir konu var. Esat’ın arkasında Rusya var ve biz bölgede Rusya ve İran ile fiilen mücadele ediyoruz. Ama Esat acaba ne yapmaya çalışıyor? 6 Milyon Suriyeli ülkesini terk etti. Eğer ön görüldüğü gibi 4 milyon kişi daha terk ederse, Esat Nisan’da yapılacak seçimlerde yeni Suriye’nin devlet başkanı olacak Rusya kendine yarattığı uydu devletini perçinleyecek. Acil bir çözüme ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz.

Dün özellikle Moskova’da yapılan mutabakatla ilgili karşılıklı olarak silahlarını susması ve ateşkesin sağlanması en pozitif gelişmesidir anlaşmanın. BM kararlarına yapılan vurgu çok değerli bunlar öne çıkan pozitif yaklaşımlar. Soçinin bir revizyonu denilebilirdi Moskova için.

Bizim üzüntümüz dün Moskova’da süren görüşmede baktık ki biz yine Suriye’den şehit haberi alıyoruz. O sırada İdlib bombalanıyordu. Konuşmalara baktık, Putin’in konuşmasında 83 milyon ne duydu? 'Terör örgütleri' varmış ve bunlarla mücadele devem edecek dedi. Biz bunu Astana ve Soçi’de de duyduk. O maddeden dolayı rejim bir çok alanı ele geçirdi. Konuşmasında Suriye rejimine yönelik esada yönelik tek bir cümle duyduk mu? Duymadık. Türkiye kamuoyu şunu çok iyi biliyor ki Mehmetçiğimize bomba yağdıran uçakların arasında Rus uçakları vardı…

Şu ana kadar 10’na yakın anlaşma oldu Suriye’de yeni bir ateşkes ile karşı karşıyayız peki bu ateşkesi mutlak sağlayacak bir güç var mı? Esat’a bunu ihlal edersen başına bunlar gelecek diyecek bir güç var mı?

Eğer biz bölgede uluslararası tüm yapıları bu işin parçası haline getirmez Putin ile tek başımıza yol yürürsek Allah muhafaza bugün yaşadıklarımızın çok daha kötüsünü yaşayabilecek potansiyel var bölgede.

Rusya’nın ve rejimin bu mutabakatı bize bir şey söylemiyor ateşkes dışında. Rusya ile yaptığımız her anlaşma ve adımda Rusya zaman kazanıyor bizi oyalıyor kendine alan yaratıyor.

Altını çiziyoruz Gelecek Partisi olarak bu toplantıyı yaparken BM bir barış gücü olarak İdlib’te olursa ve Rusya da bunun içinde olursa biz bu mutabakata inanınırız. 38 askerimiz neden şehit oldu çünkü Türk Hava Kuvvetleri koruyamadı. Peki son mutabakatta havayı kim kontrol ediyor? Hala Rusya kontrol ediyor. Stratejik yollar Rusya’nın elinde ise bu mutabakat sağlıklı olabilir mi? Tamam bu anlaşma burada dursun ama küstüm diyerek diplomasiyi çöpe atanlar bunu çöpten çıkarsınlar gerçek Türk diplomasisini uluslararası bir yapı içerisinde çözülmesinin önünü açsınlar istiyoruz.